Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yaratıcılık nerede başlar? Onun Mülksüzler’inde kaldığımı söyleyebilirim. Okuru olarak itiraf edeyim ki bilimkurgu beni pek sarmıyor! Ama söz konusu Ursula K. Le Guin olunca, akan sular duruyor! Bir Yazarınız Olmalı, Evet! Ama söz konusu Ursula K. Le Guin olunca, akan sular duruyor! Gene de ben denemelerini, yaratıcılık üzerine yazdıklarını, konuşmalarını okumayı öncelerim hep. Uyarıcı, yönlendirici, bilgilendiricidir; hatta kendi itirazlarınızı size de hatırlatıcı. İyi yazarlar öyledir, bazen birkaç yazdığıyla da sizi kendinde tutabilir. Hele kanbağı kurmuşsanız neden olmasın? “Kendimi Takdim Ederim” denemesini okurken bu konudaki seçimimim iyice pekiştiğini gördüm. Şimdi yeniden dönüyorum o metne. İlk okuduğumda altını çizdiğim cümleleri kaydettiğim Le Guin defterime bakıyorum ister istemez: “Ben bir erkeğim ve sizin de buna bir olgu olarak inanmanızı, bunu kabul etmenizi istiyorum, tıpkı benim yıllarca yaptığım gibi. “ “Çok yeni bir icattır kadın.” “… söylemeliyim ki kadınlar birbirinden çok farklı yerlerde birkaç kere icat edilmiştir…” Uzayıp gidiyor böyle her bir cümle, paragraf… Kendi deyimiyle, “hikâye anlatıcıları için bir el kitabı” niteliğindeki Dümeni Yaratıcılığa Kırmak onun yaratıcılığa bakışını da öne çıkaran bir birikimi taşıyor bize. Öğretici olduğu kadar düşündürücüdür de. Anlatıcılığının keşfine yeni adımlar attırabilecek nitelikte üstelik. Yenilerde yayımlanan Yazma Üzerine Sohbetler ise tam da bunu tümleyen kitap. Yaratıcılığın Irmaklarında Yazmak başka yazarların yazdıklarından öğrenilebilir ama bir koşulla; kendini adayarak her gün yazmakla. İşte yeteneğiniz varsa bu süreçte ortaya çıkıp biçimlenir. Yoksa noktalama işaretlerini ezberleyerek yazı yazılmaz. Kurallar biraz da siz yazarken gelir kendini öğretir. Doğru cümle bilgisi yazma eyleminde ortaya çıkar. Bunu, yazmadan asla göremezsiniz. Kuşkusuz şimdi yazma becerisi, yazınsal uğraş, yazmak cesareti gibi konulardan söz edecek değilim. Gene de yazıda varolma, yazmak eylemi üzerine hem düşünen hem de ömrünce burada var olan bir yazar söz konusu olunca; ister istemez onun bu yanını görerek bir yazara gitmek en doğrusu, bu kavramları anmam biraz da bundan. O anlamda Le Guin’in tüm bunlara dair yazıp ettikleri kurmaca metinlerine de ilgiyi artıracak düzeyde. En azından elimizin altındaki kitaplarının böylesi bir birikimi bize taşımasını önemsiyorum. İşte Yazma Üzerine Sohbetler tam da söylediğim anlamda bir “anahtar kitap”.. Le Guin, yazı/anlatı üzerine konuşurken hem yazınsal yaratıcılık hem de kendinden bahseder burada. Kitabın dikkate değer başka bir yanı ise “iyi söyleşi” olması. Le Guin’in bu konudaki düşüncesi şöyledir: “İyi bir söyleşinin hiç bitmemesini istersiniz. Konuştukları mesele hakkında düşünmüş ve şimdi de bu meseleyi karşı tarafın söyledikleri ışığında değerlendiren kişiler arasındaki bir sohbettir bu. Böyle olunca, her iki taraf da belki daha o anda keşfetmekte oldukları şeyler söyler. Aynı fikirde olmayabilirler, aralarında çok temel fikir ayrılıkları bile olabilir, ama bu farklılıklar – saldırganlıktan uzak bir şekilde ifade edildiğinde ve cevaplandığında sohbeti muazzam bir yoğunluk ve dürüstlük seviyesine çıkarabilir.” Kurma hakkında konuşmak, ya da inşa edilen bir ömrün öyküsünü gene konuşarak dile getirmek zorluklar içerir. Konuşanla konuşulanın buluştukları nokta şu açıdan önemli; bilmek/tanımak/anlamak yolculuğuna birlikte çıksanız da; konuşacağınız her şey “dedimdedi” çizgisini aşan bir derinlik içermeli ki; Le Guin’in imlediği çizgiyi yakalayabilesiniz. Bu konuda düşünen, yazan, kitaplar kuran biri olarak; eğer yazar kendi yazınsal/yaratısal uğraşını böylesi bir söyleşinin odağına yerleştiriyorsa; söyledikleri kadar, onunla söyleşenin yaklaşımı/ bakışı, elbette soruları da önemlidir. Estetize edilebilen bir bakış/ birikim olmadan bu soy söyleşilerin pek olamayacağı, yavan kalabileceğini söylemek isterim. Suyu kolayca geçiren kâğıda yazamayacağınız gibi yavan bir bakışla da iyi bir söyleşi/yi gerçekleştiremezsiniz. Bilmek/bulmak/çıkarmak ve tartışmak… Konuşulan eğer yazar, sinemacı, felsefeci biriyse; onun yapıtı/ düşüncesi/yaratısal eylemi üzerine bilmek ve yeni şeyler söylemek, söyletebilmek yordamınız olmalı. İşte Ursula K. Le Guin, David Naimon ile yaptığı bu söyleşide böylesi bir enerjiyi/birikimi taşıyor bize. Onun şu içtenlikli yanı/bakışı kayda değerdir, bence: “Benimle söyleşi yaparken bilgimin ve idrakimin sınırlarına saygı duyan ve benden Delphi Kâhini’ni oynamamı istemeyen kişilere minnet duyuyorum.” İnsanın severek yaptığı bir uğraş üzerine konuşması keyifli olduğu kadar içtenlikli, bir o kadar da bilgilendirici… İşte oraya varabilmiş anlatıcı/konuşturucu ağız kalabalığı, söz savruntusu yapmadan bilerek/bilgilendirerek/ açımlayarak anlatır yapıtını, kendini, izleri ve etkilerini. Bu anlamda şu an elinize alabileceğiniz Ursula K. Le Guin söyleşi kitabını, eminim ki elinizde kalemle çize çize, notlar ala ala okuyacaksınızdır. Dilerseniz size bazı satırbaşlarından söz edeyim: Gerçeklik duygusunu kavramak, Kurmaca / hayalgücünün yazarı, Hayalgücü: bizi biz yapan, Hayalinizdeki yazar kim, Kurmaca yazmanın sırları, Budalalara asla taviz yok, İyi yaşanmış uzun bir hayat nasıl olur, Biriktirerek yaşamak, Bir yaratıcının dünyasına bakmak, Gerçekle hayali olan, Alternatif varolma biçimlerine bakmak, Taklit ederek yazmak, bunu öğrenme aracı olarak görmek… İşte yazıda kendinize bir başlama noktası arıyorsanız, öyleyse Ursula K. Le Guin’in söylediklerine kulak verin sevgili okurum. n Yazma Üzerine Sohbetler / Söyleşi: DavidNaimon / Çev.: Özde Duygu Gürkan / Metis Yay. / 118 s. / 2020. Okuma Önerileri Ursula K. Le Guin 4 Kadınlar, Rüyalar, Ejderhalar; Çev.: Deniz Erksan/Bülent Somay/ Müge Gürsoy Sökmen, 1999, Metis Yay., 138 s. 4 Zihinde Bir Dalga: Yazar, Okur ve Hayal Gücü Üzerine, Çev.:T.ÖzkanS. Kılıç, 2017, Metis Yay., 292 s. 4 Dünyanın Kıyısında Dans, Çev.: Seda Ersavcı, 2018, İthaki Yay., 452 s. 4 Sözcüklerdir Bütün Derdim, Çev.: Damla Göl, 2018, Hep Kitap, 412 s. 4 Sesler , Çev.: Çiğdem Erkal İpek, 2008, Metis Yay., 234 s. 4 Mülksüzler, Çev.: Levent Mollamustafaoğlu, 1990, Metis Yay., 313 s. 4 Marifetler, Çev.: Çiğdem Erkal İpek, 2006, MetisYay., 186 s. 4 Yerdeniz Büyücüsü, Çev.: Çiğdem Erkal İpek, 1994, Metis Yay., 183 s. 4 Atuan Mezarları; Çev.: Çiğdem Erkal İpek, 1995, Metis Yay., 152 s. 4 En Uzak Sahil, Çev.: Çiğdem Erkal İpek, 1995, Metis Yay., 207 s. 4 Theanu, Çev.: Çiğdem Erkal İpek, 1996, Metis Yay., 215 s. 4 Öteki Rüzgâr, Çev.: Çiğdem Erkal İpek, 2006, Metis Yay., 226 s 4 DamonYoung; Okuma Sanatı, Çev.: Esra Doğu, 2018, Maya Kitap, 224 s. 4 DaniShapiro; Hâlâ Yazıyorum: Bir Yazarın Yaratıcı Yaşamının Hazları ve Riskleri, Çev.: Başak Güntekin, 2019, Paloma Yay., 191 s. 4 Roy Peter Clark; Yazma Uğraşı: Eli Kalem Tutan Herkesin Karşılaştığı 21 Soruna 210 Çözüm Önerisi, Çev.: Banu Karakaş, 2017, Metropolis Yay., 264 s. 10 20 Ağustos 2020