03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

merak kadar bu yöndeki algı, bunlarla ilişkileniş, aşkla cinselliğin ayrılmak istenişi, ikili ilişkinin “saflık”tan çıkıp günübirlik seks partnerliğine, yatak arkadaşlığına dönüşü, bunlar da yayılıyor tümüyle. “Bekâret” de neredeyse bir roman kişisidir zaten. 2015’te Irmak, bekâreti “ürkütücü mağara” (35) sayıp, “bakireliğimden bir an önce kurtul(ayım)” (17) diye bakınırken ağırlık altındadır, ancak bu durum kendisinden önce yaşayan öteki Irmak’lar için de başlı başına sorundur. Nitekim 1920’lerde Amerikan Kız Kolejinde okumuş on sekizlik Irmak da, “Cinselliğim uyandığı zaman hissettiğim heyecan yıkımım olacakmış,” (104) diye düşünür, “düğün gecesi (kocası) yatak odasına girdiği an taş kesil(miş)”tir zaten. (91, 92) Çünkü “onların olmayan bir yaşantının boğuntusundan bunala(n)” (89) insanlardır hep. Karakterlerin ele alınışında, onların karşısındakilerle olduğu kadar kendileriyle de, varlıkları sanki dışarıdaymışçasına ilişkisini, duygularıyla konuşmalarını sürdürüşü hoş köpürtü yaratıyor. Yazar, anlatısını elöyküsel kursa da dolayımlı anlatıcı, romanda ana kişi Irmak. Yapıtta omurga ona yaslanıyor çünkü. Bu doğrultuda Irmak’ın 2015’te babaannesiyle kurduğu ilişkinin benzerlerini öteki bölümlerde başka kadınlarla oluşturduğu gözleniyor ayrıca. Bu yaklaşım biçimi, aynı zamanda oyunlar kurması için katkı sağlıyor yazara. Uçarcasına akıp kayan, kıpır kıpır bir anlatı kuruyor Tülay. Sıçramalı kıvrak anlatımıyla okuru hikâyesine bir çabuk bağlayıp peşinden sürükleyebiliyor. Bu arada yer yer kıpırtılı imge örtüşmeleri akıyor da akıyor. Bu, metne hız, tartım kazandırırken yanı sıra uçucu bir hava kazandırıyor. Kolay kurulmuş izlenimi bıraksa da otuz beş yıllık roman deneyimine yaslandığı, yazınsal öğelerin tümünü, anlatı evrenine bilinçle yerleştirdiği, karakterlerini yüksek bir gerçektenlik duygusuyla işlediği ortada yazarın. Ancak kimileyin gereksiz ayrıntıların arka arkaya sıralanışıyla işlevsiz bir yığışma da kendini göstermiyor değil. Sonuçta bildik bir kadın sorunu çıksa da karşımıza, yine de sorunsala farklı yaklaşımıyla, yazarının hünerli işçiliğiyle İstanbul Kadınları, enikonu özgünlüğünü koyabiliyor ortaya. İlgiyi, okunmayı da hak ediyor bu nedenle. n ÖYKÜDENLİK… Özgür Soylu; “Yazgı”… “ K ısa öykü”, genellersek “öykü”, dili, mantığıyla ötekilerden ayrılan bir yazınsal tür. “Uzun öykü” denildiğinde bu niteleme, anlatının fiziksel yanını mı gösteriyor yalnız yoksa bir dilmantık dayanağı da öne sürülüyor mu? Tür öyküyse kısa ya da uzun oluşu fark etmeyecektir. Yeter ki kapsanık dilmantık üzerine kurulmuş olsun. Eğer anlatı, öykü türünden uzaklaşıyor, kapsayıcı dilmantık yapısı yönünde kuruluyorsa o zaman romana yaklaşıyoruz demektir. Sözgelimi Henry James’ten yapılan bir çevirinin Kısa Romanlar, Uzun Öyküler (İş Kültür, 2007; 2016) başlığıyla yayımlanmış olması ilginç. İki farklı yazınsal türün birbirine girdirilmesi “düzyazı şiir”de olduğunca zıtlıkla kurulan bir birlik çağrışımı yapıyor. Özgür Soylu’nun “uzun öykü” nitelemesiyle yayımladığı Yazgı’yı (İdeal, 2017) okuyunca bunları düşünmeden edeme dim. Bir gövdesel bütünlükte, pastoral aşk hikâyesi kurmaya girişiyor Özgür. Bu çerçevede yola çıkarken anlatısı, öykünün kapsanık özünden el alıp öyle ilerliyor. Tutuklu içerdekiyle tutuksuz dışarıdakinin iflah olmaz gerilimini yansıtan bir metin için ideal bir biçim. Bu yanıyla kapsanık yapıda kuşkusuz. Ama içeridekiyle dışarıdakinin önlerine geçip de kan bağı ya da yakınlık nedeniyle onları arkaya atan ötekilere geldiğinde söz, işte o zaman “uzun öykü”, görece “kısa roman”a dönüşüyor diyebilirim. Anlatısal üstüvane orada bir makas değişikliği getiriyor önümüze. Ancak bu durum, metni zedelemiyor yine de. İster “uzun öykü” olarak okuyun, isterse “kısa roman”, yine de okuma hazzı yayan bir metin çünkü Yazgı. www.sadikaslankara.com, her perşembe öyküroman, tiyatro, belgesel alanlarında güncellenerek sürüyor. 28 Kasım 2019 11 Ülkemizin gelmiş geçmiş en önemli yazarlarından Aziz Nesin’den bir öykü derlemesi Bizim Memleket. Bu kitapta bir asır geçse de aynı kalan dertlerimiz, toplumsal çarpıklıklarımız, naifliklerimiz, garip kurnazlıklarımız, siyasetçilerin her daim mizaha malzeme olan işleri var. Aziz Nesin edebiyatını merak edenler için eşsiz bir derleme.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle