Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 YAZARDAN ‘UYKU ÜZERİNE’ Baş döndürücü derinlik Gerçeğin sertliğine dayanmak uyku olmasa mümkün olur muydu? Bedeni ve ruhu var olandan koparan mucizevi eylemdir uyku. MAKBULE ARAS EİVAZİ B u kitap başka uykulara, başka düşsel âlemlere yeni bir yolculuk fırsatı sunuyor hepimize. Gerçeklik düzleminde ele geçiremediğimiz, bulacağımızı sandığımız bir sırrı, hayatın sırrını daha da bulanıklaştıran bir ülkedir uyku. Bulanıklaştıkça arzuladığımız bir ülkenin kapılarını açıyor bu kitap. Başkalarının uykularını uyuyamıyoruz, uyumak ister miydik? TÜY YASTIKTAN DÜŞÜNCEYE Attilâ İlhan’ın dediği gibi “Korkar mıydık uyusaydık?” Belki de hiçbir şey anlamazdık, belki de herkesin uykusunun yalnızca o kişinin anlayacağı bir ritmi, bir dili vardır. Yoksa uykunun dili ortak da rüyanın dili midir bizi birbirimizden ayıran? Ne çok soru doğuruyor uyku ve ne çok cevap. Öylesine kışkırtıcı ki uyku ve rüya üzerine düşünmek, insan bu kitaptaki her kalem darbesinde başka bir uyku ve rüya evreninin kapısını açmanın heyecanını duyuyor. Kitaptaki yazılar; kitaplara, filmlere, kişilere, bilimsel verilere göndermelerle, birbirinden güzel alıntılarla örülmüş. Her biri başka karakterdeki bu denemeler, zihnimizin tüy yastığında uyuyup duran düşünce tohumlarını suluyor, bazen de yeni tohumlar düşürüyor o yastığa. Hayatın hızında uykularımız da rüyalarımız da savrulurken yavaşlamaya ihtiyacımız var, belki de her zamankinden fazla. Bir denemesinde “Unutmak için hızlanır, hatırlamak için yavaşlarız” diyordu Milan Kundera. Uyku ve rüya üzerine kafa yormak ve anımsama olanağı sunuyor bize. Kendimizi, uykularımızı, rüyalarımızı, insanı, dünyayı ve zamanı, geçmişi ve bugünü. Uykularımızı ve rüyalarımızı hatırlamaya ve anlamaya çabalarken aslında yavaşlayarak, öğütücü mekanik bir hızdan kurtulma, insani bir hıza geçiş yapma, içsel bir dengeye ulaşma pratiği de yapıyoruz belki de. Kendimizi ifşa etmemizi sürekli teşvik eden bir dünyada, uykunun işlevini yeniden düşünmeliyiz belki de. İfşa etmeyi durdurup uykunun serinliğinde, tekil bir evrende zaman geçirme ihtiyacımız sürüyor. Uyku bir sihirli tren gibi bizi rüya ülkesine taşıyıp duruyor her gece ve her gece başka bir zihnin düşüncelerinin ipinde cambazlık ederek o ülkeye gitmek, yepyeni bir derinlikle karşılaştıracaktır belki de bizi, baş döndürücü bir derinliği görmemizi sağlayacaktır. Kitapta yazılarıyla yer alan yazarlar: Ercan Kesal, Fatih Atila, Fuat Sevimay, İbrahim Dizman, Makbule Aras Eivazi, Sibel Yerdeniz, Özlem Türe, Cahit Ökmen, Hakan Akdoğan, Gülayşe Koçak, Semih Gümüş, Zeynep Köylü, Gamze Güller, Haydar Ergülen, Ahmet Gürata, Sezai Sarıoğlu, Feray Kara, Jülide Okkalı, Enis Batur, Serhan Ergin, Ethem Baran, Gürsel Korat, Hakan Günday, Fadime Uslu, Faruk Duman, Mario Levi, Tarhan Gürhan. n Müstakil Eylem Uyku Üzerine 28 Kalem Darbesi / Editör: Tarhan Gürhan / Karakarga Yay. / 248 s. / 2020. ATİLLA KÜÇÜKKAYIKÇI’DAN ‘KÖY ENSTİTÜLERİNİN KISA TARİHİ’ Yüksek sesle şiir okurum 1880’li kuşağın başlattığı “Kuvayı Milliye”yi izleyen 1890’lıların “Kalemli tüm sıkıntım geçer!.. Kitaplı Kuvayı Milliye” hareketi köy, mezra, dağ bayır demeden dolaşır kucaklar Anadolu’yu. NURDURAN DUMAN Y urt. Kurtuluş Savaşı. Ulusal egemenlik. Tam bağımsızlık. Cumhuriyet, devrimler. Çağdaşlık, Aydınlanma… Yeniden biçimlenen sağlık, hukuk, ahlak, din, dil, sanat, kültür, yazın, felsefe, bilim, siyaset… başlıca da eğitim. 1880’li kuşağın başlattığı “Kuvayı Milliye”yi izleyen 1890’lılar “Kalemli Kitaplı Kuvayı Milliye” hareketi köy, mezra, dağ bayır demeden dolaşır kucaklar Anadolu’yu. Sonra nice yurdunu insanını seven aydınlanmacı ana ata… ve Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ile Köy Enstitüleri. BIRLIKTE VE EŞIT EĞITIM Köylünün, demek ki yurt nüfusunun çoğunluğunun, acıları, sevinçleri, çaresizlikleri, umutları umutsuzlukları, maddi manevi yoksunluklarını içinde hisseden bu yurttaşlar kurar şimdi içinde dolaştığımız şu hayatı. Çünkü eğitim, Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi, ülke çocuklarının birlikte ve eşit olarak almak zorunda oldukları bilim ve kültürdür. Köye gerekli tüm ögeleri, sağlıkçı, öğretmen, bucak müdürü, muhtar, tarımcı, kooperatifçi, kö s. / y nalbandına değin tüm meslek üyelerini köy enstitülerinde yetiştirmeyi öneren tasarıyı sundukları meclis oturumunda, Doğuyu da Batıyı da iyi bilen Yücel şöyle der: “Bu yasayla bizim yaptığımız şey bir kopya değildir. Ama uydurma bir iş de değildir. Biz kendi ülkemizin mevcut toplumsal gerçeklerini dikkate aldık. Bu, bizimdir, kimseden almadık; başkaları bizden alsınlar”. YAŞAMI ILGILENDIREN HER ŞEY Köy öğretmeni ve köye gerekli öteki meslek erbabını yetiştirecek bu kurumlara öğrenciler yine köylerden alınacaktır. Bir eğitim yerleşkesinin içinde neler mi olacaktır? Yaşamı ilgilendiren ne yok ki? Derslikler, kitaplık, yatakhane, mutfak, fırın, yemekhane, banyo, çamaşırlık, öğretmenevi, toplantı yerleri, işlikler (marangozluk, demircilik, biçki dikiş, yapıcılık, dokumacılık vb.), kooperatif, revir, dinlenme yerleri, uygulama okulu, ahır, tavla, ağıl, kümes, samanlık, spor alanları, yüzme havuzu, su deposu, elektrik santrali, müzik salonu, kireç kuyuları, kiremit tuğla ocakları, bisikletler, motosikletler, balıkçı motorları, kayıklar, ulaşım araçları, tarım araç gereçleri, küçükbaş ve büyükbaş hayvanlar, basımevi, tarım arazisi, taşınır taşınmaz mal mülk… Olmuştur da. Nasıl öğrenciler mi yetişmiştir bu kurumlarda?.. Yazar kitabın bir bölümünde birçok kaynaktan derlediği, bu yerleşkelerden boy vermiş, orada öğrendiklerini toplumla paylaşan yazar, şair, gazeteci, yayıncı, sanatçı, sendikacıyı listeliyor; sonraki baskılarda bu listeye eklenecek çok isim çıkacaktır, diyerek. Adları geçsin geçmesin şimdiki yaşamımızın sağlam temellerini onlara borçlu olduğumuz ortada. Kitapta adı geçmeyen ama köy enstitülü olmak ne demek bana bir tümcesiyle öğreten Ladik Akpınar Köy Enstitüsü 1950 mezunu Halil Özdemirci’yi anabilirim örneğin. BILIMSEL VE BÜTÜNLÜKLÜ “Hani insan canı sıkılınca şarkı söyler, bir türkü tutturur; ben de ezberden yüksek ses şiir okurum tüm sıkıntım geçer” demişliği köy enstitülülerinin aldığı eğitimin (yaşam zevklerine, keder sevinçlerini yaşayış biçimlerine işleyecek denli) niteliğine ilişkin iyi bir örnektir. Babası köy enstitüsü çıkışlı Atilla Küçükkayıkçı’nın, Adnan Memiş Eğitim, Kültür ve Sanat Vakfı’nın da desteğiyle yayımlanan kitabı, konuya bilimsel ve bütünlüklü yaklaşımı bir yana, nesne olarak da cildi, kâğıdı vb. özellikleriyle dikkat çekici. Özenle, dahası sevgiyle kotarıldığı çok belli. Okurun da kimi zaman gözleri dolarak okuyup, kitaplığının en güzel yerine sevgiyle koyması çok mümkün. n Anılar ve Tanıklıklarla Köy Enstitülerinin Kısa Tarihi / Atilla Küçükkayıkcı / 1984 Yayınevi / 294 s. / 2020. 8 1 Ekim 2020