22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

çok önemli.. Kcndi öğrencilik, asistanlık ydlarımda sizinlc birlikte tanıma sansını bulduğum (.) sevecerı, saygıdeğer büyüğümiizü anarken; dilerseniz örtce, Üniversite'nin loplumdaki yeri konusunda biraz konusalım. Bu konuya kıtabınızda da ayrt biryervermissiniz. Oniversitenin belli baslı islevleri açısından bugünkü YÖK düzenini nasıl buluyorsunuz? "Yüksek Öğretim Kurumları" tanımı bile bu islevleri adında sımrlandırmış olmuyor mu sizce? Kitabıma böyle bir bölümü eklememin nedeni, devlet üniversitelerini, bugün YOK vc devletin kendisi desteklemekten kaçınmakta, vakıf adı altında kurulan özel üniversiteleri özendirmekte, yardımlar yapmakta oluşudur. Bu, kuşkusuz, küreselleşmenin dayattığı özelleştirmenin yüksek öğretime bir biçimde yansımasıdır. Devlet üniversiteleri, ödeneklerin yetersizliği yüzünden, bir yandan kan kaybına uğruyor, bir yandan da çeşitli yollardan kaynak yaratmak zorunda kalıyor. Bunun da çözümü, öğretim üyelerinin ya da yüksek öğretim kurumlarının çeşitli yollardan özel kesime açılarak gelir sağlama peşine düşmesi sonucunu doğuruyor. Bu, Üniversite'nin öğretim, araştırma, yayın etkinliklerini bir yana bırakarak endüstrinin, iş adamlarının hizmetine girmesinden başka bir şey değildir. Oysa, üniversiteler, yalnız belli bir kesimin, endüstrinin sorunlarına, gereksinmelerine yönelmek yerine; ulusun, insanlığınyararınaçalışmalaryapmak, çevresindeki yerel, bölgesel topiumun kalkınmasına katkıda bulunmak amacıyla halk eğitimi, yayım eğitimi (extention education) yapmak durumundadir. tşin bu yönü gelir getirici olmadığı için üniversiteler bu konulara çok sınırlı ölçüde eğilebilnıektedir. YÖK dizgesi için söylenecek çok söz var. Bu söylesi çerçevesinde birkaç noktaya değinmek isterim. YOK yalnızca, iş,lendirme (istihdam) ve kalkınma planlamasıyla uyumlu olarak yüksek öğretimin planlanması, es,güdüme sokulması, kaynak sağlanması işlevlerine sahip bir organ olmalıdır. YÖK'ün tepeden inmeci, baskıcı yapısı değiştirilmeli, demokratik, katılımcı bir yapıya kavuşturulmalıdır. Öğretim üyelerinin, öğrencilerin ve hatta çalışanlarının katılımına elverişli olmayan üniversite yönetimleri de yeniden yapılandınlmalıdır. Üniversiteler yalnızca öğretim işlevi ağır basan, özellikle endüstriye ve sağlık kesimine hizmet sunan kurumlar olmaktan çıkmalı, bilgi üretimi, araştırma, yayın ve bilim yayma işlevleri gibi temel asli görevlerine dönmelidir. livet ama, 1970'lcrden, özellikle de l'JSO'lerden bu yana yasanan gelişmeler ters yönde oldu. Bu gelismelerin ardında ise, sizin de belirttiğinız gibi, "küreselleşme" süreci var. Ben bu sürecin toplumumuzda hatta akademik topluluk içinde balen yeterince açtk değerlendirilemediğini düşünüyorum. Oyle ki, süreç önceleri daha çok "küresellesen köy" vb. bi'rsöylem etrafında, bilgisayar teknolojisinin sunduğu yeniolanaklarla, en çok da bilginin hızlı ve sınır tanımayan yaygmlaşmasının yol açacağı bir demokratikleşme beklentisiyle birlikte düşünüldü. "Bilgi çağı", "bilgi toplumu' deyimleriörneğin.. Bunlarhemenherkesin kulağtna çok hoş geliyor, çünkii gerçekten de çağımızda insamrt yaşamım yönetmesi gereken baslıca değerlerden bin olmustur BİLCÎ. Ancak bu deyimlerle birlikte sunulan gelismeleri, sanırtm, kapitalizmin içinde hulunduğu yeni döneminin verileri ısığtnda değerlendirmek gerekiyor. Çünkü bugün sermayenin "bilgi çağı" tanımlaması, astl olarak bilgi üretim süreçlerinin tanıamtnın sermayenin egemenliği ve denelimi altına altnması, bilginin ise üretim sürecinin ana girdisi olarak metalasmast anlamına geliyor. Sermayenin ve piyasanın belirlediği Bu süreç, üniversitelerde neler olduğunu da açıklıyor. Piyasalastırma saldmsmda üç temel noktanın (evre de denebilir), uluslararası serCUMHURİYET KİTAP SAYI 659 mayenin bilgi üretiminin merkezleri olan üniversitelcre çoSu içiçe gelişen farklı yöntemlerle sızarak bu üretimi dofyrudan, yani kendi mekamndan ele geçirme çabası; paralı eg'itim ya da cğitimin ö'zelleştirilmesi (bu galiba en görünen yanı); sonra da universitenin çok daha içsel ve kurumlasmıs bir piyasa denetimine açılması olduğu görüldü. Sonuçta, üniversitelerde üretilen bilginin içerig'i ve alanı da buna göre değismeye başladı. Bu anlamda, az önce dcg'indiginiz konu sanırtm, bugün üniversilesanayi işbirliği olarak kurıımlaştmlan olgunun da, toplu mun gcneli yarartna olmaktan çok, üniversitelerde içsellestirilmek tslcnen bir sermaye egemenlig'inin görünümu oldug'unu işaret ediyor. Devlet üniversitelerinin bile kcndi içinde "seçkin" ve "killesel" üniversiteler olmak üzere ayrımlaştırtlması, bu durumun, üniversilelerin bilgi ile kurduklart bu ilişkıden, ög'rencilerine gelecek için farklı roller biçmelerinden mı kayııaklandıgınt; sel etkinliklerde bulundunuz? YÖK 'ün bu süreçte yalnızca bir araa mı ol Genç okurlarımız 1402 dönemini duğunu düşündüriiyor ve kaygı veriyor. Kı anımsamayabilir. Bu, sıkıyönetime ilişkin saca, "küresellesen köy"ün muhtarı ve ılerı 1402 Sayılı Yasa uyannca 12 Eylül askeri gelenleri kimler? Dünya balklanna/ ülke yönetiminin yaygın biçimde giriştiği bir miz halkına ne vaad ediyorlar? Ve bu geliş uygulamadır. Hiçbir yargı karart olmaksımeler neden ülkemizde daha kolay kabul zın kamu çalışanlarının, bu arada özellikgörüyor? 1997 yılında tepeden inme birka le öğretmenlerin, öğretim üyelerinin işlerarla kapalıldıkları tarihte, yalnızca iki bü rine son verilmiştir. Bu işlem ve kararıarı yük üniversitemizde varolan l lalk lig'itimi yargı denetimin de dışında tutulmuştu. Bölümlerinin ülkemiz için gereksiz olduğu Universite'de Basın Yayın Yüksek Okulu kolayca söylenebilir mi? Üniversi/ede, bü Müdürü ve Siyasal Bilgiler Fakültesi Detiin hunlartn tekrar düsünülmesi gerekiyor. kanı olarak yaptığım yaklaşık altı buçuk Size dönelim yine: 1402'lik döneminiz yıllık yöneticiliğimin dört yılı, (12 Eylül ve de neler yapttnız? Dantslay'dan göreve dö öncesinde toplam olarak) sıkıyönetim dönüs karart geciktig'ine göre geçiminizt nasıl nemindegeçti. Bu dönemdeniçbirsoruşsağladtmz? Ne gibi siyasal, toplumsal, ekin turma geçirmediğim gibi en küçük bir uyan bile almadım. Şubat 1983 te öbür saygı değer öğretim üyelerimizle birlikte benim de üniversite öğretim üyeliği görevime hiçbirgerekçe gösterilmeden son verildi. 1402'lik günlerde neler yaptığımın uzun bir öyküsü var. Burada yeri mi, bilmiyorum. Ama yeni yetişenlere bu dönemi tanımalan için fırsat bilerek kısaca bir iki noktaya değineyim. 1402'lik ytllanm, 8 Şubat 1983 ile 15 Mayıs 1990 arasında tam 7 yıl, iki ay, 7 gün sürdü. Dile kolay bir süre. Doğal ki bu süre içinde, yalnızca iki olay dışında, herhangi bir resmi kurumla öğretim ilişkim olmadı. Bunlardan biri, Tokat Valisi Recep Yazıcıoğlu'nun düzenlediği Toplum Kalkınmasi ve Yerel Yönetimler' konulu bir sempozyuma katılmamdır. Once buna olumlu yanıt vermedim. "Sayın Vali, benim 1402'lik olduğumu bilmiyor musunuz?" dediğimde, aldığım yanıt şöyleydi: "Hocam bilmez olur muyuz, ama konu yerel yönetimler ve toplum kalkınması olunca sizsiz bu toplantıyı yapamayız." Katıldığım sempozyum nedeniyle Valilik, olluk ve yol giderlerimi bütçeden karşıadı. Ikinci bir resmi ilişkim Altıncı Beş Yıllık Kalkınma Planının hazırlıkları döneminde oldu. KENTKOOP danışmanı olarak Şehirleşme ve Konut Özel Intisas Komisyonuna katıldım. Beni başkan seçtiler. Aynı dönemde, hizmetlerin yerinden yönetilmesi konulu özel uzmanlık kurulu çalışmalanna da çağnldım. Çalışmak ve geçimimi sağlamak zorundaydım. KENTKOOP'un genel başkanı Murat Karayalçın birlikte çaİışmayı önerdi. Ekim 1983'ten başlayarak KENTKO l Günümüzde halk eğitimi ve Gerav'ın son kitabı Dr. RAMAZAN GUNLU * ent ve çevre bilimlerinden toplum kaÛunmasına ve halk eğitimine kadar uzanan toplum biümlerinin çeşitli alanlarında büimsel çahşmalar ve yayınlar yapan, Akademik yaşamın çok yönlü ve özgün bir üyesi olarak Prof. Dr. Cevat Geray, ikinci baskısını 1978'de yayınladığı Halk Eğitimi kitabını eünceÛeştirerek yeniden yayınlamış buîunuyor . Akademik lcişiliği ve yetişimi, kendisinin toplumsal sorunlara bütüncül ve derinliğine bir bakışla eğilmesine olanak sağlayan Geray, DU yapıtıyla da genelde eğitim, özelae halk eğitimi konularını toplumsal bilimler açısından ele almaktauır. Uzmanlık alanı kent ve çevre bilimleri olan Geray, nasıl kent sorunlarını kırsal alanın sorunlarıyla birlikte ele alıyorsa, bunun gibi, eğitim kurumunu ve süreçlerini de toplumsal ve ekonomik yapının özellikleriyle açıklamaya çalışmaktadır. K 1402döneml Topiumun gelişmesinin temelinde yatan gücün harekete geçirilmesi gerektiği düşüncesiyle günümüzün toplumsal, siyasal, ekinsel ve eğitsel sorunlarının çözümünde yurttaşın siyasaltoplumsal duyarülık ve bilinçlilik düzeyinin önemini gözden kaçırmayan Prof. Geray, kitabının yeni baskısına "Demokrasi için Eğitim", "însan Hakları için Eğitim", "Çevre için Eğitim", "ÇağaKdine dayalı olmayan) Eğitimin Temelleri" ve benzeri bölümleri eklemiştir. Prof. Geray, kentlerdeki sorunların ucunun köye kadar eittiği görüşünden hareketle kırsal alandaki toplum lcalkınması çalışmalarının kentsel toplum kalkınması ve halk eğitimi etkinlikleri ile tamamlanması gerektiğini vurgulamaktadır. Böylece, bugünkü siyasal toplumsal sorunların çözümüne yeni yaklaşım ve yöntemleri otuzkırk yıl öncesinden ele almasını bilmistir. Köy Enstitülerinin halk eğitimi, toplum eğitimi yaklaşımının bugün de yol gösterici niteliğini açık 8oranların çözümü layan Geray, bu kurumların, Enstitü çıkışlı öğretmenlerin kalkınmanın motor gücü, kalkınma odağı ve önderi olarak ülkeye büyük katkıları olduğunu belirtmekte, bu deneyimden bugün için de dersler çıkanlması gerektiğini vurgulamaktadır. Demokrasi ve insan hakları için eğitim konularındaki görüşlerini Geray'ın sözleri ile şöyle özetleyebiliriz: "Seçme ve seçilme hakkının geniş kitlelere tanınmasından sonra, demokrasi eğitimi daha da önem kazanmıştır. Geniş kitlenin bu gücü en iyi, en bilinçli biçimde kullanması gerekmektedir. Fakat eğitim düzeyinin yetersizliği nedeniyle geniş kitle, çoğu kez, bu hakkı etkili biçimde kullanmanın yollarını bilmemektedir. Oy vermenin dışında, yurttaşın siyasal görevlerini yerine getirmesi, siyasal sorunların çözümü için belli durumlar karşısında yerinde kararlara ulaşması, gereken eylemlerde bulunması, anayasal haklarını korumak için gerekli hak arama yollarına başvurma yeteneğini elde etmesi, geniş ölçüde verilen eğitimin özüne, nitelik ve içeriğine bağlıdır. Böyle bir eğitün, ancak "Demokrasi için Eğitim" bağlamındaverilebilir." Böyıesi oir eğitimin amacı, kapsamı, öncelikleri, ilkeleri, yöntem ve uygulayımları kitapta açıklanmaktadır. lı, insan haklarına saygılı, tüzeyi üstün tutan, odağında özgür bireyin bulunduğu çağdaş topiumun yaratılması görüşü kitapta ağır basmaktadır. Gönüllü, demokratik, kitlesel örgütlerin halkın eğitimindeki rolünün vurgulandığı kitapta topiumun demokratikleşmesine, halkın siyasallaşmasına, toplumsalsiyasal duyarhlık ve bilinçlilik kazanmasına yönelen toplum ve halk eğitimi özekleri olarak Halkevlerine günümüzde her zamankinden çok gereksinim duyulduğu açıklanmaktadır. Geray, iktidann nimetleriyle beslenmeyen, halkın öz örgütü niteliğindeki demokratik örgütlere, halkın siyasal ve toplumsal bilincinin örgütlenmesi, siyasal yaşama ağırlığını koyması için halkın eğitılmesinde önemli roller düştüğüne dikkati çekmektedk. OmınH 9ÖP6Vİ6P S bir yandan, yurttaşın, halkın, ulusun, işilerin aydınlanmasını, bir yandan da aklarını sağlamak için örgütlenmelerini, gerekli tepkileri göstermelerini amaçlamaktadır. Geray'ın son kitabında eleştirel düşünmeye sahip, özgür yurttaş, kenttaş olarak bireyin değerine dayau bir anlayışı demokrasinin temeline yerleştirmede halk eğitiminin önemi ortaya konulmaktadır. Demokrasiye inanç Toplumsal hareket olarak halk eğitimi Haikeütimiııinöneıni 1997 yılında aldığı bir kararla YÖK'ün Fakültelerdeki Halk Eğitimi Bölümlerinin kaldırması karşısındaki görüşlerini 20 Şubat 1999 gürüü Cumnuriyet Gazetesi'nde yayınladığı "Halk Eğitimini Yadsımanın Dayanılmaz Hafifliği" başlıklı yazısında dile getiren Geray, DU yazısını son söz olarak kitabının sonuna eklemiştir. Yurttaşların siyasallaşması ve demokrasi ekinini kazanması konusunda okul dışında verilen ve verilecek olan eğitimlerde, halk eğitimine çok önemli görevler düştüğünü Delirten Geray, YÖK'ün ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın, halkın eğimine, aydınlanmasına, siyasal bilinç kazanmasına karşı bir tutum içinde olduğunu belirterek bu kararı eleştirmektedir. Geray'ın Ankara'daki Imaj Yayınevince yenilenmiş baskısı yapılan "Halk Eğitimi" kitabını okuyan yalnız eğitimcilerin değil, toplumda, siyaset ve yönetimde sorumluluk üstlenen herkesin, Türkiye'nin aydınlamacı ve halkı kucaklayan kurumsal ve kılgısal eğitim bakışını yeniden keşfedeceklerine inanıyorum.* *A.Ü. Eptım Bilimleri Fakültesi ** Halk Eğitimi, Güncelleştirilmiş l.Bası, \maj, Yayınevi, Ankara, 2002 SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle