Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MAURIZIO LAZZARATO’DAN “MARCEL DUCHAMP VE İŞİN REDDİ” Zamanı yaşama tembelliği Maurizio Lazzarato, “Marcel Duchamp ve İşin Reddi” isimli kitabında; “tembel eylem”in ne olduğunu anlatırken Duchamp’ın, özgürlükçalışma bağlantısını sorgulayan tavrını inceliyor. reddi, giderek genişleyen kamunun estetik taleplerini karşılamak amacıyla piyasa ve koleksiyoncular için üretmeyi reddetmek demektir. Onların değerlendirme kıstaslarına, ‘nitelik’ ve ‘nicelik’ taleplerine teslim olmayı reddetmek Maurizio Lazzarato demektir.” Lazzarato, sanatsal eylemsizlik ve tembellik kavram ALİ BULUNMAZ alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr nın önüne geçecek bir formül arayışındaki Lafargue, zorunluluk ve vazgeçme gibi bıçak sırtı iki yaklaşıma dikkat çekmişti. Çünkü “iş”ine kapanan insan, isimlerden Crary’i, Brummer’i ve daha pek çok ismi, belki onlar farkına bile varmadan etkilediği düşünüldüğünde... Lazzarato’nun, Duchamp’taki tem larını açıklarken Duchamp’ın “maaşlı sanatçı”ya yönelttiği eleştiriyi hatırlatıp yerdiklerine dönüşenlere duyduğu öfkeye de atıf yapıyor. K azimir Maleviç, İnsanın Esas Gerçekliği: Tembellik’i (Çeviren: Ender Keskin, Sel Yayıncılık, 2015) kaleme alıp kişinin fiziksel olandan kurtulması gerektiğini söyleyerek bir çağrıda bulunuyor ve tembelliğin, bireyin durup etrafına bakmasını sağlayan bir hak ve fırsat olduğunu dile getiriyordu. İnsan bunun ayırdına vardığında, çalışma şevki yerine anlamlı boş zamana sahip olabilecekti. Maleviç’e göre bu boş zaman, insanı Tanrısallığa yaklaştıran bir andı. Çalışmaya tapmak yerine, hiçlik ve ölüm olmadığı rahatça kavranabilecek tembellik, insana düşünce ve sanat üreteceği alanlar açıyor. Jonathan Crary ise 7/24: Geç Kapitalizm ve Uykuların Sonu (Çeviren: Nedim Çatlı, Metis Yayınları, 2015) adlı kitabında, üretimtüketim dengesiyle yaratılan sahte bir gerçekliğe insanın kendisine ayıracağı zamanın dâhil edilmediğini savunuyor. “Verimlilik” ve “performans” gibi iki hayati mesele, bilincini yitirme noktasına geliyor, hiç yoksa çarpık bir benlikle yaşamak durumunda kalıyordu. Lafargue’a göre hem kendisine hem de ürettiklerine yabancılaşan birey, sisteme boyun eğerek benliğini yadsımaya mahkum oluyordu. Mevcut soruna bir çözüm olarak vazgeçme kültürünü ete kemiğe büründürmeye uğraşan Lafargue’ın kaleme aldığı Tembellik Hakkı, bu anlamda öncü bir kitaptı, aynı zamanda kendisinden sonraki kuşakların sisteme başkaldırısının temel eserlerinden sayılmıştı. Vakti zamanında tembelliğe dair kafa patlatan bir isim daha var: Marcel Duchamp. Maurizio Lazzarato, Marcel Duchamp ve İşin Reddi isimli kitabında; “tembel eylem”in ne olduğunu anlatırken Duchamp’ın, özgürlükçalışma bağlantısını sorgulayan tavrını inceliyor. “MAAŞLI SANATÇI”YA ELEŞTİRİLER Duchamp’ın uyumsuzluğu, kesin ve radikal eylemsizlik görüşüyle meydana çıkıyor. Fakat bu, öyle basitçe anlatılabilecek bir konu değil, Lazzarato’nun kitabının inceliğine aldan belliği nasıl gördüğüne geçmeden önce Octavio Paz’ın bu konudaki biriki cümlesine değinmek şart: Paz’a göre Duchamp’ın “eylemsizliği”, resmi bırakıp satranca başlamasından çok daha derin bir konu. Duchamp, yapıt kavramını ve yapıt üretmeyi reddedip seri hâlde sanat eseri üretimine kafa tutarak eylemsizliği eyleme dönüştürmüştü. Paz’ın “hızın yerine gecikmeyi ve ağırlığı koyma” dediği bu tavrıyla Duchamp elliden az tablo yapmıştı. Paz, konunun sanatsal tarafına yoğunlaşırken Lazzarato ise meseleye daha çok kapitalist üretim anlayışı açısından yaklaşıyor. Ücretli çalışmayı kabullenmeyen, rolleri ve görevleri elinin tersiyle iten Duchamp’ın tavrını, “üretimüreticitüketici sarmalının dışında kalmak” diye açıklıyor Lazzarato. Yazarın gönderme yaptığı bir başka nokta; Duchamp’ın, öznelliği yeniden düzenlemenin en önemli yollarından biri olarak tembel eylemi görmesi. Lazzarato, tembellik ile sanatsal işin reddini birbirine yaklaştıran Duchamp’ın SANATSAL EYLEMSİZLİK Resimdeki hareket ve zaman algısı, gününün siyasi söylemlerinin aksini savunan Duchamp’ın politik görüşlerine de yansıyor. “Sermayem” dediği zamanı deneyimlemenin ya da yaşamanın bir yolu olarak gördüğü tembelliği öne çıkarışı da bunun sonucu. Lazzarato, buradan bir tembel tekniği olan hazırnesneye geçip Duchamp’ın edimselliğe meydan okuduğu, hatta kutsalı aşağıladığı başkaldırıyı gündeme getiriyor: “Duchamp yaratım kavramına itimat etmiyordu. Hazırnesne, sanatsal dehanın kutsanmasını hor görmektir.” Üretmeyen, bunun yerine seçen Duchamp’ın derdi, estetik değerleri bozguna uğratmaktı. Lazzarato, onun seçici davranarak alışkanlıkları, kuralları ve anlamları askıya aldığını söylüyor. Bildiğimiz sanatı altüst eden Duchamp, özneleştirmeleri ve toplumsal kimlikleri de sarsıyordu. Her şeyin faaliyetle açıklandığı bir dünyaya tembellikle bakmak, kurulu düzenin kimyasını bozmak demekti. İnsanların ve şeylerin tasnif edilmesine karşı çıkması bile Duchamp’ın bozgunculuğunun bir göstergesi. kişiyi “zamansızlığa” (zamandan kop mamak gerek. Hele hele tavrını şöyle özetlemiş: “Daha Lazzarato, Duchamp’ın asıl eleştirdiği maya) götürüyor. Kâr girdabına giren Duchamp’ın yukarıda saydığım genel olarak ‘sanatsal’ işin şeyin sermaye tarafından kullanılarak birey rutine teslim olurken esnek çalış tüketimi ve iktidar ilişkilerini estetize ma koşullarının labirentinde debelenip eden sanat olduğunun altını çiziyor. Bu duruyor. nun yerine, söz konusu düzene boyun Bernd Brummer; gevşemenin de çalış eğmeme anlamına gelen tembelliği ve ma gibi bir eylem olduğunu ve kişinin sanatsal eylemsizliği koyan Duchamp, hayal gücünü harekete geçirip esnek teslimiyete isyan bayrağı açıyor. Çünkü iş şartlarının doğurduğu huzursuzluk reddediş ona göre hakikate giden yolun kültürünün panzehiri biçiminde algı kilometre taşlarından. lanabileceğini belirtmişti Uykusuzluk Lazzarato, bol bol söz verdiği ve (Çeviren: Kemal Atakay, Yapı Kredi Ya çalışmayı aptalca bulan Duchamp’ın, yınları, 2009) adlı kitabında. işin reddiyle kişinin, kendi politik po Tembellik denince akla gelen isimle tansiyelini gerçekleştirmek için tembel rin başında yer alan Paul Lafargue’ın eylemden yararlanıp yeryüzünü saran “tembellik hakkı” diye ortaya koyduğu çılgınlığın üstesinden gelebileceği gö şey, mutlak boşluğa değil artı değer ü rüşünü de hatırlatıyor. Bu da Lafargue retme zorunluluğunu (çalışma hakkını) ve Duchamp’ın bayraktarlığı üstlendiği ortadan kaldırmaya gönderme yapıyor kulvarda atılacak önemli bir adım. n du. Yani bir tembellik övgüsü amaçla mamıştı; yapmak istediği, iktisadi değer Marcel Duchamp ve İşin Reddi / fetişini sonlandıracak hukuki bir çıkış yolu bulmaktı. “İş”in metalaştırılması Lazzarato, sanatsal eylemsizlik ve tembellik kavramlarını açıklarken Duchamp’ın “maaşlı sanatçı”ya yönelttiği eleştiriyi hatırlatıp yerdiklerine dönüşenlere duyduğu öfkeye de atıf yapıyor. Maurizio Lazzarato / Çeviren: Sercan Çalcı / Kolektif Kitap / 80 s. 10 25 Ocak 2018 KITAP