Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURLA R A nonim, biçimi olmayan, işlevden ve insandan yola çıkan, ekonomik, esnek, doğaya bağlı bir mimarlığın savunucusu denilince ilk akla gelen ustadır mimar, ozan ve yazar Cengiz Bektaş. Tasarımlarında yapının dış görünüşünden önce yapı içindeki işlev ve mekân ilişkilerine nasıl önem verdiğini de bilen bilir! Pek çok ödül kazandığı mimarlıktaki ülküsünü özellikle doğa ve insan temasında yine ödüllerle taçlanan şiiriyle nasıl bileştirdiğini; mimarlıkla ilgili deneme ve inceleme yazılarının yanı sıra yalın dille kaleme aldığı deneme ve gezi yazılarını da öyle. Bektaş’ın on altı kitabı Arkeoloji ve Sanat Yayınları tarafından topluca yayımlandı. Bektaş’la kitaplarını ve günümüz kentselliğini konuştuk. Sir Paul Harvey’in, “Oxford Companion to Classical Literature” özgün adlı büyük yapıtı “Oxford Antikçağ Sözlüğü” ismiyle yayımlandı. Oxford Antikçağ Sözlüğü, Antikçağ edebiyatına ve felsefesine, kısaca, tüm bir yaşamına ışık tutan, Antikçağ mitolojisini, inanışlarını ve kültürünü ayrıntılarıyla sunan bir başvuru kitabı, bir ansiklopedik sözlük. Kitabı Mehmet Zaman Saçlıoğlu değerlendirdi. Türkiye’de beş yıl görev yapan Marc Pierini, Türkiye’ye kendi deyimiyle “ötekinin gözünden” bakıyor. Tanık olduğu olayları, tanıştığı insanları, gezdiği yerleri ve oralardaki deneyimlerini anlatan Pierini, AB ile Türkiye arasındaki ilişkinin geldiği noktayı aktarıyor. Pierini, son dönemde Türkiye’nin AB üyeliğine dair ağır kanlılığının nedenlerini de masaya yatırıp ülkenin hangi kulvara girdiğini anlamaya çalışıyor. Pierini’nin “Türkiye Nereye Gidiyor?” isimli kitabını Ali Bulunmaz’ın kaleminden tanıyoruz. Yirminci yüzyılın önde gelen devrimcilerinden Che Guevara’nın ölümü, yıllardır iddiaların, tartışmaların ve sözde belgelerin konusu oldu. Bu ölümsüz devrimciyi kim, nasıl ve neden katletmişti? Önemli olan tetiği çeken miydi yoksa çektiren mi? Gizli belgelere ulaşmak mümkün müydü? Michael Ratner ve Michael Steven Smith’in hazırladığı “Che’yi Kim Öldürdü?”, Che Guevara cinayetine dair gerçekleri ve koşulları gözler önüne seren birçok belgeyi de orijinalleriyle beraber okuyucuya sunuyor. Bol kitaplı günler... A P İstanbul Modern’de açılan Erol Akyavaş retrospektif sergisi. ervasız Pertavsız ENİS BATUR Akyavaş’ta Koku Dönemsel çeşitliliğin önemi, Akyavaş’ın son yirmi yılında ağırlığını duyuran mistik eğilimin giderek kazandığı şıklığı, ilk yirmi yılındaki kunt, soyutlama eğrisi yüksek estetiğinin dengelemesinden kaynaklanıyor: Bir yargı edası aranmamalı sözlerimde, olsa olsa kişisel bir tercihin yol açtığı istektir. Akyavaş’ın geometrik formel arayışında, belki eğitiminden de beslenen ama bir yandan da İstanbul tutkusundan doğmuş olabilecek ezici bir yeri var duvarların, surların. İzlerine Osmanlı minyatürlerinde olduğu kadar, Ortaçağ Batı tasvirlerinde de rastlanan, korunma güdüsünün doğal bir karşılığı bu. Şüphesiz, sanat ekseninde, bir iç karşılığını tanımlamakta güçlük çekmeyeceğimiz s/imge. Surlar, duvarlar; kaleler, kuleler. Korunma, çünkü kuşatma. Yüzyıllar boyu, beş kıtada, dipsiz bir taş kataloğu oluşmuş. Örme teknikleri gelişmiş. Akyavaş, perspektif kurgularında, sık sık, açılmaya hazır bir üçboyutluluk bindirmiş duvarlara: Tablo, çerçevesi dört bir yanından içe doğru itildiğinde (bakış bunu yapmaya yatkındır), hemen ayağa dikilecekleri ortada. Dolayısıyla, sur izlekli her yapıtın içinin içine girebilmesi için, tablonun karşısına geçenin, bir bakış deliği gerçekleştirmesi gerekiyor. Aynı, öyle kurulmuş şiirler için Erol Akyavaş, kâğıdı ölesiye severdi. Hindistan’dan hem kâğıt olduğu gibi. toplamıştı hem renk. stanbul Modern’de açılan Erol Akyavaş retrospektif sergisi, Haldun Dostoğlu’nun ressamın ölümünün ardından açtığı sergiye oranla dönen çeşitliliği açısından belki biraz daha az zengin donanımlı, buna karşılık düzenleme ve yerleştirme açısından daha doyurucu göründü bana. Nathalie Sarraute: “Yaşamöyküm yazdıklarım...” İ Bir defa daha: İğne gözü. * İlk kez, Akyavaş’ın resimlerinden taş ve toprak kokusu devşirdiğimi söylemek istiyorum. Onlar, yapılalı beri oradaydılar da, ben yeni eriştim. Nereden geliyor olabilir kokular? Besbelli, renklerden. Her renk bir alaşımdır sonuçta, boyaların arkasında zaten taş vardır, toprak vardır. Ve ağaç. Unutmamalı: Erol Akyavaş, kâğıdı ölesiye severdi. Hindistan’dan hem kâğıt toplamıştı hem renk. Zamanla, bir koku ötekini artırmış olabilir. HAYAT Yaşamöyküm yazdıklarım”, diyordu Nathalie Sarraute, “hayatım değil”. Başka bir hayatı olmadığından mı, varmış tabii: Üç kız çocuğu doğurmuş, 60 yıl evli kalmış, dostlarını ağırlarmış kır evinde. Bahçeli, alçakgönüllü bir taş ev; ufak bir pencerenin önünde yazı masası, üstünden dumanı eksilmeyen kültablası onca sigaraya karşın 100 yaşında ölmüş olması tansık. Sahiden de, yazdıklarımız asıl yaşamöykümüz. Çok yazdım diye çok yaşadım, böyle akıl yürütecek ölçüde kendimi yitirmedim; çok yazdımsa kimler, neler geçti hayatımdan, bunu bilebilirim: İnsanlarla, yerlerle, nesnelerle kaplanmış vakitler. Düşünüyorum da: Hiç yazmasaydım ne, ne kadar değişecekti, çıkaramıyorum. Saysam sayılmaz, kimbilir kaç hayatın içine daldım kırk yıldır: Tanıdıklarım oldu, daha çok okuduklarım, görüp dinlediklerim. Hiçbirini bütününde göremez bilemeyiz, kendi hayatımızı bile. Hepsinden, ele avuca sığmaz öteki bütünlük belirir. Bizimle kaybolacak şey. Bir de kalan, kalacak olan: Arkada/n. n TURHAN GÜNAY turhangunay@cumhuriyet.com.tr eposta: cumkitap@cumhuriyet.com.tr twitter: www.twitter.com/CumKitap İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1252 13 Ş U B A T 2014 n S A Y F A 3