Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
INGE SCHILPEROORD’DNAN “ÇAMURCUK” OKURLARA Suç analizi ‘Ardıç Ağacının Altında’ “Çamurcuk”, pedofili bağlamında Inge Schilperoord’un uzmanlığını konuşturduğu; duyguları denetleme ile onları fantezilerle birleştirip açığa çıkarma arasındaki ince çizgiyi gösterdiği bir roman. ALİ BULUNMAZ alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr P edofili, hem adli hem de psikolojik olarak önemli ve hassas bir sorun. Kimi ülkelerde üstü örtülüp normalleştirilmeye uğraşılması, bunu suç olmaktan çıkarmadığı gibi meseleyi daha da derinleştiriyor. Konuya dair araştırmalar yapan ve sonuçlarını kamuoyuyla paylaşanlardan biri de Hollandalı adli psikolog Inge Schilperoord. Ülkesinde çeşitli dergilerde, başta pedofili olmak üzere alanıyla ilgili makaleler kaleme alan, seminerler ve konferanslar düzenleyip televizyon programları yapan Scilperoord’un ilk romanı Çamurcuk; pedofili suçlamasıyla hapis yatan ve kanıt yetersizliği nedeniyle tahliye edilen Jonathan adlı karakterin, yakaladığı bu “ikinci şansı” nasıl kullandığını anlatıyor. UFUKTAKİ SAPLANTI Jonathan, pedofil olarak suçlanan ve psikolojik destek alan biri; Cezaevinde yattığı sürede kurumun psikologundan öğrendiklerini yeni hayatında uygulamaya çabalarken önemli bir sınavla karşı karşıya: Tahliyesiyle birlikte doğup büyüdüğü kasabaya geri döndüğünde, annesi çalıştığı için bütün gününü yalnız geçiren ve arkadaş arayan Elke isimli kız çocuğu... Tutukluluk günlerinde, kendisini görece güvende hisseden Jonathan için asıl mesele duvarların soyutlayıcı kalkanından çıktıktan sonra ne yapacağı. Dönüş yolunda, boş olmasına rağmen kasabaya giden otobüsün en arka koltuğuna oturması bir anlamda tedirginliğinin göstergesi. Eve dönüşüyle birlikte hapisliğin ar dından gelişen klasik bocalamadan mustarip olan Jonathan bir derde daha düşüyor: Cezaevi psikologunun kendisine verdiği alıştırmaları düzenli şekilde yapmak zorunda. Varolan tedirginliğini arttıran bu durum, zaten içine kapanık bir kişiliğe sahip Jonathan’ı zorluyor. Yokluğunda, hemen yanındaki eve taşınan ve köpeğini gezdiren Elke’yle karşılaşması ise öğrendiklerini sınayacağı ve alıştırmaların işe yarayıp yaramadığını göreceği bir âna dönüşüyor. Nefes düzenleme ve dikkatini başka yere verme taktikleri devreye giriyor bu sırada: Kendisine telkinlerde bulunan Jonathan, gözlerini kontrol etmekte zorlandığının ayırdına varınca hapse girmesine yol açan olayı hatırlayıp aynı şeyin tekrar yaşanma ihtimali doğduğunda endişesi katlanıyor. Kendisini rahatlatmaya çalışan Jonathan, Elke’yle ilgili bir saplantı geliştirdiğini fark ediyor. AKVARYUMDA BİR ADAM Jonathan’ın, balıklar ve köpeği sayesinde Elke ile kurduğu yakınlık, Schilperoord tarafından okura romanın sonraki aşamaları için bir hazırlık evresi biçiminde sunuluyor. Geçmişi, her hareketinde Jonathan’ı takip ederken çoğunlukla ileri bakmasına engel olan bir hatıraya evriliyor. Elke, suçluluk duygusunu aşıp yeni hayatına devam etme umudu hâline gelirken unutmak istediklerini canlandırdığından Jonathan’ı endişelendiriyor. Schilperoord’un, romana kattığı bu ikircikli hâl, Jonathan’ın kendisini sürekli kontrol etmek zorunda kalışıyla birleştiğinde havadaki gerginlik pekişiyor. Jonathan’ın durmadan “suç analizi” yaptığı satırlarda, sığınağının hayvanlar ve doğa olduğunu görüyoruz; bu ikisi, zihnini doldurarak onu hayattan kaçırıyor. Jonathan’ın akvaryumu, her baktığında sıkışmış benliğini gördüğü bir simgeye Inge Schilperoord’un romanda çizdiği tablo, yaşamda örneklerine rastladığımız türden. veya metafora dönüşüyor satır aralarında: Kaçmak istedikçe görünmez duvarlarına çarptığı ve benzer bir akvaryumda kısıldığını gördüğü Elke’nin, babası çekip gidince girdiği bunalımı öğreniyor. İkili çetin bir sınav veriyor enikonu. Elke’nin hareketlerini incecik tellerle ve sıkı şekilde dokunmuş bir ağ olarak algılayan Jonathan kendisini, ağır ve intikam peşinde bir örümcek değil, hafif rüzgârla bile savrulup gidecek bir meyve sineği gibi görüyor. Yazar, Jonathan’ı dünü unutup yarını umursamadığı bir şimdi’nin içinde resmediyor bu noktadan sonra. Yardım etme amacıyla başlayan arkadaşlığın ilerleyen aşamasında Jonathan yardım alma ihtiyacı duyuyor. Schilperoord’un romanda çizdiği tablo, yaşamda örneklerine rastladığımız türden. Jonathan ve Elke’nin başrolde olduğu bu tehlikeli oyun, yazarın uzmanlığını konuşturduğu; duyguları denetleme ile onları fantezilerle birleştirip açığa çıkarma arasındaki ince çizgiyi gösteriyor. Bu anlamda Çamurcuk, hayatın tam ortasında duran rahatsız edici bir gerçekliği edebi alana çekiyor. n Çamurcuk / Inge Schilperoord / Çeviren: Mustafa Özen / Pinhan Yayıncılık / 280 s. Selçuk Altun’un ‘olgunluk dönemi yapıtım’ diye nitelediği yeni romanı “Ardıç Ağacının Altında”, kahramanı Erkan Sipahi’nin yaşamına yapılan yolculuğun hikâyesi. Bu yolculukta ise bir estetin gözünden kentler, sanat eserleri, romanlar ve gerçek karakterlerle birlikte Sipahi’nin hesaplaşması karşılıyor okuru. Altun’la yeni romanı ve romanın yol haritası üzerine Eray Ak konuştu. Enis Batur da bir çerçeve yazıyla bu sohbete katıldı. Adnan Binyazar’ın “Ozanlar, Yazarlar, Kitaplar” adlı kitabının yeni baskısı, “Aklın İç Kalesi”nin ise ilk baskısı okura ulaştı. Öykü ve romanlarıyla geniş kesimlere ulaşan Binyazar anlatım ve kurgudaki ustalığını denemelerinde de gösteriyor. Binyazar’la Kadir İncesu konuştu. Selahattin Demirtaş, “Seher”de elindeki aynayı yol boyunca ülkenin şehirlerine ve insanlarına tutarak çocuk işçileri, emek sömürüsünü, savaşı, göçü, kapitalist moderniteyi ve çocuk gelinleri anlatıyor. İbrahim Genç tanıtıyor kitabı İzel Rozental, “Seyir Hali”nde, dünyanın dört bir yerine yolculuk ederken kaleme aldığı, mizahla yoğrulmuş yazılarından bir seçki sunuyor okura. Reyyan Bayar, Rozental ile kitabının yanı sıra odağındaki seyahat etme tutkusu ve mizahını konuştu. Gavin Fridell, “Kahve” kitabında, son iki yüz yıldır kahvenin dünya kapitalist sistemindeki izlerini takip ediyor. Mehmet Nuri Gültekin değerlendiriyor kitabı. Bol kitaplı günler... KITAP İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Faruk Eren l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Danışmanı: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 319 Ekim 2017 turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap