05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı. « • vermiştir. Bu çalışmalarda, Edebi• yat Tarihçisi Mustafa Nihat Özön'ün yanında edindiği deneyimler ve Özön'ün Yazmak Sanatı ve Kompozisyona Giriş adlı yapıtı ona yol östermiştir. tlk kitabı Vazma Tekniği 1967), öğrenciyc istediği konuyu yazma ahşkanlığı kazandırmaya yönelik, yöntemi, içerdiği bilgiler ve uygulamalarla değişik öneriler getirmektedir. Türkçe Oğretimi (1968) ise, okuduğunu anlama, duyup düşündüklerini yazma yöniindcn özellikle öğretmenlere geniş olanaklar sağlamaktadır. Özdemir, daha bu ilk kitaplarda, kuramsal bilgiler verme yerine, uygulayımsal çalışmaları öne çıkarmaktadır. Gittiği Amerika'da da bu alanda çahşmış, edindiklerini bizim gerçeklerimizi gözeterek aktarma yolunu seçmiştir. Anadili eğitiminde güttüğü amaç, öğrenciye, okunanı anlama, anlananı anlatma (sözlü ya da yazılı ifade etme) alışkanlığını kazandırmaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için, bilinen ama uygulamasına yer verilmeyen kavramlara açıklık getirmiştir. Örneğin, düşünce bağlamında soyut olarak algılanan tantmlama, örnekleme, açıklama, tartışma gibi kavramlar, uygulayımsal boyutuyla ilk kez onun kitaplarında görülmüştür. Soru sorma, soruları kavramsal alanıyla yanıtlama yöntemi de onun kitaplarının irdelediği başka bir alandır. Bu alandaki deneyimlerini üniversite giriş sınavlarına hazırladığı, anadiline yönelik sorularla da değerlendirmistir. Birçok çalışmasına beni de kattığı, bana birlikte kitap yazma (Yazmak Sanatı/Kompozisyon, 1969) onurunu yaşattığı için şu sonuca rahatlıkla varıyorum: Emin Ozde f Emin Ö Özdemir mir'in anadili oğretimi yönteminde hiçbir bilgi soyutlama bağlamında kalmaz. Her kavram, soyutlama bağlamından somutlama nesnelliğine kavuşturulur. Bu yolla, onun yönteminde, düşünce hayali bir irdeleme olarak algılanmaz, sorunları çözmede nesnel bir olguya dönüşür. Hacettepe Hastanesi'ni Hacettepe Üniversitesi'ne dönüştürme aşamasında, Nusret H. Eişek, Doğan Karan, Bozkurt Güvenç gibi gerçek aydınlarla çahşan Doğramacı, Emin Özdemir'dekı bu birikimleri deöerlendirmiş, onu Türkçe Bölümü'nün başına getirmiştir. Özdemir'in her işi temelinden kavrama alışkanlığı burada da kendini göstermiş; başkanlığa gelir gelmez, aynı yöntemle, öncelikle öğrencilerin eline verilecek kitapları hazırlamıştır. Bu kitaplar, bir yandan dilimizin kurallarını öğretiyor, bir yandan da öğrencilere düşünmeyi, duyumsamayı Kavratmayı amaçlıyordu. Emin Özdemir'in anadili eğitimine katkıları söz konusu edilirken, Hacettepe'deki uygulamalara yönelik ayrı bir ayraç açmak zorunludur. Şu bir gerçek ki, o dönemin Rektörü Prof. Dr. Ihsan Doğramacı, liselerde anadili eğitimindeki önemli bir boşluğu görmüş, üniversitesinin ilk sınıflarında Türkçe dersini zorunlu kılmıştır. O günün koşullarında tam bir yenilik girişimiydi bu. Doğramacı ise, bu uygulamasıyla bir yenilik öncüsüydü. Liselerde yeterince anadili eğitiminden feçmemiş öğrenci, üniversitede hem ürkçe'nin kurallarını öğrenecek, hem de okuduğunu anlamanın, anladığını sözlü ya da yazılı biçimde dile getirmenin yöntemini kavrayacaktı. Aynca, bir yıllık anadili eğitimi sırasında, yerli ya da yabancı yazarlardan seçilecek bir roman, bir öykü kita* bı, bir deneme kitabı okuyacaktı. O k u d u k l a r ı kitaplara yönelik ödevler (rapor) hazırlayacak; bu çalışma, sınıfta tartışmaya açılacaktı. Oğretmen bu çafışmaları değerlendırecek, öğrenciye, yaptığı işin düzeyini kavratacaktı. Böylece öğrencide düşünsel alanlara, Eğin Türkülerinin Gurbetiya da... Okunanı anlama, anlanam anlatma yaratıcı yapıtlara ilgi uyandırılacaktı. Anadili bilincinin çürümeye başladığı 12 Mart sonrasınaa bu uygulamalar çok önemliydi. O dönemde gccesini gündüzünü okumaya veren öğrenciler vardı. Okumak, duşünmek, yaratıcı üretimde bulunmak erdem sayılıyordu. Hacettepe Üniversitesi çevresinde düşünsel tartışmalar gün gün yoğunlaşıyordu. Oğretim üyesiöğrenci arasında sargın ilişkilcrin doğmaya başladığı günlerdi. Oğretim üyeleri ünleriyle değil vaptıklarıyla değer buluyorlardı. Özdemir, bilgisinc güvendiği kişilere bu dersi verebilecek öğretmenler konusunda başvurmuş, aralarında yazarların da bulunduğu seçkin öğretmenlerden oluşan bir oğretim kadrosu kur muştu. 19681972 yılları arasında uygulanan bu dersin genel çerçeve planını (Müfredat Programı) Özdemir kısa sürede hazırlamış, Türkçe dersi üniversite programındaki yerini almıstı. Anadili eğitiminde belli düzeye gelmiş öğrencileri öbürlerinden ayırmak için başlangıçta bir de yeterlik sınavı konmuştu. Üniversitede anadili eğitimi bütün aydın kesimlerce benimsenirken, gazetelerde, dergilerde boy boy övgü yazıları yayımlanırken, ilk tepki, çocuğu yeterlİK sınavından geçemeyen proresör babalardan geldi. Ağdalı dillerinden dolayı öğrencilerin eleştirisine uğrayan profesörler de "Bu ne rezalet!" yaygarasıyla Üniversite Senatosunu etkilemeye başladılar. Bir süre sonra, öz Türkçe düşmanları, söz birliği etmişçesine atıldılar dersin üstüne. Kötülüklerin yenilmesi güç oluyor da, güzellikler bir anda yerle bir ediliyor! 1940'lardan beri yapılageldiği gibi, öğretmenleri solculukla suçlama da gündeme geldi. Dersin ölüm suyu kara kazanlarda kaynatılıyordu. Türkçe dersinin öğretmenleri üniversitede birer "boyalı kuş" olmuşlardı. Gelen gagalıyordu, giden gagalıyordu... Doğramacı, yapmayı bildiği oranda yıkmayı da iyi başarır. O yıkıntıların tozu toprağı altında nasıl soluk alıp verdiğine ise herkes şaşıp kalmakla yetinir ancak. Yıkmaya karar verdiğinde, her eylem onun için olurluk (meşruluk) kazanır. Yakıp yıkacak adamları bulmada eşine az rastlanır ustalıklar gösterir. Evdeki hesap çarşıya uymaz sözü, Doğramacı'nın mantığını her koşulda aşar. Emin Özdemir, onun yıkma projesinin karşısına erdemli yüreğiyle çıkrnıştır. Ne var ki, yıktırmak isteyen her zaman bir yıkan bulur. Nitekim, doğuştan öz Türkçe'ye ve özgür düşünceye düşman bir milletvekili eskisini bulup bölüm başkanlığına getirmekte gecikmemiştir. Bu bölüm başkanı, öğretmenleri, öğrencilerini ispiyon eder durumlara düşürmeye yeltcnecek denli polisiye yöntemler uygulamaya kalkmış; ancak, bunda başarısız kalması bir yana, öğrctmenlerin gosterdiği dayanışma ve erdemli tutum karşısında, kendi kanıyla beslenen türsüz bir yaratığa dönmüştür. Birkaç kişinin direnmesine karşın, rektörün tek ağız haline getirdiği Senato kararıyla, Türkçe dersi 26 Eylül 1972'de, Dil Bayramı'nın kutlandığı gün üniversite programından çıkarılmıştır. Emin Özdemir'in bu erdemli tutumuna karşın, 12 Mart sonrası, hele hele 12 Eylül sonrası daha çok, bir eli balda, bir eli kan'da ne oğretim üyeleri gördü! Hep düşünürüm; üniversitelerde anadili oğretimi iş olsun diye yapılmayıp sağlam ilkeler doğrultusunda şeliştirüseydi, acaba okuma oranı böye düşük, insanı çağından utandıracak düzeyde mi oluruu; ya da belli uzmanlıklar isteyen işlerin üzerine kara cahiller mi tünerdi?.. Özdemir'in meslek yaşamundaki sa' Özgiir düşünce düşmanları /Emin Özdemir 7 Remzi Kttabevı / 234 s Açıklamalı Atasözleri Sözlüğü DEYIMLER S0Z1JUGÜ Açıklamalı Ornekli Deyimler Sözlüğü /Emin Ozdemır / Remzt Kttabevı / 236 s. Eleştirel Okuma/£w;« Özdemir / Ümıt Yaytncıltk/ 191 s f« I SAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP SAYI 367
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle