23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CYPRIAN BROODBANK’TEN “ORTA DENİZ’İN YAPIMI” Erken Akdeniz’in uzun tarihi Cyprian Broodbank, MÖ 2 milyonMÖ 500 arasını kapsayan “Orta Deniz’in Yapımı”nda, Akdeniz’le ilgili büyük bir bilgi kazısına girişiyor. Yazar, kitap boyunca Akdeniz’i Akdeniz yapan şeyleri anlatırken pek çok disiplinle beraber, arkeoloji ve tarihyazımını buluşturuyor. alİ bulunmaz alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr N e zaman bir yerlerde Akdeniz’in adı geçse o anda, anmadan yapamayacağımız bir isim karşımıza çıkar: Fernand Braudel. Tarihyazımı denince akla ilk gelenlerden biri olan, Annales Okulu’nun en bilindik simalarından Braudel, yaptığı araştırmalar sonucu Akdeniz’in, tarihin hem dışında hem de içinde kaldığını söylemişti. Geçmişin ve günümüzün sürekli karşılaştırıldığı bu coğrafya, sınırlarının tamamından insanlığa seslenen ve hiç bitmeyen bir şarkıydı ona göre. Söz konusu şarkı, bazen bir iç deniz bazen de büyük bir göl olarak nitelenen Akdeniz için yolculuklarda veya günlük yaşamda, zamanın nasıl geçtiğini anlayamamanın aktarımı gibi. Bu “zamansızlık”, Braudel’e göre Akdeniz’in sınırsızlığından kaynaklanır. Akdeniz’in eskiden “tek başına bir evren” olarak nitelendiğini hatırlatan tarihçi, sınırsızlığa da gönderme yapar. Braudel, sınırsız ve zamansız yapısını, Akdeniz’in fakirliği ve gizli zenginliğiyle bir arada düşünür. Tarihçiler için “tuzak” dediği göl algısı ve ona asıl varsıllığını sağlayan iç deniz adlandırması, Braudel’in tarafından beraber ele alınır. Aktardığı bütün ayrıntılar (batık türleri, avlanma şekilleri, bitki örtüsü, yemeiçme alışkanlıkları, zanaatkârlık, köyler, şehirler ve uygarlıklar...), bahsi geçen fakirliğin ve zenginliğin betimlenmesine yardım eder. Bunlar aynı zamanda Braudel’in “canlı anı” dediği gerçeği getirip önümüze koyar. Yıllar içinde değişse de tarihsel olan ve kimi aşınmalara rağmen hangi kıyısına gidilirse gidilsin, kültürel sürekliliği öyle veya böyle devam eden bir denizle yüzleşeceğimizi söyler. Bütün bunlar, Akdeniz’in gerçek hikâyesidir. Orada denizi seven ama okyanusa açılmaktan çekinen insanların da deniz endüstrisinin bel kemiğini oluşturan gemiciliğin ve balıkçılığın ilk adımlarının öyküsünü de buluruz. Akdeniz’in sınırları kâşiflerin, kazanç hırsının, ölçüsüz politikacıların, kavgacı devletlerin ve uygarlıkların hikâyelerini de barındırıyor. Bugünden bakınca yapılması imkânsız gibi duran seferlerin, kazanılması olanaksız görünen zaferlerin de beşiği Akdeniz. Braudel, bütün bunlara, disiplinlerarası ve karşılaştırmalı tarihyazımıyla yaklaşıyordu. Braudel, insanlık tarihinin miladı saydığı Akdeniz’in, geçmişiyle bugününü kıyaslayarak inceler. Kendisini tek bir alanla sınırlamazken tarihte ortaya çıkan ve günümüzde kalıntılarına rastladığımız Akdeniz’e özgü kimi buluntuların, önünü ve arkasını tüm ayrıntılarıyla ele alır. Dolayısıyla kendisinden önceki tarihçileri göz ardı etmeden, yeni verilerle birlikte bir tarihyazımına girişir: Olguları, olayları, toplumları ve uygarlıkları derinlemesine; nedensonuç bağlantısı içinde irdeler. Jean Guilaine ve Pierre Rouillard, Bellek ve Akdeniz kitabına yazdığı önsözde şöyle diyor: “Uzmanların kaçtığı, cevap bulma imkânına sahip olmadığı için hiç sormamayı, gündeme getirmemeyi tercih ettiği son derece yerinde soruları ortaya attığı, benzerlikleri vurguladığı, koşutlukları belirttiği için Braudel’e teşekkür borçluyuz aslında.” “Canlı anı” dediği Akdeniz konusunda Braudel’e teşekkür borçlu olanların başında arkeologlar geliyor. Onun kurduğu tarihsel bağlantılar ve Akdeniz’e dair anlatımlar, arkeologların önünü Fernand Braudel, insanlık tarihinin miladı saydığı Akdeniz’in, geçmişiyle bugününü kıyaslayarak inceler. hayli açtı. Braudel’in çalışmalarını kendisine çıkış noktası olarak alan, Cambridge Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Başkanı ve McDonald Arkeoloji Enstitüsü Direktörü Cyprian Broodbank’in yazdığı Orta Deniz’in Yapımı, bunun en önemli kanıtlarından biri. “BARBARLIĞIN TARİHİ”YLE YOĞRULAN COĞRAFYA Broodbank, “Başlangıçtan Klasik Dünya’nın Doğuşuna Kadar Akdeniz’in Tarihi” alt başlığını verdiği kitabında, Akdeniz kültürünü oluşturan sıra dışı toplumları, bölgenin ekonomisini, tarih zenginliğini anlatırken sınırı, MÖ 2 milyonMÖ 500 arası diye belirliyor, tıpkı Braudel gibi başka disiplinleri de işin içine katıp gerçek hikâyelere yöneliyor. Bir bilgi deryası olan kitabında Broodbank, Camus’nün “güneşin felsefesi” dediği Akdenizliliğin, tarihsel arka planına arkeolojiden yola çıkarak ulaşmaya çabalıyor. Yazar, esas olarak “İnsanlar neden bu deniz etrafında ve onunla birlikte yaşamaya girişti?” sorusunun peşine düşüyor. Yani bir anlamda “Akdenizlilik nedir?” diye soruyor. Bu sorulardan hareketle izini sürdüğü yanıtlar, Broodbank’i zamanın derinliklerine, var olan ve keşfedilmeyi bekleyen bilgilerle birlikte tahminlere; karayla denizin iç içe geçtiği bu coğrafyanın geçmişine doğru bir yolculuğa çıkarıyor. Denk geldiği ve bize sunduğu şey ise Akdeniz’in, tarihî ve kültürel bereketi: “Bu kitap, türümüzün ortaya çıkmasından çok önce başlayıp klasik dünyanın oluşumuna dek süren erken geçmişi ve ortasında deniz bulunan bir ökümenin (meskun dünyanın) sayısız parçadan dövülerek mavi bir gezegen için nasıl yol haritası haline geldiğini konu alır.” Bir bakıma, Akdeniz’den geçen yol, insanlığın bugün ulaştığı noktaya hangi aşamalardan sonra vardığını anlatır. Broodbank’in araştırmasını özel kılan, Akdeniz’i, geçmişi ve güncelliğiyle değerlendirmesi. Antik dünyanın sirenleri ve bugüne kadar uzanan kimi çatışmaların izleri bir arada yer alıyor kitapta. “Tarihöncesi” denen dönemde ve sonrasında Akdeniz’de neler yaşandığına odaklanan yazar, söz konusu zaman diliminin “Erken Akdeniz Tarihi” olduğunun altını çiziyor. Bu dönem; bölgede tarımın, denizciliğin ve ticaretin başlamasına, devletlerin ve siyasetin ete kemiğe bürünüşüne işaret ediyor. Uzak gibi duran bu tarihin, aslında hayli yakın olduğunu söyleyen Broodbank, Akdeniz çevresinde kazı yapan arkeologların, adı geçen dönemi incelerken kendisini kuyunun dibinde bulma ihtimalinin yüksek olduğunu hatırlatıyor. Oradan kurtulmayı sağlayacak olansa denizi merkeze almak. İşte Broodbank de Orta Deniz’in Yapımı’na buradan başlıyor. Böylece Akdeniz, “barbarlığın tarihi”yle yoğruluyor; yazar, “barbar”ın Libyalı bir çoban, Antik Yunan’da “öteki”, Perslerde “soylu” gibi anlamlarına göndermede bulunurken Akdeniz civarının kültürel zenginliğini gündeme getiriyor. Kalıntılar arasında gezinirken beliren ve yazarın, “kadim merak” dediği araştırma güdüsünü tetikleyen de o zenginlik. Buluntu çokluğu, Akdeniz için fikir yürütmeyi ve uygarlıklar üzerine kalem oynatmayı da sağlıyor. Orta Deniz’in Yapımı, böyle büyük ve tarihsel bir seyahatin ürünü. Başka bir deyişle Akdeniz arkeolojisiyle ilgili kapsamlı bir başvuru kaynağı. “AKDENİZLEŞME” SÜRECİ Broodbank, kitabıyla Akdeniz’in doğal ortamından enkazlarına, tarihi koruyup kollayan coğrafi şartlarından kimi zaman pek çok şeyi gizleyen yapısına, metin ve imge zenginliğiyle bütün bunların tasvir edilmesine kadar geniş bir yelpazede gezinirken bir hatırlatma yapıyor: “İnsanların bizim araştırmalarımıza yararlı olmak için değil, kendi dünyalarını düzene koymak amacıyla yazdığını, yazının da en başta toplumun elit mensuplarını hedeflediğini aklımızda tutmamız gerekir.” Akdeniz araştırmaları, kaynak zenginliği kadar büyük boşlukları ve yorum farklılıklarını da gündeme getiriyor. Broodbank, zaman ve mekâna dair boşlukların, yıkıcı bir dengesizlik yarattığını da söylüyor. Bu, aynı zamanda Akdeniz’in nefes alıp verdiğinin de bir göstergesi. Kuzey Afrika’dan Güney Avrupa ve İsrail’e kadar uzanan coğrafyada da o “boşluğa” rastlıyoruz. Broodbank bunun nedenini, bakış açısı hatasıyla veya güçlü ya da hızlı değişimlerle açıklamaya çalışıyor: >>“Akdeniz tarihi, toplumsal, kültürel ve başka tür kimliklerin çeşitli topluluklar oluşturması ihtimalini 12 8 Eylül 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle