Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PIERRE MICHON’DAN “KRALIN BEDENLERİ” Yazarlar ve yaşamlar Orçun Türkay çevirisiyle henüz okur karşısına çıkan “Kralın Bedenleri”nde Pierre Michon, biyografiler üzerinden bir üst metin oluşturuyor ve yazarları, onların kahramanlarını, sanatçıları aynı sayfalar arasında birbiriyle buluşturduğu gibi kendine de onlarla bir konuşma, tartışma alanı açıyor. melisa bulut N urdan Gürbilek, Benden Önce Bir Başkası adlı kitabında, bir eserin biricikliğini ortaya koyabilmek için ona bir başkasının ışığında bakılması gerektiği fikrinden yola çıkarak farklı bir yol izlemişti ve bunun sonucunda; yazarlarınmetinlerin birbirlerine ne anlattıkları meselesine odaklanmıştı. Gürbilek’in metinlere ve yazarlarına yönelttiği bir anlamda “Kimler vardı [siz] burada yoğ iken?” sorusuydu. Bu soru ise yazarların meseleleri üzerinden, yıllar ve coğrafyalar ötesinden de olsa birbiriyle konuşabilmesini sağlamıştı. Daha pek çok soru yöneltiyordu Gürbi lek bu kitabında: Başkaları ne söylerken “o” bize bunu söylemiştir? Aynı soruyu başkası nasıl, “o” nasıl yanıtlamıştır? Başkasının probleminin yerine “kendi” problemini geçirebilmiş midir? Tüm bu soruların sürüklediği düşünce kanalında karşımıza çıkanlar, hem yazarın meselelerine hem de yazdıklarına daha derinlikli yaklaşılmasını sağlamıştı. Peki, şu soru da yöneltilemez mi pekâlâ: Metinler, yazarlar, meseleler birbiriyle konuşur da hayatlar, biyografiler, hele ki yazarsanatçı biyografileri birbiriyle konuşamaz mı? Bu soruya aklı takılan biri var; Pierre Michon. Orçun Türkay çevirisiyle henüz okur karşısına çıkan kitabı Kralın Bedenleri’nde Michon, bu sorunun peşinden giderek biyografiler üzerinden bir üst metin oluşturuyor ve yazarları, onların Pierre Michon kahramanlarını, sanatçıları aynı sayfalar arasında birbiriyle buluşturduğu gibi kendine de onlarla bir konuşma, tartışma alanı açıyor. Ortaya çıkan metin ise gerçek zeminli yeni bir kurmacanın ışıltılarını saçarken aynı zamanda Michon’un farklı bir bakışla kaleme alınmış otobiyografisine dönüşüyor. MICHON’NUN DÜNYASINDAN... Otobiyografiden kasıt; Kralın Bedenleri’nin, Michon’nun kendi yaşanmışlıklarından doğmuş bir kitap olması değil. Michon’nun yaşamındaki yazarların, onun yaşantısına tuttuğu ışık, diğer anlamıyla ise düşündürdükleri... Bu bağlamda Kralın Bedenleri epey ilginç bir kitap fakat Pierre Michon’nun yazın geçmişine göz gezdirdiğimizde, bunun kendisi için yeni olmadığını görüyoruz. Tam on senede tamamladığı, otobiyografik özellikler taşıyan ve 1984’te yayımlanan, Türkçeye “Küçücük Hayatlar” olarak çevrilebilecek Vies Minuscules var örneğin. Michon’nun biyografi ve otobiyografilerle uğraşmaya başladığı bu kitap, Fransız edebiyataının 1980’lerdeki kült eserlerinden biri olarak gösterilir. Ardından kimileri tarihin gölgesinde kalmış, kimileri ise herkes tarafından tanınan daha büyük büyük hayatlara odaklandı Michon. Fakat her kimi anlatıyorsa anlatsın, biyografiyle uğraşmaya başladığı ilk kitabındaki gibi yaşamların en küçük görülen, en savunmasız sayılabilecek alanlarına ışık tutmaya başladı. Kralın Bedenleri’nde de bunu görüyoruz. Yazarların dünyasında dolaştığımız yüz sayfayı ancak aşan kalıbında bin türlü hayat barındırıyor ve bu hayatların hepsini, en çıplak görmek isteyebileceğimiz ânıyla yakalıyoruz. Fakat Michon’nun bu kitabıyla yapmaya çalıştığına ne biyografi ne de otobiyografi diyebiliriz. Kendince yarattığı yeni bir anlatı türü ve tarzıyla hem kendini hem de dünyasına, dünyamıza dolmuş yazarları anlatıyor Michon. n Kralın Bedenleri / Pierre Michon / Çeviren: Orçun Türkay / Kıraathane Kitapları / 108 s. 12 31 Ocak 2019