23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SABAHATTİN ÖNKİBAR’DAN ‘REHİN’ Türkiye nasıl ‘rehin’ alındı? Trump’ın tehdit dolu mektubu, neden önce gizlendi, ardından da geçiştirildi? Mal varlığı tehditleri, Türkiye’nin geleceğini nasıl ipotek altına alıyor? AKP döneminde kimler, hangi yollarla nasıl zengin edildi? Önkibar, incelemesinde ülkeyi 18 yıldır yöneten bir iktidarı resmi rakam ve somut verilerle teşhir ederek topyekun bir iktidar eleştirisi yapıyor. HİKMET ÇİÇEK Deneyimli gazeteci ve yazar Sabahattin Önkibar, Rehin’de; deneyimli propagandaya dönük bir AKP eleştirisi yapmıyor, Türkiye’yi 18 yıldır yöneten bir iktidarı resmi rakam ve somut verilerle de teşhir ederek topyekun bir iktidar eleştirisi yapıyor. Türk dış politikasının ipotekli hale getirilmesindeki yanlışları tek tek resmederek, tarihi bir süreci aydınlatan yazar, Türkiye’nin nasıl rehin alındığını ortaya koyuyor. Önkibar’ın deyişiyle “Bu kitap ayrıca Tayyip Erdoğan’ın ifadesiyle yıkılan devletteki kahtı rical’ı (Devlet adamı yokluğunu) resmediyor.” ‘JOHNSON MEKTUBU’NDAN DAHA VAHİM!’ Rehin’den dikkat çeken bazı bölümleri aktaralım. Önkibar, ABD Başkanı Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdığı 9 Ekim 2019 tarihli mektubu “rezilce” buluyor. Mektup, iki devlet arasındaki “eşit” ilişkileri mi gösteriyor bakalım: “Sayın Cumhurbaşkanı, gelin iyi bir anlaşma yapalım! Binlerce kişinin öldürülmesinden sorumlu tutulmak istemezsiniz ve biz de Türk ekonomisini mahvetmekten sorumlu olmak istemeyiz ve bunu yaparız. Size bunun bir örneğini Pastör Brunson olayında yaşatmıştım. Sorunlarınızın bazılarını çözmek için çok uğraştım. Dünyayı yüzüstü bırakmayın. Harika bir anlaşma yapabilirsiniz. General Mazlum sizinle müzakere etmek istiyor ve daha önce vermedikleri bazı ödünleri vermeye niyeti olduğunu söylüyor. Size güvenerek, (Mazlum Kobani’nin) bana yazdığı, elime yeni ulaşan mektubu da ekliyorum. Eğer bunu doğru ve insani şekilde yapabilirseniz, tarih size olumlu bakacaktır. Eğer iyi şeyler olmaz ise sizi sonsuza kadar şeytan olarak görecektir. Katı bir adam olmayın. Budala olmayın. Sizi daha sonra arayacağım. Saygılarımla Donald Trump” (s. 14) Trump’ın Erdoğan’a yazdığı mektup, TürkAmerikan ilişkileri açısından tarihi Johnson Mektubu’ndan çok daha vahimdir. Ancak Johnson Mektubu’na gösterilen tepki, Trump Mektubu’na gösterilememiştir. Mektup bir süre gizlenmiş, ortaya çıktığında da iktidar tarafından geçiştirilmiştir. Önkibar, Rehin’de, bunun nedeninin peşinde TürkAmerikan ilişkilerini mercek altına alıyor. ABD medyasının bile “Utanç verici. Çocukça ve diplomasiden uzak” olarak nitelediği mektup hakkında uluslararası ilişkiler uzmanı Tom Nichols, sosyal medya hesabından “Aman Allahım, umarım bu bir şakadır. Bu gerçek olamaz. Başkanın zihinsel olarak dengesiz olduğu kesin” değerlendirmesini yapmıştı. Gazeteci Bess Levin de Vanity Fair’deki “Bu Gerçek mi?” başlıklı makalesinde, “Görünüşe göre Başkan, dünyaya henüz hiçbir şey göstermediğimizi kanıtlamaya çalışarak, zihinsel dengesizliğinin derinliklerinde, böyle bir mektubu Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yazdı” ifadelerine yer vermişti. CNN Washington muhabiri Jake Tapper ise canlı yayında mektup haberini sunduğu sırada, “Mektubu okuduktan sonra şaka zannettim ancak mektup Beyaz Saray tarafından doğrulandı” diyerek şaşkınlığını ifade etmişti. (s. 15) Önkibar’a göre AKP’nin FETÖ musibetine rağmen cemaatlere tavır almaması, tersine FETÖ’nün boşalttığı bürokrasiyi onlarla ikame etmesi AKP’nin sabıkasıdır: “Bu cemaatler tıpkı FETÖ misali emperyalizm tarafından yarın devlete karşı kullanılabilir ki pek çoğu zaten onlarla bağlantılıdır. Öyle iken AKP günü kurtarma adına zerre oralı olmayıp o çevrelerle kol koladır. O kadar ki içişleri, adalet ve sağlı bakanlıklarında cemaatler arasında bir rekabet ve çatışma bile söz konusudur. Türkiye’deki tarikat ve cemaat sosyolojisini yakından bilen biri olarak ülkemiz için en büyük tehdidin bunlar olduğunu söylemem mümkündür.” (s. 81) TANKPALET PEŞKEŞİ VE ETHEM SANCAK Önkibar, Tank Palet Fabrikası’nın Ethem Sancak’a nasıl “peşkeş” çekildiğini de çarpıcı dille anlatıyor. BMC 2014’te TMSF tarafından satışa çıkarıldı. Ethem Sancak, ihaleyi 751 milyon TL’ye (kendi deyişyle 200 milyon dolara) satın aldı. Sancak tek başına işin altından kalkamayacağını düşünerek yerli ve yabancı ortak aramaya başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Öztreyler şirketini önerdi. Hisselerin yüzde 25’ini alan Öztreyler’in sahibi, Rize Güneysulu işadamı Talip Öztürk’tü. Öztürk’ün Erdoğan’ın yakın akrabası olduğu bilgisi vardı. Yabancı ortak da Erdoğan’ın Katar Emiri El Tani’yle görüşmesi sonrası Katar ordusu oldu. 300 milyon dolar ödeyen Katar ordusu şirket hisselerinin yüzde 49.9’unu satın aldı. Sancak, böylece tamamını 200 milyon dolara satın aldığı BMC’nin yüzde 75’ini 400 milyon dolara Talip Öztürk ile Katar ordusuna sattı. Rehin’den okuyalım: “BMC’nin TSK ve diğer kamu kuruluşları ile geçmişte yaptığı anlaşmalar devam etti. Sancak’a göre fabrika işler hale getirildikten sonra şirketin gelirlerinin yarısı Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB), TSK ve belediyeler gibi kamu kuruluşlarından alınan ihalelerden geldi. İşleri daha da büyütmek isteyen BMC’ye 2015’te savunma sanayi ürünleri, tren ekipmanı gibi alanlarda üretim yapacağı bir fabrika için Sakarya Karasu’da 2.2 milyon metrekare bir arazi tahsis edildi.” (s. 156) BMCALTAY TANKI BMC bununla da yetinmedi. Altay Tankı’yla ilgilenmeye başladı. Sözleşmeye göre fiyatta anlaşabilirlerse Otokar ikinci faza (seri üretime) devam edebilirdi. Ancak SSB Otokar’ın teklifini yüksek bularak süreci iptal etti, Nisan 2018’de yeniden ihaleye çıktı. BMC o ihalede Otokar ve FNSS’i geride bıraktı. BMC ihale sözleşmesi imzaladıktan sadece bir ay sonra, Mayıs 2018’de Cumhurbaşkanlığı kararıyla karşılığı 1,4 milyar TL’yi bulan süper teşvikler aldı. Rehin’den okuyalım: “Teşvikin kapsamında tank dahil paletli zırhlı araç üretimi ve bunların motorlarının yatırımı için kurumlar vergisi indirimi, sigorta prim desteği, enerji desteği, yatırım indirimi, personel maaşları ve faiz desteği de vardı. Sancak, ihale öncesinde Altay Tankı üretiminde Arifiye’deki Tank Palet Fabrikası’nı kullanacaklarını bildiklerini de söyledi. (Süper teşvikler ve Tank Palet Fabrikası’nın kullanılacağının önceden bilinmesinin, BMC’nin verdiği rakamın diğerlerinden düşük olmasının temel nedeni olduğu yorumları yapılıyor.) Karasu tesislerinin dört yıldan önce tamamlanması beklenmiyor. Ancak TSK, BMC’den Mayıs 2020’ye kadar teslim edilmek üzere 250 tank istedi. Bu iş için İzmir fabrikasını kullanamayacağı, Karasu fabrikasını da yetiştiremeyeceği bilindiğinden, BMC’ye Tank Palet Fabrikası’nı kullanma seçeneği sunuldu. Bunun Adı Peşkeş Değil mi? Anlayacağınız, BMC, Tank Palet’e 50 milyon dolar koyup 25 yılda 3 milyar dolar kazanacak. İnsaf ile izan ile söyleyin, nedir bunun adı? Yerlimilli cakaları atan bir iktidarın bu yaptığına bakın! Abartmıyorum, hükümet düşürecek vahamette olan bu dehşet olay iktidar değiştiğinde Yüce Divanlara malzeme olmayacak mı? Tayyip Erdoğan’a aşkını ilan eski Maocu Ethem Sancak’ın saray tarafından bu biçimde neden sahiplenildiği izaha muhtaçtır.” (s. 157) n Rehin / Sabahattin Önkibar / Kırmızı Kedi Kitabevi / 200 s. / 2020. 20 29 Ekim 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle