22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

>> tür karakterlere edebiyatımızda gereksinme olduğu görüşündeyim. Diğer romanlarımdaki kahramanlarım estet adayı olabilirler ama Erkan Sipahi gerçek bir estettir. 2014 Nobelisti Patrick Modiano için, en gözde yazarlarımdan olmuştur, hep aynı kitabı yazar derler. Galiba ben de kitaplarımla, bir büyük kitabın, değişik bölümlerini tamamlıyorum. n Bu roman özelinde açmamız gereken bir parantez var: Yaşamöyküleri okumalarınız romanın gidişatına epey etki etmiş sanki... n Seçtiğim gerçek yaşamöyküleri hayatın romanlardan daha tuhaf olduğunu kanıtlayabilir. Eşref Şefik’e dair anekdotları oğlu ve bibliyofil Şefik Atabey’den, Adnan Menderes’e dair öyküyü çapkınlık arkadaşı ve hâlâ yaşayan bir büyüğümden dinlemiştim. Erkan Sipahi’nin babasını kurgularken, John le Carre’ye hayatı zindan eden babası Ronald Cornwell’i örnek aldım. n Erkan Sipahi’ye dönersek; Selçuk Altun’la kesişim noktaları da bulunuyor kahramanınızın...Yaşamınızın izlerini de takip ediyor muyuz romanda? Bu konu bağlamında gerçek ve kurmacanın sınırları hakkında da konuşmalıyız diye düşünüyorum... Gerçeğin bitip kurmacanın başladığı nokta nedir sizce? n Erkan Sipahi’yi harmanlarken kurgunun yanı sıra Selçuk Altun, dostum Tayfun Bayazıt ve eski patronum Hüsnü Özyeğin’den ödünç aldığım özellikler var. Kadınlara cazip gelen kişiyi ise deşifre edemem. Gerçek ile kurmacanın boz bulanık bir ortamda symbiosis’i edebiyatın gizemidir, koşulları zorlamamalıyız. n Romanın dili üzerine de konuşmak gerekir. Farklı bir üslup doğrusu... Yer yer bir biyografi yazarı, yer yer bir sanat tarihçisi, yer yer bir edebiyat eleştirmeni, yer yer de bir vakanüvis konuşuyor kitabın sayfaları arasında. Dil mi dünyanızı belirledi yoksa dünyanız mı dili? Dahası; tüm bu dilsel açılımları edebiyat merkezinde birleştiren nedir? n İlk iki cümleden mürekkep saptaman için teşekkür ederim. Dil ile dünya arasındaki soruya yanıtım, “ikisi de”dir. Okurlarımdan dilsel açılımlarımı şiirsel bulan çıkarsa sevinirim. n Çalışkan bir yazarsınız. Roman henüz çok taze fakat eminim masada başka çalışmalar vardır. Öğrenebilir miyim? n Çalışkanlık göreceli bir kavram; Mahir Öztaş’a göre çalışkan, Enis Batur’a göre çok tembel sayılabilirim. “Kitap İçin” başlıklı yazılarımdaki Küresel Kültürazzi’ler tuttu, sırf onlardan mürekkep bir kitap planlıyoruz 2018 için. (Küresel Kültürazzi’ler de yaşamın romanlardan tuhaf olduğuna dair detaylar.) Çevresel baskı sonucu, 2019’da Kitap İçin4 çıkacak. Ardıç Ağacının Altında, “Under The Juniper Tree” başlığıyla İngilizceye çevriliyor, onu takip edeceğim. Başka bir projem yok, umarım “İlham Efendi” bir emrivaki yapmaz. n Ardıç Ağacının Altında / Selçuk Altun / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 270 s. Hayatın, edebiyatın sırrına dair ENİS BATUR ğunun kişisel damarının yedirilmesine yol açar. Ardıç Ağacının Altında aynı parametreleri içeriyor. Bütün bu teknikestetik çerçeveleme çabası romanın sunduğu “dünya”yı (arkaplana) itmek niyetine yaslan B izans Sultanı romanı üzerine yazdığım okuma denemesinde Selçuk Altun’un “serendip” kavramı bağlamında öncülük yaptığına değinmiştim: ‘Bir güzelliği ararken bir başkasına’ rastlama konusu, yazarın bütün anlatılarında karşılığını bulan eğilim oldu. Buraları Rüzgâr Buraları Yağmur üzerinde yazdığım yazıdaysa Altun’un bir tür Matruşka bebekleri tekniği kullanışına dikkat çekmiş mıyor! Yazar, kahramanlarının biyografilerinin arasına otobiyografisinden kesitler karıştırmayı seviyor. İnsan karakterine özgü temel özellikler romanın tematik cephesinde can alıcı roller üstleniyor: İhanetSadakat kutbunda olduğu gibi. “Aile” çatısını sorgulayan, basmakalıp ilişkileri tersyüz eden bir boyutu var Ardıç Ağacının Altında’nın: Baba, Ana, Oğul, Büyükbaba, Torun tek tek, inişli çıkışlı, didikleniyor. Dostluk türleri de bağlılık uçlarına göre yüceltiliyor ya da aşağılanıyor. Roman, üçün tim: Öykü içinde öykü kurma alışkanlığı da yer etmişe benziyor onda: Yeni romanı Ardıç Ağacının Altında’da, benzeri bir tekniği, en kısa öykü modellerinden “anekdot”ları devreye sokarak beklenmedik bir açılım sağlıyor: Bir şey olurken, yanda bir şey daha oluyor yön cü bölümle birlikte sertleşiyor deyim yerindeyse, cinsel farklılıkların dünyasına gotik sayılabilecek bir üslupla sokuluyor Selçuk Altun. Düğümün kördüğüm eşiğinden nasıl döndüğüne gelince: Okura bırakalım sürprizin keşfini. temi diyebiliriz buna. Faulkner’vari bir anlatım örgüsü oluşturmuş bu kez Selçuk Altun: Her bölüm bir kahramanın ağzından anlatılıyor, bölümden bölüme tamamlanan bir puzzle beliriyor önümüzde, “thriller” geleneğinin Ardıç ağacı bir simge. İnsan, hiç kimsenin çaresi olamayacağını anladığında gider ya “denize doğru” ya da “bir ağacın eteğinde” konuşur, edebiyatın asıl sırrı da buradadır. n vazgeçilmez tırmandırıcı unsuru baştan uca egemen: Karanlığa gö mülü kesitler çözüm peteğine uygun bir sıralamayla ışık alıyorlar; dola yısıyla, ana gize ışık tutmayı en son sayfalara bırakıyor yazar. “Biyografi”, adı üstünde, “yaşam yazısı”. Anlatıcılar öz yaşam öykü lerini inşa ederek romanın yapısal düzenini kuruyorlar: Biribirinin içinden geçen öykülerle prizmatik bir kurgu oluşuyor, olay zinciri değil de kaleydeskop bir olgu zinciri sü rüklüyor romanı. Her “kahraman”ın kendisinden benzersiz bir “karak ter” yontma hırsına kapıldığı, buna karşılık bazılarının “tipleme” tu zağına düştüğü bir dramatik şahıs topluluğu. Araya, gene Matruşka tekniğiyle, kimi sahici, kimi sahiciden esinli figürler sokuyor romancı: Rasputin Yusupov ikilisi ya da Roditi ile Peter Watson ya da estet Mehmet Halis Akdeniz ciddi kılcal damarlar açıyor anlatının gövdesine. Bu katılımları konudışı dolgu unsurları olarak de ğerlendirmek yanlışın büyüğü olur: Kurmaca şahıslarla kol kola girerek akışın gerçekliğini perçinledikle rini görüyoruz. Şüphesiz, Selçuk Altun’un her romanında, baştan beri ana tabakalar oluşturduğunu söyle yebileceğimiz (arkadan) itici özelliğe sıkı sıkıya bağlı unsurlar olduklarını unutmaksızın: Ana kişi hep ‘aklını kullanarak’ ve karşısına çıkan fırsatları heba etme yerek ekonomik varlığını oldukça üst düzeye tırmandırır. Ve kazanım larının yatırım alanı hep sanatsal/ kültürel objelerdir. Bu denklem, zorunlu olarak, Selçuk Altun’un romanlarına bir koleksiyon katalo “2014 Nobelisti Patrick Modiano için, en gözde yazarlarımdan olmuştur, hep aynı kitabı yazar derler. Galiba ben de kitaplarımla, bir büyük kitabın, değişik bölümlerini tamamlıyorum” diyor Selçuk Altun. KITAP 1519 Ekim 2017
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle