Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Coğrafyacı göziiyle İstanbuL Atatürk ve Afet Inan, Dolmabahçe sarayında Tarih Kongresınde Prof. Dr. Erol Tümertekin'den "htanbul, Mekân ve insan " şeydcn anlamaz. Biri paradan anlarna/, ikincisi arkadaştan anlamaz. tstanbııl'da bir takım fuzuli, Babıali'yi dolduran clcmanlar içinde bunların kimi samimi Pe yami Safa gibi, kimi değil ama, haşır neşir olan bir insan ve ne olacağı belli değıl." (s. 232) (...) Bıiyıik şair ama göktc uçan bir şair. Evvelce de iştc beraber bulundum mcktcptc filan. tlk düşündüöüm şcy, ne yapıp yapıp bu Nazım'ı Ankara'da alakoymak." (232) "Nâzım'la' tartışmalara girdik. Nâzım apayn görüşte. Çünkü rakamların katiyyen ne demek oldıığıınu bilmez. Ve memleketin gerçek şartlannı tanımaz. Ancak hapisnaneleri tabıi bilir." (s. 233). "... Nâzım gene o insanları tanımanıak ve arkadaşlarını vs. seçememek hastalığını gösterdi; 'Peki ama' dcdi, 'mcselâ Peyami Safa ne der?' Peyami Safa ne der problem değil dedim. Peyami Safa canı ne isterse onu der ve o hasret kaldığın Peyami Safa'ya da hemen kavuşursun. Ama bu benim yaptığım, daha doğrusu, bu toprağa bağlanmaktır. (...) (s. 236). "... Nâzım niçbir zaman bir teşkilat adamı olmadı. Ana Komunist Partisi'nde aza (üye) değildi zaten. Ama çok mühim, meşnur, büyük insandı, çok büyük insandı ve ünun sanatı ve şöhreti partiyi aşıyordu.'4 (243). değil. Müthiş kinci ve kinini son şeye kadar sürdürürdü. Sonradan değişti filan dcdiler, ama değişmedi." (s. 355). Atatürk'ün ölümünden sonrakı cepheleşmeleri ya da siyasi dargmlıkları Fakıhe Öymen, şu tespıti yapıyor: "Atatürk insan adamdı ve Ismet Paşa ile arasının açılması genel şahsi bir şey değıl, memleket davası yüzünden açıldı. Onun için Atatürk'e vefa etmeyen insanın kimseye vefası olmaz." (s. 368). Bir dönemin tanıklığını edenler ya da "anıportre"ler yaşadıkları mekân ve zamanda görüp, işittiklerini teşrih masasına yatırarak sorguluyor ve geıeceğe ışık tutuyorlar. Y. Hikmet Bayur, Atatürk'ün o güzelim sözünü şöyle naklediyor: "Fikri vardır söylemez. Ben ne yapayım o adamı" derdi. Yani böyle de söylerdi. Hep evet efendim, cvct cfcndim diycnlere de kızardı. "Ne yapayım ben onlan" derdi. Söziınden esinîenen "Tarihe Tanıklık Edenler", eski deyişle "tahattur" ve "tahassüs"lerini yani "hatırlama" ve "duygulanma"lannı tarihin objektifine An Inan'ın aracıltğı ile düşüncelerini belirtiyorlar. Hepsi bu dünyadan göçen bu değerli, idealist insanlar, günümüz insanlarına da sesleniyorlar. Bu "anıportre"lerin duygu ve düşünceleri, "hatalanyla", "sevaplarıyla" bir dönemin panoramasını gözler önüne seriyorlar. Âslında yakın tarihimize "tanıklık edenler" başka bir deyişle, "Cumhuriyete kanat gerenler"in her sözünün altı çizilerek bu önemli mesajları genç kuşakların da okumasını tavsiye ederim. Çünkü dünden bugünlere, yarınlara nasıl gclindiğini, nasügelinebileceğini de idrak sahiplerinin, yani hepimızin düşünmesi gereKİiliğini vurgulamak istiyorlar. "Hepsini rahmetle anıyorum." • Tarihe Tanıklık Edenler / An Inan/ Çağdaş Yayınları, îüanbul 1997/414 s. l'J/otoğraf. Sonsöz "Şehirler de, insan müdahalesinin cn son düzeyine vardığı yerler olarak, sürekli bir dcğişim içindedirler; dolayısıyla da coğrafyacılar tarafından sürekli izlenmeyi gerekli kılmaktadır." aiycn Tümertekin, kitabında çağdaş coğrafyanın gclişimi ve coğrafyanın şehir ve şehre ilişkin meseleleri nasıl ele aldıkları üzerinde de durmaktadır. Dr. M. TURGAY GOKÇEN* Î "... Neden Atatürkçülük bu memlekette kuvvetli bir şekilde yerleşmemiştir sorusuna karşılık V. Hikmet Bayur, şunları söyler: "Esasen yerleşmiştir. Fakat Atatürk ölür ölmez, Atatürk aleyhine bir cereyan yapılmıştır. Meselâ Atatürk'e bağlı olan bizleri inkılâp dcrsindcn aldılar. Kendi adamlarını koydular. O vakit Atatürkçülüğü övmek kalktı ortadan." Yüzclliliklerin affı üzerine bir soruya karşılık, ilk kadın (s. 345) milletvekili Fakihe Öymen şöyle konuşur: "Yüzelliliklerin affını. Yani Atatürk hakikaten çok müsamahalı bir insandı. Inönü öyle "Mustafa Kemal bir ferd değil, Mr tbnsaldir" Londra Konferansı 1921, Ismalı Hakkı Bey (sağdan ücüncüı. C U M H U R İ Y E T K İ T A P ugün artık büyük ölçüde kentleşmiş dünyada, şehirlerin büyümesi de hızla sürmektedir. îstanbul da dünyanın nüfus bakımından en büyük 25 kenti içinde ycr almaktadır. 19901995 döneminde %67'lik yıllık artış hızı ile yine dünyanın en yüksek artış hızına sahip 10 şehri arasındadır. Bu kadar hızlı büyüme ve değişim pek çok bilim dah mensubunun yani sıra, coğrafyacılann da öteden beri ilgisini çekmektedir. Prof. Dr. Erol Tümertekin uzun yıllar îstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü'nde, ayrıca aynı üniversitenin Iktisat ve Siyasal Bilgiler fakültclerinde, Îstanbul Teknik Üniversitesi ve Mimar Sinan Üniversitesi'nde dersler vermiştir. Emekli olduktan sonra da bu üniversitelerde lisans ve lisansüstü dersleri vermeye devam etmektedir. Tümertekin'in bir özclligi de lstanbul'u kendisine araştırma alanı, kendi deyimi ile "arazi" olarak seçmesidir. Tarih Vakfı Yurt Yayınları tarafından yayımlanan kitabında Prof. Dr. Erol Tümertekin çalışmalarıyla ilgili olarak şunlan yazmakta: Şehir, yaşamsal talcplcrimiz olan su gibi, gıda gibi, meydana geldiklerinde yaşamımızı altüst eaen âfetler gibi, çağdaş yaşamın artık kaçınılamayan bir parçası olmuştur. Coğrafyacılar, gerek şenirlerin içinde gerekse şehirlcr arasında meydana gelen şe hirscl olgulann yapıları ve fonksiyonla nyla uzun zamandan beri ilgilenmektedirler. Şehirlerin çoğundafizikiçevre artık doğadan uzaklaşmış, büyük ölçüde toplumsal özellilc ka zanmış, bir insanyapısı çevre haline gelmiştir. Şehirlerin gelişmesi de, böylece, ekonomik, siyasal ve toplumsal güçlerin işleyişi bakımından incclcnmelidir. Aslında, şchirsel mekânın gözler önündeki B manzarası da, bazı coğrafyacıların öne bürdükleri gibi, söz konusıı ülkcnin "toplumsal ve siyasal ideolojilerinin fiziksel biçımine dönüşmüş nalTdir. Cielişmekteolan bir ülkenin şehri olarak tstanbul'un diğer ülkelerdeki benzcri büyük şehirlerin kaderini paylaştıöı söylenebilir. Ancak aynen "kişi ierin teklıği gibi coğrafyada da "mekânların tekliği"nden yola çıkarsak, lstanbul'un onu başka mekânlardan farklı kılan bir kimliği dc vardır. Bu kimliğin çekicıüğine kapılarak uzun ytllardır araştırmalarım için coğrafya terimiyle "arazi" olarak seçtiğim Îstanbul ü/.erine yaptığım çalışmalann 19601985 arasında yayımlanan bir kısmı bu kitapta yer abnış tır. Coğrafyadaki zamanmekânbirliktcliğinin önemi açısından bakıldıöında, geçmişte yapılan araştırmalara cıayanan ve üniversite dergilcri, kongrc ve sempozyum tutanaklannda yayımlanan bu çalış maların bir ciltte toplanmasının, Îstanbul ile ilgilenenlere "zaman içinde tstanbul mekânı"nı daha iyi algılamak bakımından kolaylıksağlayacağıkanısındayım." (s. 12) Kitapta, Istanbul'da sanayi, merkezi iş alanları ve nüfus dağılışına yönelik konu larda sekiz araştırma yer almaktadır. Dejişik döncmlerde yapılmıs ve adeta yakaşık 30 yıllık bir mekânsal değişim sürccini aktaran arajjtırmaların başlıklan şöyle: Îstanbul ve Çevresinde Sanayi Istanbul Çevresinde Sanayiinin Yenı Yayılma Alanları Boğaziçi'nde Coğrafı Görünümü Değistircn Bir Faktör Olarak Sanayi Îstanbul'da Bir Sanatçı Bölgesi: Bomonti Îstanbul Sanayiinde Kuruluş Yeri tstanbul'da Merkezi İş Alanları Istan bul'da Nüfus Dağılışı Istanbul'da Nüfusun Doğum Yerlerine Göre Dağılışı. Kitabın ilgi çeken önemli birbölümü de '(^oğrafya ve Bu Kitap üzerine' başlığını taşıyan girişi. Şehirleşme ve Coğrafya kısmında 'Coğrafyacılar olayları (ya da olguları) konum, uzantı ve yoğunluğa göre analiz etmekle birlikte, bu analiz zaman içinde de süreceği için bir dördüncü boyut daha eklenir bu da tekrarlamadır. Yeyüzünün sürekli değişen fiziki ve beşeri çehreleri, coğrafyacilann dünyanın her tarafını, mekânsal bakış açısından, sürekli yorumlamalannı zorunlu kılar. Şehirler dc, insan müdahalesinin en son düzeyine vardığı yerler olarak, sürekli bir değişim içindedjrler; dolayısıyla da coğrafyacılar tarafından sürekli izlenmeyi gerekli kılmaktadır." (s. 9) diycn Tümertekin, bu bölümde çağdaş coğrafyanın gelişimi ve coğrafyanın şehir ve şehre ilişkin meseleleri nasıl ele aldıkları üzerinde durmaktadır. Kitap, gerek içeriği gerekse harita vc fotoğraflanyla, Îstanbul ile ilgilenen herkes için önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır. • *MimarSınan Üniversitesi, Şehir vcBölge Planlama Bölümü m SAYFA 11 SAYI 4 17