Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
>> muştur ama çok güzel hatıralar bıraktı. Şimdi konuşurken bile gözümde canlanıyor pek çok şey. n Peki, bu röportaj dizisinin kitaplaşması neden bugüne kaldı Altan Bey? Aradan uzun yıllar, neredeyse otuz altıotuz yedi yıl geçmiş... n Geçenlerda Adana Çukurova Belediyesi’nin düzenlediği bir karikatür yarışması olmuştu. Tan Oral’ı da jüri üyesi olarak davet etmişlerdi. Aynı davet bana da geldi. Ben de ben karikatürcü değilim, neden geldi bu davet diye düşünürken, 01 Adana röportaj dizisi hatırlanarak çağırıldığımı anladım. Orada düzenlenen etkinliklerde yine Tan Oral’la bana, bir konuşma planlanmıştı ve bu röportaj dizisinin kitap yapılıp yapılmadığı ile ilgili çok soru geldi. Ben istedim tabii kitap olarak da yayımlanmasını ama olmamıştı bugüne kadar. Hatta bazı arkadaşlarımı teşvik etmeye de çalışmıştım; Adana’nın bugününü de yazıp, dün ve bugün olarak basılmasını isterdim. n En son ne zaman Adana’da bulundunuz? Az önce bahsettiğiniz dünbugün kıyaslamasını yapabilecek imkânınız oldu mu? n Bir ay kadar önce Adana’daydım ama kısa bir süre için... O zamana kadar da giderdim ama program dâhilinde işlerimi halledip geri dönerdim. İnsan pek çok şehre gidebilir gazeteci olduğunda ama böyle şehir odaklı bir röportajda şehrin her kıyı köşesini öğreniyorsun. “RÖPORTAJIN EKSİK YANI SİYASET” n Röportajın gazetede yayımlanışı ile kitabın yayımlanışı arasında çok zaman var. Bu röportaj dizisine tekrar geri dönmek, yeniden ele alıp alıp okumak ne hissettirdi size? n Çok hoşuma gitti. Hele kitabı elime almak daha da güzel. Hatta Tan Oral’la da konuştuk. Tekrar gidelim öncesinde gittiğimiz yerlere, dünü ve bugünü karşı karşıya koyup yeni bir panorama çıkaralım diye ama.... keşke vakit bulup da tekrar yapabilsek. n O zamanki Altan Öymen’e yorum ya da eleştiri getirdiniz mi hiç? Röportaj dizisinin eksik kalan yanları dikkatinizi çekti mi? n Eksik kalan yanını sorarsan siyaset derim. Siyaset yasaklı olduğumuz için giremedik tabii o konulara ama siyaset olmadan ortaya çıkanlar da enteresan doğrusu. Bu da içimde ukde kaldı. Bu gibi röportajları demokrasinin gerçekten var olduğu bir ortamda yapmayı çok isterdim. Böylelikle başka bir boyut daha kitaba girebilirdi ama bu içimde kalan özlemi Radikal’de yaptığım Diyarbakır röportajıyla dindirdim bir nebze olsun. Ama Adana röportajını askerî yönetim altında yapmaktansa özgürlükçü bir ortamda yapmayı çok isterdim. Diğer yandan eğlenceli de bir kitap çıktı sonuçta ortaya. Bir yandan şehrin sosyal akışını, geçimini, gündelik hayatını takip ederken bir yandan da kebap soğanlı mı olur soğansız mı tartışmasının içinde buluyoruz kendimizi. Adana’nın gerçeklerinden biri de bu... n Röportaj boyunca yol arkadaşınız Tan Oral... Herkese kısmet olmaz desek yeri değil mi? n Kesinlikle. Tan Oral müthişti. Ben Adana’ya birkaç kez gitmiştim ama o hiç gitmemişti. Olağan şartlarda bu bir de zavantajdır ama Tan Oral bunu avantaja çevirdi. Her şey yeniydi onun için. Konuşuyoruz mesela biriyle o anda hiçbir şey çizmiyor. Ben de bir yandan ona bakıyorum, çizecek bu adam bizi güya ama hiç hareket yok. Ardında oradan kalkıp başka bir yere geçtiğimiz anda çizmeye başlıyor. O ânın fotoğrafını kafasında çekip ardından kâğıda aktarıyor. İzahı şu: Ben bu insanları konuşurken çizmeye başlarsam pozları bozulur, değişir ve akılları çizgide kalır diye çizmiyordu orada. n Tan Oral olmasaymış eksik kalırmış kitap, olmazmış. Müthiş bir değer katıyor... n Aynen öyle. Çizgilerinin dışında esprileriyle, bakışıyla metne de önemli katkı yaptı. “RÖPORTAJA HÂLÂ İHTİYACIMIZ VAR” n Röportajların gidişinden Adana’nın içine doğru girildikçe meselenin genişlediğini anlıyoruz. Röportaj fikrinin doğmasıyla Mersin ve İskenderun’un işin içine gireceğini düşündüğünüzü sanmıyorum. Yazdığınız Adana hikâyesinin sınırları genişledikçe Adana’nın dokunduğu noktaların da sınırları genişliyor, yanılıyor muyum? n Dediğin çok doğru. Mersin’e ve İskenderun’a, Adana’ya ne kadar dokunduğunu görüp öyle gitmeye karar verdik Tan Oral’la. Zaten Adana’daki Mersinliler kızdı bize; böyle bir işi Mersin’siz yapmamıza... Hatta Mersinli işadamları Mehmet Kemal Karamehmet ve Sadık Eliyeşil siz röportajları “01” diye yayımlıyorsunuz ama bizim plaka numaramız 33 deyip, 01 Adana yanına bir de 33 Mersin diye bir bölüm eklettiler kitapta gördüğünüz gibi. İskenderun’da iş değişti tabii çünkü plaka numarası yok. Onun da başına soru işareti koyarak verdik. n Kitap zaten o canlılığı veriyor ki röportajın güzelliği de burada diye düşünüyorum. Hikâye ya da gerçekler sizi nereye götürüyorsa onların peşine takılıp gidiyorsunuz... Gazetelerde sizin yaptığınız gibi röportaj kültürü de kalmadı artık. Nasıl gelindi bu noktaya? Hâlbuki sizin gazetecilik döneminizin en önemli ürünü röportaj... n Bu noktada teknolojiyi göz önünde tutmak lazım. Görsel basın çok gelişti. Daha önce fotoğrafların düzgün çıkıp çıkmayacağından bile emin olamazdık. Aynı şekilde kâğıtlar da çok iyi değildi. Hâl böyleyken görsel malzemeyi hakkıyla yayımlama şansımız pek olmuyordu. Ofset baskıya geçildikten sonra fotoğraflar daha iyi görülmeye başladı gazetede. Tam da bu nedenle gidip gördüğümüz, konuştuğumuz insanları anlatırdık, tasvir ederdik, caddelerin kalabalığından, insanların yaşam şeklinden konuşurduk. Görsel malzeme öne çıktıkça bu anlatım ihtiyacı azaldı. Konuşulan insanı tasvir etmek yerine net çıkmış bir fotoğrafı kullanmak pek çok şeyi anlatır oldu. Buna rağmen görüntü her şeyi karşılamıyor. Karşınızdakinin hâlinden tavrından tutun da alaycı ya da hüzünlü olduğuna kadar pek çok detay girebilir röportajın içine. Röportajda anlatabileceğiniz pek çok unsuru fotoğrafla yakalamak pek mümkün olmuyor. Dolayısıyla röportaja hâlâ ihtiyacımız var... n 01 Adana 1981 / Altan Öymen / Çizen: Tan Oral / Doğan Kitap / 132 s. KITAP 134 Ocak 2018