04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SELÇUK ALTUN’DAN “ARDIÇ AĞACININ ALTINDA” ‘Hayat romanlardan daha tuhaf’ Selçuk Altun’un ‘olgunluk dönemi yapıtım’ diye nitelediği yeni romanı “Ardıç Ağacının Altında”, kahramanı Erkan Sipahi’nin yaşamına yapılan yolculuğun hikâyesi. Bu yolculukta ise bir estetin gözünden kentler, sanat eserleri, romanlar ve gerçek karakterlerle birlikte Sipahi’nin hesaplaşması karşılıyor okuru. Altun’la yeni romanını ve romanın yol haritasını konuştuk. ERAY AK [email protected] A rdıç Ağacının Altında’yı yazarken kafanızda dönen baskın mesele ya da meseleler neydi? Sizin açınızdan nasıl geçmiş bir sürecin hikâyesini okuyoruz yeni romanda? n Roman yazmaya başladığımdan beri daha az roman okur oldum. Onun yerine yazar, şair, sanatçı veya aykırı kişilerin, büyük çoğunlukla İngilizce, yaşam veya özyaşamöykülerini yeğlemeye başlamıştım. Şunu gördüm, o kişilerin yaşamöykülerini biri roman diye yazsa, bu kadarı da olmaz diye editörden fırça yerdi. Romanımda renkli olduğunu düşündüğüm gerçek yaşamöyküleriyle kurmaca yaşamöyküleri düello etmektedir. Sonuçta gerçek hayat, romanlardan daha tuhaf diyebiliriz, demeliyiz. Romana eklediğim Edouard Roditi bölümü için bir açıklama yapmalıyım; o bilgileri Kuzguncuklu Roditi’nin daktilo edilip, henüz kitaplaşmamış notlarından derledim. n Peki, roman yolculuğunuzun neresinde duruyor Ardıç Ağacının Altında? Hangi merhalelerden geçmiş ve nereye varmış görüyorsunuz kendinizi? n İlk romanımı yazdığımda elli yaşındaydım, edebiyat arenasına inmek için erken sayılmaz. Romana yıl başında başlamayı düşünüyordum, FETÖ’cülerin 15 Temmuz girişimini yaşayınca kendimi tutamayıp temmuzda başladım, böylelikle kendime belki de bir terapi uyguluyordum. Ardıç Ağacının Altında’yı yazarken daha çok eğlendim, o daha çok içime sindi. Bir kategorizasyon yapacaksam olgunluk dönemi yapıtım demek isterim. n Ardıç Ağacının Altında’ya gelmeden önce iki novella okuduk sizden: Sol Omzuna Güneşi Asmadan Gelme ve Buraları Rüzgâr Buraları Yağmur. Fakat yeni roman epey hacimli. Kitap İçin’deki yazılarınızdan konu üzerine düşündüğünüzü biliyoruz. Sorum şu: Zihinde dolaşan bir hikâyeyi hangi formda ele alacağınızı ne belirliyor? n Roman 270 sayfa, bu kalınlığa “hacimli” dememeliyiz. Paul Auster bir söyleşisinde, “Ben ilhamı beklemem, o gelir beni bulur,” demişti. Sürekli okuyan, sanatla iç içe olan ve fırsat kalırsa yazan bir insanım. İlham geldikten sonra onun alt açılımı zor değildir ama en çok okuduklarımdan beslendiğim doğrudur. “MEKÂNLAR DA BİRER KARAKTER” n Roman, kahramanınız Erkan Sipahi’nin yaşamına yapılan bir yolculuk. Daha doğrusu Sipahi’nin, bir ardıç ağacı altında kendiyle hesaplaşmasını okuyoruz anlattığınız hikâye boyunca. Bu hesaplaşmada izini sürdüğünüz, üzerine düşündüğünüz duygular nelerdi? n Birikimli insanın altmışını aştıktan sonra kendisiyle hesaplaşması kaçınılmazdır. İnsanlar o süreçte kazandıklarından çok kaçırdıklarına hayıflanıyor. Ve eminim büyük çoğunluğu, “ben daha iyi bir insan olabilirdim” demiyordur. Romanın son bölümünü bu duyguyu ön plana çıkarmak için bir masal havasında yazdım. n Peki, bu hesaplaşmanın durağı olarak bir ardıç ağacını seçmenizin nedeni neydi? Daha doğrusu bu ağacı sizde özel kılan nedir? n Ardıç ağacı yalnız yaşayan, uzun ömürlü ve aykırı bir bitkidir. Ardıç nam bir gizemli kuş tohumlarını yemedikçe o üreyemez. Tohumlar yiyilip kabukları kuşun dışkısıyla toprağa karışınca çimlenme süreci başlar. Şaman ağacıdır; halk, yapraklarından medet umar. İlaç endüstrisinde ve yemeklere tat vermede de kullanılır. Bulunduğu yerde çevresi bomboştur, sanki diğer ağaçlar korkudan yanına yaklaşamaz. Hüzünlü ama erdemli bir duruşları vardır, insanların onları dert ortağı, sırdaşı bellemesi doğaldır. n Ardıç Ağacının Altında aynı zamanda bir kent(ler) kitabı... Romanlarınızı yazmadan önce hazırlık dönemlerinde geziler yaptığınızı biliyoruz. Bu roman için böyle bir gezi düzenlediniz mi? n Bu roman için yeniden Tirebolu’ya, Samsun’a, Eskişehir’e ve Urfa’ya gittim. Avrupa’da Bruges, Colmar ve Cenova’yı arşınladım. Romanlarımda mekânlar da birer karakterdir, onları hakkıyla yansıtmam için görmem veya dostluk tazelemem gerekir. Ayrıca gezilere çıkarsam, onların beni ilham açısından ödüllendireceğini düşünürüm. VEDAT ARIK “BİR BÜYÜK KİTABIN, DEĞİŞİK BÖLÜMLERİNİ TAMAMLIYORUM” n Yazdıklarınız, okur romanları oldu her zaman. Ardıç Ağacının Altında’da ise bir estetin duruşunu sezmek mümkün (mü?) Katılır mısınız? Bu bağlamda yeni romanınızı diğer romanlarınızdan farklı yerde tutan unsurları da konuşmak isterim... n Bir de birikimli okur için yazdığım iddia edilir. Anlatıcılarım varsıl ve birikimlidir ama çevrelerinde her türlü insan vardır. Hadi oturayım da birikimli okur için roman yazayım demem. Ancak birikimli okurlar tarafından benimsendiğim için onur duyarım. Sanırım bu karakter kitlesi nedeniyle AngloAmerikan >>okurlar tarafından tercih edilen bir yabancı yazar oldum. Nihayet, bu 14 19 Ekim 2017 KITAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle