29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı. öerlendirmeleridir. Bu büyük insanlann övgüleri karşısrnda elbette onur duydum. Ama gerçekten de, bcni aşan sözlerolduklanndan, bu yaşımda, çocuk su bir mahcubiyct duydum. Memet Fuat'ın ve Mehmet Kemal agabeyimin beni değerlendirmelerinde de özdeş duygular yaşadım. Ve sonunda, demek ki, "ben iyi şeyleryapıyorum." düşüncesini benimsedim. Son yapıtınıa gelince (sjmdi son değil ya..), sevgili Dinçer, toplumumuzu çağımızın dışında bırakan, büyük sıkıntılara sokan, gelis,memizi büyük ölçüde cngelleyen "Islam ideolojisi" dikkat et, Islam dini demiyorum 12 Eylül'den sonra, "Devletin Anayasal Göriişü" durumuna geldi. Ve de, devleti yönetenlerin, inanmadıklan halde, halkı ters bilinçlendirmelerinin yöntemi oldu. Aydın bir insan olarak, devletin bu tutumu, beni çok rahatsız ediyor. Hele hele, büyük bir kandırmacanın, toplumumuzda geçerli kılınmaya çalışılması, sorumlulugumu artırı yor. Bu konularda eğitimim ve bilgim tamamdır. Öyleyse, yükümlülüğümü yerine gctinnelıyim. Kandırmaca şu: "îslam, toplumumuzun tiim sorunlannı çözümler." Bu önermeye dayanarak, insanı üzen bir güldürmece içinde, oyunlar oynanıyor. Din dersi, anayasal bir zorunluluk durumuna getirildi. Bu yetmiyormuş gibi, "Müslüman Eczacılar Kongresi, "Dünya Islam Ekonomik Birliği", "tslam Hukukçuları Konferansı", "Müslüman Bilim Adamları Topluluğu" gibi ipc sapa gelmez, çağdışı bir siyasa güdulüyor. O kadar üzülüyorum ki, böylesi ayınmlara, bilimin Islamı, Hıristiyanı, Budisti olur mu? Bilim ve fclsefe en çağdaş olan neyse, en geçerli olan neyse onlan, kendi yöntemleriyfc yaşama geçirir. Sanat için de böyle. Adamlar çıkıyorlar, çağdaş olan her kavramın Islamdan kaynaklandığını savlıyorlar. Yani bilim, Islamdan türemiştir! Özgürlük mü, yalnız tslamda vardır! Felsefe, tslamın ürünüdür. Akıl, îslamın en önem verdiği yetidir. îslam, kadına en büyük değeri verir. Bütün bunlar, halkımızı ortaçağ karanlığına yönlendirmedir. îşte bunları görünce, halkımızı aydınlatmak ve işin doğrusunu belgeleriyle ortaya koymak için, "Türkîstam Sentezi", "Hoşgörü Yılında Tarihimize Bir Bakış", "Mevlânâ" gib,i yapıdar yazdım. "tslamın Akla Bakışı Üzerine Bir Deneme" de, bunlardan biri. Gösterdim ki, "Türktslam Sentezi", bizim ürettiğimiz bir ö&reti değil, 1905 yılından sonra, bütün Islam dünyasına, emperyalizmin dayattığı bir öğretidir. Yine, Tslamda hoşgörünün olmadığını, Islam vc Osmanlı tarihlerinde yasama geçirilmiş hukuk kuramlan ile kanıtîadım. Mevlânâ 'nın da, "kendisi için" bir hoşgörüye sahip olduğunu, Türk'ü ve Türklüğü sevmedığini, şiirleriylc ve yazdarıyla ortaya koyduğunu, "kâfir"e karşı düşmanlıklar sergilediğini, kendi yapıtlarından yola çıkarak ortaya koydum. Bu çalışmam, gerçekten çok etkili oldu. Saygıdcğer Anday'dan, benim için çok çok değer taşıyan, çocuklarıma ve torunlarıma bırakacaöım en büyük kalıtı aldım. Benim için söyıediği övgülü sözler, ben öldükten sonra, çocuklarım ve torunlanmca, saygıyla anılacaktır. •" Deneme'nin usta kalemi Vecihi limuroâlu Olüm/ Veahı Şjyah Bir Güldür Timuroğlu/Sosyal Yayınlar/ 63 s. Bülbülleri Ne Yaptılar/ Veahı Timuroğlu/Sosyal Yayınlar/ 43 s. böylesi ölçütler etken olmuştur. Burada, şöyle bir soru geliyor aklıma. Stzden önce de, monografiler yazıldı. Siz, bunları bılen bir araştırmacı%ımz Elbette ki, onlardan farklı seyler yazmak ıçın çıktınız yola. Yazdıklartntzın, sizden önce yazılanlartslamın.."Akl"a dan farkı ne? Yola çıBakışı Üzerine karken düşündüg'ünüz Bir Deneme/ Vefarkltlıkları gerçeklescihi Timuroğlu/ tirdiniz miacaba? Sosyal Yayınlar Şimdi, benim monografilerimin niteliklerini, bir çırpıda söyleyebiliriz: Şairin yaşam öyküsü, beni ilgilendirmiyor. Ben, ele aldığım sanatçının yaşamına sadece değiniyorum. Önemsediğim yapıtlarıdır. Yapıdarında kullandığı öğeleri bir bir ortaya çıkarırken, şairin şiirinden hareket euerek, şiirjcuramları üzerinde de düşünüyorum. Örneğin, Ahmet Kutsi Tecer üzerinde çalışırken, Cumhuriyet dönemi saz şairlerinin "halk şairleri" olmadıklannı, "halkevi şairleri olduklannı kanıtlamam gerekti. Cahit Külebi'yi incelerken, bu büyük tartım (ritim) ustasının yardımıyla, şiirde tartım konusu ağırlık kazandı. Melih Cevdet'i incelediğimde, düşüncenin şiirde nasıl yumuşatıldığını, duyguyla nasıl bütünleştirildigıni ve şiir kuramlarının nasıl geliştığini incelemiş oldum. Kısası, ben, şairi incelerken, şiir teknikleri ve şiir kuramlan üzerinde de duruyorum. Şiirin öğelerini ortaya koyarken, şiiri tanımlamak gibi bir boş çabadan da uzak duruyorum. Sevgili Dinçer, benim, bir de yazırumızdan portrelerim var. Örneğin, Pertev Naili Boratav, Ühan Selçuk, Enver Gökçe, A. Kadir, Necip Fazıl, Attila Ilhan vb. Bunlar da, birer monografidirler aslında. Belki de, küçük birer monografi. Portrelerde, hiçbir zaman, yazınımızın gerçek çizgisini savsaklamadım. Örneğin, A. Kadir'i anlatırken, Rıfat Ügaz'ı ele alırken, Necip Fazıl'ı itmedim. Boratav'ı anlatırken Orhan $aik Gökyay'ı unutmadım. Çünkü, Gökyay, özellikle, Dede Korkut ve Katip Çelebi çalışmalarıyla, yazınımıza büyük katkılarda bulunmuştur. Bu hizmetlerini belirtirken, onlann ideolojilerini de sergiledim. Ideolojileri sergilenirken değerleri yadsınmamıştır. Sağcı araştırmacıların önlerine, erdemli örnekler sunduğumu sanıyorum. Onlar, Nâzım Hikmet'i bir türlü dürüstçe yansıtamadılar. Sabahattin Ali'ye iyi gözle bakmayıbeceremedılervb. Bence... Öziir dılcrim Sözünüzii kesıyorum, az önce, edebiyat tarihi yazacaklar için bir monografiekîikliğınaen söz ettiniz ve monografi yazma işine, bu yü'zden giriştiğinizi söylediniz. Ama görüyorum ki, seçtiklertnızın içinde, şaırler ağırlıkta, Edebiyat tarihi yazacaklara, romanalartn, öykücülerin monografüeri de gerekli. Öyle değıl mı? Neden saırler ağtrlıkta? Türk yazını, yazık ki, düzyazıvı önemsememiştir. Hasan Ali Yücel 'in hazırlat tığı "Türkçe Metinler"in ön " CUMHURİYET KİTAP SAYI 41 şalırn mu Konuş,alım. Cenıal Süreya, çeşitli söyleşilerimizde, beni, sürekli olarak Türk Rdebiyatı Tarihi yazınaya yönlendirirdi. Bir gün, yanlış, anımsamıyorsam Milliyet Sanat'ta, "Vecihi Timuroğlu, artık, birtakım kitap Şiirin Büyüsü Kıve yazar değerlendirzı: tmge/ Vccihı meleri yapmamalıdır. Timuroğlu/Kedı O, bu büyük birikiYayınları, Anmiyle, Türk Edebiyatalya, V)94 tı Tarihi yazmalıdır." diye yazmıstı. Birkaç yazısında da, bu diişünccsini, ısrarlı biçimdeyineledi.üturdum.çoksıkıbirçaIı^mayla, 14. yüzyıla değin, dört yüz sayfayı geçcn bir çalışma yapum. Yunus Emre'den sonra, yazın tarinini yazamayaca ğırru anladım. Düsündüm, hocamız Mehmet Fuat Köprülü de, o önemli Türk lidebiyatı Tarini'ni, 15. yüzyda değin getirmişti. Demek ki, Türk Edebiyatı Tarihi yazmaya kalkan insanların önünde, 14. yüzyıldan sonraki dönemleri yazmak için, yeterli kaynak yok. Bunu yaşayarak ve ça lışarak öğrendJm. Peki, eksit neydi? Edebiyat tarihi yazacak insanların önlerinde, edebiyat tarihini etkilemiş ve etkileyecek olan insanların monografüeri hazır olmalıydı. Anladım ki, Köprülü'nün önündeki engel buymuş. 13. yüzyıldan önceki Türk edebiyatının hazırlık dönemi için yeterli monografiler vardı. Her seyden önce, Köprülü'nün kendi çalışmalan yeterliydi. Sorulabilir: Monografiler olmadan, yazın tarihi yazılamaz mı? Elbette yazılır. Ancak, bir insanın yaşamı yeter mi? Yazılırsa da, Nihat Sami Banarlı'nın, Ahmet Kabaklı'nın yapıtları gibi yazılır. Çünkü, yazın tarihçisi, tümyazarlar ve şairler için gerekli kaynaklan bulacak, inceleyecek ve yazacak... Çok zor. Oysa, hiç olmazsa, bir dönemi temsil eden sanatçılar için gerekli kaynaklan bulmaya çalışırlar. Bir yazar ya da şair için ne kadar çok monografi varsa, yazın tarihçisi için o Kadar ÇOK kaynak var demektir. Yazın tarihçisi, Kaynakları, monografi yazarı gibi değerlendirmek zorunda değildir. Ancak, kaynaklar hazır olduğundan, çalışma kolayhğı doğar. En azından, tarihçi, nereyebakacağını bilir. Oysa, monografiler olmayınca, heı şeyi, tarihçinin bulup değeı lendirmesi gerekecektir. Kuşkusuz, salt monografiler de yetmez. Her dönemin siyasal ve toplumsal tarihi de bilinmelidir. Yazın tarihçileri, bu kaynaklardan da yoksun. Köprülü'nün, tarihimizin her dalı ile neden yakından ilgilendiğini, şimdı, daha iyi anlıyorum. Işte bu yiizden, Sayın Timuroğlu, sizın bir şair yantnız Türk yazınının önemli kişileri üzerine eğildim. Gerçi, var Bir üykücii yanınız var Bunların belşimdi, özellikle edebiyat tageleri de, iür vc öykii kıtaplarınız. Siz, zakiiltelerinde, önemli çalışmaman zaman, "şair Timuroğlu" olarak da amlıyorsurıuz. Ama daha çok, deneme ya lar yapılıyor. Bunlardan yararlanarak bir yazın tarihi ya zarı, araştırmacı olarak biliniyorsunuz. Sdzgelimı, Ahrnel Kutsi Tecer, C.eyhun zılabilir. Ama, yaşım geçti benim. Gelecekteki yazın tarihAtufKanKu, Orhan Kemal, Melih Cevdet çilerine kaynaklar hazırlıyoAnday, Cahit Külebi, Ahnıet An/, Şeyh Bcdre/lirı üzerine yaptığımz monografik rum. Bir ölçüde, eksikleri giderici malzcme bırakmak is denemeler, ^aır ve öykücü yanımzdan da tedinı. Monografilere bu yüz' ha öneeakla geliyor Doğru mu diqunuyoden eğildim. Monograüleri rum yohsa yantltyor muyum? Şair vc öy de, özenle seçtim. Ahmet kücü Timurojllu ile biraz sonra konusmak üzerc, şimdı bu knnu üzerindc biraz konuSAYFA 4 Kutsi Tecer, CHP'nin tek başına iktidar olduğu yıllarda, toplumu değiştirmek isteyen bu partinin sanat ve edebiyat sorumlusudur. "Orda Bir Köy Var Uzakta", bedavadan yazılmış bir şiir değildir. Ülkeyi ve toplumu değiştirmek isteyen bir siyasal iktidarın en köklü siyasasını yansıtıyor. Birçokları için önemsiz sayılan Tecer, halk şiirinin mezarı kazılmışken, onu "Halkevi şiiri" olarak yeniden oiriltmiştir. Bu, Tecer'in tek başına yapuğı bir eylem değildir. CHP'nin "köye doğru" siyasasınm gereğidir. Ulusal ekinin (kültür) kaynaklan oradaydı. Cahit Külebi, birçok yazın ve düşün adamlarımızca, halk şirinin bir devamı sayılmıştır. Oysa, o, anonim halk yazınımızın çoğalan sesidir. Külebi, Kemalist Türkiye nin yaratmak istediği Türkçenin şairidir. Bu bakımdan, onun da, anonim halk yazmından getirdiği ve yaşayan Türkçeyi örgütlediği çok seçkin şiirüıin tanınması gerekiyordu. Ceyhun Atuf Kansu, Kemalizmin sol kanadını temsil eder. Melih Cevdet'e gelince, benim gözümde, "Garip Alumı" dediğimiz yenılik şiirimizin düşünceyi örgüüeyen tek şairidir o. Orhan Veli, hareketin öncüsü olmakla birlikte, Türk şiirinin, o akım içinde, Avrupalılasmasını sağlayan Melih Cevdet'tir. Melih Cevdet'in, benim için, çok daha önemli bir yanı var: Ben, duygunun vıcık vıcık oldufiu ve insanın yansımadığı şiiri sevmem. Melih Cevdet, duygunun dengelendiği şiirin şairidir. Oteki monografılerimde de, vecihi Timuroğlu ve esl
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle