04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

PSİKODİNAMİK AÇIDAN ATAOL BEHRAMOĞLU ŞİİRİ ‘Ustadan öğreneceklerimiz var’ Ataol Behramoğlu’nun çocukluğundan başlayarak, günümüze dek gelişimi Uçurumlardan Geçerek Gelirim Sana adlı Yusuf Alper incelemesinde... HÜSEYİN PEKER B iliyorsunuz önceleri tez konusu olarak yazdıklarını kitaplaştıran Figen Yılmaz’ın Dünyayla Söyleşen Şair yapıtı, Ataol Behramoğlu’nu büyük bir sıcaklıkla önümüze taşımıştı. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesinde Psikiyatri Profesörü olan Yusuf Alper’in Psikodinamik Açıdan Ataol Behramoğlu Şiiri alt başlığıyla yayımlanan Uçurumlardan Geçerek Gelirim Sana adlı yapıt ise Ataol Behramoğlu’nun çocukluğundan gençlik yıllarına, yazınsal geçmişini etkileyen, gelişmesinde yeri olan olaylar bağlamında yorumlar geliştiriliyor. Babası Haydar Beyin beş yaşında doğuda yaşanan savaşta işgalden kaçarak devlet korumasında büyütüldüğünü, Erzurum Lisesi’ni öksüzler yurdunda kalarak bitirdiğini, sonrası anneleri İsmet Hanımla (keman çalan kız olarak anılıyor) evlenerek Çatalca’ya gittiklerini ve ilk çocukları Ataol Behramoğlu’nun orada doğduğunu öğreniyoruz kitaptan. Elbet bu kitap bir biyografik inceleme değil. Türlü yorumlar ve psiko dinamik eklerle şairin yaşamına farklı bakışlar ekleniyor. Örneğin A. Behramoğlu’nun 1960 Toplumcu Şairler Kuşağı’na gelene kadar, Bir Ermeni General kitabından da geçen yazım süreci konu ediliyor. Çankırı’da İsmet Özel’le öğrenciyken tanışmaları ve onu ne kadar övdüğü, yere göğe sığdıramadığı da işin içinde. A. Behramoğlu’nun sık sık “oturup ağlamaktan ve her gece ölmekten, ölüm trenine binmekten” söz eden şiirlere çalıştığından. Şair “Yeniden Hüzünle” ve “Kör Bir” şiirlerini yazarken en çok da Goethe’nin Werther’inden çizgiler almıştır. Sonrası İkinci Yeni’nin türlü şairlerinin imgesel çalışmalarına yanaştığı da gözlenenler arasında.. Hatta Attilâ İlhan ve Asaf Halet Çelebi bile hayranlıkla izlediği şairler arasında. ŞİİRDE SOSYALİST TAVIR A. Behramoğlu’nu, kardeşi Nihat Behram’a yakınlığımdan ötürü ailece tanıyanlardanım. Yaşar Kemal’e benzeyen babası Haydar Beyden, 1978’li yıllarda kaybettiğimiz annesi İsmet Hanım’dan hep haberim oldu. Beraber ettiğimiz kahvaltılarda annesinin incelikli ve egemen tavrı dikkatimden kaçmamıştır. A. Behramoğlu tanıdığım kadarıyla duygusal, dünyaya açık bir ağbimizdi. Türk şa irleri kadar Baudelaire, Mallarmé gibi simgeci şairleri benimsediği hatırımda. Biz o günler, kendisinin “Yeniden Hüzünle” , “Kör Bir”, “Annem Yok Artık” gibi şiirlerinin etkisiyle büyüdük.. Yusuf Alper, bu saydığım şiirlerinde, şairin depresif ve intihardan söz eden dizelerine rastladığından söz ediyor. Her şairde olduğu kadar, belki de biraz daha da az “narsistik” yön barındırdığını da sözlerine ekliyor. Onun dışında ilk kitaptan sonra sosyalist tavır; şiirlerinde belirginleşmiştir şairin. Walt Whitman’ın “Çimen Yaprakları”ndaki rahat ve bir ucu geniş söylemli şiir tarzının ilk temsilcilerinden A. Behramoğlu. Onun sosyal, çok verici, koruyucu, kucaklayıcı kişiliği de unutulmuyor. Anne, baba ve kardeş sevgisi de çok yoğun A. Behramoğlu’nda. İki üç şiirde bir kardeşi Nihat’tan, annesinden söz etmekten kaçınmıyor. Şairin on bir yaşındayken arkasına asıldığı bir faytonda giderken, faytoncunun arabayı durdurup onu kamçılaması ona ders olmuştur. Bunu da Y.Alper’in inceleme kitabından öğrendim. Bir de şaman gibi şiirlerini okurken müzik eklemesine (Haluk Çetin’le birlikte yürüttüğü çalışmalar) olan tutkunluğunun kaynağını... Kitabın önemli bir bölümü de İsmet Özel’le şairin Çankırı Lisesinde tanışıp arkadaş olmalarına ayrılmış.. İ. Özel, Ataol Behramoğlu’ndan iki yaş küçükmüş. Sonrasında A. Behramoğlu’nun, İ. Özel şiirine olan hayranlığa dönüşen ilgisine tanık oluyoruz. Mektuplarında ona geleceğin şairi gözüyle bakıyor. Behramoğlu’nda cinsellik ve saldırganlık dürtülerinin normal bir insandaki kadar olduğundan söz ediyor Y. Alper. Çevresiyle, yakın insanlarla yoğun bir iletişim içinde olduğunun altını çiziyor. İkinci Yeni akımı ile olan savaşını, anne sevgisindeki yoğunluğu, aşk, toplumculuk ve barış konusunda şiirinde bağları da konu eden Uçurumlardan Geçerek Gelirim Sana başlı başına ilgiyi hak eden nitelikli bir çalışma. Ataol Behramoğlu’nu sevenlere, aynı zamanda şiirde psikodinamik hatırlatmaları önemseyenlere önerilebilecek bir yapıt . n Uçurumdan Geçerek Gelirim Sana Psikodinamik Açıdan Ataol Behramoğlu Şiiri / Yusuf Alper / Tekin Yayınevi / 160 s. / 2019. OLCAY AKKENT’TEN ‘HATIRLADIKLARIM VE HATIRLAMADIKLARIM’ ‘Çok kalabalık bir kitap!’ Bugün artık yok olmuş ya da yozlaşmış tüm Cumhuriyet kurumlarının öyküsü, o coşkuyu hiç yaşamamış genç kuşaklar için “kutsal bir metin”... SERGEN ÇIRKIN O lcay Akkent; Eylül 1928 Üsküdar doğumlu bir Cumhuriyet kızı. Asırlık yaşamını dünya ile paylaştığı bir bloğu var. “Söz uçar, yazı kalır” deyiminin elbette bilincinde; fakat hangi yazı kalır, sanal dünyada mı, kâğıda basılı olan mı? Böylelikle içi belgeler dolu beş yüz elli sayfalık bir kitap ortaya çıkmış. Sıradan bir anı kitabı olmanın ötesinde; bir seyahatname, bol görselli bir sosyoloji ve yakın tarih kitabı… Erken Cumhuriyet dönemi Türkiyesi, okullar, tiyatrolar, sinemalar, lokantalar, insan ilişkileri anılar üzerinden tekrar yaşam buluyor. Dışişleri görevlisi olan Akkent, bir seyyah gibi elli yıl öncesinin Avrupası’nı da adım adım öykülemiş… Yazar, asker kökenli bir ailenin kızı; kitabına da Atatürk ve İran Şahı’nı gösteren bir fotoğraf ile başlıyor. Fotoğrafı amcası çekmiş, imzalayarak yeğenine armağan etmiş; o da eserine yaşamındaki en değerli armağan olan bu fotoğraf ile başlamış. Aile soyağacı âdeta tarih ansiklopedisi. Şecerenin kökleri Selçuklu Sultanı Keykubat döneminde yaşayan Haznedar İbrahim Bey’e dek uzanıyor. Büyük dedeler arasında sayısız paşa ve asker var. Türkçe ilk özel gazete “Tercümanı Ahval”in kurucusu Agah Efendi de aile büyükleri arasında yer alıyor. ORTA HALLİ İNSANIN MUTLULUĞU: SÜMERBANK Bir Cumhuriyet çocuğunu en çok ne üzer; birlikte büyüdüğü Cumhuriyet kurumlarının yok edildiğini görmek. Yazar, yok edilen ya da işlevsizleştirilen kurumları “Üzüldüklerim” başlığında toplamış… Sümerbank için “Orta halli insanın mutluluğunu tarif eden öykülerin bir yerinde adı muhakkak geçen kuruluşun öyküsüne artık son nokta konuldu.” diyor. Yalnızca kâğıt üstünde kalan Sümerbank, bugün Ankara Ulus’taki tarihi binasından kovulmuştur. Başkentin simgelerinden olan bu binada artık başkaları var. Hâlbuki kent kültürü kuşaklar boyu korunan, tarihsel nitelik kazanmış kurumlar aracılığıyla ayakta durur. Zaten Ankara’da, hele ki tarihi Ulus semtinde artık bir kent kültürünün var olduğunu iddia etmek gülünçtür. Yapılması gereken, binasının kuruma iade edilmesi ve bu simgesel binanın bir tekstil tarihi müzesine dönüştürülmesidir. (Bu açıdan Ankaralı bir arkeolog olarak, Mansur Yavaş’ın “Tarihi Ulus” projesini heyecanla bekliyoruz.) Cumhuriyet’e ruh katan öteki kurumlar da anılar arasında yerini almış. Halkevleri’nin yarattığı entellektüel ortam, Köy Enstitüleri’nin yaydığı aydınlanma, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde verilen klasik müzik konserleri… Bugün artık yok olmuş ya da yozlaşmış tüm bu kurumların öyküsü, o coşkuyu hiç yaşamamış genç kuşaklar için “kutsal bir metin” niteliğindedir… n Hatırladıklarım ve Hatırlamadıklarım / Olcay Akkent / Tilki Kitap / 545 s. / 2019. 14 25 Temmuz 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle