04 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1 4 Ş U B A T 2 0 0 2 • Kaya özsezgin, Michele Haddad'ın "Halil Şerif Paşa, Bir Insan Bir Koleksiyon"unun değeriendirdi 3 sayfada • Ahmet Günbaş, Timuçin özyürekli'nin şiirlerini değeriendirdi 8 sayfada • Barry Sanders'ın "Kahkahanın Zaferi" kitabıyla ilgili üç yazı ıo sayfada • Şiir Atlası'nda bu hafta Muhran Macavariani'nin şiirleri var 15 Cumhuriyet P A R A S I Z Edebiy Fanzlnl ALTAY OKTEM KtTAP GÜZEY TLDI Söyleyecek sözü olduğu halde, sisteme ait yayın organlarına giremeyenlerin ya da girmeyi toptan reddedenlerin hazırladıkları alternatif yayınları, yani edebiyat fanzinlerini ele almadan, bugünkü edebiyat ortamı hakkında söylenen her söz, yapılan her değerlendirme bir anlamda yetersizdir. Yasal dergiler için, günümüz edebiyatının görünen, buzdağının üstte kalan kısmını oluşturuyor diyebiliriz. Oysa derinlerde çok farklı, çok aktif bir kaynak var: Fanzinler. Fanzinde yazmanın, yazılarını, şiirlerini toparlayıp fanzine dönüştürmenin en belirleyici yönü, insana sınırsız bir özgürlük alanı sunması. Her şeyden önce, sansürün ve otosansürün kesinlikle olmadığı bir yazma biçimi bu. Dahası, beğenilme, kaDul edilme, icazet alma, okur kazanma, isim yapma gibi kavramlarla uzaktan yakından ilişkisi yok. Böylece, en yalın haliyle "söylenmek istenen söz" kalıyor geriye. Ve doğrudan, hiçbir kaygı güdülmeden söyleniyor, yazılıyor, çizilıyor, kesiliyor, yapıştırılıyor ve fotokopi makinesinden geçip bize ulaşıyor. Fanzinlerde de en yoğun karşılaştığımız tür; şiir. Şiiri bir çeşit iç dökme, ya da yüksek sesle düşüncelerini söyleme aracı gibi görenler var elbette. Ama şiirsel yapısı, iskeleti çok güçlü şiirlerle de karşılaşabiliyoruz fanzinlerde. Yazarların bir kısmı dergilerden tanıdığımız, yani her iki kulvarda birden oynamakta sakınca görmeyen isimler... Bir kısmıysa yalnızca fanzinlerde yazan, adına ilk kez rastladıklarımız. Bunların dışında, çok geniş bir kesim de takma adla yazıyor ya da hiç isim kullanmadan yayımlıyor ürünlerini. Bir çeşit yeraltı anonimi... Sıklık açısından, şiirin ardından deneme ve öyküler geliyor. Denemeler çok daha uç noktalara savrulabiliyor, çok marjinal dü ve anlatım olanakları denenebiliyor. Fanzinlerin periyotları da değişken, doCUMHURİYET K\TAP SAYI 6 26 SER ğal olarak. Bir lasmı düzenli olarak aylık, üci ya da üç aylık yayımlanıyor, bir kısmıysa arada bir. Bu "ara" da yıîlarca sürebiliyor. Bazısı da tek sayı çıkıyor ve fanzin tarihinde yerini alıp ortadan kayboluvor. Fanzinlerdeki uzlaşmaz yapı ve sıklıkla karşılaştığımız nihilist yan, hayata direnen ama kendi içinde boyun eğen bir çeşit "kaybeden" edebiyatının doğmasına neden oluyor. Ölüm, özlenen, beklenen; karanlık ise ulaşılmaya çalışılan, hatta kutsanan bir şey genelde. Yaralı olan, ama yaralarını onarmak yerine sevmeyi tercih eden bir "alt edebiyat"tan söz eclebiliriz neredeyse... Kısacası, biz gözümüzü kapatınca fanzinler yok olmuyor. Son dönemlerdeyayımlanan fanzinlere bir göz atmak, edebiyatımızın bugününü değerlendirmek açısından önemli ip uçları verebiliyor bize. P OBSESSION ZİNE erıyodu bellı olmayan kültür, sanat, edebiyat fanzini Obsession zine, şimdiye dek iki sayı yayımlandı. Şiir, öykü ve deneme ağırlıklı fanzinin 2. sayısında Murathan Mungan'ın şiirleri de yer alıyor. Aynca, E Dergisi'nin Nisan 1999 tarihli sayısından alıntılanan Jose Saramago söyleşisi de fanzini epey zenginleştiriyor. Bir bölümü el yazısıyla yazılan, çoğunluğu Dİlgisayarda dizilen Obsession zine " Hepimiz bir avuç köleydık " diyor ve birçok fanzinde olduğu gibi yalnızlık, umutsuzluk temalarını sıklıkla işlivor. "Hayatım temsili bir yenilgi gösterisidir... alelade bir lükstür. Sararmış bir devrimci fotoğrafıdır hayatım, genelevi bulamayan yeniyetmeye benzer," diyecek kadar umutsuzluğa kapdmış, ama edebivata sarılacak, söyleyecek sözleri olduğu için fanzin çıkaracak kadar da hayatın içinde olanlar tarafından hazırlanıyor Obsession zine. KUM YAZILARI elçuk K. tarafından hazırlanan ve iki ayda bir çıkan Kum Yazılan Ekım ayında dokıızuncu sayıva ulaştı. Daktıloyla hazırlanan, fotoğrafların da kullanıldığı fanzinin son sayısında Orhan Tepebas/ın Ingeborg Bachmann üzerine incelenıesı yer alıyor: " Uyku hapîarı alıp sıgara yakmak ve uyuyarak yanmak .. Onun için soylenccek pek çok şeyin yanında kendı ruh akrabalığı bulunanlar için okuyunca bitmeyen şiirlerin şaırıdir BachDevamı 4 sayfada. S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle