Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"Avrupa'nın yağmuru ılık. bin vıllık" 1907'de Oslo'da doğdu. Altı yaşındayken ikinci doğum yerim dediği Oslo'nun kuzeydoğusunda bir köye, Hamar'a gitti. Ilk şiir kitabı "Jord og Jern" (Toprak ve Demir) 1933'te çıktı. Rolfjacobsen sessizliğin ve ışığın şairidir. Jacobsen bütün gerçek şairler gibi var olan her şey arasındaki gizli ilişkileri görür ve bunları şiirine yansıtır. Şiirlerinde derinlik vardır ve soylu besteciler gibi şiirine ülkesinin temel ögelerinden biri olan sessizliği başarıyla yerleştirmesini bilmiştir. 1985 yılında basılan "Gece Açık" isimli şiir kitabı dört milyon nüfuslu Norveç'te 18 bin'den fazla basılmıştır. 1992 yılında Rolf Jacobsen'in şiirini sevenler, öğrenciler, eleştirmenler, çevirmenler ve öğretmenler onun yetiştiği yerde bir araya gelerek iki günlük bir seminer düzenlemişlerdir. Bu, Norveç'te bir şair onuruna düzenlenen ilk toplantıdır. Şiirleri başta îngilizce olmak üzere birçok dile çevrilmiştir. SESLER Yağmurun ıslatttğı asfaltta şapırdayan otomobil lastikleri değil şenrin sesi. Gri sabah vakitleri kaldırımlara karşı sütkamyonctlerinin teker sesi değil hızla geçen mctro. Canlı nchirlerin üzerinde neonlu levhaların sessiz titreşimleri değil, ne dc ark lambasının parıldayan incilcri Bardakların şıngırtısı değil büyiik gürültülü lokantalarda. Gemilcrin duygulu çığlığı limanda: îki kısa, bir uzuniki kısa, bir uzun. Geceleyin Tramvayların sağır eden şarkısı değil sokaklara karşı sen bilmiyorsun. Beşinci kattan gelen saksafon sesi. HayırŞehrin sesi, şehrin yarısan vuruşu bir gün farkedeceksin (ilk kez ümitsiz ve yalnız yürüdüğün bir gece) arkandaki sokak taşlarından yükselerek yankıyan: Senin kendı ayakseslerin takırdayan. DEVEDÎKENİNÎN YAZI Devedikcninın de yazı var toprakda gözlenmiş kör tohumların içinde oraya uzanmış: uyuyan düşünce mavi taç. Bir gün için devedikeninin yazı da topraktan çıkacak; leylekler gibi uzun boyunlarını kaşıyacaklar yolboyunca ve tarlalarda, eğilmeden dinleyerek, bekleyıp, şarkı söyleyerek her lifindeki, her hücresindeki hayatiyetle. Bugün, bugün bizim yazımız geldi, Tanrının yüreğinde derinden düşlediğimiz. Aç gözlerini, devedikenisenin günün geldi. Utanma alçakgönüllü giysilerin nedeniyle. yabananları seni bekliyorlar, yusufcuklar, ve yol boyunca neşeli kurbağalar. Taşıman için bir ışık da verilmiş, yumuşak hayvanların gözlerindeki parıltı gibi: sabır. ANNELER Bu dünyanın anneleri, ayakta dururlar orman gibi sisin arkasındaki. Yarı dönerler karanlığın içine öyleki kimse görtnehin yü/lerini. lsimsiz ve sayısız, bir iççekiş çıkar onlardan; EROZYON Nazik dereler çapraz hatlar çizer arazinin açık cflerindcki kırışıklar gibi, görünmez belgelerle çalışır, taş bir diiğümü tcstereyle kcser mermer köşeyi gümüş çekiçleriyle ufalar ve çabuk hareketlerle onları denize taşır. Dingin araçlarıyla pürüzlü çakmaktasjarını törpiiler, onları sahıle bırakır ve yeniden başlar, sessiz bir piyano parçası gibi. SAYFA 14 Rolfjacobsen / Şiirler/ Çeviren: Kemal Özüdogru \ YAŞLI KADINLAR Genç kadınlar şimşek gibi hızlı ayaklarıyla, nereye gittile? Kiiçük öpücükler gibi dizleri ve uyuyan saçları vardı. Ulaşılması uzak bir zamanda, sessiz olduklarında yaşlı bayanlar narin elleriyle merdivenleri çıkarlar çantalarında kocaman anahtarlarıyla etraflanna bakarak ve mezarlık kapılarında küçük çocuklarla konuşarak. O acayip koca ülkede kışlarının uzun ve sözcüklerini artık kimsenin anlamadığı Derinden eğil ve onları saygı ile selamla hâlâ onu güzel bir koku gibi taşıdıklan için yanaklarında bir gizlı dış ızı, ellerinin ayasında seğircn derin sınirler onları ele verir. ve GÜNDÖNÜMÜ GECESÎNİN IŞIĞI Gündönümü geccsi gerçek bir gece değil, etrafında cinnet var, yüreğinin çevresinde buz. ormanın ötesindeki endişe nedeniyle biryerde, birisi bağırmak ister fakat çıkmaz sesi. Güzel sesli ardış kuşunun çılgın flütü sahip olamayacağı kurtuluşa susamış. ışık birisiyle doldurulmuş içinde ağlamak isteyen, arkasında çayırda koparılmış çiçekler bırakmış ve şimdi soluk yüzünü elleriyle gizliyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI 355 Dışardadırlar akşamları, birini çağırırlar asırların içinden. Onlar bu toprağın gerçek yurttaşlan. Dolunay gibi memeleri ve kalçaları geniş tomruk gibi. Dallarını soydular ve sonunda aldattılar, onlar karanlığa geçerler bir anı gibi, kalın bir duvar kirişi, ağır bir demir gibi.