Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CENgiz kahraman’dan “istanbul kış günlüğü” ‘İstanbul’a kış gelmeden ülkeye kış gelmez’ Fotoğraf tarihçisi ve koleksiyoneri Cengiz Kahraman’ın hazırladığı “İstanbul Kış Günlüğü 1929 ve 1954” konusunun tek kitabı. Çalışmayla hakkında büyük bir kütüphane oluşturacak kadar kitap yazılan İstanbul’un, bin bir yüzünden biri gözler önüne seriliyor. Yakın dönem kışları arasında hafızalardan çıkmayan ve Boğaz da dâhil her yeri, her şeyi donduran 1929 ve 1954 Kış ayları da yayın organlarında olabildiğince yer almış, kişilerin ve ailelerin fotoğraf albümlerinde, fotoğraf sanatçılarının arşivlerinde ölümsüzleşiyor. Kahraman’ın yayın organlarını tarayıp kendi zengin arşivi yanında bazı özel arşivlerden de yararlanarak hazırladığı kitap, bu şehir için yazılmış çok özel bir tarih. Kahraman’la kitabını ve efsane kış aylarını konuştuk ERAY AK erayak@cumhuriyet.com.tr itabın girişinde yer alan yazınızın başlığı; “Fotoğraflarla Tarihe Bakmak”. Kitaptaki öznemiz de fotoğraflar ve fotoğraflar eşliğinde İstanbul tarihinde efsaneleşmiş kış günlerine gidiyoruz. Nasıl bir malzeme veriyor fotoğraf tarihi alımlamada bize? Ya da şöyle sorayım: Fotoğraf neden önemli? n Kitap, yazılmış bir metne uygun fotoğraflar ekleyerek değil, uzun yıllar boyunca bir araya getirmeye çalıştığım fotoğraflar için nasıl metin yazarım diye düşünerek ortaya çıktı. Fotoğrafın, özellikle iyi çekilmiş fotoğrafın gücü, okuyucuya sayfalarca yazılmış bir metinden daha fazla şey anlatabilir. 1929 ve 1954 yıllarına ait fotoğraflar, bize sadece o günlerin gündelik hayatına dair bilgiler vermekle yetinmez. Sosyolojik veriler, mimarlık ve şehir tarihi, K 8 araştırmacılar için görsel malzeme de barındırır. Herkes kendi ilgi alanına göre fotoğraf okumaları yapabilir. Bu nedenle fotoğraflar bize, tarihe objektif bakabilme olanağı da sunar. n Peki, nasıl bir tarihi anlatmaya çalışıyorsunuz bize bu kitapla? Soğuk olduğu kesin ama bunun dışında başka nelerden söz edebiliriz? n 1929 ve 1954 yıllarında şehrin sıkıntılarındaki ortak özellikler, karaborsa ve ulaşım. Özellikle 1929’da şehrin o zamanki sınırları dışında kalan, bugün için bize çok yakın olan Erenköy, Göztepe gibi semtlere, yiyecek göndermek büyük bir çaba gerektiriyor. Günümüz İstanbulu’nu düşündüğümüzde bu bize inanılmaz gelebilir ama Beşiktaş Yıldız’a, aç kalan kurtlar inmiş ve bu bölge dönemin basını tarafından şehrin dışı olarak değerlendirilmiş. “1929’DAKİNE BENZER BİR OLAY 1954’TE DE YAŞANDI” n Nasıl bir çalışma süreci izlediğinizi de öğrenmek isterim. Bu kitabın elimize aldığımız şekle gelene kadar nasıl bir macerası oldu? Bu süreçte en çok hangi kaynaklardan ya da kimler den beslendiniz? n Ben fotoğraf koleksiyoneri ve araştırmacısıyım. Başlangıçta sadece baktığımda hoşuma gittikleri için bir araya getirdiğim fotoğrafların hikâyelerini de merak ettim. Özellikle foto muhabirlerinin çektiklerinin bir bölümü, dönemin gazete ve dergilerinde yayımlanmış. Bu nedenle uzun yıllar kütüphanelerde, gazete ciltlerindeki fotoğrafların hikâyelerinin peşine düştüm. Bu aralar fotoğrafların hikâyelerini anlatan bir kitap için çalışıyorum ve yakın zamanda yayımlamayı umuyorum. İstanbul Kış Günlüğü 1929 ve 1954 kitabım da fotoğrafların karşılıklarını bulma çabası olarak başladı ve şehrin belleğine kazınan bir olayı, dönemin basının anlattığı gibi anlatmayı denedim. Dönemin gazete ve dergileri, ayrıca İstanbul hakkında yazmış olan kitap ve makalelerden de yararlandım. n Bir öncesi olduğunu da biliyoruz: “1929 Kışı Bir Şehir Efsanesi”... n Önceki kitap daha çok fotoğraf albümü şeklinde tasarlanmıştı. 2008’de yayımlandıktan sonra o yıl sonunda baskısı tükendi ve yeni baskısı da yapılmadı. Kitap yayımlandıktan sonra, zaman içerisinde çok daha fazla fotoğraf ve bilgiye sahip olmuştum. 2014’te Yapı Kredi Yayınları’na, kitabın yeni baskısını yapmayı düşünürler mi diye sordum ve aldığım olumlu cevapla da kitabı yeniden yazmayı düşündüm. 1929’dakine benzer bir olay 1954’te de yaşanmıştı. İstanbul Kış Günlüğü kitabını 1929 ve 1954 yıllarını anlatan iki ayrı bölüm olarak tasarladım. 1954 için Türkiye’nin önemli fotoğrafçılarından Ozan Sağdıç’ın fotoğraflarını çekerek tanıklık ettiği Kabataş önlerine gelen buzlara ayrı bir bölüm yapmak benim çok sevindiğim bir iş oldu. Ben İstanbul Fotoğraf Müzesi’nin küratörlüğünü yapıyorum. 2013’te müzede Ozan Sağdıç için hazırladığımız sergi üzerine çalışırken uzun ve keyifli sohbetler yapma şansına eriştim onunla. Bu sohbetlerden birisinde Kabataş Lisesi’nde öğrenciyken 1954’te Boğaziçi’ne gelen buzları da fotoğrafladığını öğrendim. >> 31 Aralık 2015 KItap