Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Dil olgularıyla ilgili sezgiler oluşturmak’ Necmiye Alpay’ın yeni kitabı “Dil Meseleleri”, “Dilimiz, Dillerimiz”i tamamlar nitelikte. Kitap bir başvuru kaynağı ve çalışma malzemesi olarak işlev görebilir. Alpay, dizinle bunu kolaylaştırıyor ama çalışma, bütünlüklü bir kılavuzla sonuçlanmalı. ‘‘ Birbirimizin ne demek istediğini anlamamız sanıldığı kadar kolay değil” diyor Necmiye Alpay dil çalışmaları üzerine Murat Menteş’in sorularını cevaplarken. “Dilbilgisi ve imla gibi bilgiler, dilimize askerî bir disiplin kazandırmak için değil, birbirimizi anlamamızı kolaylaştırmak için var” diye ekliyor. Bir tek virgülün kullanılıp kullanılmamasının anlamı nasıl değiştireceğinin bilindiğini ama unutulduğunu da vurguluyor. Birbirimizi anlama sorunu, dilbilimin ötesinde toplumsal bir olay hâline geldi. Aynı cümleyi iki kişi farklı anlayabiliyor, sorunların birçoğu da buradan çıkıyor. Toplumsal barışa büyük ihtiyaç duyduğumuz bir ortamda belki de dil üzerine daha fazla düşünmemiz gerek. Her alanda olduğu gibi dilin sorunları üzerine düşünenler de az. Necmiye Alpay bir dilbilimci değil, bu yönde de eğitim almamış ama çalışma alanları, özellikle çevirmenliği onu dil meseleleri ile uğraşmaya yöneltmiş. Metis Yayınları’nın internet sitesindeki kısa yaşamöyküsü şöyle: Necmiye Alpay (d. 1946, Balıkesir), Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu (1969). Doktorasını uluslararası iktisat alanında yaptı (ParisNanterre Üniversitesi, 1978). Kısa süreli öğretim üyelikleri dışında çevirmen, dil danışmanı ve yazar olarak çalıştı. 20012011 arasında Radikal gazetesinde yazdı. Mart 2008Ağustos 2016 tarihleri arasında Milliyet gazetesinin aylık kitap ekinde şiir konusunda yazdı. Bu yaşamöyküsü kısa, öz ama Alpay’ın yaşamı ve yaptıklarının ne kadarını yansıtıyor, tartışılır. Bence çok küçük bir yüzde olmalı. Edebiyatla ilgisinin bile 2008’de Milliyet Kitap Eki’nde başladığı izlenimi doğabilir. DİL SORUNLARI Alpay’la 19901995 arasında yayımlanan Sombahar Şiir dergisinin yayın kurulunda tanıştık. Dilin kullanımı ve doğru yazma, ifade etme konusunda ne kadar dikkatli ve titiz olduğuna da orada şahit oldum. Kuşkusuz bu titizlik tüm dilcilerde vardır; bakış açılarına göre bir düzenle me ve düzeltme yapma arzusu duyarlar okuduklarında. Alpay’ın farkı da buradan geliyor. Yine Menteş’le söyleşisinde ifade ediyor: “Benim dil alanında önemsediğim bakış açısı, betimleyici dilbilgisi adı verilen anlayışa yakın. Dilin işleyişini görebilmek için dilin içinden yola çıkan anlayış bu. Gündelik Türkçe üzerine yazanların çoğu ise bazen farkında bile olmadan kuralcı bakış açısını benimsemiş kişiler.” Ne yaptığını ise şöyle anlatıyor: “Güncel Türkçe konusunda benim payıma düşen işler, bir yandan standartlaşma sorunlarına dikkat çekmek, bir yandan da standart dilin neden her derde deva olmadığı dâhil, daha genel dil ve anadili meselelerini anlamaya çalışmaktı.” Zamanla Alpay’ın edebiyat eleştirmenliği, hatta çevirmenliğinde dil çalışmaları ağır bastı. Kuşkusuz bunda 2000’de çıkan kitabı Türkçe Sorunları Kılavuzu ve esas olarak Radikal gazetesinin haftalık kitap ekinde yedi yıl boyunca (20012007) yazdıkları etkiliydi. Günümüzde ise Alpay’ı bu biyografide hiç sözü edilmeyen bir özelliğiyle; barış savunuculuğuyla, bu nedenle açılan davalarla ve hapsedilmesiyle anıyoruz. Türkçe Sorunları Kılavuzu’nda (Altıncı baskı, Metis Yay.), Türkçe konuşup yazanların karşılaştığı güncel sorunlar ele alınıyordu. Yazım (imla) ve söyleyiş (telaffuz) sorunları, yerinde kullanılmayan terim ve kavramlar, cümle yapılarındaki yaygın bozukluklar vb. çözüm önerileriyle birlikte ele alınıyordu. Sık yapılan hatalar, kafa karıştıran konular, “fetvacı anlayış”, imla sorunları, anadili/dilleri, başvuru kaynakları gibi konulara değinen ikinci kitabı başta Radikal Kitap olmak üzere çeşitli yerlerde yayımlanan yazılarını, yaptığı konuşmaları gözden geçirerek bir araya getirdiği Dilimiz, Dillerimiz’di (Dördüncü baskı, Metis Yay.). Yeni kitabı Dil Meseleleri (Nisan 2018, Metis Yay.) öncekini tamamlar nitelikte. Adı da Radikal’de yazdığı “Dil Meseleleri” sütunundan alınma ama sadece o yazılardan oluşmuyor. ALPAY ÜSTTEN BAKMIYOR Kitabın ‘Genel Bakış’ başlıklı bölümünde, dil meselelerine bakış tarzını anlatan yazılarla konuya giren Alpay, dilin kendi başına bir konu ya da mesele olmadığını belirtip onun toplum ve yaşadıklarımızla ilişkisini kuruyor. Kitabın adında “sorun” yerine “mesele” sözcüğünün kullanılması bile hem dilbilimsel hem de siyasi bir tercih. Çünkü bizde kullanılan sözcüklerden bile siyasi niyet okunur. O kadar derin bir yarılma yaşamış bir toplumuz. Hiçbir konuyu millî mesele hâline getirmeden konuşamıyoruz. Ülkemizde, dildeki radikal değişimler hep siyasi irade yoluyla gerçekleştirildiği için de dil meselelerini siyasi tercihler dışında tartışmamızı da zorlaştırıyor. Günümüzde bile devletin dille ilgili bir kurumu var ve yabancı dillerden aktarılan sözcüklere karşılık yeni kelimeler öneriyor. Bununla da yetinmeyip sık sık Türkçenin yazım kurallarını değiştiriyor; “sıradışı” “sıra dışı” oluveriyor; birkaç yıl sonra yeniden “sıradışı” da olabilir. Dille oynamayı seviyorlar. Alpay, tartışmaların toplumsal ya da siyasi boyutunu da ihmal etmeden ama esas olarak dilbilgisine, imlaya, Türkçenin diğer dillerle ve özellikle İngilizce ile ilişkilerine ağırlık vererek yazıyor yazılarını. Radikal değil, tutucu değil. Bu niteliğiyle seviyoruz onun yazdıklarını. Çünkü önerileri ve görüşlerini mantık içinde açıklıyor. Anlayıp benimseyebiliyoruz. Benimsemediğimizde de rahatça tartışabileceğimizi biliyoruz. Üstten bir bakışı yok. Bizden biri. Anlatımı içten ve akıcı. Çok teknik olabileceğini düşündüğümüz konuları bile olanca samimiyeti ile ama konunun öneminden, bilimsel niteliğinden hiç taviz vermeden anlatmayı başarıyor. Kuşkusuz; Dilimiz, Dillerimiz gibi Dil Meseleleri de Alpay’ın arzu ettiği gibi birer başvuru kaynağı ve çalışma malzemesi olarak işlev görebilir. Dizinle bunu kolaylaştırıyor ama tüm bu çalışma bütünlüklü bir kılavuz ile de sonuçlanmalı diye düşünüyorum. İzahatlı bir “Nasıl yazılır, nasıl yazılmaz” kılavuzu bekliyorum Alpay’dan. Böyle bir çalışmaya çok gereksinim var. Dil Meseleleri’ni de Alpay’ın önceki kitapları gibi ilgi, merak ve keyifle okudum. Çok şey öğrendim. Diliyle meselesi olanlara; yani herkese öneriyorum. n 10 31 Mayıs 2018 KITAP