05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

[email protected] Toni Morrison’dan beş şiir Çeviren: Gökçenur Ç. 2002 yılında Toni Morrison Beverly Rogers, Carol C. Harter Black Mountain Enstitüsü’nün ifade özgürlüğünü geliştirmeye yönelik çalışmalarını desteklemek amacıyla beş şiir yazdı. Şiirler Peter Koch Matbaası tarafından sadece 300 kopya bir kitapçık olarak tipo baskıyla yayımlandı. Kitaplardan 26 tanesi kişiye özel mektuplar içeriyordu ve kitaplar ünlü sanatçı Kara Walker’ın Morrison’ın şiirleri için yaptığı siluetlerle bezenmişti. Bilindiği kadarıyla Toni Morrison bu beş şiirden başka şiir yazmamıştır. HAVVA’NIN ANILARI 1. Daldan yeşilini yitirmiş bir elma kopardım. Ellerimi ısıttı sıcaklığıyla Ateş kırmızısı, uğultulu dinç elma. Dişledim çekirdeklerine kadar O tatlı sultasını. Benzemiyordu bildiğim hiçbir şeye tadı, Tadı gözlerimi benden aldı, Elimden tutup ağaçlık çocuk bahçesinden çıkardı Ve beni efendilerin seslerinin duyulmadığı Yaban bir ıssızlığa bıraktı. 2. Bir zamanlar başımı okşayan bu soğuk eller Gösteriyor şimdi gideceğim yeri; Dudaklarım unutmuş öptüğü şeyleri. Gözlerimde gölleniyor ışıklar Gördüm deme aşmadıysan zirveyi. 3. Yine olsa yine aynı şeyleri yapardım: Limana gider açılırdım denize, Rüzgârları salar, eyer vururdum fırtınaya, Bağrıma basardım harmanımı. Tırmandım deme aşmadıysan zirveyi. Oldum deme aşmadıysan zirveyi. 16 29 Ağustos 2019 BİR TAHIL TANESİNİN KUSURSUZ RAHATLIĞI Bir tahıl tanesinin kusursuz huzuru, Serpilmek için yeterince zaman Yağmurun hatırlattığı bir kadın kokusu. Baldan tatlı diller Kır evi hayalleri Aceleye gelmiş güzel bir dua. Akşam sessizlikten yanadır Şafakla çoğalır sorular. Kavun büyür bir dilim daha. Parmaklar anlar bunu. Zevklerimiz bize dönüşür. Kızıl vişneler reçele. Derin bir gençlik uykusu Bir ıslığın ardında bıraktığı iz Beyaz kumsallar yeşil göklerde. Hoş geldiniz derken açık tutulan kapılar Bunca uzun sürmüşken ayrılık. Bir tahıl tanesinin kusursuz huzuru Serpilmek için yeterince zaman Trenleri hatırlatan bir kadın kokusu. YASLAN BANA Biri yaslanır sana, yaslanır Bakar gözlerinden dökülen tuzlara. Ne zamandır beklersin duymayı Sağduyulu, aşk dolu, sözcükleri oyunlu Kamçılamak ya da yatıştırmak için kendini Günlerde içi boş, oyuk, çukurlu. Sessizlik yoğurur korkularını Burada, burada, elekten dökülen Yıldız külleriyle sislenen odalarda. Bir payanda vurursun kalbine durmasın diye. Ama o dar çıkış yolunu göstermez Ne bir im ne bir çizim. Sonra okşar tenini bir nefes Okşar gözlerinden dökülen tuzları. Hatırlarsın duru bir ses demişti sana “Bir daha asla ölmeyeceksin.” Bir kez daha inanırsın Bir daha asla ölmeyeceğine. ÇIPLAKTIR GELDİĞİNDE Çıplaktır Geldiğinde Süssüz bir cümle gibi Büyü yapmak için yeterince güçlü; Birdenbire gelir, Kendiliğinden, Tepelerin ardından dönen güneş, Dönüp duran şarkılardaki yıldızlar gibi. Kadınların bilezikli ayakları Gelsin diye ilkyaz dans ederek uyandırır toprağı. Dönemeçli yollar kadar geniştir omuzları Paylaşmak için geçmişin yükünü. Yüzleri mesafeleri parçalar Eğilip küçük bir öpücük verirler. Mutluluk sihir gibi Çıplaktır geldiğinde dünyaya. DENİZE AÇILAMAM BEN Denize açılamam ben. Balıklar yuvaları sanır saçlarımı. Bir hayatım var, senin gibi benim de. Bana göre değil gezinmek denizde. Toprağa kök salmış bir yıldızım, melez kızıyım Güneşin ve çevik rüzgârların; bırak öyle kalayım, Bir gülücük ver bana, büyülü bir öpücük, Kandırmak için çocuk gibi ölü ellerimi. Denize açılamam ben. Balıklar yuva sanır saçlarımı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle