25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

msaslankara@hotmail.com.tr Yazarların öğretmenlik çilesi... Dünya yazınında, bizde birbirinden farklı karakterler aracılığıyla öğretmenlik, meslek olarak da ilgi çekiyor denebilir. Dilimizde hem öğretmenin hem de öğretmenliğin köy enstitülü yazarlarla âdeta doruk yaptığı biliniyor. “Öğretmen yazar” kavramı görece bu kuşağın armağanı. Gözaltılar tutukluluklar, sürgünler, açığa almalar, hatta cinayetler, onların zamanında başlayıp yayıldı, bugünlere geldi. Kemal Varol ile Murat Özyaşar, bunun son örnekleri… Ö ğretmenlik yapan yazarların verimleri üzerinde çokça durmuştum geçmişte, örneklere yer açmıştım. Yazınımızı nakışlayan öğretmenler, onların romanları, romanlardaki öğretmen karakterler, öğretmenin anlatı evrenlerindeki yeri… Gelin 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde bir başka yanıyla daha yaklaşalım konuya. Mahmut Makal’ın Bizim Köy (1950 / Yeni Basımları: Literatür) anlatısıyla atak yapıp yazınımızda farklı boyutta kendine yer edinen “öğretmen” karakteri, yoğun tartışmalara yol açmıştı. Çünkü öğretmen, yönetime karşı muhalif duruşuyla, önderliği ama en çok da örgütçülüğüyle iktidarların korkulu rüyası haline gelmişti süreç içinde. Özellikle köy enstitülü kuşak yazarlarının yazınımızda âdeta bayraklaşıp apayrı cephe açması iktidar için tehlike olarak algılanıyordu. Kayseri’de 1969’da aralarında Fakir Baykurt da olmak üzere öğretmen yazar pek çok aydının bulunduğu etkinlikte Alemdar Sineması’nın yakılmaya çalışılması Sivas’ın bir ön provası olarak alınabilir. Muammer Aksoy’un bu alanda her zaman temel başvuru kaynağı olmaya aday yapıtı Devrimci Öğretmenin Kıyımı ve Mücadelesi (Gündoğan, 1975) onları bize yakından tanıtıyor. Daha sonra Mehmet Türkkan’ın Güneşin Katli (1976 / Yeni Basımları: Kaynak) romanında katledilecek olan bu öğretmen örneğidir bir bakıma. Ne var ki o tarihlerden bugüne geçen yarım yüzyılı aşkın zaman içinde anlatılardaki öğretmen karakterinin sergilediği değişimin görmezden gelinmesi olanaksız. Bu, apayrı yazı konusu kuşkusuz. Ancak dün de bugün de değişmeyen, devlet yönetiminin öğretmene karşı sergilediği güvenden uzak kuşkucu tutum. Bu yüzden öğretmenlik yapan yazarların açığa alınması, gözaltılar, tutuklamalar hep sürdü geldi. Öğretmenlik yapan şair yazar Kemal Varol ile öykücü Murat Özyaşar da bunlar arasında… MURAT ÖZYAŞAR; ÖYKÜDE DERİNLERDEN GELEN İNCELİKLİ SES… Murat Özyaşar, Doğan tarafından yayımlanan Ayna Çarpması ([AÇ], 2008, Dördüncü Basım, 2016), Sarı Kahkaha ([SK], 2015) adlı iki öykü kitabıyla genç Murat Özyaşar öykücüler arasında kendisi için özel alan açtığı kestirilebilecek bir yazar. Eksiltili olduğu kadar sıçramalı anlatım olanaklarından yararlanarak yapılandırdığı öykü evrenlerinde suskunluk; “bağıran suskunluk” (AÇ, 16), “kulakla duyulan suskunluk” (SK, 17) haline gelebiliyor. Bu bakışımlı yapıtlarda yazar, öyküleri gerek evrenler gerekse karakterler bağlamında örtüştürürken girişmelerde simgeler önemli rol oynuyor. Evrenle karakterler arasındaki geçirgenlik, tümünün değilse de önemli bölümünün ayrıca bağlamlı öyküler olduğu kanısı da uyandırıyor. Nitekim sıkça görüldüğü üzere aynı kişilerle benzer olguların öykülerde gezindiği gözleniyor. Cemil Kavukçu öykülerindekine benzer bir tutumla aynı kişilerin ya da simge anlamındaki kişiliklerin farklı öykülerde yeniden yeniden ortaya çıkışı, okurun kafasında oluşan imgelerin birleşmesine de yol açıyor. Topal, Berber Razi, Kâmil, Kaçakçay Kahvehanesi, kaleci, kuyu, Samsun 216, esrar vb. bu gezinen öğeler arasında anılabilir. Aynı zamanda alaysama geziyor öykülerde. Sonuçta öykücülüğün hakkını veren bir genç yazar çıkıyor karşımıza. Özyaşar, hünerini ayağına kıvrak öykü Kemal Varol lemeyle bir çabuk yansıtırken arada soluklanıp da anlatı kurmaya giriştiğinde, ne yalan söylemeli, metin de birden alabildiğine farklı yükseliş sergiliyor. Bu arada sözdizimlerinde, söyleyişte dili kurarken daha farklılıklar yaratmak için çabalıyor. Özetlersek, bilinen yanıyla “selam alıp vermenin yurdu”nda “nefes olmak iste(yen)” (SK, 77, 20), “bizi bize ötecek hikâye”ler (AÇ, 43) kaleme alıyor Murat Özyaşar. KEMAL VAROL; BÜYÜK ANLATICILAR KUŞAĞINA TAZE KAN… Kemal Varol bir şair yazar. Ucunda Ölüm Var ([U], İletişim, 2016) adlı yapıtı roman, ama yazarın şairliği apaçık görülebiliyor yine de. Yaşar Kemal de örneğin şair değildir ama romanlarında şiir döktürmüştür neredeyse. Zaten Varol’un yazınımızdaki bu anlatıcılar geleneğinin ardılı olduğu da belli. Onu Yaşar Kemal’in başı çektiği Osman Şahin, Latife Tekin, Hasan Özkılıç, Hasan Ali Toptaş, Faruk Duman, İnan Çetin, Berna Durmaz vb. yazarlar grubu arasına katmak olanaklı. Gerçekten bu tek yapıt bile yazarın, Türkçede iyi anlatıcılar arasına alınması için yeterli kanımca. Kaldı ki söylen havasıyla örüntülenen, yer yer masalla da örtüşen Ucunda Ölüm Yok, Türkçenin zengin anlatı geleneğine ulanmış yetkin örnek izlenimi bırakıyor. Roman evreninde özel bir yere sahip Ağıtçı Kadın, elli yıl önce tek gece birliktelik yaşayıp türküsünü dinlediği Heves Ali’yi bulmaya girişir. “Anadolu’nun bu son ağıtçısı” (U, 12), “Anadolu’da ölümün mesaisi hiç sona ermediği için” (U, 13) ölülere değil de, onların hikâyelerine ağlıyordur aslında. (U, 25) O da zaten “ebeyken ağıtçı ol(muş)” (62) insanları yaşama doğurturken bu kez onları ölüm yolculuğuna uğurlayıcılığa soyunmuştur. Her arayış bir yolculuk getirmez mi? Ağıtçı Kadının aramaları da Arguvan’dan Konya’ya, Bursa’ya, ötelere uzanacak, okuru farklı konumlanmalarla buluşturacaktır. Yakıcı, sarsıcı bir içtenlikle yaşayadurduğumuz güzelim memleketimizi anlatmak, onu hünerle işlemek… Varol’un yaptığı bu aslında. Durmadan ölmekte olan, yaşamını hep ölülerle sürdürmek zorunda bırakılan Anadolu için çığlık çığlığa koparılan bir ağıt! Kemal Varol anlatısı böylece dikkat çekici bir soyutlayım sunarken, aynı zamanda parmak ısırtacak dönüştürüm de sergiliyor. Bir yazarlık hüneri bu, Kemal Varol’un kaleminden bir başyapıt adayı. TURHAN GÜNAY YA DA TUTUKLU MEMLEKET EDEBİYATI! Önceki yazımı hazırlarken Turhan Günay gözaltındaydı, bu yazıyı gönderirken on iki gündür tutuklu. Giderken savcıya teessüflerini söylemişti. Böyle artık memleketin manzarası… Ya memleket edebiyatı ne durumda? Bunun için Turhan Günay’a bakmak yeterli! Turhan Günay, ülkemizin önde gelen gazetesi Cumhuriyet’in haftalık yayını, yirmi beş yıllık Cumhuriyet Kitap Eki’nin yayın yönetmeni. Cumhuriyet Kitap’ın memleket edebiyatını, hem de tümüyle yansıttığı, üstelik yediden yetmiş yediye bir okur yelpazesine seslendiği göz ardı edilebilir mi?.. Yıllara yayılmış halde genci erişkini, kadını erkeği, ölmüşü yaşayanı, sağcısı solcusu şair, yazar dilimizin tüm yazıncılarını bağrında bir araya getirmeyi başarmış, hepsine de yapıtlarıyla ayrı ayrı yer açmış bir yayından söz ediyoruz. Dünyanın öteki dillerindeki yazarları da bize tanıtmayı görev edinmiş, çocukgenç yazınıyla, tüm sanat türlerine, alanlarına yönelik açılımla, antikçağ yapıtlarına dönük tutumuyla, ressamları çizerleri de içinde yoğuracak biçimde ufuk açmış ya da genişletmiş bir yayın bu. İşte böylesi değerli bir yayının yönetmeni Turhan Günay… Biraz da o insana bakalım… Yirmi yılı aşkın süredir tanıdığım, pek çok yazıncı meclisinde, ülkeye yayılmış yazın etkinliklerinde buluştuğum, sıklıkla olmasa da Turhan Günay baş başa oturup hemen her konuda görüş alışverişinde bulunduğumuz bir dost aynı zamanda. Zaten estetik beğenisiyle, eleştirel yaklaşımlarıyla, okuma üstünlüğüyle, pek çok alana yayılan görevleri, bunların altından kalkmadaki hüneriyle herkes tanıyor Turhan Günay’ı. Bu görünen yanlarının ötesinde onun nasıl ince, özverili, ahde vefa duygusu yüksek bir insan olduğunu da ekleyeyim yeri gelmişken. Tabii yakın çevresinin de çok iyi bildiği çoksesli, çok yönlü, renkli bir kişilik olduğunu da. İşte bu iyi yürekli, içtenlikli, engin gönüllü, çevresine hep yarar taşımış güzel insanın tutuklanması, aynı zamanda bütün bir memleket edebiyatının tutuklanması anlamına geliyor. Yazıncılar duyduk duymadık demeyin; artık hepimiz tutukluyuz! Tutukluyum tutuklusun tutuklu, tutukluyuz tutuklusunuz tutuklular! n 16 24 Kasım 2016 KItap
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle