30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İSMAİL KÜÇÜKKAYA’DAN ‘FİKRİ HÜR VİCDANI HÜR’ Türkiye’yi demokrasiyle taçlandıracağız!’ Ülkedeki ilk medya operasyonlarından mevcut iktidarın dönüşümüne; yüksek tansiyonlu seçim gecelerinden The Marmara olayına; yeterince anlaşılamamış bir Atatürk’ten Ayasofya’nın ibadete açılmasına; “Adam Kazandı” olayına; Fatih Portakal’ın emekliye ayrılma kararından medya, iktidar, kadın cinayetleri ve yoksulluğa dek uzanan Türkiye’ye damgasını vuran olaylar, Türkiye’nin 2023’te demokrasiyle taçlandırılacağına yürekten inanan gazeteci ve yazar İsmail Küçükkaya’nın bu inançla kaleme aldığı kitabında toplumsal hafızaya not düşülüyor. GAMZE AKDEMİR [email protected] ‘TEK ANGAJMANIM ATATÜRK VE CUMHURİYET’ n Kitabın ismiyle başlayalım... Neden bu ismi seçtiniz? Yaşamımla, yol hikâyemle bire bir örtüşüyor. Tam olarak beni yansıtan o. Atatürkçü olmak, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür olmak demek. Hiçbir kişiye, tarikata, cemaate bağlı olmadan, zihnini kimseye emanet etmeden, angaje olmadan, özgür bireyler olmak demek. Atamıza olan borcumuz bu. Tüm çabam, sadece birey olarak değil gazeteciliğimin de buna uygun olması. n Benimsediğiniz ilkeleri yorumlayışınızı, nasıl yaşama geçirdiğinizi anlatır mısınız? Herhangi bir siyasi partiye, herhangi bir siyasi ideolojiye angaje değilim. Tek angajmanım Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyetin değerleri. Partilerin, iktidarların gelip geçici olduğunu bilirim, o nedenle bizi bir arada tutan şemsiyenin Atatürk’ün Aydınlanmacı bakışı olduğuna yürekten inanıyorum. Beni en iyi tanımlayan Atatürkçü olmaktır. Atatürkçülük sürekli kendini sorgulamadır, sürekli özeleştiri yapmaktır. Kendini geliştirmektir, çakılıp kalmak değil! Ben de kendimi daha da geliştirmeye ve Atatürk’ün bizlerden beklentilerini karşılamaya çalışıyorum. ‘KRİZLER ÇAĞINI VE ÇIKIŞ YOLLARINI YAZMAYA ÇALIŞTIM’ n Tanıklıklarınızı yazıyorsunuz kitabın aslan payında ve krizlere odaklanıyorsunuz. Kesinlikle, bu kitabı yazmamın ana fikri de budur. Ekonomik kriz, hukuk krizi, demokrasi krizi. Kurumların aşındığı, değerlerin dejenere olduğu bir dönem daha yüzleştiğimiz. Ayrıca dünyanın da krizde olduğu, dünyada da işsizliğin, ekonomik adaletsizliklerin arttığı ve üstüne küresel Covid 19 salgınının kasıp kavurduğu bir dönem. Ta Özal döneminden başlayan çürüme ve mesafesizlik AKP döneminde de doruk noktasına ulaştı. Ben de bu krizler çağını yazmaya ve krizler çağından çıkış için çözüm önerilerini, düşüncelerimi aktarmaya çalıştım. Bu ekonomik, siyasi, adalet krizi dünyanın içinde bulunduğu krizle birleşince bizim medya yapılanmasını da nasıl etkilediğini meslek yaşamımın her aşamasında bire bir gördüm. Muhabir, Ankara Temsilcisi, Genel Yayın Yönetmeni olarak çalışan, yazılı basından gelip televizyonda da sekiz yıldır habercilik yapmaya çalışan birisi olarak tanıklıklarımı yazmaya çalıştım. ‘AKP, SAĞ KESİMİ ARTIK KONSOLİDE EDEMİYOR’ n AKP tarafından yaratılan değişik katmanlar daha bir göze batar oldu. Medya da bundan payını alanların başında. Katılıyor musunuz bu tespite? Evet, bugüne kadar aslında çok fazla göze batmıyordu. Fakat özellikle son yıllarda ülkede işsizlik, yoksulluk, gelir dağıtımı adaletsizliği sorunu apaçık olduğu halde iktidar medyasında görev yapanlar görevlerini yerine getirmeyince, halk okuduğu gazetede ve izlediği kanalda kendi sorununu göremeyince basından, medyadan uzaklaştı, koptu. Aslında iktidar kendi bacağına kurşun sıkıyor, algı operasyonlarıyla halkı çok uzun süre kandırmak mümkün değil. Uzun süre bunu yapabildiler çünkü ekonomide işler görece iyiydi. Halk iktidarın yandaş medyası aracılığıyla sergilediği tiyatroyu izledi hatta zaman zaman alkış tuttu. Bir yerden sonra ise gerçekleri fark etmeye başladı. İktidar zorda olduğu için kendi tabanını milliyetçilik üzerinden konsolide etmeye çalışıyor. İşte bir taraftan Libya’dayız, bir taraftan Doğu Akdeniz’deyiz, Suriye’deyiz, Karadeniz’deyiz. Büyük olaylar yaşıyoruz, büyük çatışmalar içine giriyoruz ama her birinin etkisi kısa süreli oluyor. Milliyetçi kesimi konsolide etmeye de yetmiyor. ‘İKTİDAR ŞAHSİLEŞTİ’ n Muhafazakâr kesimi konsolide etmeye de yetmiyor. Etmiyor, işte Ayasofya! Ayasofya’nın etkisi bile üç, dört gün sürdü. Çünkü halkı ikna edecek ekonomik başarı yok. Bu kitabı yazarken de felsefem şuydu; 2023’ü hedefliyorum! Bu kitabın ana fikri, hedefi budur! Neden fikri hür vicdanı hür? Çünkü Cumhuriyetimizin 100’üncü yılına doğru gidiyoruz. Bu kitabım bir borç ödeme kitabı. Eskiden hükümet vardı, devlet vardı. Ama Türkiye’de iktidar artık şahsileşti. VEDAT ARIK Devletin tüm gücü ve imkânlarını kullanan bir iktidarı demokratik seçimlerle değiştirebilmemiz gerekiyor. En son 2019 yerel seçimlerinde çok farklı siyasal parti, kişi, kurum ve gruplar birlikte oldu ve demokrasiye sahip çıkarak özellikle tekrar seçiminden itibaren Türkiye demokratik umuda yeniden sarıldı. 100’üncü yılda seçimler var. İktidar bu şekilde giderse Türkiye 100’üncü yıla iktidar değişimiyle girer. ‘HALKIN SEÇMEDİĞİ GİDECEK!’ n 2023’te iktidarın değişebileceğine ne kadar inanıyorsunuz? Çok inanıyorum. Türkiye’nin AKP iktidarını demokratik yollarla değiştirebileceğine inanıyorum. n Peki, AKP’nin demokratik yollarla bırakacağına inanıyor musunuz? Halk kendisini seçmeyince bırakacaktır. n 1991’den 2020’ye neredeyse 30 yıldır meslektesiniz. Türkiye için her biri önemli on yıllar. Bu geçiş dönemlerini halkın yaşamı açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Charles Dickens’ın kitabı İki Şehrin Hikâyesi’nde giriş cümlesiydi, aklımda kaldığı kadarıyla şöyleydi: “Çok güzel zamanlardı. Çok kötü zamanlardı. Çok kolay zamanlardı. Çok zor zamanlardı. Çok karanlık zamanlardı. Çok aydınlık zamanlardı”. Böyle hissediyorum. Halka inanıyorum, iyimserliğimi yitirmiyorum. Muhafazakâr bir sağ iktidar var, 20 yıldır tek başına iktidarda. Medyanın yüzde doksanı el değiştirdi, iktidar medyasının oldu. Üniversiteler, sendikalar, sivil toplum derken demokrasinin hemen tüm kurumlarına hükmetmeyi başardılar. Şimdi mesela bakın kimsenin sesi öyle kolay kolay çıkmıyor. Bütün bunlara rağmen bu iktidarın oyu ne? Kabaca yüzde kırk bile değil, deyin ki yüzde kırk olsun. MHP ile ortaklık kurmak durumunda kalıyor iktidar olabilmek için. İkisini toplayınca kabaca ne olur? n Yüzde 45 belki... Deyin ki 50 olsun. Ben buna inanıyorum. Halkın yüzde 50’si iktidara oy vermiyor, durum bu. Fikri Hür Vicdanı Hür’ün ana fikri de bu. 2023’e gidiyoruz, umudumuzu kaybetmemeliyiz, 2023’te Atamızın bize emanet ettiği Cumhuriyetimizi demokrasiyle taçlandırmış olacağız. İnanıyorum buna. n Fikri Hür Vicdanı Hür / İsmail Küçükkaya / Nemesis Kitap / 200 s. / 2020. 6 29 Ekim 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle