27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

N. wa Thiong’o’dan “Bir Buğday Tanesi” Siyahlar için için güler “Bir Buğday Tanesi”, Kenya’da 19521960 arasında ilan edilen olağanüstü halle iç içe geçen yaşamları anlatırken Kenya’nın bağımsızlık mücadelesini tarihsel gerçekler ışığında gözler önüne seriyor. Cesaret ve korkunun, bağlılık ve ihanetin, beyaz güç ve siyah direnişin karşı karşıya geldiği incelikle örülmüş hikâyelerde, kurgu ve gerçeklik el ele yürüyor. Afrika edebiyatının en önemli isimlerinden N. wa Thiong’o’nun 1967’de yayımlanmış bu romanı, tevkif kamplarına gönderilenleri, beyazadamla savaşmak için ormana gidenleri, OHAL’i, kendi özgürlük mücadelesine ihanet edenleri, sömürüleni, sömüreni, zulümle, yoksullukla ve açlıkla savaşan, hayatta kalmak için direnen halkı anlatırken 1963’te gelen bağımsızlıkla birlikte kazanılanları ve kaybedilenleri de sorguluyor. Kenya’nın toplumsal tarihinin zemini üzerinde şekillenen “Bir Buğday Tanesi”, Afrika’yı istila eden “beyazadam”ların tükenmeyle sonlanan süreçlerine bakıyor. r Aysel SAĞIR adece ülke, geleneksel değerler, kültür farklı. Baskıya, zulme, karşı direnenlerin sergilediği yaşam mücadelesi ise aynı. Bir Buğday Tanesi’ni okuyunca bu düşünceler geliyor akla. Afrika edebiyatının önemli isimlerinden N. wa Thiong’o, “Bir Buğday Tanesi”nde, bir dönemin sömürge Afrika’sından seslenirken insanların zorbalık karşısında ortaklaşanevrenseldirenen, güçlü yanlarıyla birlikte zaaflarını, güçsüzlüklerini de görünür kılıyor. Günlük yaşamını “beyazadam”ın isteklerine, emirlerine teslim eden Afrikalı, saniye saniye, dakika dakika, gün gün içinde biriktirdiği isyanı bir gün patlattığında ne olur? Metin bu patlama öncesi ve sonrası süreç(ler)e odaklanıyor. Tahmin edileceği gibi çalkantılı bir döS A Y F A 14 n 4 kampında direnen bazıları gibi ne itirafçı ne de teslim olan Mugo’dan hareketin başına geçmesi istenir. Gikonyo ve beraberindekiler Mugo’nun hayatının akışını etkileyecek böyle bir teklifte bulunur. DENİZE DEĞEN BİR UFUKTAN… Kimilerinin “parti” dediği Hareket ise duruma göre biçimlenen bir gereksinim olarak dayatır kendini. Olayların, süreçlerin olgunlaştığı anlarda çabucak uyarlaması yapılan bir yapıt gibidir. “Hemen hemen herkes Hareket’in üyesiydi ama kimse onun ne zaman doğduğunu kesin bilmiyordu: Çoğuna, özellikle de nispeten genç nesilden insanlara göre geçmişten beri vardır; eylemlerin merkeziydi. İsmi değişiyordu, liderler gelip geçiyordu ama hareket hep vardı, yeni vizyonlar belirliyor, giderek büyüyor ve güçleniyordu; Uhuru arifesinde denize değen bir ufuktan, Büyük Göl’de dinlenen ufka kadar uzanıyordu artık.” Mugo’nun “tutukluyken ıstırap içinde geçirdiği yıllar kuvvetli yapısını zayıflatmamış, aksine güçlendirmişti… Görüntüsüyle umut ve güven aşılayan insanlardan” olan Mugo, halk tarafından çoktan ilahlaştırılmıştır. Diğer bir yandan da Mugo, Kenya insanının yaşadığı acıların temsilcisi niteliğindedir. Olaylar biraz daha ilerlediğinde, Gikonyo dahil, direnişçiler ve halktan bazılarının “beyazadam”ın yenilmesinin uzantısında gelişen sosyal, ekonomik olanaklardan doğan fırsatların peşinde olduklarını görürüz. Bizdeki muhtarlık benzeri küçük toplumsal görevlerle “beyazadam”la dirsek temasından kaynaklı diğerlerinin üzerinde statü geliştiren siyahadamların dünyasından, Afrika’da edindiği gücün peşini bırakmak istemeyen beyazların iç dünyası da durdukları yerler gözetilerek metnin örgüsü içinde diğerleriyle doğal bir akış seyreder. Ama iktidar “Beyazadam”ın siyahlarla ilişkisi, statik bir yapıya sahip değildir sadece, güvensizlik, düşmanlıkla örülmüştür. “Sık sık sizi beklenmeden şeyler yapmaya zorlayan Afrikalılarla uğraşıyorum. Dün odama bir adam geldi. Bana aranan terörist bir liderden bahsetti. Başından beri adamın yalan söylediğine, oyun oynadığına, belki beni tuzağa sürüklemek ya da hareketteki varlığını gizlemek istediğine eminim. Bana için için gülüyor gibiydi. Afrikalıların doğuştan birer aktör olduklarını unutma, bu yüzden bu kadar kolay yalan söyleyebiliyorlar. Birdenbire adamın suratına tükürdüm. Neden yaptım bilmiyorum, sadece yaptım.” Olaylar ilerledikçe karakterlerin kendi aralarında ve yaşamla ilişkilerinde başkalaştıklarına tanık oluruz. Tabii tüm bu gelişmeler Kenya’nın toplumsal tarihinin zemini üzerinde şekillenir. Aslında üçüncü bir kişini anlatımının peşine takılıp bir ülkenin (Kenya) kaderinin belli bir kesitinin nasıl yazıldığına tanık oluruz demek daha doğru olacak. Tabii metnin güçlü yapısının hakkını teslim ederek. n Bir Buğday Tanesi/ N. wa Thiong’o/ Çeviren: Gül Korkmaz/ Ayrıntı Yayınları/ 294 s. K İ T A P S A Y I 1281 nemden sonra da kontrol mekanizması OHAL (19521960) yaşamların ortasına yerleşmekte gecikmiyor. Kenya’da “beyazadam”a karşı ayaklananlar, onunla savaşmak için ormana gittikten sonra gelişmeler hızlanıyor. Yakalananlar ise “tevkif kampları”na tıkılıyor. Thiong’o, metnin temasını tam da buralardan, yani büyük çalkantılardan sonra rutin hayatın sarmalının içine girenlerin duruşları üzerinden geliştiriyor. S OHAL, TEVKİF KAMPLARI… Ayaklananlardan yakalanıp “tevkif kampları”na tıkılanlar, tutukluluk süreçlerini tamamladıktan sonra tek tek evlerine, eşlerinin, annelerinin yanlarına, günlük yaşamlarına döner. OHAL vardır. Ancak bağımsızlığın ilan edileceği döneme de (1963) hızla girilir. “Beyazadam”lar teker teker yurtları İngiltere’ye dönme kararı almaya başlar. Ama yerlerine adeta bir gölge gibi fırsatçı “karaadamlar”ın da geçmek için zaman kolladığı gözden kaçmaz. Özgürlük mücadelesi verenler evlerine dönüp OHAL altında normal günlük yaşamlarının içine girdiklerinde artık eskisi gibi değildir. Daha da önemlisi “tevkif kampları”ndaki sergiledikleri tutum peşlerini bırakmayacaktır. Bunlardan birisi de Gikonyo’dur. Tabii aralarında efsaneleşenler de bulunur. Beyaz güce karşı sonuna kadar direnerek ölenler. İçine girdikleri yaşamda onların adlarını sık sık anarak bilendiklerine, mücadele azmini geliştirdiklerine tanık oluruz. Ama bu azimden daha çok önde olan bir şey vardır ki o da hayata tutunmak için N. wa Thiong’o, “Bir Buğday Tanesi”nde, bir dönemin sömürge geliştirilen yöntemlerdir. Afrika’sından seslenirken insanların zorbalık karşısında güçlü Hayatta kalma refleksi ise yanlarıyla birlikte zaaflarını, güçsüzlüklerini de görünür kılıyor. 2014 ihanet, korku, bağlılık, cesaretle içe içe geçerek her bir karakterin çizdiği başka bir panoramayı çıkaracaktır karşımıza. Mugo ve Gikonyo etrafından dolanarak diğer karakterlerle tanıştığımızda ise karşılaştığımız tablonun hiç de şaşırtıcı olmadığını görürüz. Hatta benzeri süreçleri yaşamış başka ülke insanları için de geçerli olabilecek birçok karakteri kültürel, ırksal özelliklerinden soyduğumuz da yazarın gücünü teslim ederekbenzeri davranış özelliklerini 12 Eylül sürecinin yarattığı Türkiye insanında da görebiliriz. Mugo’ya tekrar dönersek tevkif kamplarında sıkça rastlanan itirafçılık, teslimiyet, zayıflık gibi sıralanabilecek davranışları reddetmiştir. Sergilediği duruşla birçoklarının saygısını kazanan Mugo, köyünde bir tür münzevi yaşam sürdürür. Diğerleri gibi bir ailesi olmamıştır. Doğuştan kimsesiz olan Mugo’nun çok çocuklu ve yoksul ailesi, onu teyzesinin himayesine vermiştir. Gittiği yerde aşağılanan ve sevgisizliği uç noktalarda yaşayan Mugo, kendisine kötü davranan teyzesi öldükten sonra da tümüyle yalnız kalmıştır. Ta ki Gikonyo’nun da içlerinde olduğu bir grup evine gelene kadar. Tevkifi EYLÜL C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle