Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
A R « L I K 1 9 8 7 • "Çallı ve Atölyesi"ni Kıymet Giray'ın yazısıylatanıtmayaçalıştık 3. sayfada • NedretTanyolaç, Semih Gümüş'ün çalışması "Başkaldırı ve RomarT'ını değerlendirdi 9. sayfada •Ayten Sürer, Erendiz Atasü ile roman ve öyküleri üzerine konuştu 10.sayfada • Alev Coşkun ve Sennur Sezer, Perihan Ergun'un kitabını tanıttılar 12.sayfada Yazmmızn son "Çelelırsi KITAIP Cumhuriyet I Z E Eray Canberk Şiirimizde sessiz ve derinderf akan bir ırmak Eray Canberk'in şiiri. Hep sessiz ve derinden yürüyen bir yaşamın, gün ışığına çıkmış yansımaları olarak değerlendirdiğimiz bu şiirler üzerine Eray Canberk'le konuştuk. ENVER ERCAN TV7" apadokya'ya gittiğimde garip bir yalmzhk 1 ^ auygusu yaşamıştım. Üstelik kendi yalnızlı"™/. \ ğım da değildi bu. Ben aradaydım ama "bugün'deydim. Fakat ıssız kalmak isteyen bir "dün" vardı orada. Ve doğa, yalmzlığının dısında tutmak istiyordu sanki beni. Gezim boyunca sizin, bir dizenızin kitabıntza da ad olan bir böfümünü mınldanıp durdum ben de: "Eskimiş yalnızlıg'a". Sonra da siirinizi düşündüm tabii. Fakat sizde tssız kalmak isteyen "bugün" hali var bence. Elbette bu bir izlenim Ama "kimsenin görmediği gizli bir eylülde/yollarda yürür tenhalığa yatkın hüznü/bir sigara tüttürür inceden ince geceye saklar bir kimsesizliği andıran gündüzünü" dizelerini nasıl yorumlayabuirım ki başka?. îster sanatçı olsun, ister olmasın birçok kişinin yaşadığı bir durumun altını çizdiniz aslında... Siz gölgede kalmak, göze çarpmamak istiyorsunuz. Bu belki alçakgönüllülükten, belki de korkudan. Çünkü öne çıktığınız zaman bunun hakkını vermeniz gerekiyor; sorumluluk yüklenmiş oluyorsunuz. Öte yandan yaptığınız iş sizi öne çıkarıyor.bir anlamda kamuya mal oluyorsunuz. Hele ünlü olmak büsbütün tehlikeli. Herkesin tanıdığı biri olmak... Sanatçı olmayan biri için gizli kalmak bir ölçüde kolay. Ama sanatla uğraşıyorsanız okurunuz var, izleyiciniz var. îşte o zaman sizden başka kimseyi rahatsız etmeyen bir çelişkiyi yaşamaya başlıyorsunuz. Az da olsa örnekleri var... Sağlığında hiç bilinmeyen biri ölümünden sonra kesfediliyor. Doğrusu bu da kolay iş değil. Ayrıca burada bazı sorular da gündeme geliyor. Kolay iş değil çünkü ortaya konan ürünün okunarak, izlenerek, dinlenerek bir anlamda "tüketilmesi" gerekiyor. Ürün ancak böyle varlığını kanıtlıyor. Bunu istemeyen bir yaratıcının en azından meraksız biri olması gerekiyor. Ayrıca, ürün ortaya çıkmazsa nasıl değerlendirilir? Sanatçının kendi değerini kendi biçmesi her zaman tehlikeli ve yanıltıcı, aldatıcı olmuştur. Uzun sözün kısası hem görüneccksiniz, hem görünmcycccksiniz. Bu çelişkiyi, daha doğrusu ikilemi yaşamak da ayrı bir tedirginlik. Necatigil "Sanatçının Kuh Sayısı" başlıklı konuşmasında bu duruma başka bir açıdan değinir. 1960'ıarın başlarında bu konuşmasının metni yayımlanınca okuduğumu ve çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Bir ölçüCUMHURİYET KİTAP SAYI 407 de beni rahatlatmıştı bu konuşma. Ama yine de yaşamakta olduğum ikileme doğrudan bir çözüm olmamıştı... Kişiliğim beni, sizin aeyişinizle, "ıssız" kalmaya zorluyordu, yaptığım iş ise Kalabalık"la karşı karşıya kalmaya. Şimdı de öyle... Ama belki de böyle çelişkiler, ikılemler yaşanmah... Şunu da eklemeliyim; son günlerde bir Italyan yazar, Antonio Tabucchi imdadıma yetişti. "...yazmak yalnızlıkla eş anlamlıdır" diyor Tabucchi. Ama yine de tedirginliğim sürüyor... llk kitabınız "Kuytu Sular 'a bakttğtmda, izlenimimi doğrulayan başka ipuçları da buldum. Evet, toplumcu bir bireyin şiirleriydt hepsi. Hani "Ya kaçmaktır kurtuluşun çaresi/ ya yumruk gibi bir şey düsün ellertni" diyorsunuz ya; bir yandan ellcrini yumruk gibi görüyor birey, öte yandan da yalnızlıg~ın en koyusunu yasıyor. Korkuları da var üstelik... Ytl 1969. . Oysa kıtabın yayınlandığı dönemde özellikle toplumcu sairler bu tür duygulanımlara itibar etmiyorlardıpek. Amacım yorumyapmak değil; bunu sizden bekliyorum. Hem sıir serüveninizın o dönemini, hem de toplum cu şiirtmizin o dönemdeki serüvenini en iyisiz bilirsiniz çünkü... llk şiirleri 196O'lı ydların hemen öncesinde ve başlarında yayımlanan şairlerin çoğunluğu Ikinci Yeni siirinin içinde yetişti. Bu anlayışa karşı olanların besfeneceği kaynaklar ise gözlerden ıraktı. Yine de el yordamıyla bu kaynaklara ulaşılabiliyordu. Bence bu anlayışı benimseyenlerin dısında kalanlarda da bu anlayıştan etkilenmişlerdir. îkinci Yeni'yi şiirce (poetika) açısından ve yeniden değerlendirmek gerekir bence. Şiirimizde önemli bir değişim çünkü. Serinkanlılıkla bakıldığı zaman Ikinci Yenî'nin şiirimize birtakım olanaklar sağladığını görüyoruz. 1960'ların başlannda ilk şiirleri yayımlananlara genel olarak 60 Kuşağı deniyor. 60 Kuşağı'nın 19501960 arasında ortaokul ve lisede okuduğunu, üniversiteye adım attığını unutmayahm. Bu dönem Demokrat Parti iktidarının dönemidir. Toplumsal, siyasal, iktisadî açıdan önemli değişimlerin yaşandığı bir dönem. Bu dönemde gericilikilericilik söz konusuydu. 27 Mayıs Devamı 4. sayfada.