23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bölümde yazar ilk bölümde yazdıkları na âdeta bir “karşı roman”la müdaha le ediyor. Böylece evrenine, kişilere, bunlardaki yaşamsallığa olduğu ka dar “roman” denilen yazınsal türe kar şı okuma ufkunu sarsıcı “başkalık” da ortaya koyuyor. Kendi yörüngesindeki Mercan, içinden geçirir: “Her şeyi yeniden yazmak istersin, kendine başka bir güzergâh, başka bir kader çizmek…” Ama, “ayrılma, başka kılık öykü, roman… larda da çıkabilir…” Soru ortadadır o halde: “Hayatımı, yaşadığımdan farklı anlatarak, ben de kendimden ayrılmış olmuyor muydum?” (94) Mercan’ın, ilk bölümde anlattıklarını altüst eden tutumu, bunları yazan ki şiler farklıymış gibi izlenim bırakırken Okur, okuduğunu yeniden yazar. Ama bir furya halinde raflara dizildiğinde kitaplar, bunun aslında biz, yazarın bu yolla toplumsalbireysel yarılmaya dönük ufuk aç kendisini “robot okur” yapacağını bilir. Sanat, butik işi olmazsa bu tehlike her zaman yaşanır. Ö ykücülüğümüzün cevval imzası Mahir Ünsal Eriş, yan yana iki öykü kitabı yayımladı Can’dan: Sarıyaz (2019), Kara Yarı Yazar, restoratör Mercan’ın ağzından kuruyor romanı. İki ayrı bölüm halinde yapılandırdığı anlatısını açık biçemle ama birbirine karşı tuttuğu farklı aynalar aracılığıyla bütünlüyor. Bu ara Aile sırlarından kendi yaşamındaki girdaba bütün acıları göğüsleyebilmek için kendine kabuk yaparak yaşamını sürdürmesine, okurla her ayrıntıyı paylaşıp bunun bilinciyle kan kustum kızıl sı (2019). da bizi içli, güzel, duru anlatıcısıyla bu cık şerbeti içtim diyen tutumuna, ha Sarıyaz’daki “Beyefendi” öyküsünde, luştururken onun kalemiyle aşkerdem yattaki incinmişliklerden incinilen ha taşrada babalarından devraldıkları mat anlayışı üzerinden geçip okura bir si yat sarmalına uzayıp yayılan bir ömür baada gazete de çıkaran iki kardeşten yasal roman coğrafyasında kendisiyle dökümü. Kendi içinde bilemediği boş anlatıcı olan büyüğü, gördüğü rüyala yüzleşme fırsatı da tanıyor. luklarda, ille de “zorlu hayat kazısı”nda rı aktarır, kardeşiyse bunları bir kitapta Mercan’ı her yakınlıkta yaşta, ölüler (82) gezinen bir anlatıcı çünkü o. toplamayı önerir. Ağabey bir an yakınlık kuşatmıştır, hem geçmişinde hem şim Yakıcı, o ölçüde sarsıcı içten akta duyar öneriye, ne ki temkinlidir, “Yazar, disinde. O halde anlatıcı için acılarından rım, anlatıcının paylaşımına hem yüksek müellif olamadık; böyle gönül eğliyoruz kurtulmanın, bir tür katharsise varmanın gerçektenlik duygusu kazandırıyor hem işte,” der sürdürür: “Ama kitap yazmak kendiliğinden oluşan yolunda, iç dök de örüntülenen metni gerekçelendi falan, hakikaten ciddi iş. Şimdi bakma meler halinde durmadan farklı bütünle rip doğruluyor. Kişiye ailesini, çevresini, yın öyle marketlerde, pirinç ununun, la melere girişmesi olağan. Mercan’a bun yaşamını, ilişkilerini vb. ortaya dökme vabo açıcının yanındaki raflara dizilen ları paylaşması için yazarın biçtiği role nin, bunlara farklı bir gözle bakıp yeni şeylere. Onlar kitap mı efendim; eğlen en uygun biçim, kısa bölümler halinde bir yapılandırma biçmenin uygun yolu. celik şeyler. Çerez hepsi. Hakiki kitap akan görece bir anı defteri oluyor ça satılmaz; satıldığıyla değil sayıldığıyla resiz. Zaten acılarla parçalanmış ömür TOPLUMSALBIREYSEL övünür. Kitap dediğin elden ele geçer. anlatısı da denebilir roman için. Bu ne YARILMADA ÇÖZÜLME… Çok satan şeyden hayır gelse dünyayı denle anlatının bölük pörçüklükten çıkıp Romandaki iki farklı bölümün apayrı fırıncılar yönetirdi…” (42) gitgide bütünleşmesi, gövdeye dönüş dayanaklara göre yapılandırılıp bütün Mahir Ünsal’ın bu satırları sonrasın mesi uygun bir çatma biçimi romanda. oluşturduğu eklenmeli. Çünkü ikinci tığını görüyoruz. Nedir o? Aslolan, bu yarılmayla bir an için de olsa sarsıntı yaratmak. Nitekim iki bölüm alımlandığında okurun, birbirine karşı duruş gösteren bu metinlerden kalkarak tek bir metne ulaşabilmesinin önünü açıyor yazar. Denebilir ki hayatın bize dayattığı çok seçmelilik içinden kendimizce bütünlemeye gidebilmemizi sağlıyor. Böylece ne denli kaydırmacalı oyunsuluk da sergilese sonunda “hayat” dediğimiz bütünlük kendi hükmünü yürütüyor bizleri içine çekerek. Hayat da çünkü bu yanıyla “isten ibaret”. (126) “Meçhule ilerleyen aşk”, böylece “islik”te hep kendi içine kıvrılacak, başı sonu olmayan bir görünmezliğe varacaktır. Bütün anlatılanlar, kırık aşkların ya da hayatların önümüze uzanışı bağlamında okunabilir öyleyse. Bu nedenle roman, toplumsalbireysel yarılmanın eşiğinde, okura geniş eylemlilik tanıyıp siyasal romana farklı bir zenginlik de getiriyor. Nitekim bizler de böyle bir hayatı yaşamıyor muyuz? Okuma zenginliği sunan şaşırtıcı bir roman Aşk Meçhule Yürür. n da gecikmeyle tanıdığım Filiz Özdem’i düşündüm, okuduğum romanını: Aşk Meçhule Yürür (YKY, 2015). Önceki dört romanına uzandım hemen: Kor ÖYKÜDENLİK… Ayrıca öykülerinde bir tür Hüseyin Rahmi havası yaydığı pekâlâ söylene ku Benim Sahibim (2007), Düş Hırka bilir Mahir Ünsal’ın. Çünkü yazar gül sı (2009), Yalan Sureleri (2010), Rüya Bekleyen Adam (2013). Mahir Ünsal Eriş; mece öykülemesi kalıbı kullanıyormuş duygusu uyandırabiliyor insanda bir Baktım yaşamöyküsüne, yine YKY tarafından 2010 14 arasında çocukgenç “Sarıyaz”“Kara çalım. Geleneksel halk anlatısının dilsel yapısıyla uyumlu işçi, esnaf, küçük, yazınından farklı başlıklarla yirminin üzerinde kitap yayımlamış Filiz. Yarısı”… yoksul insanların dünyasına götürüyor bizi, araya bir çimdik “bıçkınlık” da ka İlk yayını 1999’da görünüyor yazarın, üstelik şiir. Ne yalan söylemeli, tanımakta geciktiğimiz, hatta hiç tanımadan, adını bile duymadan yaşamdan geçip gittiğimiz öyle çok yazar var ki… Bu durumda yok mu sayacağız onu, hiçbir yapıtını okumadığımız öteki yazarları? Oysa karşımızda, farklı roman kurma hüneri edinmiş, anlatı düzeyi kadar gerçekliği romana taşımada soyutlayıp dönüştürme, ayrıntı yerleştirme, bunları işlevsel kılma bağlamında dikkat çekici örnekleriyle göz çelen bir yazar var. Mahir Ünsal Eriş, yazının girişinde tadımlık aktardığım son iki öykü kitabıyla göz doldurmayı başarıyor yine: Sarıyaz, Kara Yarısı. Neredeyse gazetelerin üçüncü sayfa haberi havasında, herkesin bir biçimde duyduğu, haberdar olduğu, bilinen ya da bilinebilirliği olası olayları aktarıyor yazar, arada bir abartılı anlatımlara, göndermelere kaydığı da oluyor ama yepyeni bir biçemle anlatmanın yolunu buluyor her seferinde. Farklı biçemle yeni, ince, içli öyküler sunu tarak ama bakıyorsunuz, çok farklı bir eşiğin önüne getirip yığıveriyor bizi orada öylece. Kara anlatı mı dersiniz, groteskle kol kola girmiş metin mi dersiniz, her öyküsünde bunu başarmanın yolunu buluyor, apayrı tatlar salarak. Bir farklı yan da, Mahir Ünsal Eriş’in eşzamanlı yayımladığı her iki öykü kitabının hem de öyküleriyle birlikte ilginç bütünlük sergilemesi. Gerçekten öyküler, otuz iki kısım tekmili birden film oluyor da bir çalım, öyle geliyor önümüze, derken hayatlarımıza karışıp akıyor da akıyor. Okuyun, göreceksiniz. FILIZ ÖZDEM’LE “AŞK MEÇHULE YÜRÜR”… Öyleyse buyrun Filiz Özdem roman yor Mahir Ünsal. Bu doğrultuda şiirden katkılar aldığı ortada. Filiz’in de şiirden katkı aldığı gibi. www.sadikaslankara.com, her perşembe öyküroman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. larına. 10 25 Temmuz 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle