Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KITAP RENKLER... SESLER... HARFLER... AYTÜL AKALl ÇİĞDEM GÜNDEŞ lMAVİSEL YENER lMUSTAFA DELİOĞLU KITAP GÖLGESI Aşk ve kedi aynı şey değil mi? “Boşluk”; insanlar, hayvanlar ve bitkiler arasındaki bağı irdelerken tartışmaları da beraberinde getiren bir gençlik romanı. MAVİSEL YENER maviselyener@yandex.com www.maviselyener.com Ü ç kedi ile yaşlı bir köpek arasındaki sıra dışı bir dostluğun öyküsünü anlatan Boşluk, 2008 PEN Çocuk Edebiyatı Ödülü’ne değer bulunmuş. Ancak UNICEF’in 018 yaş aralığındaki her insanı “çocuk” saydığını anımsamakta yarar var. Çünkü bu kitabı 14+ gençlik kitapları arasında görmemiz gerekiyor. Gerek kurgudaki motifleri gerek derin sembolik göndermeleriyle gençlerin severek okuyacağı bir kitap bu. “Bir süreliğine sevgiyi tatmış, sonra yolun kenarına terk edilmiş bir kedi kadar yalnız hiçbir şey yoktur” cümlesiyle başlayan bu kitabı okuduktan sonra, hakkında yazmak için birkaç gün bekledim. Nasıl iz bıraktığını o zaman daha iyi anladım. Kitap; özlem, öfke, terk ediş, aşk, dostluk üzerine tartışma açıyor. Hamile bir kedi, harap bir evin altındaki boşluğa zincirlenmiş, kötü muamele gören Ranger adlı köpeğin yanına sığınmasıyla başlıyor roman. Ranger, zalim sahibi “Zargana Surat” hakkında onu uyarır, asla bu adama yakalanmamalıdır. Kedinin gidecek yeri yoktur, üstelik Ranger bunca yıllık yalnızlığın ardından, üstelik zincirlerle bağlıyken onun gidişine dayanamayacaktır. Kedi, yavrularını Ranger’in yanında dünyaya getirir. Ranger, onların babası olur, kedilerden kurulu ailesiyle gurur duyar. Ne aile ama! İhtiyar bir köpek, benekli bir kedi ve onun iki yavrusu. Ranger’ın “üvey baba” figürü olarak romandaki karakter gelişiminin çok iyi verildiğini söyleyelim. Doğan kedilere Puck ile Sabine ismini koyarlar. Fakat yavru kediler çok meraklıdır. Kedilerin merak ânında başlarına gelenler çarpıcı olaylar zincirine yol açar. ZARGANA SURAT Romanı, hüzünlü bir hayvan hikâyesi ya da sevginin gücünü anlatan bir masal gibi nitelemek yüzeysel bir değerlendirme olur. Kimi sayfalarda geri dönüşlerle bin yıl öncesine gidiliyor. Bin yıl önce yaşayan bir yılanın, kızının evliliği nedeniyle yaşam boyu öfke içinde olduğuna tanık oluyoruz. Yılan, bir ağacın köklerindeki çanakta yaşar; bir köpek ile kedi yavruları arasındaki sevgi iletişimini görünce hayatında ilk kez sevgiyi tanır. Birbirlerine sevginin yanı sıra dünyanın ne denli acımasız olduğunu öğretirler. Roman boyunca söz edilen hayvanların ve hayvanlara eziyet eden “Zargana Surat”ın aslında zaman zaman farklı biçimler aldığını görürüz. Kimi zaman adam yılan yerine, köpek kedilerin yerine geçer. Bu anlatım biçimi küçük yaştaki okurlara zor gelecek ve anlam karmaşası yaratacak. Bu nedenle kitapların seslendiği yaş gruplarına özen gösteriyor, hakkında yazdığımız kitapların yaş gruplarını veriyoruz. Kurguda hayvan istismarı, hayvan ölümleri, ihanet, insanların vicdansız yaklaşımları da var. Peki, bunlar yaşamda da yok mu? Ne yazık ki var. Yazının başından beri vurguladığım yaş sorunu burada da ortaya çıkıyor. Küçük yaş gruplarını huzursuz edecek, onları ürpertecek ayrıntıların olduğunu söyleyelim. BİN YIL ÖNCE Romanın ilginç bir ritmi var, bin yıl önce ile şimdide yaşayan iki hikâye beraber ilerliyor. Bir yılan efsanesinin farklı bakış açılarıyla anlatıldığı metin, lirik yönüyle öne çıkıyor. Bir yılanın tuzağa düştüğü Kathi Appelt yer, yaşlı bir ağacın kökleri. Ağaç ona barınak olur. Sıkışan yılan Lamia, büyülü bir varlıktır. Hayatının bir zamanında insan, sonra da hayvan olabilir. Bir zamanlar Lamia, Gece Şarkısı adlı kızı büyüleyici bir varlıkla evlenmek için yılan formunu bırakır. İhanete uğradığını düşünen Büyükanne Makosen, kızı bir yılana dönüştürecek şekilde kandırır; ona asla insan biçimine geri dönmeyeceğini söylemez. Makosen’in de bir zamanlar insana âşık olduğu gerçeği okura fısıldanır. “Sevginin bedeli nasıl ödenir?” sorusu bin yıldır o ormanda dolaşıp durur. Zargana’nın yakalamayı umduğu yüz metrelik bir timsah için yem olarak minik kedi Sabine’yi kullanma kararıyla birlikte, bin yıl öncekiyle kedi yavrularının hikâyesi birleşiverir. Büyükanne Makosen, bin yıldır yaşadığı öfke dolu hayatından sonra sonunda sevgiyi desteklemeyi seçer. Ya Zargana Surat ile minik kedilere ne olur? Ranger, sevgilisi kediyle mutlu bir hayat sürebilir mi? Kati Appelt sevginin ve nefretin gücünü başarıyla anlatıyor, okura tartışması için farklı alanlar açıyor. Heyecanlı okumalar dilerim. n Boşluk / Kathi Appelt / Çeviren: Elif Nihan Akbaş, Seçil Ersek Ümitvar / Resimleyen: Neslihan Yarız / Artemis Yayınları / 2017 / 328 s. / 14+ KITAP KİTAPÇI Hazırlayanlar: AYTÜL AKAL, ÇİĞDEM GÜNDEŞ, MAVİSEL YENER Sayıların En Büyüğü / Magnus Holm / Resimleyen: Rune Markhus / Çeviren: Nezihat Bakar Langeland / Uçanbalık / 2017 / 40 s. / 7+ Sizce en büyük sayı hangisi? Bin, bir trilyon, yüz katrilyon?.. Bilemediniz. Yazmak isteseniz yorgunluktan perişan olup yine de tamamlayamayacağınız bir sayı var; Googolpleks. Önce bir kâğıdın ilk satırına bir (1) yazıyorsunuz, sonra da başlıyorsunuz art arda sıfırları sıralamaya… Tamı tamına yüz tane sıfır yazmanız gerekiyor. Oldu mu? Hayır. Eğer bunu başardıysanız Googol olarak adlandırılan daha küçük bir sayıya ulaştınız demektir. Yani googolpleks bundan daha büyük bir sayı. Googol terimi, 1938’de, ABD’li matematikçi Edward Kasner ile yeğenleri Edwin ve Milton Sirotta tarafından ortaya atıldı. Bu sayı daha çok görünür evrendeki atomik parçacıkların sayılarının karşılaştırılmasında ve olası satranç oyunlarının sayısının hesaplanmasında kullanılır. Edward Kasner bu sayının düşlenemeyecek büyüklükteki bir sayı ile sonsuz çokluğun arasındaki farkı yansıttığını düşünür. Sayının matematikteki kullanımı bununla sınırlı. Fizikçi Carl Sagan googolplexin kâğıt üzerine yazılmasının mümkün olmadığını öne sürdü. Bunun nedeni sayının evrenin kapladığı toplam alandan büyük oluşu. Bunları niye anlattık dersiniz? Uçanbalık Yayınları tarafından dilimize çevrilen “Sayıların En Büyüğü” adlı hikâyenin konusu olduğu için. Küçük Lina ailesiyle birlikte dağ evine gidiyor. Lina, yolda >>giderken telefon direklerini sayıyor. Kuşları sayıyor, dağları ve parmak 20 25 Ocak 2018 KITAP