Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SİMGE ÖZER PINARBAŞI’NDAN “DANTE’Yİ BETİMLEMEK” Dante’nin dönüşümlü figürleri EVRİM SEKMEN esim ile edebiyat ilişkisi on dokuzuncu yüzyılda, salonlarda edebiyatçı ve ressamların bir arada yaşadığı seçkin ortamlarda birbirini besleyen ve destekleyen bir yapı gösterir. Edebiyat kelimelerle resim yaparken resim de öykücü anlatımıyla edebi referanslardan payını alır. Ressamların fırçaları, romantizmin doruğunda edebi eserlerden etkilenir, hayat ve onun büyülü görüntüsü tuvallerde yansımasını bulur. Edebiyat ve resmin yakınlığı, fotoğrafik imgenin yaşantıya eklemlenmesiyle kesintiye uğrasa da romantizmin edebiyatı besleyen damarı resimsel etkinin yolunu açtı. Bu dönemdeki edebi ürünlerin çokluğu ve aşkınsallığı resme de yansır. Burjuvanın desteklemesiyle sanat, özerk bir alan olma yolunda önemli adımlar atar. Konuyu, romantizm ve sonrasıyla sınırlamak yerine imgenin görme ve görülme üzerinden yazdığı tarihin çok eskilere dayandığını ve dinle bağlarının çok sıkı olduğunu vurgulamak gerekir. Dante Alighieri, bu noktada bize güçlü referanslar sunar. Dante, bireyciliğin ve özgürlüğün doğduğu yakın Rönesans’a geçişte önemli bir uğrak. Sanat tarihçisi Simge Özer Pınarbaşı’nın Dante’yi Betimlemek kitabı, İlahi Komedya’yı konu edinen resimleri bir araya getiren titiz bir çalışma. R EZOTERİZMİN KÖKLERİNE İNİŞ İlahi Komedya’daki konular kaynağını dinsel öykülerden alsa da Dante’nin ve Vergillius’un cehennemin katlarında geçen öyküsü Ortaçağ’dan Rönesans’a açılan kapıda öznenin dilinden konuşmaya başlar. Sanatsal yaratıcılık ve dinsel ikonografi Dante’nin zihninde yeniden yaratılır. Dinsel dogmanın baskın olduğu o dönemde girişilen iş hiç kolay değildir. Dinsel hikâyelerin eşliğinde cehennemin katlarına yolculuk yapan Dante, öte dünyanın hikâyelerini bir Hıristiyan’ın gözünden anlatır. Dante’nin İlahi Komedyası, sadece lirik bir şiir tarzında değerlendirmenin yanı sıra sanat tarihsel betimler yapmayı da gerektirir. Ortaçağ’ın sonuna doğru Antikçağ’ın figürleriyle cehennemin katlarında dolaşan Dante, her dönemde birçok ressamı etkilerken kendi ikonografisini kurar. Sanat tarihçisi Simge Özer Pınarbaşı’nın Dante’yi Betimlemek kitabı, Dante’nin İlahi Komedyası’nı konu edinen resimleri bir araya getiren titiz bir çalışma. Dante’yi Betimlemek, ilkin Dante’yle ilgili bilgi donanımımı zın birkaç kelimeden öteye geçmediği bir coğrafyaya dair zengin referanslar sunuyor. Rönesans’ın bu dâhi ozanının hayat hikâyesiyle başlayan sevgilisi Beatrice’in mitolojik bir tanrıçaya dönüşme serüveni ve kitabın kendi mitlerini yaratma hikâyesi, bize aslında ezoterizmin köklerine inmede de Dante’nin yaşamsallığına soyunuyor. Dante’nin İlahi Komedyası sadece sanatsal anlamda değil, dinsel anlamda da bazı ipuçları taşıyor. Rosetti’nin resimlerinde İlahi Komedya’yı betimlediğini sıkça görüyoruz. Bu resimlerde o dönemde kurulmuş “Gülhaç” örgütünden simgelere yer verildiğini ve konunun sadece ilahi komedya ile değil, ezoterik grupların da ilgi alanına girdiğini öğreniyoruz. Kitapta bu tip referanslar taşıyan açıklayıcı ilginç buluşlar, konunun resimsel ve edebi bağlamının dışında dinsel örgütlerin içinden de ilerlediğini gösteriyor. Dante’nin Antikçağ’ın Yeni Platonculuğu’na soyunması, “Limbo” ismiyle tasvir ettiği çukurlara Sokrates’i, Platon’u, Thales’i, Diogenes’i, Demokritos’u yerleştirmesi, onlara bir ayrıcalık atfettiğinin kanıtı niteliğinde. Antikçağ’ın mitleri Dante’nin yapıtında dinsel bir kılavuza dönüştü. CEHENNEM KATINDAKİ İKONİK FİGÜRLER On dokuzuncu yüzyılda yapılan resimlerde Dante’nin aşkı Beatrice’i görmemek olanaksız. Bazen tek başına betimlenen Beatrice, gerçek hayatta başka biriyle evli ve Dante’yi hayatında birkaç kez gören bir kadın. İlahi Komedya’da anlatılanlarla Beatrice, bir tanrıça kisvesine bürünmüş ve mutlak aşkı simgeler. Sadece Dante’nin eserinde değil, İlahi Komedya’nın betimsel tarihinde de Beatrice ilahi bir figür olarak sürekli kurgulanır ve bir sembole dönüşür. Edebi dilin resim aracılığıyla imgeleme katkıda bulunmasının en önemli örneği olarak Beatrice figürü gösterilebilir. Hıristiyan geleneğinin sanatla iç içe olması ve sanat özerk bir alan olana kadar toplum algısını şekillendirmesi, o dönem için normal bir tavır olarak algılanıyordu. Yapılan üretimlerin niteliği kilisenin konularından ayrı düşmeyen sanatçıların varlığıyla modern sanata kadar eklemlenmeye devam edecekti. İlahi Komedya’da cehennemin katlarında yer alan ikonik figürler aynı zamanda birer suçludurlar ve cezalarını çekiyorlardır. Paola ve Francesca’nın öyküsü Dante’nin onları gördüğünde bayılıp yere düşmesine neden olacaktır. Francesca evli olduğu halde Paola ile aşk yaşamaktadır. İkisinin ölümüyle biten aşk, birçok öyküye kaynaklık eder. Yazar, öykünün resimlenmesi üzerinden bu iki figürün imgesel dönüşümüne ışık tutar. Beşeri aşktan ilahi aşka dönüşen bu olgunun peşinden gider. İmgenin resimler üzerinden dönüşümüne tanıklık ederiz. Dante’nin Beatrice’e duyduğu aşkta bu denli ilahi yorumlara dönüşen bir veçheye bürünür. Dante’nin yüzyıllar öncesinden yazılmış lirik metni, yorumlarla çoğalmış ve hâlâ bu çağda bize söz söyleyen bir yapıda ikonografisini kurar. Yazar, yüzlerce eser arasından bir sınıflandırma yaparak anlatılan öykülere yer vermekle kalmayıp onların temaları doğrultusunda inanç boyutundan çıkıp birer edebi eser bağlamında yaşamın içinde deneyimlenmesi yönünde ara bir yol açar. Kitap, Dante’nin yarattığı bu İnferno’nun kahramanlarının resimle nasıl çoğaldığını ve anıtsallaştığını gösterir. Dante, bireyciliğin ve özgürlüğün bir kaostan sonra doğmasına yakın Rönesans’a geçişte önemli bir uğrak. Ölümden sonra yapılan ruhsal seyahatler aslında bir anlamıyla ölümden sonra yaşananların yaşamda da yaşandığını gösteren modern çıkarımlar yapmayı amaçlamayan dünyevi bir başyapıt olarak görülebilir. Cehennemde öte bir dünya yaratan Dante’yi resimleyen Giotto, Rosetti, Degas, Corot, Klimt gibi onlarca ressam, Dante’de sadece ölüm sonrasının izini sürmez, Dante’yi en çok yaşamla kurduğu ahlâki bağlar nedeniyle görselleştirir. Her ne kadar öte dünyanın günahkâr ruhları için olsa da İlahi Komedya aslında dünyevi olanı diri tutan bu yaşamın sorumluluğunu hisseden üst bir metin. Kitap sayesinde resim ve edebiyat ilişkisinin yoğun bir şekilde yaşandığı on dokuzuncu yüzyılda ortak temalar üzerinden insanlık adına evrensel çıkarımlarda bulunulduğunu gözlemliyoruz. Kuşkusuz, günümüzdeki edebiyat ve resim ilişkisine referanslar verecek bu çalışmada, resmin edebiyat üzerinde yol açtığı değişimler, zaman ve mekân kurgusu, yeni sorular ve yorumlarla farklı bir dizge yaratacak. n Dante‘yi Betimlemek/ Simge Özer Pınarbaşı/ Tekhne Yayınları/ 176 s. Simge Özer Pınarbaşı 6 31 Aralık 2015 KItap