05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

öneriyordu. Okurlarına öznel eleştiri gücünün şöyle kazanılabileceğini anlatıyordu: “Başkalarının değerlendirip öne çıkardıkları seçkin örnekleri anlamaya, başarılarının gizine varmaya çalışarak okumak, bakmak, izlemekle… Seçkin örneklerle uzun süre içli dışlı olmak, onlarla birlikte yaşamakla… Çok önemli bir beğeni geliştirici ise o örnekler üzerine yazılmış seçkin eleştiri yazılarını okumaktır… Dahası, o sanat türüyle ilgili kuramsal yazılar okumaktır…” “Bilimsel eleştiri” uygulamalarını da şöyle değerlendirmişti: “Sanat alanında bilimler son sözü söyleyemiyorlar. Bilimlerden yararlanılıyor, öznel yargılardaki yanılmaları azaltma yolunda büyük oranda yararlanılıyor. Ama son sözü söyleyen gene öznel eleştiri. Gene yanılma payı olan, bilimsel kesinlikleri bulunmayan eleştiri…” “Bilimsel eleştirinin sanat sorunlarını bilim kesinliğiyle çözüvereceğini, sanatı aydınlığa çıkaracağını, hele değerlendirme bakımından yanılmazlığa ulaşacağını hiç sanmam.” ‘GÖZDESİ DENEME TÜRÜYDÜ’ “Öznel eleştiri”ye ayrıcalık tanıyan yazar, değer yargılarını verirken elbette “beğendim beğenmedim” diye kestirip atanlardan değildi! Çalışmalarını sabırlı, uzun incelemeler besliyordu. Gözdesi olan yazı türü “deneme”ydi. Edebiyata bu pencereden bakmayı seviyordu. Ama inceleme yazıları, inceleme kitapları da az değildir: Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi (19201970), Nâzım Hikmet “Yaşamı, Ruhsal Yapısı, Davaları, Tartışmaları, Dünya Görüşü, Şiirinin Gelişmeleri” gibi çalışmaları, çağdaş Türk edebiyatının önemli kaynaklarını oluşturur. Zengin kaynakçayla beslenen bu yoldaki çalışmaları kimi zaman şaşırtan, tepki de yaratan öznel değer yargılarının gerekçelerini sergiler. İncelemeler kitabındaki uzunlu kısalı yazılar arasında Pınar Kür’ün Yarın… Yarın... romanını, Mavi Hareketi’ni (Sosyal Gerçekçilik ile Sosyalist Gerçekçilik nasıl birbirine karıştırıldı?), Yeni Dergi’de Şairler’i, 1960 Sonrası Türk Yazınının Gelişmeleri’ni, “Yunus Emre’de Hoşgörü”yü, Yaşar Kemal’in Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana’sını konu edinen çalışmalarını aynı ilkeler şekillendirmiştir. ‘TOPLUMSALCILIKTAN ÖDÜN VERMEDİ’ Ona göre yazmak, bir düşünce sürecidir. Bu eyleme okurlarının da katılmalarını bekler. Sorular sorar, yanıtlarını kendisi verse de okuru görüşlerine çekmeye çalışmaz. Okuru düşünmeye yöneltmektir kaygısı. Hoşgörülüdür, ileri sürülen görüşleri tam olarak kavramaya çalışır. Dünya görüşünden, toplumsalcılıktan ödün verdiği görülmemiştir. Ancak toplumsalcı eleştirmenin sözgelimi bir Nâzım nak vermek, onları öne çıkarmak, okurlara tanıtmak” diye tanımlamıştı. Şu açıklamalar da onundur: “Çevremdeki genç yazarları, çevirmenleri belli düşüncelere ya da sanat anlayışlarına yönlendirme yoluna hiç sapmadım. Bir yön verici durumuna hiçbir zaman düşmedim. Onlara istedikleri ölçüde yardımcı oldum. Bunu yaparken de hep çeşitli anlayışlarla karşılaşmalarını sağlamaya çalıştım. Kulaktan dolma bilgilerle yetinmemelerini, kendi araştırmalarına dayanarak sağlam temeller üstünde yükselmelerini özledim.” “Yeni Dergi bir bilgilenme özlemine karşılıktı. Özellikle dil bilmeyen okurlara dünyadaki sanat, edebiyat gelişmeleri yansıtılmak isteniyordu. Başta gelen amaç ‘gizleri ortadan kaldırmak, ‘bilinmeyene tapınma’ya son vermekti.” Hikmet’in şiirinde bile eksik yanlar, başarısızlıklar görüyorsa dile getirmesini bekler. ‘YENİ DERGİ ÖVÜNÇ KAYNAĞIYDI’ Yayıncılık serüveninden söz ederken, “Üniversitede öğretmen olmak üzere öğrenim görmüştüm, İngilizce öğretmeni olacaktım. Sonra yazarlık, yayıncılık ağır bastı. Ama sanırım kişiliğimin öğretmen yanı her alanda öne çıkıyor. Birilerinin yetişmesine katkıda bulunmaktan hoşlanıyorum” demişti. De Yayınevi’nin kitapları, Yeni Dergi, Yazko Edebiyat, Adam Sanat dergileri bu açıklamasında dile gelen özlemini somutlaştırmıştır. Kapandığında satışı binin altına düşmüş, en parlak günlerinde de iki binin altında kalmış Yeni Dergi onun haklı övünç kaynağıydı. Dergisinin amacını “ilerici düşüncelere bağlı, nitelikli genç sanatçılara, yazarlara ola‘YAYINCILIĞA ÖZEN GETİRDİ’ Açıklamalarında özeleştiriden de kaçınmamıştır: “Yeni Dergi bir de bazı sanatçıların, doğru düşünceleri, insanlığı yücelten, gönendiren görüşleri sömürmelerini, iyi sanatçı olmadıkları halde, savundukları doğru görüşlerin gücüyle kendilerini olduklarından daha yüksek görmelerini ya da göstermek istemelerini önlemeye çalıştı. Ama bu konuda başarılı olmadı.” İçeriğe kazandırdığı düzeyin yanı sıra Memet Fuat’ın yayın dünyamız getirdiği özen de azımsanmamalıdır. Güç koşullarda, masrafı kısmaya çalışan, gelişigüzel basım teknikleriyle beslenen Babıâli kitapçılığı karşısındaki övünmesi haksız değildir: “Hiç çekinmeden, yayıncılığa ‘özen’ getirdiğimi söyleyebilirim. De Yayınevi’nden önce kitapların düzenine, harflerin seçimine, dizgiye, baskıya, düzeltiye pek önem verilmezdi. Bu işin üstüne ilk inatla giden yayıncı ben oldum.” Memet Fuat’ın yapıtları çağdaş edebiyatımızın aynasıdır. Bu aynada toplumsalcı bir edebiyat adamının aydınlık yüzünü görüyoruz. Onu çok daha yakından tanımaya Gölgede Kalan Yıllar (Yapı Kredi Yay.) adını taşıyan anılarıyla, Ölünceye Kadar (Adam Yay.) başlıklı güncesi katkıda bulunacaktır. n BEHÇET ÇELIK’TEN ‘İKİ DELİ DERVİŞ YAZYALNIZI’ İki Deli Derviş – Yazyalnızı (İletişim Yayınları); vedalaşılacak dostların özlemi, otogarların, Paylaşmak da yetiyor! “gözenekleri açılmış” evlerin, yarı çıplak çocukların yuvası sokakların, tekdüzelikte insan olmanın, dönecek yer bulamamamın öyküleri... BÜŞRA UYAR G üncel Türk edebiyatının üretken isimlerinden Behçet Çelik’in ilk öykülerinden İki Deli Derviş Yazyalnızı (İletişim Yayınları)… Çelik’in de sunuşta belirttiği üzere, üzerinden neredeyse çeyrek yüzyıl geçmiş öyküleri kapsıyor. ÇELİK GİBİ İÇSEL CÜMLELER Çelik daha ilk öykülerinde, birazdan vedalaşılacak dostların özlemiyle sızlatıyor burnumuzun direğini, kendisine özgü ilik donduran soğuğuyla otogarları ya da “gözenekleri açılmış” evlerin ve yarı çıplak çocukların tek yuvası sokakları arşınlıyor bizimle. Çoğumuzun hızlıca geçip gitmek istediği mekânlardan Çelik o kadar emin ki biliyor, bir hikâye çıkacak! Çıkıyor da... Özlenenler, özlenecekler, düşte ya da “mutlaka” kavuşulacaklar... İki Deli Derviş’in öyküleri de bilindik bir mizansenin tine işlediği öyküler. En çok da kısa cümleleriyle yer ediniyor bellekte. Kısa cümleler, daha biter bitmez ardından gelecek olana özlem duyan cümleler… Yazyalnızı ise, İki Deli Derviş’e kıyasla bilindik ama bir o kadar da farklı. Bu farkı belki en çok ortaya koyan, yine cümleler: Çelik’in cümleleri, Yazyalnızı’nda denizi kırılgan bir ürpertiyle seyretmek yerine, o sulara açılıyorlar sanki. Sulara açılmış yeni cümleler de ayakta kalmak istiyor ama sanki daha içselleşmiş, yalnızlıkla baş etme yolunda özlemenin, anlam arzusunun “her şeye” yetmeyeceğini anlamış. Yazyalnızı, İki Deli Derviş’e kıyasla ironik öykülerden oluşuyor: Bu tekdüzelikte insan olmanın, anlama ve anlatma çabasının, geri dönmenin, dönecek yer bulamamamın, tamamen aynı kalan “geri”lerin öyküleri bunlar... Tüm bunların içinde Yazyalnızı bir tür sayıklama değil de kendi kendine söylenme hali olarak da görülebilir. Belki de kendi kendine söylenme haline bu denli benzediği için bolca virgülleniyor, derinleşiyor ve kazara çok şey anlatıyor cümleler; kimin kısa ve anlaşılır cümlelerle söylendiği görülmüş? Yeni baskıyla beraber iki öykü kitabının sıralama açısından yer değiştirmesi, farklı bir okuma deneyimi yaratıyor. Zira yeni düzenle beraber form ve mekânlar, susulanlar ve konuşulanlar “yer değiştiriyor”. Öykü kitaplarının ritmi ve dizilimi, üzerine düşünülmesi gereken bir konuyken, İki Deli Derviş Yazyalnızı hızır gibi yetişiveriyor: Hikâyeler aynı, yazan aynı ama şu an değiştirmiş her şeyi; gelgelelim her şey bir yandan da aynı kalmış ki yıllar ötesinden bize uzanıyor. Kitap, Behçet Çelik’in üretken, edebi büyüsü güçlü külliyatında kaybolmak için mükemmel bir yola çıkış. “Gittiğinde bu geceyi, o kadını, çocukluğunu, ötekilerin hiç bilmedikleri yüzünün evdeki hallerini anlatabilse, koşa koşa giderdi. Kitaplar güzeldi. Büyük laflar etmek eşsizdi. Kitaplarda yazılanları paylaşmak... yetmiyordu” diyor Behçet Çelik, o zaman için, bugünün çeyrek yüzyıllık “delikanlı”sının bir şeyleri yettirdiğinden habersiz… n 12 17 Aralık 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle