05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

[email protected] Romantik Yazın Bildirgeleri Aydınlanma ve sanat özgürlük ile gelişebilir; özgürlük, sanatsal/yazınsal üretimin önkoşuludur. Öte yandan, özgürlük ile düşünce arasındaki dolaysız bağ nedeniyle, özgürlük, aynı zamanda bireysel özbilinç ve istenç ile olanaklıdır. A lman İdealizminin En Eski Dizge Programı” adlı bildirge Hegel ve Hölderlin’in “ben yazdım” dediği bildirgedir. Hegel ve Hölderlin arasındaki ilişki ve etkileşim, Hölderlin’in Hegel’e, “Sevgili Kardeşim” diye seslendiği mektuplarında ve Hegel’in Hölderlin’e adadığı “Eleusis” adlı şiirinde somutlaşır. Bu uzun şiir, “Dört yanımda, içimde çalışkan insanların dinginliği vardır / Yorulmak bilmez kaygı uyumaktadır. / Bunlardır bana özgürlük ve esin veren / Teşekkürler sana, ey gece, benim kurtarıcım!” dizeleriyle başlar. Hegel’in de biçimlendirdiği Alman idealizmi, yazın ile çok katmanlı bir etkileşim içindedir. Bu çok katmanlı ve derin ilişki, yazının felsefileşmesine, felsefenin yazınsallaşmasına ortam hazırlar. Hegel, hem Hölderlin aracılığıyla romantik birikimi edinir hem de Hölderlin ve romantiğe karşı eleştirel yaklaşımıyla, özgün estetik felsefesini dizgeleştirir. Söz konusu Dizge Programı’nın yazın ile ilgili bölümü şöyledir: “Sözcüğün en üst Platoncu anlamıyla, herkesi birleştiren ide, güzellik idesidir. Her türlü düşünceyi kapsayan aklın en üst eylemi, estetik eylemdir ve salt hakikat ve iyilik güzellik içinde kardeşleşir. Filozof, yazıncı denli estetik duyarlılık taşımalıdır… Tinin felsefesi, estetik bir felsefedir. Estetik duyarlılık olmaksızın, düşünsel derinlik olmaz… Yazın, daha üst bir saygınlık kazanmaktadır; yazın ilk başta neydiyse, sonunda da o olacaktır: İnsanlığın öğretmeni. Çünkü artık felsefe, tarih yoktur; yazın sanatı, bütün öteki bilimlerden ve sanatlardan daha fazla yaşayacaktır. Gereksindiğimiz şey, aklın tektanrıcılığı ve imgelem gücünün ve sanatın çoktanrıcılığıdır…” BU ‘DİZGE PROGRAMI’ NASIL YORUMLANABİLİR? Hegel’in belirlemesiyle, “sadece özgürlüğün konusu olan şeyler” ide olabilir. Aydınlanma ve sanat özgürlük ile gelişebilir; özgürlük, sanatsal/yazınsal üretimin önkoşuludur. Öte yandan, özgürlük ile düşünce arasındaki dolaysız bağ nedeniyle, özgürlük, aynı zamanda bireysel öz bilinç ve istenç ile olanaklıdır. Özgürleşen özne, değişim ve ilerlemeye yol açar. Dolayısıyla, düşüncenin tasarımı, değişim ve ilerlemenin de tasarımı demektir. İdenin estetik tasarımıysa, değişim ve ilerlemenin sanatsallaştırılması, yazınsal tasarımıysa, değişim ve ilerlemeyi belirleyen etmenlerin anlatılaştırılması anlamını taşır. Yazınsal yapıt, güzeli anlatılaştırma denemesidir. Kant, güzeli “ahlakın simgesi”, insan özgürlüğünün görünürleşmesi olarak nitelendirir. Hegel, Kant’ı biraz daha geliştirerek, ussal düşünceyi tarihsel etkinliği içinde “güzellik” olarak belirler. Ülkü kavramını, ussal düşüncenin gerçekleştirimi olarak gören Hegel, ülküyü var olan gerçekliği değiştirmeye yönelik eylem ile bağlantılandırır. Böylece felsefeye ussal düşüncenin gerçekleştirimi görevi, yazına da imgelem gücünün ürünlerini yazınsallaştırma ya da anlatılaştırma yükümlülüğü yükler; felsefe ve yazını, eylem kılavuzuna dönüştürür. Düşünüre göre, filozof, en az yazıncı kadar “estetik güç ve yeterlilik” taşımalıdır. Tinin felsefesi, estetik bir felsefedir. Dolayısıyla, estetik duyarlılık olmaksızın, düşünsel derinlik ola maz. Yazın, her yerde ve her zaman halkın öğretmeni olarak nitelendirilir. Böylece yazın bütün bilimlerden ve sanat dallarından daha üst bir değer ve konum kazanır. Romantiklerin “tümel sanat yapıtı” kavramı bu yaklaşımın ürünüdür. Ulus devlet düşüncesinin