04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

NECATİ TOSUNER’DEN ‘YAZ SEVENLER KIŞ SEVENLER’ ‘Çocuk dünyası için bir ölçümüz yok!’ Necati Tosuner, birbirine bağlı dokuz öyküden oluşan yeni kitabı Yaz Sevenler Kış Sevenler ’de; çocukların büyüme yolculuğunda karşılaştığı, umut, özlem, aile, sevgi ve oyun gibi c¸ocuklugˆun iz bırakan duygularını yine yetkin bir Türkçeyle öyküleştiriyor. GAMZE AKDEMİR [email protected] A partmanlar arasında bir park, ağaçlar, yeşillikler... Çocuklara doğa sevgisini aşılayan, doğa ve farkındalık üzerine dokuz öyküden oluşuyor Yaz Sevenler Kış Sevenler. Neden bağlantılı öyküleri tercih ettiniz? Önceden tasarlanan bir kitap değildi. Son beş yılda yazdığım öyküleri bir araya getirdim. Kahramanlar değişmeyince öyküler de birbirinin devamıymış gibi oluyor. Yıllar önce, yeğenimle diyaloglarımızı bir araya getirdiğim çocuk kitabım Dayım Balon Olmuştu; yetişkinlere yazdığım öykülerden çocukların okuyabileceği, kahramanı çocuk olan öyküleri bir araya getiriyordu. Bu kitabımı ise özellikle çocuklar için yazdım ama elbette yetişkinler de okursa sevinirim. n O duyguda ilerliyor... Evet. Çocuk kitabı ya da çocuk öyküsü yetişkinlere de hitap edebilmeli. Çocuk sahibi olsun, olmasın onlar da okusun sonra çocuğa ister versin ister vermesin. Bir de çocuğun boyunun yetişeceği bir rafa konulsun isterim ki çocuk kendisi alsın, seçebilsin. Yaz Sevenler Kış Sevenler, 8 yaştan itibaren 14 15 yaşa kadar okunabilir öykülerdir. Bana göre öykünün kahramanı kaç yaşındaysa ideal okuyucu ondan bir yaş küçük ve bir yaş büyük okuyucudur. Çocuk o yaşların havasına girmiştir çünkü. ‘ÇOCUK YANLIŞ ANLAMASIN DİYE TİTİZLENİRİM’ n Tosuner adı, yetişkin edebiyatıyla öne çıksa da hatırı sayılır bir çocuk kitabı yazarlığınız var. Tabii, 1977’de Keleş Osman ile başladım. Dayım Balon Olmuş’u da o yıllarda kurduğum Derinlik Yayınları’ndan yayımlamıştım. Sonra uzun zaman yazmadım, biraz edebiyattan da koptum, çocuklar için hiç yazmadım. 1977’de yayımlanan Keleş Osman’ın Maceraları; Günışığı Kitaplığı’nın Köprü Kitaplar dizisinde Keleş Osman adıyla tek kitapta toplandı. 2011’de Arda’nın Derdi Ne? ve Dur Ba kalım Petek, 2015’te de Kitabın Adı çocuk romanlarım yayımlandı. Yaz Sevenler Kış Sevenler de son çocuk kitabım oldu. n Çocuklara yazmanın yetişkinlere yazmaktan en büyük farkı size göre nedir? Kesinlikle yetişkine yazılandan daha değersiz ya da küçümsenen bir çabanın sonucu değildir. Yetişkinlere yazarken okuyan yanlış anlar mı diye düşünmem ama çocuk kitabında ya yanlış anlarsa diye titizlenirim. ‘BUGÜN ÇOCUK DOĞRU EĞİTİLMİYOR!’ n Günümüzde çok daha çeşitli çocuk tipiyle karşılaşıyoruz, öykülere yansıması konusunda neler söylersiniz? Çocuk dünyası için bir ölçümüz yok! Türkiye’de yaşam kalitesinde, biçiminde bir ölçü yok. Her çocukta bambaşka dünyalar görüyoruz. Bu, okullarda olmayan nitelikten de kaynaklanıyor. Evler çeşitli yaşama biçimlerine sahip olsa da okullar çocuğu doğru eğitmek, yetiştirmekle görevlidir. Bugün bundan bahsetmek olanaklı değil. n Ya zaman zarfında değişenler ve değişmeyenlere ilişkin yorumunuz ve önceki kitaplarınızın yazıldığı zamandan bu yana hayatta değişenler, değişmeyenler? Zaman değişiyor, çocuk da değişiyor ama çocukluk değişmiyor. Kuramsal olarak Keleş Osman’ın zamanındaki çocukluk bugün yok diyoruz. Acaba? Oysa çocuğa özgü şeyler değişmiyor. Her şey değişse şu değişmiyor; annesi portakalı veriyor çocuk yemiyor. Annesi, “Bunu bulamayanlar” var diyor. Bu, değişmiyor. Keleş Osman’ın farklılığı şu; “Onu yersem benim mideme gidecek onların midesine gitmeyecek ki” diyor. Keleş Osman’ı Keleş Osman yapan ya da yazarı Necati yapan böyle şeylerdir, böyle dokunuşlardır. ‘ÖĞÜT VERMEDEN YAZIYORUM’ n Neden yaz seviyorlar, kış seviyorlar? Çocukların gözünde yazın kışı özlemek, kışın da yazı özlemek var. Ah bahar diye özlemez çocuk, ah bir sonbahar gelse de okullar açılsa demez yani. Yazın başlaması değil bitmesidir problem. Kışın gelmesi kışın bitmesidir düşünülen. Tatil dönemlerinin heyecanı vardır çocukta. n İşaret ettiği sorunlar, temalar... Yaklaşımım öğüt vermeden bir şeyleri söylememdir. Mesela yağmurun yağdığı Barış Parkı’nda çocuklar kaçmıyorlar yağmurdan. Kız diyor ki, “Şimdi bir ceketin olsa da omuzlarıma koysan güzel olur.” Oğlan da duruyor ve elini alnına vurarak diyor ki, “Şimdi anladım dedem niye yaz günü ceket giyiyor.” Böylesi zarif çağrışımları seviyorum. ‘KİTAPTAKİ ÖZLENEN BİR TÜRKİYE!’ Çağrışımları eğip bükecek edebiyatçı yerli yerinde. Yazara ait olan ne var işte onu, o fabrikanın ürünü haline getiren yazarın dilidir, böylesi buluşlarıdır. Neredeyse altmış yıldır yazıyorum, alçakgönüllü numarasına da yatmayayım, elimden de geliyor yani... Benim gözümde yazık olmuş bir Türkiye düşüncesi var. Bir çocuğun okuma alışkanlığı edinmesine katkım olursa ne mutlu. Yaz Sevenler Kış Sevenler’deki de özlenen bir Türkiye. Böyle bir Türkiye olmalı. Çocuğun aklını kullanabildiği, sorumluluk yüklenebildiği... n Barış Parkı… Kasırga’nın Gözü’nde de konuşmuştuk Barış Parkı’nı anımsıyorum. Bu kitabınızda da yer alıyor. Anlamlı bir örtüşme olmuş park ve çocuklardan birinin adının Barış olması… Evet, Barış’la ilgili o öykü, o trajik öykü orada bitebilirdi ama ben onu olmayan Ceren ve olmayan Murat’ın semtinde bir parçası olarak anlattım. Böylece başkalarının o olaya nasıl bakacağını da işlemiş oldum. n Bu noktada karakterlerin hangileri gerçek kişilerden yola çıkıldı denilebilir? Tanıdıklarım var ama tıpkısı değil elbette. Yazarlık uydurmaktır ki şimdi moda oldu kurmaca diyorlar. Bunlar düşünerek bulunmuş karakterlerdir. Kahküllü kız gerçektir. Babayı tanıyorum, aileyi tanımam. Sonra anneanne homurdanır mı homurdanmaz mı bilmem. Esinlenmelerle ilerledim. ‘AFERİN NECATİ’YE!’ n Murat ile Ceren’in arkadaşlığı… Ceren biraz daha başka bakıyor hayata, olaylara... Ceren farklı bakıyor çünkü hayata daha erken başlıyor kız çocukları. n Neden ‘Aferin Necati’ye! diye bitiyor roman? Bu, benim son yazdığım kitap çünkü. O cümleyi sonradan ekledim. n Yetişkinler için yazdığınız yeni bir romanınız olduğunu biliyorum. Son olarak ondan bahseder misiniz? Evet; adı, Sen ve Kendin. İş Bankası Kültür Yayınları’na teslim ettim. İç yolculuk odaklı. Şu dört duvar içinde geçiyor. Kahramanın adı yok, ben demiyor tersine sen ve kendin diyor. Kısa kısa 110 bölümden oluşuyor. Üç yıl sürdü yazması. Otobiyografik esintiler var ama o kadar... Adamın gerçi bir oksijen makinesi var. Bütünüyle kurmaca değil öteki romanlarım, öykülerim gibi. Yaşadığım bir Türkiye var, yalanlarla dolu hem de en değmez, en ucuz yalanlarla... O nedenle bütünüyle kurmacadan gitmeyi sevmiyorum, ihanet gibi geliyor. n Yaz Seven Öyküler Kış Seven Öyküler / Necati Tosuner / Günışığı Kitaplığı / 88 s. / 2019. 8 26 Aralık 2019
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle