05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Kargadan Başka Kuş Tanımam / Ayhan Sicimoğlu / Hürriyet Kitap / 232 s. “Ayhan Sicimoğlu’nun sempatik üslubunu, mutfak tarihi ve tabiatı üzerindeki sürükleyici renkli anlatımını hepimiz biliyoruz. O, artık hayatımızın bir parçası oldu. Türk milletinin geçmişe göre, seyahate en çok düşkün olduğu bu zamanlarda şüphesiz Sicimoğlu’nun tespitlerinin payı var. Uzun zamandır gazete gibi günlük okunan ve sonrasında kaybolan bu yazıların bir kitap halinde toplanması arzu edilirdi. Kuzey Akdeniz’in, Adriyatik limanlarının, Yunanistan’ın, Ege adalarının bu gezi kitabında bir arada bulunması bir kazançtır.” (İlber Ortaylı). Pancurları Cemile Kokulu Ada / Metin Turan / Ürün Yayınları / 128 s. Kıbrıs Türk kültür ve edebiyatı üzerine eğilirken, belirgin olarak Ada’nın özgüllüğünden de kaynaklanan ama bunu hiç de edebiyat dışı sayamayacağımız politik olanın belirleyiciliğini görürüz. Bu politika, milliyetçi bir eksende, çoğu zaman sanatsal yaratıcılığın izlerinin zayıf olduğu ve zaman zaman ‘yorgun’ ve ‘pelesenk’ bir dile dönüşen hamaset biçiminde kendini yansıtır. Toplumlar gibi, edebiyatların da bir gelişme ve yetkinleşme süreçleri vardı ve ‘duygu’ dediğimiz insana mahsus bu yeti, karşılığını hangi üslup ve sözcüklerde buluyorsa, oradan beslenebilmekte. Bu çalışma Kıbrıs Türk toplumunun farklı eğilimdeki romancı, şair ve kültür insanlarını temel alan, yoğun olarak da edebiyat eksenli metinlerden oluşuyor. Kimsenin Bilmediği İnsanlar / Kadri Öztopçu / Can Yayınları / 136 s. “Gözlerimizi kimsenin gelmeyeceğini bildiğimiz alacakaranlık yola dikmiş bekliyoruz. Akşam. Güneşin hükmü artık hiçbir yerde geçmiyor. Gölgeler uzun ve koyu. Kuytular gitgide daha serin. Acıkmış kediler çöp eşeliyor karşı arsada. Bulduklarından mutsuz, çekip gidiyorlar sonra. Arsa, çocukluğumun arsasına benziyor: Top koşturduğumuz, çelik çomak oynadığımız, kızları kızdırıp saçlarını çektiğimiz. Her gün bir başkasına âşık olduğumuz... Çok yaşlıyız, diyor sevgilim, vakit çok geç. Gitmek için mi, kalmak için mi? Beklemek için.” Kadri Öztopçu yeni öykü kitabında toplumun kıyısındakilerin peşi ne takılıyor. Belki fazlasıyla alışkın olduğumuz için görmediğimiz, belki bile isteye görmezden geldiğimiz bu insanların yaşantılarına ve iç dünyalarına bambaşka bir derinlik katan hüzünlü, derin hikâyeler yer alıyor Kimsenin Bilmediği İnsanlar’da. Bakü Komünü 19171918 / Ronald Grigor Suny / Aras Yayıncıları / 365 s. 100. yılını tamamlamış olan Ekim Devrimi üzerine yeni çalışmalar, devrimin bir merkezden başlayarak çevreye yayıldığı şeklindeki geleneksel algıyı önemli ölçüde kırmış bulunuyor. Ronald Grigor Suny’nin 1972 tarihli Bakü Komünü kitabı bu açıdan öncü bir eser. Suny, Bakü Komünü’nde yalnızca çevreden bir bakışla Sovyet Devrimi’nin bütünlüğüne katkıda bulunmakla kalmıyor, aynı zamanda devrim tarihi içinde son derece özgün bir deneyim olan Bakü Komünü’nü su yüzüne çıkarıyor. Suny, Paris Komünü’nden esinlenerek ilân edilen Komün’ün başardıkları ve karşılaştığı sorunlar en ince ayrıntılarıyla resmediliyor. Yorma Birader / Selin Ongun / Doğan Kitap / 350 s. Gösteri dünyasının önde gelen isimlerinden Mustafa Oğuz bu kitapta hem kendi hikâyesini anlatıyor hem de kahramanları eşliğinde 1970’lerden 2000’li yıllara Türkiye’nin popüler kültürünü... Hangi şarkıları sevdik, hangi starlara düşkündük, nelere güldük, nasıl eğlendik? Türkiye’nin inişli çıkışlı siyasi hayatı eğlence dünyasını, televizyonu ve popüler kültürü nasıl etkiledi? Yorma Birader’i okurken Mustafa Oğuz’un hayatıyla birlikte “o sırada Türkiye”yi de okuyacaksınız. Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz / Yılmaz Güney / İthaki Yayınları / 286 s. “Evet, zengin evlerini soyacaktı bir gün. Yoksul evlerinde çalınacak ne vardı ki? Hep onları soyacaktı. O zaman yakaları kürklü kalın kaputlardan giyecekti. Kalın yün kazaklar giyecekti. Altı kauçuk, ayağı ısıtacak ayakkabılar giyecekti. Boynunu sıcak tutacak uzun yün atkılara sarınacaktı. Babasına göz alacaktı, takma bir göz. O zaman kimse anlamayacaktı babasının tek gözlü olduğunu. Bacısına da alfabedeki kız çocuklarının giyindiği renkli, güzel giysilerden alacaktı. Annesini zengin evlerine temizliğe göndermeyecek, mezarlık bakımını da bıraktıracaktı.” Gerçeğin rengini görmeyi, tadına bakmayı, sesini duymayı vadediyor Yılmaz Güney, Soba, Pencere Camı ve İki Ekmek İstiyoruz romanında. Her fırsatta “Hırsızın hiç mi suçu yok?” diye soranlara; suçu, suçluyu ve suç psikolojisini anlatıyor. Yoksul mahallelerin, çaresiz insanların, tacizi ve uyuşturucuyu daha el kadarken öğrenen çocukların romanı bu. Her satırında dil işçiliğinin lezzetini alacağınız roman dünün dünde kalmadığını, bakmasını bilenler için gerçeğin hep orada olduğunu anlatıyor bize. Merkez / Philippe Sollers / Çeviren: Nilgün Tutal / Alfa Yayınları / 89 s. Fransız yazar ve eleştirmen Philippe Sollers, Merkez’de 40 yaşındaki psikanalist Nora’nın dünyasına davet ediyor okuru. Nora’nın sevgilisi ise Nobel ödülüne layık görülmeyen tartışmalı bir Fransız romancı. İkili arasındaki gerilim, Nora’nın Freud ve Lacan’a olan yakın ilgisi, sevgilisinde büyük soru işaretlerine neden olur. Bir süre sonra Paris ikili için birdenbire yeni ve gizli bir dünyanın merkezi oldu. Mehmet Seyda Demir Özlü Mektuplaşmaları (19771985) / Nihal Tekkanat / Kalan Yayınları / Mehmet Seyda’nın yazdığı 27.01.1986 tarihli mektuptan sonra, şikâyetleri, rahatsızlığı gittikçe arttığından zamanımız hastahanelerde geçti. Mehmet Seyda dostları ile mektuplaşmalarını, dosyalar halinde saklamakla kalmamış, onlarla ilgili basında çıkan yazılarını da titizlikle saklamış, mutlu olmuştu. Mektuplaşma bir sohbetti, iç dökmeydi, fikir alışverişiydi onun için. 26.12.1984 tarihli mektubunda “Yazmak bende köklü bir iç dürtü, yazarken çok mutluyum, yaşadığımı anlıyorum.” demektedir. Hitler Üzerine Notlar / Sebastian Haffner / Hulki Demirel / İletişim Yayınları / 208 s. “Almanları seviyor muydu Hitler? O Almanya’yı kendisi için seçmişti pek de tanımadan ve aslında hiçbir zaman gerçek anlamıyla tanımadı da. Almanlar Hitler için seçilmiş ulustu, çünkü doğuştan gelen iktidar içgüdüsü manyetik bir pusula iğnesi gibi, Avrupa’nın o dönemdeki en büyük güç potansiyeli olarak Almanları gösteriyordu ki gerçekten de öyleydiler. Almanlar Hitler’i sadece bir iktidar aracı olarak ilgilendirdi. Hitler Üzerine Notlar, Hitler’in hayat hikâyesinin ve icraatlarının, gayet veciz bir özetini sunuyor. Sadece özünü süzüp çıkarma anlamında değil, edebi anlatımıyla da veciz bir özet… Sonrasında, nasyonal sosyalizmin liderinin “başarılarını” ele alı yor Haffner; yani faşizmin bu en “yetkin” ve korkunç örneğinin nasıl mümkün olabildiğine bakıyor. Yol açtığı “medeniyet faciası” ile insanlık değerlerine sırt çeviren Almanya’ya, Almanlar’a da ihanet… Üzerine çok yazılmış bir konuda, özgün olmayı ve düşündürtmeyi başaran bir eser. Kısa Türk Tiyatrosu Tarihi / Metin And / Yapı Kredi Yayınları / 320 s. Ömrünü tiyatromuzun her evresini araştırmaya adamış Metin And, Anadolu Selçukluları’ndan başlayarak Beylikler, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin tiyatrosuna uzanan yola ışık tutuyor. Geleneksel Türk Tiyatrosu, Tanzimat ve İstibdat Tiyatrosu, Meşrutiyet Tiyatrosu, Cumhuriyet Tiyatrosu olmak üzere dört bölümden oluşan kitap; dönemlere göre tiyatro anlayışı, halkın ve yönetimlerin yaklaşımı, yasaklar, destekler, başlıca tiyatro toplulukları, yazarları, kurumları, oyunları, oyuncularıyla adeta bir geçit töreni niteliğinde. Jeopolitik Güç Odağı Kuramı / Suat İlhan / Kırmızı Kedi / 272 s. Yeni bir dünya kuruluyor… Asya’da Çin, Rusya ve İran ile Hindistan bir tarafta, ABD ve AB öte tarafta. Ancak Soğuk Savaş’ın Kara Hakimiyet ve Kenar Kuşak teorileri yeni dönemin ihtiyaçlarına yanıt vermiyor. Jeopolitik uzmanı Em. Korgeneral Suat İlhan’ın TSK bünyesinde uzun yıllardır geliştirdiği Güç Odağı Kuramı ise günün ve geleceğin koşullarına yanıt veriyor. Bu kitapta dünyadaki yeni saflaşmalar, büyük güçlerin egemenlik mücadelesi ve Türkiye’nin ne yapması gerektiği, işte bu kuram üzerinden inceleniyor. Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor / Rövşen Abdullaoğlu / Destek Yayınları / 271 s. Sen kimsin? Hangi gizli hazinelere sahipsin? Hayat için bunun bir önemi yok. Ne yapıyorsun? Yaşadıklarınızı nasıl tanımlarsanız tanımlayın yanılmış olmazsınız çünkü hayata hangi pencereden bakarsanız bakın, göreceğiniz şey aslında görmek istediğinizdir. Azeri yazar Rövşen Abdullaoğlu, Zor Olsa da Hayat Devam Ediyor ile ülkesinde büyük ilgi gördü. Abdullaoğlu, geçmişi geçmişte bırakarak başarısızlıklardan nasıl ders çıkaracağınızı, isteklerinizi ve gizli potansiyelinizi hedeflere doğru nasıl yönlendireceğinizi gösterip, kuru öğütler çerçevesinden çıkarak, insana hayatını kökten değiştirme yöntemleri öneriyor. n 20 25 Temmuz 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle