05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KİTAPÇI Tom Sawyer’ın Maceraları / Mark Twain / Resimleyen: True Williams / Çeviren: Başak Bekişli / İletişim Yayınları / 410 s. / 13+ yaş Bugün Burada, Yarın Orada / Peter Stamm / Resimleyen: Jutta Bauer / Çeviren: Ümit Mutlu / Desen Yayınları / 40 s. / 2019 / 10+ yaş Nerededir yuvamız? Bir otobüs mü ev olur insana, orman mı? Kilisenin çatısı mı amcanın şapkası mı? Deniz mi yağmur mu? Bir rüya belki ya da sinema salonu? Belki de tamamen tek başına oturduğunda kişi… Belki de hiçbir yerde… İnsana dair en üzücü yan, daima evini araması. Kendinize ait bir ev istersiniz, olmaz. Ailenizin koynu, olmaz… En şanslılarımız evini, yani yuvasını en kısa zamanda bulanlar olmalı. Geri kalanlar Odise misali uzattıkça uzatıyor yolculuğunu. (Bir zamanlar bir evi olduğunu ama onu bir biçimde kaybettiğine inananlardansanız benim gibi.) Bugün Burada, Yarın Orada’nın kahramanları pek çok yer deniyor. Taşındıkları her yerden, bir nedenle, başka bir yere taşınmaları gerekiyor: Dede hiçbir şey hatırlayamaz oluyor ya da baba suyun içinde hiçbir şey göremiyor, nine soğuk algınlığına yakalanıp bir daha iyileşemiyor veya erkek kardeş üç metreye uzayıp geri geliyor. Belki de o kadar uzaklarda, ya da çok yerde, aramamak gerekiyordur evimizi. İncelikli bir dil, hayal gücüyle dolu öyküler, güzel çizimler, özenli çeviri ve kaliteli baskı… Keşke böyle güzel kitaplarda çevirmenin adı da kitabın yazar ve çizeri kadar görünür olsa… Ayı’nın Anlatacak Bir Hikâyesi Var / Philip C. Stead / Resimleyen: Erin E. Stead / Çeviren: Esin Uslu / Yapı Kredi Yayınları / 32 s. / 2019 / 3+ yaş İşte beni çok heyecanlandıran iki yaratıcıya ait yeni, konusu kendisi olan bir kitap! Erin E. Stead’in naif, yumuşacık çizgilerine Philip C. Stead’in sıcacık, tatlı öyküsü eşlik ediyor. Kış uykusuna yatmadan evvel bir hikâye anlatmak isteyen Ayı, Fare’yi, Ördek’i, Kurbağa’yı, Köstebek’i ziyaret eder. Ancak hiçbirinin Ayı’nın öyküsünü dinlemeye vakti yoktur. Bu ziyaretler sırasında kahramanımız, arkadaşlarının kışı geçirmek için yaptığı hazırlıklara da yardımcı olur. Sonra da kendisi uyur. Güneş geri döndüğünde bütün arkadaşlarını güzel güzel karşılar Ayı. Şimdi hikâye zamanıdır. Ama kış bir Ayı’nın hafızasından daha mı büyüktür? İşte muzip Mark Twain’den bir klasik! Küçük bir kasabada yaşayan Tom Sawyer, yaramaz, zeki bir çocuk. Bu küçük kasabanın sıkıcılığına, yetişkinlerin kurallarına yaramazlıklarıyla karşı koyuyor. Tabii bu sırada, birlikte yaşadığı Polly teyzesini de canından bezdiriyor. Tom öylesine azılı bir yaramaz ki Kızılderili korkunç Joe’yla bir mağarada mahsur kalması bile şaşırtmıyor kasabadakileri. Mark Twain severlerinin çoktan okuduğunu sandığım bu kitabı çocuklar kadar yetişkinlere de öneririm. Tom’un yaramazlıkları, hayal gücü size de iyi gelecek. Uçma Dersleri / Luca Cognolato / Resimleyen: Sophie Fatus / Çeviren: Tülin Sadıkoğlu / Çınar Yayınları / 64 s. / 2019 / 6+ yaş Herkes en doğruyu bilir ve bayılır akıl vermeye. Zira kendi becerilerinin, yapabildiklerinin her şartta en akla yatkın olan olduğundan neredeyse eminlerdir. Bu da karşılarındakinin koşullarnıı ve yeteneklerini görmemeye, görmezden gelmeye yatkın olmakla ilgili. Kahramanımız küçük Kırlangıç da göç etme zamanı geldiğinde Ada Tavşanı’na, Sazan Balığı’na, Köstebek’e, Kaplumbağa’ya ve Ayı’ya, bunu nasıl yapması gerektiğine dair akıl danışıyor. Öyle ya, yürü yürü nereye kadar… Gelin görün ki biri Kırlangıç’a yüzmesini salık veriyor, öbürü toprağı kazmasını. Hatta Ayı’yla kış uykusuna yatmayı bile deniyor. Neyse ki en sonunda kendi yolunu buluyor. Tabii Baba Kırlangıç’ın sevgi ve sabrıyla… Bir Çizgi – Bir Renk – Bir Ses / Gülşah Yemen Sarıoğlu / Resimleyen: Çağrı Odabaşı / Masalperest / 32 s. / 2018, 2019 / 3+ yaş Bu üç kitaplık serinin ilki olan Bir Çizgi’de, bir çizgiyle neler neler yapılabileceğini görecek çocuklar. Kısa, uzun, kalın çizgiler, daireler, bulutlar, şekiller… Aynı şeyi serinin ikinci kitabı Bir Renk’te bu defa renklerle tecrübe edecekler. Önce renkleri tanıyacak, ardından renkleri karıştırarak farklı renkler elde edebileceklerini öğrenecekler. Bir çizgiyle neler yapabileceğini görmüş olan küçük okur, bu kitapta o çizgileri renklendirecek. Serinin son kitabı Bir Ses ise çocuklara sesler konusunda farkındalık kazandırıyor. ‘OĞLUMA MEKTUPLAR’ ‘Adalet olmazsa toplum çöker!’ Lütfiye Pekcan ile aile, dostluk ve umut üzerine konuştuk... SERKAN ÖNGEN İlk romanınız yetimhanede büyüyen genç kızları konu alıyordu, Oğluma Mektuplar ise bir kadının hastalık süreci ve sonrasında öksüz ve yetim kalan oğlunun hayat hikâyesiyle sürüyor. Gazetecilik mesleğiz mi yoksa bir anne olmanız mı konularınızı tetikliyor? n Toplumsal olayları konu almam öncelikle gazeteci olmamla ilişkili. Aynı zamanda anne olmam ise olaylara daha duyarlı yaklaşmamı sağladı. Gazetecilik mesleğim boyunca karşılaştığım korkunç olayları duygularımı karıştırmadan büyük bir soğukkanlılıkla aktardım yıllar boyunca. Habercilik etiği açısından tarafsız, yorumsuz aktardığım bu olaylar bir kadın ve anne olarak içimde büyük fırtınalar estirdi. Savaş, deprem, terör, kadına şiddet, çocuk istismarı gibi olaylarda içime akıttığım gözyaşlarım romanlarımda, kendime has bir duyarlılık ve özgün bir dille satırlara döküldü. İlk romanım 3 Kadın 1 Ölüm 1 Sır’ın arka kapağına Zülfü Livaneli şöyle yazmıştı: “Gazetecilik, bazen edebiyatı besleyen bir kaynağa dönüşebiliyor. Bu mesleği yapanların ‘haber’ olarak baktığı insan hikâyeleri, edebiyatın merceğinden geçerek roman karakterlerine dönüşüyor. Lütfiye Pekcan’ın romanından da bu tadı aldım ben. Duyarlı, yalın ve hüzünlü; hayatlarımız gibi.” ONURLU VE ANLAMLI YAŞAMAK n Gazeteciler genellikle “incelemearaştırma” türünde eserler verirken sizin “roman”ı tercih etmenizin özel bir sebebi var mı? Gazeteci olarak tarihe tanıklık etmekle kalmayıp, yazar olarak tarihe bir iz bırakmayı arzu ettim. Romanı ilk yazmaya başladığımda bir haber ya da inceleme araştırma kadar kolay olmayacağını biliyordum, ama bu kadar zor olacağını düşünmemiştim. Yaratıcı yazarlık zaman, emek ve disiplin gerektiriyor. n Oğluma Mektuplar, son dönemde medyada yer alan “haberleri” de aktardığınız tam bir gazetecilik ürünü olmuş. Değinilen kitaplar, müzikler ve Nalan’ın duygu dünyası son derece naif. Eseriniz sizin duygu ve düşüncelerinizin yansıması olarak görülebilir mi? Evet, Oğluma Mektuplar, benim duygu ve düşüncelerimi, hayata bakışımı yansıtıyor. Mutlu, onurlu ve anlamlı yaşamanın sırları üzerine yazılmış bir roman... Aşkı, ölümü, anneliği, evlat sevgisini, arkadaşlığı, kadına şiddeti, iş hayatında yaşanan psikolojik şiddeti ve her gün biraz daha artarak tanık olduğumuz kötülükler yüzünden, sevinçleri, umutları ve hayalleri çalınan biz fanilerin hayatı nasıl güzelleştirebileceğini anlatıyor. n Nalan ve Mehtap’ın medya patronlarına dair eleştirileri ve gazetecilik mesleğindeki handikapları irdeleyişi bugünkü medya dünyasının göstergesi mi? Evet medyanın bugün geldiği durumun bir yansıması. Basın aslında, yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü kuvvettir. Toplum adına doğruları ve gerçekleri arar. Toplumun faydası için yönetenlere her soruyu sormaya hakkı vardır. Ama bugün o iklim yok. n Okurlarınıza ne mesaj vermek istiyorsunuz? Aşk, aile, dostluk ve umut olmazsa yaşamın bir anlamı kalmaz. Seyahat, kitap, müzik, resim ve spor olmazsa hayatın renkleri olmaz... Vicdan, adalet ve birlik olmazsa toplum çöker. Eserlerimde yarattığım kahramanlar aracılığıyla paranın değil mutlu olmanın peşinden koşmanın, onurlu ve erdemli olmanın, doğru ve vicdanlı olmanın hayatınıza her tür güzelliği mıknatıs gibi çekeceğine olan inancımı paylaşıyorum. n Oğluma Mektuplar / Lütfiye Pekcan / Alfa Yayınları / 248 s. / 2019 1929 Ağustos 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle