30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ELENA FERRANTE’DEN ‘YETİŞKİNLERİN YALAN HAYATI’ Ferrante son romanında da okuru Napoli’nin kıvrak, sokak, dil ve bağlarına, ‘kendine saadet yaratmayı beceremeyen annelere’, babakız ilişkilerine, cinselliğin keşfine, kırılgan ve değişken dostluklara taşıyor. Bir kadın gibi yazmak ELÇİN POYRAZLAR Elena Ferrante, hayatıma kitaplarından önce yazar olarak girdi. Yabancı bir dergide o yılın “en etkili 100 kadını” arasında ismini gördüğümde şöhretin parlak ışıklarını reddederek gölgede kalmayı ve romanlarını kendi başlarına bırakmayı seçen bu yazarı tanımadığıma hayıflandığımı anımsıyorum. İtalyan, Napolili ve kadın bir yazar olduğu dışında pek de bir bilgi sahibi olmadığımız, eserlerini müstear isimle kaleme alan ve bu gizliliği küresel ününe karşın hâlâ devam ettiren Elena Ferrante, milyonlarca okura yaptığı gibi “Napoli Romanları” ile benim de gönlümü çalmayı başarmıştı. Napoli’nin bir kenar mahallesinde iki kız çocuğunun dostluk, rekabet, kıskançlık, birbirine hayranlıkla dolu yaşamlarını, genç kızlıktan kadınlığa adım atışlarını, okuma aşklarını, “mahalleden kurtulmak ve sınıf atlamak için”eğitim tutkularını, erkekler üstündeki güçlerini ve erkeklerin onlar üzerindeki baskılarını, mafyanın, pis sokakların, ev içi şiddetin, mutsuz ve ümidini askıya almış kadınların öyküleriyle bezeli bir mahalle yaşamında iki kızın birbirine bir ömür boyu duydukları sevgi ve bağı anlatan dört ciltlik romanları daha önce okuduğum hiçbir kitaba benzemiyordu. HEM ÇOK TANIDIK HEM ÇOK YABANCI “Benim Olağanüstü Akıllı Arkadaşım” ile başlayan bu romanlar serisi içimdeki kız çocuğuna hem çok tanıdık, hem çok yabancı, hem korkutucu, hem de rahatlatıcı gelmişti. “Bir yerlerde aynı benim gibi düşünen, hisseden, üstelik bunları yazan bir kadın var” diyerek Ferrante’nin büyüsüne teslim olmuştum. Edebiyatın amacı tam da bu değil mi? Sizin en gizli, en mahrem, en utanılası, en acı verici ama aynı zamanda içten içe asla reddetmediğiniz, aksi takdirde benliğinizden bir şeyler yitireceğinizi sandığınız o en derindeki düşünceduygu noktasına hitap ederek sarsması ve aslında yalnız olduğunuzu zannettiğiniz anda size bir el uzatması... Yazarın ikinci romanı “Sen Gitti Gideli”nin ilk satırlarında gözlerimi gezdirdiğimde tokat yemiş gibi sarsılmıştım. Ferrante en acı ilacını en başta, “okur hassasiyetleri” siyasetine girmeden, lafı dolaştırmadan, entellektüel ukalalığa kapılmadan, yok yere süslemeden, yüksek dozda bize verdiği için onu sevmiştim. Ferrante’nin gücünün sadece kaleminden ve öykülerinden değil, onun sözcüklerini okumamış olsa bile onun sayesinde kendini anlayan kadın okurlardan geldiğini sezmiştim. YALAN HAYATLAR! “Yetişkinlerin Yalan Hayatı”, Napoli serisinin ardından beş yıl sonra gelen ilk kurmaca eseri. Ferrante’nin The Guardian gazetesinde kaleme aldığı köşe yazılarından oluşan “Tesadüfi Buluşlar” ve yarı otobiyografik olduğunu söylediği “Bir Yazarın Yolculuğu” isimi kitapları son romanı kadar heyecanla karşılanmamıştı. “Yetişkinlerin Yalan Hayatı” İtalya’da çıkacağı günün gecesinde kitabevlerinin önünde uzun kuyruklar oluşturacak ve toplu okuma seansları yapacak kadar arzulu bir kitleyle buluştu. Ferrante son romanında da okuru Napoli’nin kıvrak, sokak, dil ve bağlarına, “kendine saadet yaratmayı beceremeyen annelere”, babakız ilişkilerine, cinselliğin keşfine, kırılgan ve değişken dostluklara taşıyor. Kahramanı Giovanna ile 1216 yaşları arasında “büyüme krizine”, güzellikçirkinlik kavrayışına ve kendini bulmak için tanımadığı ve ailesi tarafından hiç sevilmeyen Vittoria Halası’nı keşfetme serüvenine katıyor bizi. GIOVANNA’NIN TAKINTISI; VITTORIA HÂLÂ 12 yaşındayken güzelliğini sürekli teyit eden, hayran olduğu, entelektüel, hassas, zeki ve başarılı babasının onu aslında çirkin bulduğunu işitmesiyle hayatı altüst olan Giovanna, ailesinde “ona dokunanı zehirleyen ve lekeleyen bir canavar anlamında anılan” halasını tanımaya karar verir. Okuldaki başarısızlığının ergenlikle ilgili olduğunu söyleyen annesine babası şu şekilde yanıt verir: “Bunun ergenlikle ilgisi yok. Aynen Vittoria oldu çıktı.” ‘Sınıf atlamış’ solcu babasının kardeşi, Napoli’nin kenar mahallesinde yaşamayı sürdüren, evlere temizliğe giden, bu “avam” kadın, Giovanna için bir takıntı haline gelir. Genç kızlığa geçişin sancılarını “Ama ben inanılmaz kırılgan bir dönemimdeydim. Âdet kanamalarım başlayalı bir yıl oluyordu, memelerim oldukça görünür bir hal almıştı ve bundan utanıyordum, pis kokmaktan çekiniyor, sürekli yıkanıyordum, gönülsüzce yatıyor, gönülsüzce kalkıyordum. Tek rahatlığım, tek güvencem babamın bana mutlak biçimde hayranlık duymasıydı. Bu nedenle beni Vittoria Halama benzetmesi şöyle demesinden daha beter oldu: Giovanna bir zamanlar güzeldi, şimdi çirkinleşti” bölümüyle yalınlıkla anlatır. Giovanna evindeki kutularda saklanan eski fotoğraflarda yüzü siyah keçeli kalemle karalanmış Vittoria Halasını ilk gördüğünde ‘Vittoria Hala bana o kadar katlanılmaz bir güzellikte gelmişti ki onu çirkin saymak bir gereklilik halini alıyordu’ diye düşünür. AİLE ORTAMI Giovanna’nın Vittoria Halası Ferrante’nin Napoli Romanları’ndaki biraz korkutucu, bir zamanlar güzel, ama hayatın zorluğu karşısında çirkinleşmiş, daha doğrusu kötü düşüncelerin ve kaygının çirkinleştirdiği, gücünü çocukları, özellikle de kızları üstünde icra eden anne karakterlerini andırıyor. Ancak Vittoria Hala, Giovanna ile tanıştığında kendi ebeveynlerinden farklı olarak ona çocuk muamelesi yapmaz. Aksine aile ilişkilerinin bozulmasına neden olan evli ve üç çocuklu bir polis memuru Enzo ile yasak ilişkisini olduğu gibi özellik >> 12 15 Ekim 2020
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle