Katalog

KITAP KİTAPÇI Hazırlayanlar: AYTÜL AKAL, ÇİĞDEM GÜNDEŞ, MAVİSEL YENER Tilki Tilki Saat Kaç / Refik Durbaş / Resimleyen: Burcu Yılmaz / Can Çocuk / 2016 / 56 s. / 810 Biraz şiir, biraz fabl, biraz masal… Kitaptaki şiirmasalların baş kahramanı, tilkiler. Hani şu fabllerden bildiğimiz kurnaz tilkiler. Eh, kurnazlık varsa kandırılacak birileri gerek, öyle değil mi? O zaman kurt da girsin masala. Aslan da horoz da keçi de maymun da…“Kar yuvası ormanda/ arkadaş olmuş nasılsa/ bir kurtla bizim tilki” diye başlıyor masalın biri. “Tilki ile aslan bir gün/ yakın arkadaş olmuşlar/ kurdu da alıp aralarına/ birlikte ava çıkmışlar” diye başlıyor bir diğeri. Usta şairin kaleminden süzülüp gelen dizeler, on ayrı şiirmasalda okurlarını bekliyor. Dedemin Sihirli Mutfağı / Aytül Akal / Resimleyen: Emel Alp Sarı / Doğan Egmont / 2015/ 26 s. / 6+ Sevimli bir kız çocuğu ile birlikteyiz. Bize dedesinin mutfağını anlatıyor. Öyle bildiğiniz mutfaklara benzemiyor bu mutfak. Biraz sihirli. Biraz olur mu, çok sihirli, çok renkli, çok hareketli. Kapısını usulca aralasak mutfağın, bir göz atsak; acaba bu kızın dedesi sihirli mutfağında neler neler yapıyormuş, Aa o da ne? Küçük kız dedesinin yaptıklarını değil yapmadıklarını anlatmış. Örneğin, çok güzel hamur açarmış dedesi ama kek yapmazmış. Renk renk çiçekleri varmış mutfakta ama onları hiç sulamazmış. Kocaman bir fırını varmış ama orada kurabiye pişirmezmiş. Ne ilginç, değil mi? Ne yapıyor acaba bu becerikli dede sihirli mutfağında? Emel Alp Sarı’nın rengârenk, canlı ve neşeli resimleriyle şenlenen “Dedemin Sihirli Mutfağı”nı merak ettiniz mi? E haydi öyleyse açın kapıyı, siz de sihirlenin, renklenin… İyi okumalar! Dostluk Gemisi / Çiğdem Kaplangı / Resimleyen: Elif Balta Parks / YKY / 2016 / 56 s. / 7+ Gece ile Gündüz’ün en büyük eğlencesi, yeryüzünde yaşayan insanları izlemekmiş. Bir gün Doğu topraklarının imparatoru, Batı’nın Sultanı’na hediyeler göndermiş. Bunun üzerine Batı’nın Sultanı da bir Dostluk Gemisi hazırlatmış ve gemiyi armağanlarla doldurmuş. Böylece iki ülkenin hükümdarı birbirini dostça selamlamak istemiş. Gece’ye sorarsanız, ancak gece ile gündüz dost olabilirmiş, insanların dostluğu ise gösterişten başka bir şey değilmiş. “İnsanlar ne anlar dostluktan!” demiş ve bunu dostu Gündüz’e kanıtlamaya karar vermiş. Dostluk Gemisi Doğu topraklarına ulaşıp armağanlarını bıraktıktan sonra dönüş yolundayken rüzgârla fısıldaşmış, dalgalarla anlaşmış. Böylece denizde büyük bir fırtına patlak vermiş. Dostluk Gemisi, dalgaların gücüne karşı koyamamış. Gündüz ise mışıl mışıl uyuyormuş o sırada. Gemi batınca gemicilere neler mi olmuş? İşte orası masalsı öyküde. Gece mi kazanır, gündüz mü? Kim haklı, kim haksız? Yazarın, kitabın son sayfalarında yer alan notunu okuduğunuzda, anlatılanların hiç de masal olmadığını anlıyorsunuz. Meğer Dostluk Gemisi gerçek bir gemiymiş ve 1889’da Osmanlı İmparatorluğu’ndan yola çıkarak Japon İmparatoru Meiji’ye II. Abdülhamid’in armağanlarını götürüyormuş. İşte böyle, bazı masallar gerçek de olabiliyormuş. Astronot Kutup Ayısı / Gönül Simpson / Resimleyen: Rıza Türker / Yeşil Dinozor / 2015 / 32 s. / 47 Küçük kutup ayısının yaşadığı ülkede her yer bembeyaz. Ama işe bakın ki o, siyahı seviyor. Bu yüzden geceleri ayı ve yıldızları seyrediyor. Bir sürü de soru dolaşıyor kafasında. Gökyüzünde kaç yıldız var? Ay sıcak mı yoksa soğuk mu? Yıldızları tek tek sayan olmuş mudur acaba? Küçük kutup ayısı gece gökyüzünü izlemek için gündüzleri uyuyor, gece uyanık kalıyordu. Diğer hayvanlar ise gece uyuduğu için küçük kutup ayısının arkadaşlık edecek kimsesi yoktu. Ama geveze fok, onun tek amacının uzaya gitmek olduğunu öğrenince bu dileğini yerine getirmek için ona yardım etmeye çalışır. Küçük kutup ayısının gökyüzüne gidip gitmediğini merak ediyorsanız özenle hazırlanmış bu kitabı alın, hemen okumaya başlayın. Üstelik kitabın son sayfalarında, kutuplarda yaşayan hayvanlar hakkında ilginç bilgiler de var. D’nin Mektupları / Nazlı Deniz Güler / Resimleyen: Oğuz Demir / Kırmızı Kedi Çocuk / 2015 / 68 s. / 710 Zeze’nin gerçek adı Zeynep. Ama anneannesinin adı da Zeynep olduğu için o kendisine Zeze denmesini istiyor, böylece isimler karışmıyor. Ama Zeze son günlerde çok ama çok mutsuz. Bu nedenle surat ediyor ve yüzü hiç gülmüyor. Neden mi? Çünkü anneannesi hoşçakal bile demeden evden ayrılmış, anne babası da bu konuda ona hiç bilgi vermemiş. Zeze, evde bir şeylerin döndüğünün farkında. Çocuk yerine konup olayların ona açıklanmamasına da çok kızgın. Ama hayatına giren gizemli D, onu gülümsetmeyi başarır. Çantasına, defterinin ya da kitabının arasına mektuplar bırakan D kim acaba? Zeze, sınıfında adı D harfiyle başlayan arkadaşlarını sınar ama gizemli D onlardan biri değildir. Zeze’nin doğum günü çok yakın, acaba o zamana kadar D’nin kim olduğu ortaya çıkar mı? Peki, ya anneanneye neler olmuş acaba? Akıcı dili ve gizemiyle küçük yaş grubunun zevkle okuyacağı bir kitap. Sihirli Değnek / Nisa Leyla / Resimleyen: Neslihan Başkaya / Mühür Çocuk / 2015 / 78 s. / 6+ Dünyaya çocuk bakış açısıyla bakabilen, okuruyla duygu bağı kurabilen elli iki şiir var kitapta. Odağına anne baba ve doğa sevgisini alan kitap, okurunu kucaklamaya hazır. “Mızıkçılık yapan dünya/ Oyuna barışı sokarak oyna,” diyen şair, eğlenceli yorumlarıyla rüzgârı, bulutları, güneşi de konuk ediyor şiirlerine. “Bir bulut hapşırdı mı?/ Geçmiş olsuna gelir/ Bütün bulutlar/ Yağmurlar işte/ Böyle başlar.” Her sayfa, renkli resimlerle destekleniyor. Ina Mağarada (Güzel, Açıkgöz, Cesur Kızlar) / Beatrice Masini / Resimleyen: Desideria Guicciardini / Çeviren: Nükhet Amanoel / Can Çocuk / 2016 / 72 s. / 8+ Dizinin bu kitabında, çocukların okula gitmediği çünkü okulların olmadığı, hatta okuma yazmanın da olmadığı çağlara dönüyor ve kendisini resimle ifade etmeyi seven dokuz yaşındaki cesur Ina’yı tanıyoruz. İcat edilmeyi bekleyen birçok şeyin arasında, resim yapmayı da bile sayabiliriz. Resim de neydi? Kabile üyeleri, Ina’nın yere çizmekten hoşlandığı şekillere bakıp, onun ye yaptığını anlamaya çalışıyordu. Öylesine tutkuyla çiziyordu ki, erkeklerin avlanmakla, kadınların günlük işlerle zaman geçirdiği o dönemde, büyüyüp avcı olmaktan başka bir hedefi olmayan Gob’un, Ina’nın herkesten farklı yeteneğinin ve tutkularının oluşunu kıskanmasına çok da şaşmamalı. Ama ona tuzak kurup çukura düşürmemeliydi. Günlerce ses çıkmadı Ina’dan. Kimse onu aramadı. Alışmışlardı vahşi hayvanların her gün kabileden birini ya da ikisini kapıp götürmesine. Ina’nın da öldüğünü düşündüler. Oysa Ina, çağlar sonrasına kalacak tutkulu bir çalışma içindeydi. Neler oluyordu acaba, o delik nereye açılıyordu? Ina hayatta kalmayı nasıl başardı? Dedektif Rino: Kayıp Penguen Vakası / Pilar Lozano Carbayo ve Alejandro Rodriguez / Resimleyen: Claudia Ranucci / Çeviren: Fatmagül Ezici / Final Kültür Sanat Yayınları / 2015 / 56 s. / 79 Rino, hayvanat bahçesinde yaşayan bir gergedan. Tabelasını asmış, müşteri bekliyor. Hayvanat bahçesinde hırsızlık, cinayet gibi olaylar olmadığından, o da yardımcısı Papağan Paco da sıkıntıdan patlıyor. Tam dedektiflik hayalinden vazgeçecekken iki gözü iki çeşme bir penguen girer kapıdan.Yavrusu kaybolmuştur. Hemen araştırmaya girişirler. Yavru penguen Carloto’nun arkadaşları, zürafa ve kanguruyu sorgular ama bir ipucu edinemezller. Paco onları takip eder ve kütüphaneye gidip bütün gece orada uyuduklarını gözlemler. Peki ama neden? Peki ama Carloto nerede olabilir? Belki de bunu anlamak için penguen gibi düşünmek ve Reno gibi çok tehlikeli bir işe girişmek gerekir. Ah, yoksa Rina mıydı? Rono mu? Bizim Sınıfın Halleri / Pelin Güneş / Resimleyen: Doğan Gençsoy / TUDEM / 2016 / 128 s. / 8+ Togancan’ın sınıfı çok âlem. Öğrencilerin her biri diğerinden eğlenceli, yaramaz, şakacı dalgacı… Kimler yok ki bu sınıfta; parasal konuların uzmanı Servetcan, biraz hareketli biri olan Atakcan, dedesi gibi Kırkpınar başpehlivanı olmak isteyen Boğaçhan, kod adı Eşek Arısı olan Mertefe. Togancan’a göre kızların hepsi aynı; ağlak, şiir, müzik ve bebek hayranı, Berraksu dışındakiler yani. Onun gözleri çok güzel ve diğerleri gibi ağlak değil. Bu hareketli öğrencilerin yaşadıkları da en az kendileri kadar renkli. On sekiz, öyküyle anlatmış Pelin Güneş bu sınıfın hallerini. “Yaz Tatili Anıları”, tatil dönüşü herkesin tatil anısını anlattığı sevimli bir öykü. Sakincan’ın anlattığı ise en büyük ödülü hak edecek cinsten. Diğer öyküleri de siz keşfedin! Diyaloglar çok doğal ve çocuksu. Abartılı konulardan uzak, günlük yaşamın içindeki olayları çok eğlenceli bir dille aktarıyor. Şansa Bak / Michael Byrne / Çeviren: Dilek Şendil / YKY / 2016 / 292 s. / 12+ Kanser olan annesinin ölümünden sonra evi terk eden on iki yaşındaki Bully, Jack adını verdiği köpeğiyle sokaklarda yaşamaya başlar. Sokaklar, tehlikeli ve korkutucudur. Karnını doyurmak için dilencilik yapar, bir yandan kendini korumaya çalışır. Annesinin ona yazdığı sesli kartı arada sırada çıkartıp dinleyerek ona olan özlemini gidermeye çalışırken kartın içindeki küçük kâğıt parçasını fark eder. Annesine ölmeden önce aldığı loto kuponudur bu. Büyük ikramiyeyi kazandığını öğrenen Bully ne yapacak? Yaşı tutmadığı için tek başına ikramiyeyi alamaz. Yanında bir yetişkin olmalı ve kuponu o yetişkinin satın aldığını söylemeli. Bully’nin derdi bu kadarla da bitmiyor. İkramiyenin geçerlilik süresinin bitmesine sadece beş gün var ve Bully bu süre içinde güvenilir bir yetişkin bulmakla kalmayıp tehlikeli adamlara karşı da savaşmak zorunda. İki İsimli Kedi / Linda Newbery / Resimleyen: Stephen Lambert / Çeviren: Meral Alatan / Kırmızı Kedi Çocuk / 2015 / 75 s. / 8+ Kedi’nin sahipleri bir gün onu terk edip gider. Bir zamanlar sürekli dolu bir mama kabı, yumuşacık bir uyku sepeti olan Kedi artık sokaklardadır. İlk günlerde ne yemek bulabilir ne uyuyacak sıcak bir köşe. Ama yaşamak zorundadır ve çabuk alışır sokaklara. Komşu evin kedisi Kızıl Şimşek’in yemeğinin tadına bakmayı dener. Ama Kızıl Şimşek buna asla izin vermez. Kedi, aç, üşümüş ve yapayalnızken Rose adında bir kadına rastlar. Buram buram dostluk kokan bu sıcacık öyküyü okuduktan sonra sokakta karşılaştığınız kedilere biraz daha dikkat edin; belki sizinle tanışmaya gelmiştir. İyi okumalar! n KITAP 2917 Mart 2016