Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
NÂZIM HIKMET’IN CEP DEFTERLERI ‘İhtilattan memnu’ bir şair “Nâzım’ın Cep Defterlerinde Kavga, Aşk ve Şiir Notları (19371942)” kitabını oluşturan altı defter, bize şairin uzun mahpusluk dönemlerinde yazdıklarının eserlere nasıl dönüştüğüne dair ipuçları veriyor. Nâzım Hikmet’in rahat anlatımından şiirlerini çok kolay yazdığı düşünülür. Bu defterlerde bir şiirin bir sözcük ya da bir küçük resimden, imgeden nasıl şiire evrildiğinin aşamalarını görünce bu kanımızın yanlış olduğunu anlıyoruz. METİN CELÂL “İ htilattan memnu”, kimseyle görüşmesine izin verilmeyen, tecrit edilmiş demekmiş. Nâzım Hikmet’in hapislik yaşamının bir bölümü ihtilattan memnu olarak geçiyor. Tek başına bir hücreye konuluyor. Kimseyle iletişim kurmasına izin verilmiyor. Bu gibi durumlarda içini dökebileceği tek şey cebindeki not defterleri. Yapı Kredi Yayınları’nın 5000. kitabı, Nâzım Hikmet’in 19371942 arasında İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa hapishanelerinde tuttuğu altı cep defterinin açıklamalı basımı. Yedi ciltten oluşan kitabın tam adı Nâzım’ın Cep Defterlerinde Kavga, Aşk ve Şiir Notları (19371942) (2018, Yayına Hazırlayan: Handan Durgut, Yapı Kredi Yay.). Memet Fuat’ın ölümünden sonra ondan geriye kalanlar “Memet Fuat Arşivi” adıyla tasnif edilirken “Piraye Kolek siyonu” olarak adlandırılan Piraye’nin terekesi de ortaya çıkmış. Bu terekeden çıkan Nâzım Hikmet’in daha önce yayımlanmamış şiirleri, bitmemiş romanları, piyesleri, mektupları ve not defterleri, Piraye Koleksiyonu Çalışma Grubu tarafından derlenerek yayımlanıyor. Piraye Koleksiyonu Çalışma Grubu; Erden Akbulut, Yeşim Bilge, Handan Durgut ve Mehmet Ulusel’den oluşuyor. TECRİDİN BAŞLANGICI 31 Ocak 1935’te Nâzım Hikmet, Piraye Hanım’la Kadıköy Evlendirme Dairesi’nde evleniyor. Uzun yıllar süren bir aşk ilişkisi resmiyet kazanıyor. Cihangir’de Güneşli Sokak’ta bir çatı katına yerleşiyorlar. Nâzım Hikmet dergilere, gazetelere yazılar yazıyor. Kitaplar yayımlanıyor. Çok verimli geçen bir yıl. Aynı yılın Aralık ayında OrakÇekiç gazetesinde TKP’den ihraç edilenler bir “kara liste” olarak yayımlanıyor. Listede Nâzım Hikmet’in de adı var. Gizli çalışan parti, üyelikten çıkarttığı kişileri deşifre etmiş oluyor. Duymayan kalmasın diye düşünülmüş herhalde ama emniyet duymamış gibi davranacak. 27 Aralık 1936’da Nâzım Hikmet gözaltına alınıyor. Örgüt onu attığını gazetede ilan etse de “gizli örgüt kurarak komünizm propagandası yapmak”tan yargılanıp bir yıl sonra beraat ediyor. 1937’nin Ağustos ayında İpek Sineması’nda, Harp Okulu öğrencisi Ömer Deniz ziyaretine geliyor. Nâzım Hikmet bu ziyaretten kuşkulanarak emniyeti arıyor, asker kılığında polisler yollayarak kendini rahatsız etmemelerini söylüyor. 3 Aralık’ta aynı askerî öğrenci bu kez evinde ziyarete geliyor. Nâzım Hikmet bu genci evine kabul etmiyor. Bu sırada TKP desantralizasyon kararı almış ve Türkiye’deki faliyetine son verdiğini açıklamış. 17 Ocak 1938’de Nâzım Hikmet, Harp Okulu öğrencilerini isyana teşvik etmekten gözaltına alınıyor. Ankara’ya Askerî Hapishane’ye götürülüyor. Bu Nâzım Hikmet’in yıllarca sürecek uzun tutukluluk döneminin de başlangıcı. Bu hapishanede 56 gün boyunca ihtilattan men edilmiş, yani tek başına bir hücreye konup tecrit edilmiş. Harp Okulu Davası’nda 15 yıl ağır hapis cezasına çarptırılıyor Nâzım Hikmet. 1938’in Haziran ayının sonuna doğru Donanma Komutanlığı’ndan gelen görevliler tarafından alınıp Erkin Gemisi’ne götürülüyor. Önce bir ayakyoluna, sonra da sintine ambarına kapatılmış. Yine “ihtilattan men”. >>Donanma Davası’nda da bahriyeli askerleri isyana teşvik ettiği kararı ‘Bunları basmak çılgın yayıncı ister’ “Nâzım’ın Cep DefterlerindeKavga, Aşk ve Şiir Notları (19371942)”, dört kişilik bir ekibin; Piraya Koleksiyonu Çalışma Grubu’nun kolektif emeğiyle derlendi. Kitabın editörlerinden Handan Durgut ile çalışmanın ortaya çıkış sürecini konuştuk. REYYAN BAYAR T itiz bir ekip çalışmasının verimi kitap. Kavga, aşk ve şiir notları tanımlamasıyla bir çerçeve çizilmiş. Bu çerçeve bizi Nâzım Hikmet özelinde nereye götürüyor sizce? n Bizi 300 sayfalık Zeyl’e götürdü. Üç dava, dört hapishane ve mısralar dolusu şiir… Her bir okurunu kim bilir nerelere götürür? Birinci Defter’de ‘Talihsiz Yusuf’un Gemisiyle Barselon’a Seyahat’ şiiriyle ilgili karalamalar arasında gemi çizimleriyle Madrid kapısına ya da birinde geminin adının “Nazmi” olmasından Nazmi’nin kim olabileceğine... İkinci Defter’de “huzuru hakimdeki ifadesiyle reddedip birinci ifadesine geldi” notundan iftiraya uğradığı itiraf edilse de dikkate alınmadığına... Üçüncü Defter’in 17. sayfasına yazdığı “Kazıklı içtimaını ben bilmiyorum” notundan Donanma Davası’nın suç mahallinden bihaberliğine... Dördüncü Defter bizi Mareşal Çakmak’ın tamimine götürdü mesela, bir de Nâzım’ın Paşa Dayı’sına mektubuyla cezasının uygulanmasının altı ay ertelenmesinin nasıl engellendiğine... Beşinci, şairliğindeki ustalığına ve Altıncı Defter Manzaralar’ın manzaralarına... “KİLİTLİ BİR ODAYA GİZLİCE GİRMEK GİBİYDİ” n Peki, Nâzım Hikmet gibi bir isme ait böylesine özel metinlerle içli dışlı olmak size nasıl hissettirdi bir editör olarak? n Bu altı defterle ilk kez Memet Fuat’ın kitaplığını kayıt altına alırken karşılaşmıştım. Çok heyecanlandım. Kilitli bir odaya gizlice girmek gibiydi. Eski Türkçe bilmiyorum; bazı notlar da okunaksızdı fakat okuyabildiklerim yetti. Bir çetele var mesela İkinci Defter’de. Sonradan transliterasyonu gelince öğrendim ki Ankara’da Harp Okulu Davası boyunca tutulduğu askerî hapishanede tuttuğu “ihtilattan men” edildiği hücre hapsini bile işaretlediği bir çetele bu. Ben sadece tevkif tarihini okuyabilmiştim. O da Latin alfabesiyle yazdığı için. Sonra 15 seneye mahkum edildiğini yazdığı sayfa, ‘Bugün Pazar’ şiirinin son hâlini alana kadar bir kelime ya da mısra istifinde yaptığı değişiklikler… Ustalığına hayranlık duyuyorsunuz. Elden başka ne gelir? Bunu başkaları da bilsin istiyorsunuz. n Derleme ile aynı zamanda edebiyat tarihine de not düşülüyor. Türkçe edebiyata sunduğunuz bu katkı farklı çalışmalarla devam edecek mi? n Evet edecek. Çünkü Piraye iflah olmaz bir biriktirici. Nâzım’dan ona gelen/ kalan ne varsa saklamış. Nâzım’ın şuraya buraya yolla, ulaştır dediği şiirlerini ise kopyalayarak saklamış. Memet Fuat da bu terekeyi değerlendirmiş. Ama bütünüyle mi? Değil. İşte bu defterler için mesela “Bunları basmak çılgın yayıncı ister” deyip kenara koymuş. Piraye Koleksiyonu Çalışma Grubu olarak bu kenardakileri okurlarının önüne koymaya devam edeceğiz. n Nâzım‘ın Cep DefterlerindeKavga, Aşk ve Şiir Notları (19371942) / Derleyen: Erden Akbulut, Handan Durgut, Mehmet Ulusel, Yeşim Bilge / Yapı Kredi Yayınları / 1064 s. 14 8 Şubat 2018 KITAP