yoğunlaştığı dönemin bir ürünü olan romantik “yakın geçmişe, özgeçmişe yönelmedir.” Halkın geçmişinin ve şimdisinin gizemli yönlerini estetikleştirmeye öncelik verir. Bu yaklaşım, aynı zamanda dünyayı gizemsizleştirmek, akıl ve bilim yoluyla anlaşılır duruma getirmek, diyesi, sekülerleştirmek demektir. Sanatın belirlenimi ve ülküsüyse, ussal düşünceleri yaşama geçirerek, somut gerçekliği değiştirmektir. Sanatın ve ülkünün tarihsel belirlenimi de bunu gerektirir. Tinin felsefesi, estetik bir felsefe olduğu için estetik duyarlılık, düşünsel derinliğin güvencesidir. Bütün bireyler eşit gelişim olanağına kavuşturulmalıdır. ROMANTİK YAZIN, OLUŞUMSAL EVRENSEL YAZINDIR Schlegel “Oluşumsal Evrensel Yazın” bildirgesinde şunları söyler: “Romantik yazın, oluşumsal evrensel yazındır ve bunun belirlenimi, salt bütün yazınsal türleri yeniden birleştirmek ve yazını, felsefe ve retorik ile ilişkilendirmek değildir. Romantik yazın, şiiri ve düzyazıyı, dâhilik ile eleştiriyi, sanatsal yazın ile doğal yazını kâh karıştırmak kâh birbiri içinde ergitmek ister. Yazını canlılaştırmak ve sevecenleştirmek, yaşamı ve toplumu şiirselleştirmek, espriyi yazınsallaştırmak, sanatın biçimlerini oluşturucu malzemeyle doldurmak ve doyurmak, mizahın titreşimleriyle ruhlandırmak ister. Romantik yazın, şiirsel olan her şeyi, her türlü yazınsalı kapsar… Sadece Romantik yazın, aynı destan gibi, kuşatıcı dünyanın aynası, dönemin ruhu olabilir. Sadece o, anlatılaştırılan ile anlatılaştıran arasında bütün gerçek ve ülküsel ilgiden arınmış olarak yazınsal düşünümün kanatları üzerinde orta noktada salınır. Bu sırada söz konusu düşünümü sürekli olarak yeniden güçlendirir ve aynaların bitimsiz dizisi içinde çeşitlendirir. Romantik yazın, en yüksek ve çokyönlü oluşuma yeteneklidir. Böylece ona sınırsız olarak artan bir klasiklik olanağı açılır… Romantik yazın, henüz oluşum halindedir; hatta oluşum halinde olma onun özüdür. Sadece romantik yazın özgürdür ve bitimsizdir. Romantik, yazıncının keyfiliği üzerinde hiçbir kural tanımaz. Romantik sanat türü, türden daha fazla olan tek türdür; âdeta yazın sanatının kendisidir; çünkü bir anlamda her türlü sanat romantiktir, romantik olmak zorundadır.” Schlegel bu belirlemeleriyle romantik yazın kavramını boyutlandırır; çekicileştirir. NOVALİS: DÜNYA ROMANTİKLEŞTİRİLMEK ZORUNDADIR! Friedrich Schlegel gibi Novalis de dünyayı romantikleştirme isteminde bulunur ve bundan bütün dünya ve yaşam duygusunun köklü bir biçimde dönüştürümünü ve bütün sanat biçimlerinin ve bilimlerin birbiriyle harmanlanmasını ve bireşimlenmesini anlar. Bu bağlamda bireyin içselliğini öne çıkarır. Novalis’in anılan yazısının bir bölümü şöyledir: Bütün Dünya Romantikleştirilmek Zorundadır! Dünya romantikleştirilmek zorundadır. Böylece, köken anlam yeniden bulunabilir. Romantikleştirme, niceliksel bakımdan güçlendirmeden başka bir şey değildir… Ben, sıradan olana daha yüksek bir anlam, alışılmış olana gizemli bir saygınlık, bilinene bilinmeyenin çekiciliği, bitimliye bitimsizin görüntüsünü vermekle, bunları romantikleştirmiş olurum. Öte yandan bu operasyon, daha yüksek olanı, bilinmeyeni, gizemli olanı, bitimsiz olanı, bu bağlantılandırmayla logaritmikleştirir. Novalis, yukarıdaki belirleyimleriyle, dünyanın romantikleştirilmesinden dünyanın ilk imgesini, ilk anlamını yeniden bulgulamayı anlar. Novalis’e göre, romantikleştirme, ele alınan şeyin yeterliliğini ve gücünü artırmadır. Romantikleştirme yöntemiyle sıradan bir insan ile bir filozof eşdeğerlileştirilir. Aynı yöntemle, bitimli bitimsizleştirilebilir; ölümlü ölümsüzleştirilebilir; bilinen bilinmezleştirilebilir. n 6 25 Temmuz 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle