Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Amerikalı yazar Elwyn Brooks White’ın kaleme aldığı “Kuğunun Trompeti”, yüzyılın en sevilen çocuk kitapları arasında sayılıyor. >> engele sahip gençle doludur. Belli ki sende bir konuşma kusuru var. Eminim zamanla bunun üstesinden geleceksin. Senin yaşında hiçbir şey söyleyememek küçük bir avantaj bile olabilir. Seni iyi bir dinleyici olmaya teşvik eder. Dünya konuşanlarla dolu ama dinleyen birini bulmak çok zor! Seni temin ederim, dinlerken, konuşurken olduğundan çok daha fazla şey öğrenirsin” (s. 59). Louis bu sözler karşısında ne demiştir sizce? “Babam da amma çok konuşuyor!” Louis’in konuşamaması ilk yıllarında büyük bir sorun değildir; sessiz olabilir ama aynı zamanda diğer kuğulardan daha hızlı, daha güçlüdür. Ancak biraz büyüdüğünde, konuşamaması bir sorun hâline gelir, sesi olmadan iletişim kuramaz. Louis, güzel bir kuğuya âşık olur fakat ses çıkaramadığı için onun dikkatini çekemez. Böylece, babası ile annesi başka çözümlere yönelir. YAZI YAZABİLEN KUĞU Oğlunun çevreyle iletişim sağlayabilmesi için “Gerekirse yeryüzünün sonuna bile giderim”, diyebilen baba kuğu, oğluna bir trompet almak için şehre doğru uçar. Ancak şehirdeki müzik mağazasındaki trompet satılıktır ve baba kuğuda hiç para yoktur. Tek çaresi mağazanın vitrinine pike yapıp camı kırmak, trompeti çalmaktır. Bedelini ödemeden kaçırdığı trompeti oğluna verirken yaptığı yanlışın vicdan muhasebesine girer. Yalnız o değil, Louis de çalıntı bir trompeti kullanmayı içine sindiremez. Para kazanıp trompetin parasını mağazaya ödemek için iş aramaya başlar. Sam’in Louis’i okula götürmesi, Louis’in yazmayı öğrenmesi, yalnızca onun insanlarla iletişim kurabilmesini sağlar, kuğulara derdini anlatamaz. Louis’in okuma yazma öğrenmesi, boynuna astığı minik kara tahtaya yazarak kendini ifade etmeye çalışması, iletişim yöntemleri konusunun kapısını açıyor. Louis’in trompet çalma konusundaki kararlılığı, engelini gidermek için atıldığı maceralar, borcunu ödemek için yaptığı vicdan muhasebesi çocukları düşündürecek. Kitaptan yükselen müzik, doğanın renkleri ile birleşerek unutulmaz bir oku ma serüvenine dönüşüyor. DOĞAYA SAYGI Bir öykü hem komik hem hüzünlü olabilir, Kuğunun Trompeti buna iyi bir örnek. Louis, üç parmakla çalışan valfler ile trompeti güzel çalabileceğini fark ettiğinde Sam Beaver’den sağ ayağındaki perdenin kesilmesini ister. Yazar aslında çocuklar için itici olabilecek bu ayrıntıyı başarıyla kurguya yediriyor; kaldırılan o perdenin yerine sağlıklı yeni dokular geliyor. Bir bölümde Louis, geceyi Boston’daki Ritz Otel’inde geçiriyor. Akşam yemeği için bir düzine su teresi sandviç siparişi verip küvete yatıyor. Kuğunun alışılmadık bir ortama uyum sağlamaya yönelik sakin, başarılı girişimleri, çocuk okura önemli iletiler verecektir kuşkusuz. E. B. White’ın diğer çocuk kitaplarına da baktığımızda doğaya karşı ne denli saygılı bir yaklaşımı olduğunu fark ediyoruz. Bir başka ortak özellik de “doğarız, yaşarız, ölürüz” fikrini okuru hırpalamadan vermesi. Kuğunun Trompeti’nin bitiminde, Louis ölümle yüzleşir: “Yaşamak için sadece birkaç dakikam kaldı. Bu adam bir delilik ânında beni ölümcül şekilde yaraladı. Kırmızı kan, iç durmadan damarlarımdan dışarı sızıyor. Gücüm azalıyor. Ama ölmek üzere olsam da trompetin ücretini ödeyeceğim. Hoşça kal hayat! Hoşça kal güzel dünya! Hoşça kalın kuzeydeki küçük göller. Elveda yaşadığım tutkulu, ateşli baharlar! Elveda sadık karım, sevgi dolu oğullarım ve kızlarım! Ben ölmek üzereyken, sizleri selamlıyorum. Ancak bir kuğunun yapabileceği gibi, zarafetle ölmeliyim” (s. 248). Bu sözler karşısında hüzünlenen okur, son sayfada Louis’in ne kadar şanslı olduğunu anladığında gülümseyecek. Neden trompetçi kuşun adının Louis olduğunu, kitabın 1918’de Amerika’da çıkarılan Göçmen Kuşları Koruma Kanunu’na nasıl gönderme yaptığını ve niçin yazarın “trompet”i seçtiğini söylemeyeceğim. Araştırmacı yönümüze, hayal gücümüze kuvvet… n Kuğunun Trompeti / E. B. White / Çeviren: Betül Kadıoğlu / Resimleyen: Fred Marcellino / YKY / 272 s. / 10 + KITAP 2119 Ekim 2017