24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hayri K. Yetik’ten “Romantik Ortadoğu” ‘Sözün yazılısı kelam katındadır Ortadoğu’da’ Ortadoğu’nun son iki yüzyıllık tarihine tanıklık için edebiyata başvurulacak olsa bu edebiyat, vicdana dair ne der? Romantizm Ortadoğu’nun neresine düşer? İstilalar, savaşlar, kıyımlar, çatışmalar ve inançlar kavşağı olan bu coğrafyada özgün bir düşünceden, sözgelimi bir Ortadoğu felsefesinden söz edilebilir mi? Batı’yla sona ermeyen ateş dansı neyin dışavurumu? Ortadoğu metinlerinin bilinçaltından ne çıkar? Kadına, ekolojiye, sosyalizme, ulusa, dine, barışa, ekonomiye, teknolojiye, emperyalizme vs. ilişkin ne bulunur? Hayri K. Yetik, “Romantik Ortadoğu” adlı incelemesinde okuru, karşılaştırmalı edebiyat yoluyla Türkçe, Farsça, Kürtçe, Arapça, Ermenice, İbranice ve Süryanice gibi Ortadoğu dillerine ait edebi metinlerin arasında dolaştırıyor. “Tarihi, edebiyatın vicdanıyla tartmak olanaklı mıdır?” sorusunun verdiği ilhamla romantik Ortadoğu’nun kapısını açıyor. Yetik’le “Romantik Ortadoğu”yu konuştuk. r Gamze AKDEMİR öz konusu Ortadoğu olunca İslam akla geliyor; kitaptaki ağırlıklı göndermelerden biri bu söylem. İslam tarihine mi yoğunlaştınız? Bu bağlamda Ortadoğu’yu yeğlerim İslam yerine. Çünkü mesele İslamı aşan boyutlara sahip. Yaklaşık beş bin yıldır bu coğrafyada egemen epistemolojiyi yapısökümü için tezgâha yatırmış bir çalışmanın son bölümü Romantik Ortadoğu. Retoriğin (belagat, hitabet) modernleşmesinin de yapısökümünün ipuçlarının da romanlarda görünür olduğunu varsayan bir metodolojiyle son iki yüz yılını irdeleyen bir deneme. İncelemenizin rotası başat olarak romanlar üzerinde şekilleniyor. Neden? S A Y F A 1 4 n 8 Fotoğraflar: Emre DÖKER ‘ORTADOĞU’DA ROMAN YOKTUR’ SAVI ORYANTALİST KURUNTUDUR” İç içe sorarsam; Ortadoğu’da modern romanın gecikmişliği söz konusu mudur, Ortadoğu’da öncülü yok mu? XX. yüzyıl anlatılarının modellerinin modern Batı romanları olduğunu imlediğiniz Ortadoğu’nun, romana geçişinde hangi saiklerden söz edilebilir? Ve Ortadoğu’nun birinci ve ikinci kuşak romancıları ne sebeplerle maluldürler? Modern romanla kastedilen klasik, romantik ve realist biçimleriyse göreceli olarak “evet” böyle bir gecikmeden söz edilebilir. Tahkiye/öykülemeyse daha genel bir adlandırmayla “anlatı” ilk çağları da dahil Ortadoğu’da vardır ve işlevseldir. Mesneviler, menakıpnameler, masallar, meseller, halk hikâyeleri vb. öncülleri olarak görülebilir, Hay bin Yakazan gibi ya da Hüsrev ü Şirin gibi Mantıku’t Tayr gibi metinlerse döneminin romanları sayılabilir. Ne var ki bunlar modern romana geçişte gönderge oluşturmazlar; kimisinin etkisinin ilk dönem romanlarında hissedilmesine karşın Mısır ve İran’da pek azı referans alınmıştır. Roman dediğimiz modern dönem anlatısı, modernite ve kapitalizm gibi Avrupa’dan taşınır. Önce çeviriler, sonra taklitler ve telif ürünlerle. Her taklit aslına övgü/ öykünme olacağı için de eksiklerini olağan saymak gerek. Birinci kuşak diyeceğimiz romanlar pek çok acemilik barındırır; zamanla bunlar azalır. Bugünse giderilmiştir. Ortadoğu’da roman yoktur, savlarına gelince oryantalist kuruntudur. Doğaldır ki her şey gibi roman da Romantik Ortadoğu’nun tartışarak mütevazı biçimde ortaya koyduğu üzre deneyimle olgunlaşır. DOĞU’NUN BİLİNCİ BATI’NIN BİLİMİ! Romantizm ve Ortadoğu edebiyatta nasıl tezahür eder? Yoğunluğu ve Batı’dan çok daha birikimli içselliği ve hemhal oluşuyla ne kadar maneviyata ne kadar maddeye tekabül veya işaret eder? Maddi dünya ve maneviyat ne noktalarda “çatışır”, “çözünür”, “bileşir”? Doğu’nun bilinci Batı’nın bilimi savsözü bana makul görünüyor. Ama dönemsel olarak. Romantik Ortadoğu’nun önemli bir bölümü buna odaklanmış. Ortadoğulu, özellikle de Müslüman doğasının mistik, Batı’nın materyalist ya da pozitivist olduğu savlarını ise oryantalist/ oksidentalist öznelliği saymaktayım. Maneviyatla kastedilen zihnin üst düzey yetileri, aşk, güzellik, adalet, doğruluk değerleri, ahlaki, estetik yaşantıysa evet, Ortadoğu bunları ağırlıklı olarak yaşantısında ve yaşam görüşü olarak K İ T A P S A Y I 1299 S Çünkü romanlar bellek mekânıdır; öznel ve kurmaca olsa da gerçek sanılan tarihten/ tarih yazımlarından daha hakikidir; en azından samimidir. Dolayısıyla hakikatine Batılılaşmanın oradan yaklaşmaya çalışmakta. Bir başka neden, romanın moderniteyi temsil edebilecek türü olması. Türün kendisinin evrimi/oluşumu bile kapitalizm, politik organizasyonu ulus, tipi birey ya da yurttaş ve ulus devletin inşasını her yönüyle yansıtır. Anlamamıza yardımcı olabilir bu yakın tarihi. “MANZUME (ŞİİR DEĞİL) ÖZGÜR İRADEYE, TEFEKKÜRE İZİN VERMEZ” İtici bir güç olmuş din, Doğu şiiri başta olmak üzere yazınını ne uzamda bir çekişme ve sarkaç haline sokmuştur? Ve Doğulu şair aşkı dile getirmek için düzyazıyı yetersiz bulur, hatta küçümser varO C A K 2 0 1 5 gısı... Bu bağlamda Ortadoğu’nun şiirin gölgesinde, mesnevilerin biçimsel kısıtlamalarına maruz olduğunu ifade ettiğiniz düzyazı sicilini ve bağlamında metinsel sancısını da ortaya koyuyorsunuz. Sözün yazılısı kelam katındadır Ortadoğu’da. Bu nedenle ona en güzelini, süslüsünü yakıştırmak ister. Düz yazıyı genellikle bilgi aktarımına özgülemiştir. Açıktır ki manzume (şiir değil) kalıpsal düşünmeye denk gelir ve özgür ifadeye, tefekküre izin vermez. Muhalif metinlerin bastırılan sesi işitilebilirse metin boşluklarından duyulabilir. Modern dönemse geleneğin terk edildiği, ancak bu kez dinsel retorik yerine ulusal büyük anlatıları veya ikisi birlikte yeni iktidar söylemlerinin yapılandırıldığı metinleri sahne edinir. C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle