Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
boşluğu kapanmıyor düşle, eylemlc." 20.15 llhan Berk Usta, acaba Sait Madcn şiirine imreniyor mudur? Sayfa 4041 "Yüz" sözcüğünii çok kullanıyor Maden. Bu şiirinde, "Verin bana yüzümü! Gideceğim ben" diyor, içindeki yaşam boşluğundan söz ediyor... Bütün bunlarla da; "yüz" kavramıyla, dünyada yapayalnız, karanIıklar içindeki güçsüz insanı simgelemiş görünüyor. Insanların yüzlerini benimsemcdiklerini de söyleyebiliriz, bu tür "yüz şiirleri" ilc... Yüzüne aynada bakınca; kendini tanımadığını, yabancı bir şey olduğunu bu yüzün, arkada başka bir yüz olduğunu da sandığımızı, kcndimizi aradığımızı da, anlatmış oluyor... 20.35 Şiirlerde evren kavramı zaman zaman geçiyor ama, öylc evren sancısı açık/geniş değil. Daha çok, bu dünyada tutunamayan bir insanın sancıları bunlar... Dünyayı anlamsı/, karanhk gören bir insanın şiiri... Turgut Uyar da böyleydi. Evren sancısı onda da hiç yoktu, dünya sancısı vardı. Pek bilinmeyen, 1940'larınozanıSuat Salih Asral'da vardı açıkça evren sancısı. 26 Ocak, Pazar, Saat 9.45 İnsanın kapısı yüzüdür. 10.05 Bir sufi olmasın bu kitabın şiir kişisi? Açıl, Ey Gizem! bölümünün öznesi, bir sufi benzeri olabilir cn azından. Ara bölüm başlıkları çok açık. 10.20 (...) Sait Maden'in şiirlerinde, daha çok diinyevi bir yorum var. Bir ruhhekimi gibi... Ama elbet fclscfc, din, sufilik de etkilcmiştir bu şiirleri. Ben de metin yorurnuna önem veririm. Şiirler, daha çok bir ruhhekimi algılamasıyla yazılmiş özünde. (3nun yetmediği yerleri, daha doğrusu biçemi de, şiirce doldurulmus, dince değil. Diyesim o Kİ, sufi şiirleri değil bunlar. Bu dünyanın şiirleri/yorumu... Ama ozan, her anlatıuan.dünyayı heryorumlayandan yararlanmış öz ve anlatım olarak. Bize, onların yorumlarını da düşündürcbiliyor, ama şiirden taşan yan anlaınlarla... 30 Ocak 1997/Sayfa42 "Girmc benim karanlığıma. Her yanı diken." 1 Şubat 97, Cumartesi / Sayfa 42 Sait Maden'de "düş/'ler çok geçiyor... "Akşam", "gece", karanlık" çok geçiyor... "Karga" da (s.42) yincleniyorsanırım. • Örneğin, "Sait Maden'de Düşler Kavramı" gıbisinden bir yazı yazılabilir. "Sait Maden ve Yüzler" diye bir yazı da yazılmalı. Şukonulardada yazılabilir: "DizeOrtasında Nokta Kuflanan Ozan", "Dize Baş 1 larfleri Bazen Küçük", "Türkçesi An Bir Ozan"... Saat 12.20/Sayfa 4445 "Kaç Ben Benden içeri", "dünya", "canla ten" kavramları... Işte, yoksul Yunus, birçok ustamızın şiirine de öz olmuş, esin kaynağı olmuş. C U M H U R İ Y E T K İ T A P Üstelik bu şiir de 8 heceli! Üstelik bu şiiri de; Yunus Emre'deki gibi dize dize okursunuz, ama iki dizeyi yan yana kor (artlama yapar) öyle de okuyabilirsiniz. 13.05/Sayfa 46 "Çıkalım karartmaya son yıldızı gel senue bende" diyerek, karanlıkta yok olııp "hiçliğin açan yiizüne" çıkalım diyor bu "Yitnıek" şiirinde. I liççi mi şimdi? Varoluşçu mu? Sufi mi? Sayfa 51 / 9.35, 2 Şubat 1997 Bu şiirde "yüz" sözcüğü, "ruhlar"ı simgeliyor denebilir. Maden, artık şiirde çok yıpranmış "ruhlar" kavramı yerine, "yiizfer" sözcüğünü kullanıyor... Böylece şiirlerine; doğrudan yüz güzelliklerini vc gizcmlerini de katarken, arkada ruhları, kişiliklcri, alt benleri, maskeleri de eklemiş oluyor. Sayfa 52 / "Kıskaçta I" Maden, dize içlerinde nokta imleri kullanıyor. Pek çok dizede de yapıyor bunıı. Bazıları, gerçektevirgül olmalı... Ama Maden, demek bir virgüllük değil, onun iki katı kadar orada susmamızı, sonra okumamızı istiyor görünüyor. Ömeğin, şu ilk dizeyi virgüllerle de ayırabiliriz; şiir bu, virgülsüz bile yazabiliriz: "Gün bitti. Gök kapanıyor. Hava su toprak"... 8 Şubat 1997/Sayfa 58 Bu, şiirebenzemeyen, uzun dizcli "Ozgür Tutsak" adlı şiirin, kare şiir olmasından kuşkulandım; saydım şimdi! 22 heceli çıktı üstelik... Böylc uzun heceli şiirimiz var mı başka?.. Sanmıyorum. Ama hece ölçüsü de kurtaramamış bu düzyazı şiiri. 9 Şubat / 8.45 37 şiirden 32'sinin başlığı, tek sözcüklü! Tek sözcüklii başlıklara, 1969'larda yaptığım bir incelemeden beri karşıyım. Şiirsel dcğiller... Ama özlü şiire de im sayılabilirler. Gösteri başlığından kaçınıldığına, kendine güvenen bir ozan karşısında olduğumuza, im sayılabilir. II Şubat/ 01.35 "Sait Maden'in 37 Şiiri" adlı yazıyı bitirdim. Herkes uyuyor. Ben gececil oldum. 16 Mart, 16.00 / Arifıye Istanbul'a gidiyoruz AytüJ'le. Trendeyiz. Şu an Arifiye'yi yeni geçtik. Doğa güzelve sarp, seyretmekten kendimi alamıyorum. Yoruldum... Belki tstanbul'da Maden'lesöyleşi yapma olanağt bulurum diye, kitabı da yanıma aldım. Birkaç soru daha hazırladım. Şimdi ikinci kitaba başlayacağım, Tan Yolculan'na... (Belki de, kitap değil, ikinci bölümdiir.) Sayfa 74, "Birlik" / Hereke Bu şiir iki anlamlı! Bölünen insanlar nasıl birlik olur diye de okunuyor, tanrıya yeniden dönüş diye de okunmak zorunda. Anlam oraya da sürüklüyor şiiri. İki anlamlı güzel bir şiir. (Sıkıbir 13 heceli şiir de.) 16.45 / Trende Yine lnsanların birlik duygusu, hiçlik duygusunu giderir mi acaba? Giderebilir... 18 Mart, Salı, 17.10 / tstanbul Kalabalıkta kirlenen insan nasıl arı398 nır?.. Tedirgin insan nasıl yıkanır sularla?.. "Kir", onun yoğun güzel şiiri. Çıkmazdaki insana tan göründü kitapta! Sabahlargöründü. Seçeneklcrgöründü... Çıkmazdaki insan, arınabilir kafasındaki kirden... 19 Mart/7. 30 Duyguların somutlaştuılmaya çalışıldığı güzel bir şiir "Kir". (s. 7677) "Kıskaçta 11" şiiri de, karanlığa batışı, çok somııt biçimde anlatıyordu. (s. 53) Sayfa 8081/8.45 Bu ikinci bölümdeki şiirler, bir ruhhekimi ozanın şiirleri. Bu yalın "Erişilmezlik" şiirinde de Maden, aşkı inceliyor. "Nice dolandım ya ardında / kcndim oldu bütün bulduğum" divor... Aradığımız insan kendimizdir, dıyor... (Oyleyse, peki neden bulamıyoruz kendimizi? Aracıya sevgiliye neden gereksinme var?!..) Sevgili, "belki cennet belki cehennemdir" (s. 80) üstelik... Yüzümüzde de (aynalarda da); edinmek istediğimiz yüzü, daha çok da olmak istediğimiz ruhu, gücü ararız... Sevgilimiz de, güzel bir yüzümüzdür elbet öylece... 9.00 Sait Maden yeni Yunus Emre gibi. Ama tümüyfe dünyevi bir Emre. Ruhhekimi/derviş ozan o... Sevgi arayan bu kalabalıklarda... Yalın bir söyleyiş. Hece ölçüsü. Çok güzel bir an Tiirkçe. Dörtlükler. iki dizeyle bir dize yazmalar, böylece durakları da başarılı olarak yakafamalar. Kendini arayan, arınan insanın ardında şiirler... Çıkmazdaki insana mutluluk gizleri sunmak isteyen şiirler... 14.05 / Minibüste Arayışlann ozanı. < fa okuyuvereyim o yokken, bulaşıkları bitince hemen yanına giderim. "Eşik" de kitabın kilit şiirlerinden. C) da kitabı yorumluyor. Bu şiir, "büyük merdiven"i (s. 101) bulup çıktı, eşiğe yüz sürecek... "Ine çıka sonsuz merdivenlerden, / araya araya/ bin kapıyı bin odayı boş,/ aşınca son eşiği/ söyle, ne gördün?" (s. 104) diyen; çıkmazdaki insan için, anlam için, soluk kesici bir şiir. Kitapta, yaşamın gizlerini arayan tek bir şiir var. Bu yüzden pek çok güzel şiirin olduğu 104 sayfalık bu arayışta da, şiirlerin kişisi kendine (insana) soruyor; son eşi^i de aşınca ne gördün diyor?! Üç olasılık sıralamış: 1) Tanrının yüzü, 2) Hiçliöin yüzü, 3) Kendi yüzü. Hiçliğin yüzü, ilk bölüm Gececiller'de vardı. Yaşamı karartan, anlamsızlaştıran, umarsız, yararsız bir görüş. Doğru olsa bile, yanlış bir görüş!.. Genç ya da güçsüz olcuyucuları aöulayan bir görüş. Tanrının yüzü, belki bir umut taşıyor, hiç olmazsa iç serinletiyor... Ama kitapta bu yönde, buraya değin (taşırma anlamlar dışında) bir açıklama, sezinlettirme yok gibi... Bu şiirde, bildiöimiz anlamda ilk kez "tanrı" anlamında "tanrı" kullanılıyor 104 sayfa içinde... Kendi yüzümüz (kendini arayan insan) ise, bence ilk iki yüz gibi bir sonuç değil! O ikisine de (ikısinden birinc de) ya da evrenle katışmaya her an akabilecck bir yol.. Nitekim ilk kitap Gececiller'de şiirler; yiizüne bakarak, kendi yüzünü (ruhunu, kişiliğini) sorgulaya sorgulaya hiçliğe gidiyordu... Yüzünc bakınca bir şey göremiyordu! Bazen de tanrıya gidiyor gibi anlam uyandırıyordu, ama kitabı tlikkatli yorumlayınca öyle olmadığı anlaşılıyordu... Sayfa 106107/22.15 Sait Maden düzyazı şiirler de yazıyor. Ama düzyazı şiiri, dizclere bölerek kurgulamak istiyor! Değişik bir şiir anlayışı ülkemizde... 22.25 . Maden, bu kitabında bir tan yolcusudur. Yaşama sevincini arar... 23.10/Sayfa 106 Bu şiirde, benim algıladığım şu yaşama sevinçleri var (oh, nihayet): Deniz, Zengin bir sofra, Nemli tuz kokusu, Sisli parıldayış, Gitgide ağaran günün dinginliği, Yayılan usul sesler, Bir anne dudağı, Yüzümüze konan scrinük, Tanrı, Bulutların bile değişik biçimleri, Yepyeni bir gün... 21.35 Sonunda, üçüncü bölüm Açıl, Ey Gizeml'e geldim. gelişmclere (izleğe) ipucu oluyor. Burada da, gizcmlerin açıldığını göreceğiz artık. Çok merak ediyorum, yaşamın gizleri nedir? • Sayfa 104 / "Eşik" Sayfa 86 / 25 Mart 1997, Ankara Sevgili demeye çekinen bir ozan! "Sen" diye geçiyor... Dolaylı olarak "o" diye geçtiği anlaşılıyor... Belki de bir dost, bir arkadaş... Belki de bir yeni derviş, belki de bir üst insan ardında. Kimbilir, belki de kendisinin daha yetkinini (ikizini) arıyordur. Belki de kendini... "Ama neden sezinledik bilemiyorum / senin yanımızdan eksildiöini." diyor örneğin bu "Boşluk" şiirinde... Burada sevgili, "sen" diye geçiyor usulca... 14 Nisan Değişik bir şiiri var Sait Maden'in. Türk şiiri değil de, Avrupa şiiri gibi çoğu zaman. Biçemi öyle. Âyrı bir kol. 14 Nisan, 22.40/Sayfa 101 "Büyük merdiven"i arayan bir ozan. 101 sayfadır onu bulduğunu söylcycmeyiz. Once o büyük merdiveni bulacak, sonra da onu çıkmaya çalışacak şiir... "Doruk"la da vuslata erecek... Gerçekte, o "Doruk"u aramanın şiirlerini yazıypr, Yunus Emreler gibi. Coşku verici. Ürpertici... Üstelik bu doruk bu yüzyılın tapınılacakları: İnsanlar, sevgili, dost, ben, tanrı, topluluklar (toplum)... 15 Nisan 1997/21.00 Aytül dün kızdı bana! I lcm iştc geçiyor vaktin, hem de gece odaya çekiliyorsun dedi; şiir okutmadı bana. Ayrı bir şiir... Ben merdivenimi buldum... Dorugu buldum... Şimdi bulaşık yıkıyor. Birkaç say Gerçclcte, bölüm başlıkları, kitaptaki S AY I SAYFA 11