18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aslı Tohumcu’nun yeni romanı: “Ölü Reşat” ve sevdiklerimi esirgeyen ve yaşatan Bursa’ya,” diyerek. İYİ VE KÖTÜNÜN SAVAŞI Roman, hızını 1940’ların Bursası’nın Kiremitçi Mahallesi’nden alıyor. Kiremitçi Mahallesi dendiğinde yabancı gelebilir belki ama kentin göbeğine kondurulan ve hepsi birer ucube örneği olan TOKİ konutlarının bulunduğu yer dendiğinde herkes hatırlayacaktır. Tohumcu, bunu da bir bilinçle yapmış ve bugün eski haline rahmet okutan o mahalleyi anmadan geçmemiş. Kahramanımız ise Kiremitçi Mahallesi’nde dünyaya gelirken yanlışlıkla bir başkasının sırasını çalan Adnan. Roman aslında doğumundan ölümüne Adnan’ın yaşamını anlatıyor. Yukarıda değinilen kente dair her şey de Adnan’la birlikte romanın akışına dahil oluyor. Bu yaşam hikâyesi, bir diğer yandan da hayatta kalma mücadelesi aslında çünkü dünyaya gelirken sırasını çaldığı Reşat, açtığı belalarla Adnan’ın peşini bırakmaz ömrü boyunca. Amacı ise bir şekilde Adnan’ın canını almaktır. Gelin görün ki Tanrı Adnan’ı sevmekte, Azrail ses çıkaramasa da içten içe haz etmemektedir. Roman da bu çekişmenin arasında her ne kadar can verip can almayla ilgili bir durum da olsa ortada renkli bir atmosferde sürüp gidiyor. Kahramanlarımıza biraz daha yakından baktığımızda, romanın seyrine dair birkaç önemli ayrıntı da yakalayabiliyoruz. Adnan ne kadar iyi niyetliyse Reşat o kadar habis, Adnan ne kadar güleryüzlüyse Reşat o kadar çirkef, Adnan ne kadar yaşamı severse Reşat o kadar nefret içinde... Adnan, Bursa’nın yeşili gibi hayata yeşillenmiş bir çocukken Reşat, altı evliya mezarı dolu şehrin üstündeki eşkıya adeta ve Adnan’ı öldürmek için sürdürdüğü ölü hayatında, birçok kişiye daha zararı dokunuyor. Adnan’ın türlü renkleriyle var olan ve ona kol kanat germek için çırpınan ailesi de buna dahil... Adnan ve ailesi aracılığıyla ise hem bir aile hikâyesi okuyoruz hem de birçok unutulmuşu tekrardan hatra düşüyoruz. Simgesel boyutta bakıldığında, klasik bir “iyi” “kötü” mücadelesi aslında Aslı Tohumcu’nun romanı. Bu klasik kalıpları kırıp ortaya farklı bir metin çıkmasının nedeni ise yazarın, roman boyunca tutturduğu ironik bakışı ve dili. Baktığımızda, Tohumcu’nun bunun için ciddi bir mesai harcadığını da hissedebiliyoruz. Özellikle romanın dili, bu konuda bize önemli ipuçları veriyor. Bir yazarı bir başka yazarla tartmak gibi algılanmasın ama daha çok İhsan Oktay Anar romanlarında gördüğümüz bir roman dili ve üslubu var Tohumcu’nun. Ancak bu benzerlikten öte bir üslup ortaklığı gibi daha çok. Tıpkı Anar romanlarında olduğu gibi romanın dili, yapıtın en özel yanını meydana getiriyor Ölü Reşat’ta da ve dahası, bir başka roman karakteri gibi metnin içine sızıyor. Aslı Tohumcu’nun anlattığı hikâye boyunca renkli karakterlerle birlikte bu roman dilinin de izini sürüyoruz aynı zamanda. n [email protected] Ölü Reşat/ Aslı Tohumcu/ Doğan Kitap/ 154 s. K İ T A P S A Y I 1281 İçinden Bursa geçen roman Aslı Tohumcu yeni romanı “Ölü Reşat”ta, dünyaya gelirken yanlışlıkla bir başkasının sırasını çalan kahramanı Adnan’ın yaşamını anlatıyor. Bu yaşam hikâyesi, bir diğer yandan da hayatta kalma mücadelesi aslında çünkü sırasını çaldığı dünyaya gelemeyen Reşat, açtığı belalarla Adnan’ın peşini bırakmaz ömrü boyunca. Amacı ise bir şekilde Adnan’ın canını almak. Reşat ve Adnan’ın bu mücadelesi sürerken ise Bursa, adeta bir diğer kahraman olarak tüm renkleriyle sahneye çıkar ve roman, izlediği fantastik denebilecek güzergâhın sınırlarını çiğnemeden bir kent güzellemesine dönüşür. r Eray AK ent yazını dendiğinde akla ilk gelenin İstanbul olması şaşırtıcı değil. Ancak pek çok farklı yanından beslenilerek ele alınmasına karşın, İstanbul’la ilgili meydana gelmiş elimizdeki geniş külliyat bile yetersiz. Çünkü kentler, her kalemde farklı bir yeniden yaratım sürecinden tekrar geçer ve biz, her kalemde, bahsedilen kentin ayrı bir izdüşümünü okuruz. Kent yazını bağlamında üzerine çok yazılan İstanbul için bile böylesi bir “yetersizlikten” bahsederken, geride kalan diğer kentler için durumun çok daha vahim olduğunu söylemek yanlış olmaz sanırım. Son zamanlarda kendine geniş bir okuyucu alanı açan Ankaralı yazarlar ya da içinden Ankara geçen yapıtlar için de yukarıda söylenenler değişmiyor. Her defasında bir başka yaratıcı zihnin kuşatmasından geçerek kentin olduğu kadar insanlarının da hikâyesini okuyoruz ve kent, bu farklı bakışlarla hep başka bir cephesini açıyor bize. “Ankaralı edebiyat”ın kendine geniş bir okuyucu alanı bulabilmesinin nedeni, ne yapılırsa her zaman bir boşluğu kalacak ve bizde de halihazırda fazlaca boşluğu bulunan kent yazınında kayda değer bir mesafe almasından kaynaklı biraz da. Bu duruşun çok önemli bir diğer katkısı ise kendiliğinden doğan “kentlilik S A Y F A 4 n 4 bilincini” yanında taşıyarak geliştirmesi oldu ki bu da son zamanlarda fazlaca ihtiyaç duyduğumuz bir kavram haline geldi zaten. K yaratılan gerçek ve hayal arasındaki o ince sis perdesinden mürekkep atmosferi bozmadan, bir şekilde hikâyenin akışına katılıveriyor. Bursa’nın, Tohumcu ve son romanı TOHUMCU’NUN BURSA’SI için bir kentten daha fazlası olduğunu, Aslı Tohumcu da son romanı Ölü akıp giden hikâye boyunca anlatıcının Reşat’la kent yazınına önemli bir katkı da kentle kurduğu duygusal bağdan sunuyor. Yukarıda bahsedilen tüm anlayabiliyoruz ancak daha fazlasını, keskin virajları almasının yanında farklı yazarın kentini ve tarihinde yaşanan bir kente yine farklı bir çerçeveden baanlamlı ya da unutulmaz çıkışları bir kıyor yazar. Bir Bursa hikâyesi anlatıyor şekilde romanın haritasına dahil etme Tohumcu romanında ve kent, fonda uğraşında görüyoruz. Ölü Reşat için akıp geçen bir siluet olmanın ötesinde Bursa’yı, edebiyatla anlamlı kılma çatüm organizmalarıyla canlanıp önümübası da diyebiliriz bu bağlamda. Kentin ze seriliyor. Tohumcu, birçok dikkate tarihi ve bugünündeki önemli dönemeç değer karakter yaratmış anlattığı hikâye ve simgelerin bir araya getirme gayreti boyunca ama Bursa, bu karakterler ise bu önemli çabayı daha da anlamlı arasından sıyrılıp ön sıradaki yerini bir hale getiriyor. almayı biliyor. Yazar bir röportajında Heykel, Hüdavendigâr, Temenyeri, Bursa için şunları Mustafakemalpaşa, söylüyor: Yeşil, Çekirge, Set“Bursa her zaman başı, Heykel, Erkek büyülü, masalsı bir Lisesi, Kız Lisesi, yer oldu hayatımda. Işıklar Askerî LiDünyanın en güzel sesi, Merinos, Ulu sokaklarında düşe Cami, Kapalı Çarşı, kalka, dizlerimi yaKebapçı İskender, ralaya yaralaya anRerşat Oyal hatta cak hiç incinmeden Bursaspor bile büyüdüm. Coğraftarihî Dundee Uniyası kadar insanlated zaferiyle katılırıyla da etkileyici yor Tohumcu’nun ve beni pamuklara bu bir araya getirsaran bir yer oldu, me uğraşına. Ve bu hâlâ da öyledir.” çaba da ortaya anlı Tohumcu da aynı şanlı bir kent güzelpamuktan kumaşı lemesinin çıkmasını Bursa’ya sarma dersağlıyor. dinde bu romanınÖlü Reşat, her da ve bir nebze olşeyin başında bir sun sarıyor da. “Bir kent güzellemesi. nebze,” diyorum Aslı Tohumcu da çünkü Bursa’nın böyle bir güzelleAslı Tohumcu’nun son romanı “Ölü Reşat” bazı yaralarını açığa için Bursa’yı, edebiyatla anlamlı kılma çabası meye girişeceğini diyebiliriz. Yazarın, kentin tarihi ve bugününçıkarma derdi de romanın daha en önemli dönemeç ve simgelerin bir araya taşıyor yazar ve bu deki başından belli edigetirme gayreti ise bu çabanın anlamını daha dertler, romanda yor zaten; “Beni da arttırıyor. 2 0 1 4 E Y L Ü L C U M H U R İ Y E T Fotoğraf: Kerem ERYAVUZ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle