Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NATHALIE LE GENDRE’DEN ‘KUTU’ Bir hayat deneyi! Kutu, gerek para gerek başka korkular nedeniyle insanın alabileceği tüm riskleri ve kararları yazarın anlatımıyla karşımıza çıkarıyor. Zaman ve bellek kavramlarıyla düelloya tutuşan Le Gendre, hem bir ütopya hem bir distopya sunmayı başarıyor. GÜNNUR AKSAKAL BAYKAN gunnuraksakal@gmail.com S hanel Kay, olgunlaşma sürecinde, bir yazar. Kopuk aile bağları, yanlış evlilik ve meslekteki zorluklar çoğumuzda olduğu gibi onda da yaşama dair korkuları tetikliyor. Henüz kırklarının başında olmasına rağmen, yalnız öleceği ya da yaşlanacağı fikriyle savaşamıyor. O günlerde, büyük bir gizlilik anlaşması içinde, düzenli ve yüksek bir maddi karşılığı olan bir teklifle karşılaşıyor: Sonsuz Gençlik! SONSUZ GENÇLIK Sonsuz Gençlik, yaşlanan hücrelerin gelişimini yavaşlatıp kök hücrelerin yayılımını artıran bir serumu “hayatının zirvesinde ve uzun süre müsait olacak” adaylar üzerinde denemek isteyen bir program. Kolay anlaşılır şekilde söylemek gerekirse bu program, kaçınılmaz yaşlılığa kesin bir çözüm sunuyor. Kimi zaman Shanel Kay gibi ben de ölümden ya da yaşlanmaktan korktuğumu hissediyorum. Zamanın ellerimizden yere düşüşünü seyrettiğimiz bir akışın içindeyiz: Bir yanda varlığını inkâr edemediğimiz yaşama içgüdüsü, diğer yanda malum bir yok oluş. Herhalde, bir gün hayatın sonlanacağını bilerek yaşama zorunluluğu, beraberinde ölüm veya yaşlanma gibi korkuları getiriyor. Kutu, konusu ve göndermeleriyle Akıl Defteri (Momento, 2000) filmini akla getirse de bana daha çok Deney (The Experiment, 2010) filmini anımsattı. Bu film de daha önce Alman yapımı olarak vizyona giren Deney (Das Experiment, 2001) filminin bir yorumu olarak değerlendiriliyor. Her iki film de psikoloji tarihinde Milgram deneyleri adıyla bilinen, ruhbilimci Stanley Milgram tarafından 1961’de yapılan ve o dönemden itibaren çeşitli tepkiler alan araştırmadan esinleniyor. Milgram deneyleri, bir Nazi subayının yargılanma sürecini çıkış noktası alarak, sıradan (yönetilen) insanların kendi vicdanlarıyla otorite arasında kaldıklarında, itaat etmeye “meyilli” olup olmadıklarını ölçmeye çalışıyor. Deneye katılacaklara düzenli bir ödeme yapmayı taahhüt ediyor. En az filmlerdeki sahneler kadar sert geçen bu deney dizisi, bugün hâlâ deneklere yaşattığı duygusal kaygı ve travmalar yüzünden bilimsel deneylerde “etik” kavramı üzerinden tartışılıyor. Benzer türden bir etik tartışmasını, Étaine yani Shanel’in kız kardeşi yapıyor. Aynı zamanda biyolog olan Étaine, diğer tüm olasılıkların ve programın içeriğinin dışında deneklere verilen parayı ve yazar kardeşi Shanel’in para için riskli bir programa kaydoluşunu da sorguluyor. Paranın, gerçek hayatta da kurgu film ve romanlarda yer verildiği gibi önemli bir ikna mekanizması olduğunu zaten biliyoruz. Ancak, bu mekanizmanın kendi hayatlarımızı göz ardı edebileceğimiz bir düzeye gelişi oldukça ürkütücü. Maalesef, 21. yüzyılın göbeğinde alım gücü düşük ülkelerden veya mültecilerden seçilip, para karşılığı ilaç şirketlerine kobay olup hayatını kaybeden binlerce insan olduğunu biliyoruz. Kutu, gerek para gerek başka korkular nedeniyle insanın alabileceği tüm riskleri ve kararları yazarın geniş hayal gücü ve sürükleyici bir anlatımla karşımıza çıkarıyor. Çocukluğunda oyuncu, çizer, iç mimar, motosiklet yarışçısı ya da öğretmen olmayı hayal edip ilkgençliğinde de bunların bir kısmını gerçekleştirdikten sonra yazar olmayı seçen Le Gendre’ün ilk romanı 2003’te yayımlanıyor. Bugün on romanı ayrıca GPI Grand prix de l’Imaginaire’in (Hayal Gu¨cu¨ Bu¨yu¨k O¨du¨lu¨) de sahibi olan yazar, tedavisi mümkün olmayan bir hastalık nedeniyle uzun süredir tekerlekli sandalye kullanmak zorunda. Ne yazık ki, bir süredir ellerini de kullanamıyor. ZAMAN VE BELLEK DÜELLOSU Yazdıklarının dışında, hayat deneyimiyle de dikkat çeken 1970 doğumlu yazar, Türkçe edebiyata Kutu (Jeunesse eternelle) ile giriş yapıyor. ON8 tarafından yayımlanan roman, Azade Aslan’ın akıcı çevirisi ve Huban Korman’ın dikkat çekici kapak tasarımıyla okura ulaşıyor. Çağdaş Fransız edebiyatının yükselen kalemlerinden Nathalie Le Gendre, Kutu ile bir ihtimalin kapısını aralıyor. Aynı anda hem bir ütopya hem bir distopya sunmayı başarıyor. Roman bittiğinde, zaman kavramına ilişkin pek çok soruyla baş başa kalıyorsunuz. Denebilir ki, Le Gendre zaman ve bellek kavramlarıyla düelloya tutuşuyor. Bu düellonun sonucunu öğrenmek isteyen okurlarıysa heyecan dolu bir yolculuk bekliyor. n Kutu / Nathalie Le Gendre / Çeviren: Azade Aslan / ON8 / 2020. 15 15 Ekim 2020