30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ERKEN CUMHURİYETE AİT KİTAPLAR, ÇALIŞMALAR, HATIRALAR Bir analizi “Her ekim ayı gelince bende Cumhuriyet ikliminin romantik bir nostaljisi başlar. Kütüphanemin raflarında gezinirken, erken Cumhuriyet’e ait yerli yabancı çok sayıda kitaba rastladım. Roman hikâye, biyografi, hatırat ve akademik çalışmalar... Başta Şevket Süreyya, Halide Edip, Yakup Kadri, Refik Halit gibi yüzlercesinin yanında Cumhuriyet’imizin kurucu kahramanı ve ikinci adamı İsmet İnönü’nün, askeri ve siyasi kişiliğinin çok yönlü ve değişik parametrelerini ortaya koyan Günlükleri ve Hatıraları...” OSMAN SELİM KOCAHANOĞLU H er ekim ayı gelince bende Cumhuriyet ikliminin romantik bir nostaljisi başlar. Büyük zafer ardından gelen Mudanya Mütarekesi, onun ardından saltanatın kaldırılması, onun ardından Lozan, onun ardından Ankara’nın başkent oluşu ve Cumhuriyet... Bugün kütüphanemin raflarında gezinirken, erken Cumhuriyete ait yerli yabancı çok sayıda kitaba rastladım. Roman, hikâye, biyografi, hatırat ve akademik çalışmalar... Başta Şevket Süreyya, Halide Edip, Yakup Kadri, Refik Halit gibi yüzlercesinin yanında İnönü’nün Günlükleri ve Hatıraları... MUHALİF HANIM PAŞA; HALİDE EDİP! Hemen gözüme Türk’ün Ateşle İmtihanı çarptı. Halide Edip dönemin en ilginç kişiliği ve yazarı... Ankara’nın kadınları onu Hanım Paşa diye anardı. Bu kolejli hanımın başındaki çarşafı Türk usulü olsa da elbisesi Paris kesimiydi. Karargâhın başköşesindeydi. Halide; onbaşı olarak Sakarya’yı Duatepe’den, Büyük Taarruzu Afyon cephesinden at sırtında izlemişti. Daha sonra kendi isteğiyle yurtdışına gönüllü sürgüne çıktı ve anılarını İngilizce yazdı. Adını Türkün Ateşle İmtihanı koyarak kendisi Türkçeye çevirdi. Muhalif olmasına rağmen onu da koymamız gerekir, Milli Mücadele günlerinin bir köşesine... İşte kitabından bir bölüm... Mustafa Kemal’i Fevzi ve İsmet Paşalarla, ahırdan bozma bir köy damında yakalamıştı. İlginç bir diyaloğunu anlatır. Sarışın Paşa’ya sorar: “Zafer sonrasında ne yapacaksınız?” Paşa’nın cevabı hazırdır: “Birbirimizi yiyeceğiz hanımefendi, birbirimizi!” Gerçekten de öyle oldu. Kendisi dahil ilk kadrolar birbirine düştü. Şimdilik bunları geçelim. Paşaların etrafını köy kadınları sarmıştı. Sarışın Paşa’ya şunları söylüyorlardı: “... Paşam, öcümüzü al. Onların kadınlarını yakalarsan, bize yaptıklarını sen de onlara yap! Köpekler, domuzlar!” ‘ESERLERİ VE KİŞİLİĞİ O GÜNLERİN TA KENDİSİ!’ Halide Edip’in eserleri ve kişiliğiyle, o günlerin ve eleştirel gerçekliğin ta kendisidir, çünkü kendi bilincini ancak öyle var edebilmiştir. Kocası Aziz Mahmud Hüdaî torunu, kendisi Selanikli Edip Bey soyu. Anne tarafı Kürt Ali Şamil Paşa egosu. Adıvar ailesi, Ankara’da el üstünde tutulup itibar görmesine rağmen, Mustafa Kemal Atatürk ölene kadar yurtdışında gönüllü sürgüne çıktı. Kendisi olmasa da kocası Adnan Adıvar devrimlerin haklılığını görerek gizli pişmanlığını dile getirmesini bildi... YAKUP KADRİ’NİN YABAN’I… Milli Mücadele’yi anlatan kitaplardan biri de Yakup Kadri’nin Yaban romanıdır. Yunan harbi sonrası Tetkiki Mezalim Komisyonu üyesi olarak Ege köylerinde dolaşmış, gördüklerini yazmıştır. Onun yazdıkları da Halide Edip ve Sovyet elçisi Aralov’dan farklı değildir: “... Şimdi ne görüyorum? İşte Anadolu... Düşmana akıl öğreten müftüler ve köy ağalarının, her gelen gasıpla bir olup komşusunun malını talan eden kasaba eşrafının, asker kaçağını koynunda saklayan zinacı kadınların, frengiden burnu çökmüş sahte sofuların, cami avlusunda oğlan kovalayan softaların türediği yer burasıdır...” Erken cumhuriyet ve kadro hareketinin en radikal havarilerinden biri olan Yakup Kadri’yi de burada keselim. Rafımdaki kitapların en uzun soluklusu Şevket Süreyya’nın Tek Adam ve İkinci Adam’larıdır. Şimdilik onu bir yana koyalım. İSMET PAŞA’NIN ‘GÜNLÜKLER’İ İsmet Paşa üzerine literatürümüzde çok sayıda kitap mevcut. En dikkat çekeni 2001 baskılı iki ciltlik Günlükler’idir. Altını çizerek okumuş, notlar almış, bazılarına atıf da yapmışımdır. 1 Ocak 1919 tarihinden başlayan bu notlarda mütareke ve sonrasının ilginç olayları bulunur. Miralay İsmet, gün gelip Milli Mücadele’ye katılarak (19 Mart 1921), Mustafa Kemal emrinde yoldaş ve onun sağ kolu olacaktır. Batı cephesi ve Sakarya harbini Duatepe’den beraber yönetirler (23 Ağustos 13 Eylül 1921). (Not: Sakarya Harbi olurken Vahdeddin de 5. gerdeğine giriyordu.) Şimdi bu Günlükler’den çok az bilinen acıklı bir olayı aktaralım. Büyük Taarruz başlamadan üç ay önce, 19 Mayıs 1922 günü, Akşehir karargâhındayız. Paşa şunları yazmış ajandasına: “... Sabah Konya’ya muvasalat, İstasyonda basit bir istikbal. Evde, Hayri tifodan ağır hasta. İzzet zayi olmuş...” Bu notun bize söylediği şudur: İsmet Paşa’nın küçük oğlu İzzet altı ay önce ölmüş, ama ailesi cephedeki babanın morali bozulmasın diye gizlemiş. Acılı baba bağrına taş basarak cepheye gitmiş, ordunun başında 9 Eylül’de İzmir’e girmiştir. Bu olayı Halide Edip de yazar. İsmet Paşa “muharebede samanlığa saklandı, asker kaçağıdır” yavelerini uyduran dinci taşra molozları bunları bilmezler. Büyük Zafer’in ardından Mudanya, ardından Lozan hikâyesi gelir. Meclisi de, cepheyi de yöneten Adam’ın emrindedir. Muhalifler ordumuzun zaferini değil, Mustafa Kemal’in hezimetini bekler. Yakından tanıdığımız Fevzi ve Refet Paşa, Karabekir ve Rauf Beyler, o günlerde Lider’in yanında sanılır. >> 8 29 Ekim 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle