Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HENRY JAMES’TEN “AMERİKALI” Amerika’nın Avrupa’yı keşfi... Henry James’in başyapıtı olarak nitelenen “Amerikalı”, kahramanı Christopher Newman üzerinden detaylı bir Avrupa okumasına girişiyor. ERAY AK erayak@cumhuriyet.com.tr A merikalı için genel çerçevede “bir gezi romanı” demek mümkün ancak bu gezinin içeriği, amacı ve bu gezi sırasında yaşananlarla roman da, yazarı Henry James’in anlatmak istedikleri de farklı bir noktaya taşınıyor. Daha doğrusu James, Amerikalı’yı bu “farklı” noktaya varabilmek için yazıyor. Bu noktada ise bizi gerçek anlamıyla kültürel farklılıklardan doğmuş bir çatışma ortamı karşılıyor. Çatışmanın ortasından da James’in bir “tip” olarak niteleyebileceğiniz kahramanı Christopher Newman bildiriyor bize. İlkin 1848’de yayımlanıyor Amerikalı. Romanın kahramanı Newman da o zamanlar dünyanın yükselen yeni değeri olarak görülen Amerika’dan çıkmış bir “yeni insan” olarak karşımızdadır. Ülkesinin o dönem için üzerinde taşıdığı tüm değerlerin, niteliklerin cisimleşmiş hâli gibidir âdeta kahramanımız. O nedenle Newman’ı “önemli bir tip” olarak nitelemekte bir sakınca yok. Üstelik Henry James, kahramanının isminden başlayarak bu tipi yaratmaya başlamış. İngilizce karşılığı olarak Newman’ı düşündüğümüzde hâlihazırda “yeni insan” karşılığını da almış oluruz zaten. Günümüzden bakıldığında basit gibi görünen bu isim sembolizasyonunun bir diğer boyutunu da kahramanımızın adı “Chirstopher” meydana getiriyor. Kahramanımız, romanın henüz başında biriyle tanışırken, karşısındaki ismini garipseyince “Christoher Colombus adını hiç duydunuz mu?” diye sorar ona. Bu, romanın diyalog akışında küçük bir hatırlatma gibi görünse de altmetinde ve romanın ilerleyen safhalarında anlayacağımız gibi daha büyük bir sembolün sırtlayıcısıdır aynı zamanda. Christopher Newman da tıpkı Christoher Colombus gibi bir keşif için görevlendirilmiştir yazarı Henry James tarafından. Bu keşfin rotası da Avrupa olacaktır. Rotanın merkezinde ise kültürsanat dünyasının başkenti Fransa ve Paris... ‘’KÖYDEN İNDİM ŞEHRE’’ Bu yolculuğun da, bu yolculuğun merkezinde Fransa’nın bulunmasında da Christopher Newman özelinde anlamları var. Kitabı yayıma hazırlayan, aynı zamanda Henry James romanlarını Amerikalı özelinde açıklayan bir sunuş yazısı da kaleme getiren Aslı Güneş’in bu seyahatin merkezinde neden Avrupa, özellikle de neden Paris olduğunu anlatan şu cümleleri, Newman’ın bu “keşfe” sürüklenmesinin, deyim yerindeyse zorunluluklarını da bir anlamda bize açıklar. “Açıktır ki (o dönem için) Amerika Avrupa’ya göre taşradır,” diyor Güneş. “Amerikalıların romanlardan, resimlerden, seyahat kitaplarından öğrendikleri büyülü coğrafya olan Avrupa, Amerika’da olmayan her şeydir; tarihtir, kültürdür, estetiktir, aristokrasidir.” İşte tam da bu nedenle Newman, dünyanın yükselen yeni değeri ve fırsatlar ülkesi olan Amerika’da çeşitli işler peşinde koşturarak henüz otuz beş yaşında olmasına karşın muazzam bir servetin sahibi olarak Fransa’ya gelir. Görünürdeki amacı elbette kazandığı paralardan bir kısmını da olsa harcamak, eğlenmek, gezmek, hiç yoksa değişik “şey”ler görmektir. Ancak Henry James’in kendisine çizdiği kaderle birlikte yaşamı farklı nokalara savrulacak, kendini bir anda Amerka’nın zengini ve saygı göreniyken, Avrupa’nın yine zengini ama bu kez hor görüleni, alay edileni, aşağılananı olarak bulacaktır. Newman’ın Paris sokaklarında, müzelerinde, salonlarındaki ilk halleri bu bağlamda tam anlamıyla “köyden indim şehre’’ komedilerini hatırlatır bize. Kahramanı için uygun gördüğü böyle bir yazgıyla Henry James’in vurgulamak istediği; o dönem için kendi tarihi ve kültürü olmayan Amerika’nın, bu köksüzlüğüyle devam ederse sonunun nereye varacağı. Newman’ın verdiği mücadelenin adına bu anlamda bir varoluş savaşı diyebiliriz. Newman, Avrupa’yı gezip görerek edineceği kültür ve güçle kendini tıpkı kendi topraklarında olduğu gibi yeniden var edecektir. Meselenin biraz daha derinlerine inip sosyolojik boyutlarıyla birlikte baktığımızda ise Christopher Newman’ın mücadelesinin adını burjuva ve aristokrasi savaşı olarak koymamız gerekir. Yine Newman üzerinden yürürsek; “cahil” bir zengin olarak “soylu” aristokratların dünyasında kabul görme kavgasıdır onun verdiği. Sonuç olarak Amerika’yı yeniden keşfetmek değil belki ama fethetmek görevini yüklemiş Henry James kahramanın omuzlarına. Böylelikle Christopher Newman, kendini kültürel anlamda da geliştirmek ve kendine tutunacak, büyüyecek bir kök bulmak zorunda olan Amerika’ya “örnek” olarak yeniden doğar romanda. “İtiraf etmeliyim ki, burada kendimi hiç akıllı hissetmiyorum. Önemli yeteneklerim bir işe yaramıyor gibi geliyor bana,” derken kahramanımız, tam olarak yukarıda bahsettiğim türden bir geriliği ifade eder. Henry James’in Amerikalı’sı bu bağlamıyla dönemi anlamlandırma adına çok önemli bir yerde durur. Bu önemi meydana getiren unsurlardan bir diğeri de Amerikalı’nın pek çok farklı okumaya kapı aralayan bir roman olması. Sadece yayımlandığı dönem üzerinden değil bugünden bakılarak da üzerine epey söz söylenebilir. n Amerikalı / Henry James / Çeviren: Mustafa İrfan Seyrek / Ayrıntı Yayınları / 446 s. KItap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç l Genel Yayın Yönetmeni: Murat Sabuncu lYayın Yönetmeni: Turhan Günay l Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Abbas Yalçın l Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı l Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. l İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 l Cumhuriyet Reklam: Reklam ve Pazarlama Direktörü: Ayşe Cemal l Reklam Müdürü: Ayla Atamer l Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 l Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. l Yerel süreli yayın l Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. l 38 Eylül 2016 OKURLARA Orta Deniz’in Yapımı “A kdeniz tarihi, toplumsal, kültürel ve başka tür kimliklerin çeşitli topluluklar oluşturması ihtimalini reddetmeksizin, yerler içinde ve arasında değişen insan ve deneyim ağlarının hiç durmadan farklı görünümlere bürünen kaleydeskopunu sunar” diyen Cyprian Broodbank, MÖ 2 milyonMÖ 500 arasını kapsayan “Orta Deniz’in Yapımı”nda, Akdeniz’le ilgili büyük bir bilgi kazısına girişiyor. Yazar, kitap boyunca Akdeniz’i Akdeniz yapan şeyleri anlatırken pek çok disiplinle beraber, arkeoloji ve tarihyazımını buluşturuyor. Ali Bulunmaz değerlendirdi Broodbank’in önemli yapıtını. Andrew Miller, “Özel Bir Acı” ile okurunu, heyecan verici ve felsefi boyutları da olan fantastik kurgunun içinde bir yolculuğa davet ederken dönemin Avrupası’nın ruhu ve sosyokültürel yapısına da perde aralıyor. Reyyan Bayar tanıtıyor kitabı. “Cranford”, 19. yüzyıl İngiliz edebiyatının önemli yazarı Elizabeth Gaskell’ın İngiliz taşrasına kadınlar arasındaki dostluklar üzerinden bakan romanı. Gaskell’ın feminist ütopyasını Büşra Bakan tanıtıyor. Öyküleriyle tanıdığımız Nalan Kiraz’ın yeni yayımlanan kitabı “Günindi” adını taşıyor, Kiraz’ın romana doğru sürdürdüğü temkinli geçişin son ve en büyük adımı gibi görünüyor kitap. Ece Karaağaç değerlendirdi. Alastair Bonnett, “Harita Dışı”nda, çoğunluğun gitmediği coğrafyalara yollanarak insanların yerlerle kurduğu ilişkileri irdeliyor. Derya Çakır bakıyor Bonnett’ın kitabına. Bol kitaplı günler... turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap