30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

le de cinsel hayatlarını sansürsüz, argo bir dille ona aktarır. Vittoria Hala, Giovanna’nın babası, ağabeyi Andrea’nın onun hayatının aşkını engelleyerek mutsuzluğuna neden olduğunu, balerin olma hayallerini ve başarısının önünü tıkadığını, okuyarak varoş mahallesinden ayrılmış olmasının aslında onu “iyi” biri yapmadığını, hâlâ beş para etmezin biri olduğunu sıralayarak yeğenine aile husumetini kendi açısından anlatır. Vittoria Hala, Giovanna’ya ailesine iyi bakmasını, dedikleri her şeye inanmamasını da tembihler. Giovanna ise ikisi de öğretmen olan, iyi eğitimli, kızlarına eşitlik ve özgürlük aşılayan, akşam yemeklerinde Marksizm, politika, edebiyat, sanat konuşulan, annebabanın işten sonra kendi odalarına çekilip çalıştıkları aile ortamını daha farklı gözle incelemeye başlar. BÜYÜMEYE DİRENEN KÖTÜ KIZ VE AŞK! Anne babasının sıkça görüştüğü aile dostlarının yemeğe geldiği bir akşam koridorda misafirlerin iki kızıyla yerde oturup sohbet eden Giovanna, daha önce görmediği bir şeyi görür. Masanın altında babasının en yakın dostu Mariano, annesinin bir ayak bileğini iki ayak bileği arasına sıkıştırmıştır. Giovanna annesinin bunu fark etmemiş olduğuna inanmaz. Annesinin hiçbir tepki vermiyor olması daha da kafasını karıştırır. Masanın üstünde büyük ideolojiler, adalet ve haklar konuşulurken, masanın altı gizli bazı ilişkileri, bilinmemesi gereken duyguları saklayan yer midir? Bir çocuğun baktığı yerden masanın çizdiği sınır, yetişkinlerin yalancı dünyasına açılan bir kapı gibidir. Vittoria Hala’nın ona bebekken hediye ettiğini söylediği beyaz altın bilezik, romanın temsil ettikleri açısından önemli bir nesnesi. O bileziği annesi Nella’nın yakın arkadaşı, Mariano’nun eşi Constanza’nın bileğinde görmesi ve daha sonra Constanza’nın ona vermesiyle anne babasının ayrılığı da su yüzüne çıkar. Anne ve babasının ayrılma süreçlerinde kendini siyah giysiler, kasvetli makyajlar, “kötü kız” olma çabasına saklayan Giovanna, bir taraftan büyümeye direnirken diğer yandan genç bir kadın olabilmek için çırpınır. Çevresindekilerin ona “çok güzelsin” demesine ikna olmaz. O hem kötü hem çirkin hem de ahlaksız olmak için uğraşır; kaybolurken bulunmak için can atar. Vittoria Halası’nın ölü sevgilisi Enzo’nun çocuklarını evlatlıkları olarak benimsesi hayatına yeni insanlar girmesine, cinsellik deneyimlerine ve çevresindekiler üstünde müthiş etkisi olan eğitimli, yakışıklı, akıllı Roberto’ya âşık olmasına yol açar. Giovanna’nın babasının “onun güzelliği ve iyiliği” onayını veren ona ‘sahip çıkan erkek’ konumundan düşmesinden sonra Roberto, bu teyidi yeniden sağlayacak erkek olarak hayatına girer. Ferrante’nin muazzam becerisi melodramatik unsurları edebiyata çevirebilmesinde yatıyor. 40’lı yaşlarında bir kadının 1990’lı yıllardaki kendi genç kızlığına geriye bakarak anlattığı “Yetişkinlerin Yalan Hayatı” o dönemde yaşamış pek çok genç kadının arayışı, çelişkisi, sancısı ve öyküsü haline dönüşüyor. Ferrante, Napoli Romanları’nı yazmadan önce bir söyleşide “Bir kadın gibi yazmak ne demek” sorusunu sormuştu. Ve “Gerçekten yazmak ana rahminin derinliklerinden konuşmak gibidir” şeklinde yanıtlamıştı sorusunu. Yazmayı erkek yazarlardan öğrendiğini söyleyen, Emma Bovary ve Anna Karenina karakterlerini “gerçek kadın” olarak özümseyen, Virginia Woolf ve Elsa Morante hayranı Ferrante, kadın yazarlardan “Söylenmeyecek şeyin bir anda mucizevi olarak sayfada belirmesini beklediğini” söylemişti. SEN KİMSİN ELENA FERRANTE? 2016’da bir İtalyan gazetesi Ferrante’nin gerçek kimliğinin İtalya’daki Edizioni E/O Yayınevi’nin çevirmeni Anita Raja olduğunu iddia etmişti. Hatta Raja’nın yazar eşi Domenico Starnone’nin de eserleri kaleme aldığı iddia edilmişti. Ferrante iddiaları doğrulamadı. Ama bir söyleşisinde “Erkek yazarların eserlerinin ardında aslında bir kadın olduğu iddiasını hiç duymamışsınızdır” dedi. Ferrante’nin Napoli Romanları dünya çapında 15 milyon adetten fazla sattı, 45 dile çevrildi ve televizyon dizisine uyarlandı. Buna karşın yapay spot ışıklarından kaçmayı tercih ediyor. Yayıncısına bir mektubunda “Kitapların bir kere yazıldıklarında yazarlarına ihtiyacı olmadığına inanıyorum. Eğer söyleyecek bir şeyleri varsa, yakında okurlarını bulurlar. Yoksa, bulmazlar” yazmıştı. Ferrante, Vanity Fair dergisine verdiği söyleşide müstear isimle yazması konusunda “Kendimi aktif ve mevcut hissettiğim bana ait bir alan kazandım. Şimdi bundan vazgeçmek çok acılı olur” demişti. Ferrante o kendine ait alanda söylenmeyeni söylemek ve bizi edebiyatıyla efsunlamak için var. Okur olarak bize, rahimden gelen o sesi dinlemek ve onun büyüsüne kapılmak düşüyor. n Yetişkinlerin Yalan Hayatı / Elena Ferrante / Everest Yayınları / 344 s. / Ekim 2020. 13 15 Ekim 2020 Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler, bu defa Türkiye’den hikâyelerle ilham veriyor! Doktorlar, öğretmenler, mucitler, sporcular, yazarlar, savaş kahramanları, bilim insanları… Farklı mesleklerden ve farklı yaşlarda kadınların başarı öyküleri bu kitapta! hepkitap hepkitap hepkitapp hepkitap.com.tr Copyright © 2020 Timbuktu Labs, Inc.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle