19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Fulvio Tomizza, yapıtı dilimize ilk kez çevrilen bir yazar. "Yaşamın En Güzeli "nde yazar savaşların harap ettiği ve etnik kökenler, köy ve kentler ile kültürler arasındaki bağların koparıldığı bir ülkede birlikte yaşanabileceğini savunuyor. Doç. Dr. H. NEŞE ÖZGEN aşamın En Güzeli", uzun ve acı bir tarihin öyküsü: Ist.. ria'nın öyküsü... Dedeleri Avusturyah, babaları ltalyan uyruğunda olan, kcndüeri iki savaş yaşamış Yugoslavyalı birkuşağın oğullarını partizan savaşlarında yitirdiği, torunlarının Slovenya ilc I lırvatistan arasında kaldığı bir tarib . lîıı geçişlerrnanzıuncsi;biraradaolma şjıdarını toplumların kendiliğinden yaratamadıkları, uzun ve acılı bir yüzyılın insan tarihi... Tomizza, Istria'nın geçişlerini, savrulmalarını bir kilise zangocunun gözlerinden anlatıyor. "Yaşamın En Güzeli", Tomizza'nın"SınırEdebiyatı"nı başlatan çalışmalarından birisi. Roman, 1977'de basılmış, 1977'de Strega Odülü'nü, 1979'da da Avrupa Edebiyat Ödülü'nü almıs. 'J'ürkçeye aktaran Gertrude Durusoy, bu çeviride de diğer çevirilerinde gösterdiği bütün titizliklerini göstermiş, üstelik özel bir rikkati de... Ne yazık ki Tomizza romanının Türkçe baskısını göremeden 'yaşamın en güzeli'ne olan yolculuğuna başladı 1998'de. Yazar ilk romanı "Matera"da (komşu bir köyün adı) Istria'nın ve Trieste'nin microcosmos olarak portresini çizer. Bu roman "Literature Erontiera"nın ilk örneğidir ve sınırı geçmeye çalışan bir aileyi anlatır. 1960'fı yıllarda bu çalışma ile başlayan sınırlar edebiyatı, bugün küreselın içinde savrulan eski ve yeni tüm diasporaların gören gözü, sessiz çığlıklarının sesidir. Istria, 1918'e dek Trieste ile birlikte AvusturyaMacaristan Imparatorluğu'nda kalmış, bu tarihte Trieste îtalya'ya devredilirken, Istria Yugoslav hareketinin içinde yer almış, sosyalist bir hareketin başı olmuştur. '1 ito'nun ölümüyle birlikte bölgesel özerklik isteyen eski Yugoslav Cumhuriyetleri Istria'vı da bölmüştür. 1945 'e kadar olan özerklik ve bağımsızlık hareketleri, 1954'te sınırların yeniden çizilmesi ve Istria'nın Yugoslavya'da kalrnası bu bölgelerdeki Italyanların da büyük göçlerine sahne olmuştur. Tomizza bu göçü ve göçün 50 yıl öncesini hikâyelendiriyor: Martin Krusiç, bir yandan içindeki saf imanla, kendisi için en kutsal işi, kilise zangoçluğunu sürdürürken bir yandan da Tanrı kadar aziz tuttuğu köyünün papazlarını kronolojik olarak anlatıyor. Bu kronoloji kendisinin, karısının, üç kuşak köyünün ve üç rejimin en içten anlatılmış köylü tarihidir. Roman, güçlü ve sade diliyle aynı zamanda bir siyasi tarih kitabı olarak da okunmalıdır. 1955'egelindiğinde, Trieste'de, çok etnikli çok kültürlü, çok dilli bir yapı oluşmuştur. 1750'lerden itibaren Yunanlılar, Türkler ('bora'sı ve 'kurabi'si ünlüdür), Ermeniler, Sırplar, Arnavutlar, Yahudiler, Almanlar, Polonyalılar ve Bohemyalılar; bölgenin siyasi değişmelerine damgalarını vurmuş ancak bir yandan da dünya siyasetinin çalkantıları içinde kâh derin kâh belli belirsiz izler bırakarak bölgeyi yapılandırmışlardır. Tam burada, Italyanların adlandırması ile "Istria'lı Tomizza" önemü bir şeye dikkatimizi çeker: Çok farklı etnik yapılar, aslında barış içinde bir arada yaşayabilmektedirler, yeter ki savaşarak yeni sınırlar kazanmak isteyen iktidar hırslılarının, içeride destekçileriolmasın!.. SAYFA 10 Fulvio Tomizza'nın ödüllü romanı: 'Yaşamın En Güzeli' Zangoç Martin'in heniiz çok g e n ç ke n edindiği, toprağın ve Tanrı'nıninsanlara verdiği nimetlere hayranlık duyan köylü sadeliğini en ileri yaşlarda dahi sürdürebilmesi, romanın belkemiğidir. Martin'de, cimri ya da genç ve gereğinden fazla gösterişçi, akıllı ve hırslı ya da yaşlı ve bezgin tüm papazlara, gönlü Tann'ya bağlı ama onıın araçlarına kızabilen, seven ya da hayranlık duyan bir zangoç tipi görürüz. Orneğin o'nun gönlünü Don Stipe'ye bağlayan, papazın bilgeliğinden ziyade insana verdiği önem ve dinini vicdanı ile yıkaması iken; Nazilerin yardakçısı Don Başservi'ye (Papaza bu adı takrnıştır) duyauğu nefrcti gizlemeye gerek görmez ama korkııyla karışık bu nefretin asıl kaynağı Don Başservi'nin '...başka vesilelerle cok acımasız davranan bu adamın asla bağışlamayacak hesapçılığı ve temkinliliğidir. s:142". Yıllar ve yıllar Martin'in bilge ve giderek şakacılıktan acı bir tevekkele dönmüş gözlerinin önünden akıp giderken; Istria'da bir gelip bir ayrılan, bazıları birkaç on yıl hizmet verdikten sonra ölerek kilise avlusuna gömülen papazlannın da dine karşı tutum ve halkı yönlendirmeleriyle damgaladıkları bir microcosmos beürir: Hırvat dili üzerine incelemeler yapan Don Stipe, bir ltalyan olmasına rağmen köy halkını onurlu ve vicdanlı davranışları ile kökenleri üzerinde uyanık kılarken; her bir dönem de bir öncekinden mülhem ve bir sonrakine gebe uzanır: Her dönemin yeni zenginleri (Ludovich'ler) eski zengin olup düşkünleşenler (Kont ve asalete düşkünlüğünden onunla evlenip, nikâhtan sonraki altıncı saatte üstü açık spor arabası ile kaçan karnı dümdüz spor hocası), köyün kalbi olan han, hancı ve kadınları, Nazilere yaklaşan eski zenginlerin oğullan, Tito ve yeni sosyalist düzenden pay almayı uman eski yanaşmacı öksüzleri, iyi aile kadını olup fahişeliğe geçenler, onurları ile ölmesini bilenler, paraları ile yaşamasını bilenler ve bilmeyenler, doğumlar, ölümler ve ayinler, kilisenin her bir dönemde milliyetçi damgalar yiyen bitmek tükenmek bilmez tadilatı... Almanlar köye yerleştiğinde uzak samanlıklardaki partizanları saklamak için köy halkının eski bir âdeti oyuna benzer bir biçimde canlandırarak, bırbirlerine ve böylece partizanlara sürekli yemek göndermesi, köyün delisi kadının gebeliğini saklamak için karnını sıka sıka kendisini öldürmesi ile yüz yüze gelen papazın onurlu hüznü, evlatlarına sahip çıkamayıp elâleme rezil olan ana babalar... 1 lepsi Martin'in gözlerinden insan olmanın tüm zaatları, onurları, dikbaşlüıklan ve eğlenceleri ile anlatılır. Zangoç en sonunda bildiği tek yolla isyan eder: Biricik gözbebeği Antonio'su, (ltalyan döneminde doğduğundan adı da ltalyan adı olan) bu tek çocuğu, zorlayarak yolladığı papaz okufundan Nazi papazların da gayretleri ile atılınca partİ2anlara katılan tek filizi; savaşın son günlerinde paramparça vücudunu ana babasına göstermemek için kapalı bir sandıkta toparlanmış olarak defın için verildiği gün... "Tabutu odasına, yatağının üzerine koyduk. Palmira kenarlarından tabutu okşuyordu. 'Açılmayacak' dedim, tatlı sert bir ifadeyle. Sınırların insanları Aynı Martin, birkaç yıl sonra kaçarak köylerine sığınan Bosnalı Müslüman bir ailenin yoksulluk şartlarında ölen küçük kızlarını kendi dilinden dualarla na sıl gömdüğünü anlayanda kalacaklarına karar vermeleri istenmektedir: "...Savaştaydık: ltalyan mı Slav mı olduğumuza karar vermek için bir kez daha savaşın içine düşmüştük, oysa gerçekte biz piçten başka Dİr şey değildik... s:244" Birkaç yıl sonra aynı sadelıklekarısını 'Yaşamın En Güzeli'ne uğurlar, halkı için ise yeniden göç yolları naşlamıştır. Bu kez de Tito'nun ölümünden sonra dağılmanm, paramparçalığın tedirginliği: "...îçimuen tekrar edip duruyordıım: 'Ey güzel insanlar! Nereye gidiyorsunuz? Oturun oturduğunuz yerde.. s:253" Saf köylülüğünü, doğayla barıştklığuıı hiç yirirmc den tek başına yaşlandığı kilise evinden kilisenin çöküşünü seyrederek cemaat kayıtlarını temize çeken Martin, gözlerinin ve aklının ferinin iyice söndüğünü farkeder: "...Ne zaman bir insan ölse, dünya ölüyormuş. lşte bunu bilmiyordum... s:341" "Yaşamın En Güzeli" sınır insanlannın öyküsüdür, yaşamla bağları sınır üzerinde kurulanların, sırur üzerinden savrulanlann insan öyküsüdür. • Yaşamın En Güzeli (La Miglior Vita) I Fulvio Tomizza / Çeviren: Gertrude Durusoy / İLYA Yayınlan. / 341 s. OEge Üni. Edebiyat Fak. SosyolojiBöl., Bornova/ Izmir "Y; İnsan ohnanın zaaflan Dışarı çıktım, papazevinin yeşil pencerelerine baktım, hepsi kapalıyaı. Bir robot gibi ilerlivordum, kendimi çan kulesinde ipe asılır halde buldum. O kadar güçsüzdüm ki, sanki çan bu sabah hiç ses vermek istemiyordu, nihayet sallanmaya başladı ve bir teryat duyuldu. Kısık sesi ve ritmi beniın yorgunluğumu vurguluvor ve kafamın içinde tek bir imge ve tek bir düşünceyi yansıtıyordu. Oglum eve dönmüştü, annesi başında bekliyor ve ben debeşiğini sallıyordum. Onabirpiskopos ya da rahip olmasına karşı çıktığım zaman içten içe Buje'de avukat Martinelli olmasını düşlüyordum. Şimdi bu hırsımın bedelini ödüyordum. Ama böyle bir ölüm adil değildi. Bir mezar kazıcısı için bile, oölunun soğuk yüzünü görememek insanlık dışıydı. Çanın sallanması için ipi bırakıyor, sonra da bütün gücümle, ayaklarım yerden kesilircesine çekiyordum, sonra yine bırakıyor, yerde bir yılan gibi dolanmasına bakıyordum, sonra havada yakalıyor yine çekiyordum ve çan tepemde adeta deliriyordu. Her hareketimde, çok büyük çaba sarf ediyormuşum gibi naykınyordum. Bu da bir işti sonuçta. Çanın geri dönüşünü engelleyen kirişe çarptıginı duyuyordum, evet kararbydım, ergin bir yaşa eriştiğimden beri belki de ilk kez isyan ediyordum... s:221" DÜNDEN BUGÜNE TÜRK ŞİİRİ TÜRK ŞlİRİNİN 8 0 0Y l L L I K PANORAMASI XIII. yüzyıldan XX. yüzyılın sonuna değin Türk Şiirinin bütün evreleri ve en güzel örnekleri Büyük göçler 501) ı,aır, 1 9 0 0b a y f a , 5 c i h+Ş i i t C D ' s i H A Z I R L A Y A N L A R A S I M B E Z İ R C İ K E M A L Ö Z E R Dünden Bugüne Türk Şiirı, T ü r k şiirini gelişim evreleri içinde, tarihsel açıdan en ö n e m l i , en güzel ö r n e k l e r i y l e sunan b i r antoloji. 800 yıllık şiir b i r i k i m i n e , ş a ı r l e r i m n t a ş ı d ı k l a r ı e ğ i l ı m l e r e g ö r e değil, ş ü r l e r i n barındırdıftı ebtetik ve tarihsel d e ğ e r l e r e g ö r e d e m o k r a t i k b i r anlayışla yaklaşılıyor, çağlar b o y u n c a g e ç i l e n b ü t ü n y o l l a r ve v a r ı l a n b ü t ü n s o n u ç l a r cilt cilt s e r g i l e n i y o r . B A S I M EVRENSEL YAYIN Tel: 0212. 361 09 07 lpbx) F a k s . 0212 361 09 04 Wwww.evrenselbasim.com E bılgı(aevrenselbasım.com CUMHURİYET KİTAP SAYI 659
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle