23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AYTEKİN ÇAKMAKÇI İLE NEHİR SÖYLEŞİ Işık ve gölge dengesini bulan adam Aytekin Çakmakçı, yedinci sanatı açımlarken, ışığın kaynağının görünmesinden söz ediyor... KORKUT AKIN I şık artı zaman eşittir sinema tanımı, aslında “sinema hayattır” anlamına gelir, çünkü hayat da, bir ölçüde ışık ve zamandır. Sinema, yedinci sanat olarak hem en son hem de bütün öteki plastik sanatları da içerdiğinden en belirleyici sanattır. Nâzım Hikmet’in, “falanı filanı bırakıp okuman gerek evlat” dizeler, Aytekin Çakmakçı’yı da belirleyen önemli bir mihenk taşı aynı zamanda... Ustası, Kriton İlyadis, mesleği ve görüntü ile ilgili değil yaşamla ilgili kitaplar okumaya özendiriyor asistanı Çakmakçı’yı. Hayatı tanırsanız işinizi de iyi yaparsınız. Her ne kadar, o dönemde sadece sinema için değil bütün plastik sanatlar için de yazılı eser bulmak güç olsa da, onlarsız da insan kendini geliştirebilir. Aytekin Çakmakçı, Güneşe Lamba Yakan Adam nehir söyleşisinde, gölgenin dramatik etkisini ve filme kattıklarını anlatıyor. Bir filmin görüntü yönetmeni aslında, perde arkasından, duygusal yapıyı yaratan kişidir. Kimi film çalışmasında öyküye dalar gidersiniz... O doğru ve iyi bir filmdir; mesajı, içeriği, oyuncuları ne olursa olsun. Bir de görüntünün oluşturduğu duygudan... Birtakım zorunluluklar nedeniyle sahilde çekmek zorunda kaldıkları bir filmi anlatırken, “Denizi görmek” diyor, “ferahlık verir, oysa biz filmde sıkışmış karakterlerin çözümsüzlüğünü anlatıyoruz.” Tabii ki, çok düşünmek, çok uğraşmak, çok çabalamak ve doğaldır ki ikna etmek gerekir. Aytekin Çakmakçı’yı bilenler bilir, hem açıktır hem de inatçı. SÜREKLİ DEĞİŞEN SANAT Sinema yedinci sanat olarak hem bütün sanatları içeren, bağlı olarak teknolojiden en çok etkilenen sanattır. Öyle ki, iki yıl ayrı kalsanız teknolojinin değişimine kavramakta güçlük çekersiniz. “Güneşe Lamba Yakan Adam” tam da bu değişimin en can alıcı döneminde yaşananları anlatıyor. Gençler 35 mm. bilmiyor, videonun bile eskidiği günümüzde kamera torbasını haklı olarak anlamayacaklardır, prova baskının, laboratuvarda filmin yıkanmasının önemini kavramakta güçlük çekeceklerdir. Çünkü çok değil, daha otuz yıl önce kimsenin elinin değmediği, kimsenin bilmediği bir şeyler oluyor, şeridin üzerinde görüntüler beliriyordu... Tarih boyunca milyonlarca ressam gelip geçmiştir bu dünyadan ve bu sayının yüz katı resim yapılmıştır. Peki, biz neden bir elin parmakları sayısını geçmeyen bazı ressamları biliyoruz, tanıyoruz? Aytekin Çakmakçı bazılarının ismini veriyor, onların resminde ne var? Işık ve gölge dengesi... Bir resmi belki yüzlerce yıl sonra bile önemli kılan ressamın ışık ve gölge dengesini gözetmesi. Tabii, ek olarak renk de var, altın oran da... Biz, o resimleri ve o resimleri öne çıkaran değerleri bilirsek hem kültürel olarak donanırız hem bir filmin ikinci, üçüncü katmanda bilinçaltına ve üstüne neler anlattığını yakalarız. Burada önemli bir noktayı atlamamalıyım: “Güneşe Lamba Yakan Adam”ı okurken, adı geçen filmleri de bulun mutlaka ve izleyin... Çok daha anlam kazanacak, çok daha beğenecek, çok daha seveceksiniz. Aytekin Çakmakçı’yı da alkışlayacaksınız. n Aytekin Çakmakçı Güneşe Lamba Yakan Adam / Barış Saydam / İmge Kitabevi / 107 s. / 2019 1729 Ağustos 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle