Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hazırlayan: Cevat Capan Çağdaş Arap şiirinden Son yıllardaki gelişmeleri saymazsak, Türkiye'nin yüzü, yalnızca Cumhuriyet'ten bu yana değil, ta Tanzimat'tan beri, uzun yıllardır Batı'ya dönük. Bu nedenle de Türk aydını, Batı edebiyatını, Doğu edebiyatından daha iyi tanıyor. Ama şiir, elbette ki yalnızca Fransa'da, Ingiltere'de, Ispanya'da yazılmıyor. Yalnızca ülkemizde değil, dünyada da, dana çok petrol kavgalarıyla, savaşlarla, bombalarla gündeme gelen Irak'ta, Suriye'de, Lübnan'da da şair yetişiyor, şiir yazılıyor. Bu sayfalarda, bu üç Ortadoğu ülkesinden ve bir de Afrıka'dan, bu kıtadaki Mısır'dan, Sudan'dan şairler, şiirler var. Halil AlKuri (Lübnan) YtTtRÎLMÎŞ SAVAŞ Ve sen yarııı bunıın gibi bir gün yaşayacaksın, amaçsız. Ve gideceksin bir başka savaşa doğru. Yitireceksin oıııı. Ve çingenenin malını mülkünü bırakması, Vc bir clindc tııtkıılarını, Öteki elinde tlütünü taşıması gibi, Bir cvin anısına bilc sahip olmaksızın Yn da bir ocağın, Senin böyle dünyayı dolaştı^ını göreceğim, Acı bir savaşın yarasıyla, Diiş kırıklıklarının külleriyle, Yaşamak için yarın bugünkü gibi anıaçsız. Kayıtsız olsaydın eğer, Kayıı gibi, istcksiz, kalpsiz olsaydın, Kiiçıınıya dayanabilse/din, Kaçacağın lıiçbir gizin olmasaydı, Ama yarın yaşayacaksın vc bilinmeyen geviş getirecek kanını ve bilinmeyen Besleyecek caıısıkıntını Yarın anıaçsız yaşayacaksın bugünkü gibi tıpkı. Saadi Yusuf (Irak) GOÇMEN Dudaklarında, hüzün dall Göçmen kuş. , • '• \ Scnin için, dcnizdcdir ttız, Ve gelipgeçici olan, bütün dünyaya yayılır. Kuş, Biz severiz denizi, peygamberlerin toprağını, kız çocuklarm saç örgülerini. Yabancı kentlere gidişi severiz Yolları karlı, şarkıları parlak. Onların kapıları deniz kabııklarıdır, onların gcceleri saç örgülerinden dokunıııuştur. Onlar kristal keııtlerdir, şarap için yapılmış kadehler. Büyük göçmen kuş, Deııi/in, cliişün, utkun, Ve kristal kentlerin, yalnızca scnin için okluğunu mu sanıyorsun? Biz ki kazıyoruz siperlerin coşkusu içinde, Şiıaz'a bir yol, korkar mıyız macerauanr' Şarkılar, ccndereler diişlüyoruz, Kristal kentler. Böyleyken, alı böyleyken, (îöç cıliyor muyuzr1 Şiperlerde kalacağız. ()nde. Şiperlerde diiş kuıacağız. Alnınıızııa ögle yıldızı ve ozanın gökyiizü. Alı, batsın ılevrinı Dcvrinıcilerin atlımlaıı ısınmıycırsa! SAYFA 14 Devrim. Kalacagız biz, beslemek için onu Mutlıı habcrlcrle, vahşi inatla, zorlu çalışmayla, Günden güne. Ve sen, güzel göçmen kuş, Sen, asıl! Kâzım Cevad (Irak) 1954'TE BAĞDAT F.lcktrik dirckleri, Olümün göğü altında ve meydanlar, çıplak agızlar Ve soğuk, ışığın can çekiştiğiBir mezarlıöm lıaçlarına nenziyorlar. Henüz kanlar içinde bin mesih Çivilcnmiş oraya. Kıyımın içinde uyuyan yollar boyunca, Aglıyorlar geceleyin, DajSınık lambaların altında, Toplannıii) kadınlar. I ler ana bir Meryenı. Akşamleyin dileniyor • rüzgâr uluyor şcytanlarlaBir lokma yiyecek çocıı^ıı için, umutsuz. Çünkü dünya çannıha gerilmiş,, Lânctlcrle çarmıha gerilmiş, Mutsuzlugun lânetleriyle. Çeviren: Gürhan Tümer Işıktan korkııyorduk. Yaşlı bir kadının yalvarması gibi, sabaha yalvarıyorduk Bize iki denıet ışık vermesi için Akşam üzerimize hapisane gil)i yüriiyordu Yakalayarak yıldızları. Yürekler göklere yalvaııyordu. Ay, ey ay! Karanlıklar ıızuyor. Insanlar ölüyor. Flütümle, meınleketimi düşünüyordunı usulca, Ytımuşak başlı bir kuzıı gibi. Kaplıyorum kırları, ağaçları, kiiçük gölü Çılgın bir şarkıyla. Çünkü benim köyümde sular yok Işıgı susturan... Hüzünlü kentte yiirüdüm, Gözlerimlc koıuıştum Meydanda ve büyük erendinin saraymın çevresinde. Kiiçük insanlar toplandılar, karınları aç kardeşler Oksüren, gülen. Kavşakta gördüm Kolu kesik, inatçı bir kız, Kavganın içinde dalgalanan. En soğuk havacla, insanlar ilkbaharı diişlüyorlardı. Ve bcn oradan geliyorum, kırlarm saflığmdan, (îölün mırıltısından, Kufsamak için kalabalıkları. Boyunları eğik, Göğüsleri toskulu isçilerin gülüşü, Kaya gibi patlıyor. Yoğuran fabrikada, Şarkımn ışığı o. Kentin evleri boyalı sokakları Yağla, dıımanla, Onların bağırlarında yaşıyoruz. Yaşıyorıız, ölümsüz. Mübarek Hasan Halîfe (Sudan) KADIN MAHPUS Kapında ışık ölür. Ülkende, tan akşama dönüşür. Orada ıınuıtsuzluktur kuşun şarkısı. Sen, bu uzun gölgeli duvarın ardından, Gizliyorsun, gölgeden de kırılgan, Bedenini; Ve duyııyorsun, Her gün, babanın Hep iki sözcük söylediğini, 1 lep avnı sözcükler, sabah vc akşam. Ve yaşlı ananın, Düşlerini sürekli ören •, , . . Efsanelerin eski örekesinde, • < .., • • ,; Ve düşscl dünyalar kurduğunu Erkeklerin vahşi hayvanlar olduğu, Ve senin, senin ve bütün kadmların, çölde dişi geyikler. Yaşlı anan saçıyor Karanlıkları ve korkuyu, düşleri, Senin yüreğine avuç avuç. Vc sen, akşamleyin, Düşlüyorsun Günün doğuşunu, Ve duvarın ardında görüyorsun Sana âşık olanların kalabalığını, Bu duvarın ardında. Ve onların gözlcrinde pek çok itiral okuyorsun, Ve tanıyorsun, çok iyi tanıyorsun Yürcğinde aşkı taşıyanı, Ve gülümsüyorsun, Ve scvgiliden scvgiliye bir bakış yolluyorsun. Ve duvarın öyküsü bitiyor. Işık kazamyor. Bu arada baban Yeniden başladı tek başına konuşmaya, } lep aynı sözcükler, Ve yaşlı anan Döndurüyor düşlerini Düşselin örekesinde. Vc sen, çok uzun bir düşten sonra, •,.,,'• Yeniden diktin gözlerini duvara Işığı görmeni engelleyen. Abdullah elTayyip (Sudan) MANCHESTER'DE AY Çirkindir ay bu kentlerde Bir fırtına gibi dumanla kaplı. Doyasıya ağla, delikanlı. Cıözyaşlarm daha güçsüz bunalımından. Ay cirkin. Nil'in üzerindeki mi bu Gizli Mrdaşı olan senin en viiksck scsınin? Meyhaneye git, git oraya, dök içini İki kadeh dolusıı keskiıı içki: belki gençleştirir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 341 •,\i , •• Cili Abdül Rahman (Sudan) KENTİN SOKAKLARI Kentin evleri boyalı sokakları Yağla, dıımanla. Çıplak nıahalleleri. Scralcti taşıyorlar içlcrindc Ve umutsuzlu^ıı. Unıut Ve her türden melankoli, neşe Patlayan kasılmasıdır boyunları e^ik, Cjöğüslcri coşkulu isçilerin. Yoğuran fabrikada, kayalar gibi parçalanan giilüşlerin kasılması... Işçiler, sarayın ışıklarmm, liiks ışıkların altında işçiler Köpriiler kıırııyorlar, mermeri cilâlıyorhır, (lıplak toprak üstiindc uyuyı>rlar karanlıkta. Ama yüriiyorlar... Kalabalığı seviyorlar. Kalabalığı çoğaltıycrlar. Kentin evleri boynlı sokiiklun \'ağla, dıımanla, Onların bağırlarında yaşıyoruz. Yaşıyt)ruz, ölümsLiz. Bir giin kentin evleri kapanıiı Gemiyi alıp götüren denizdeki dalgalar gibi Polis tanıı bizim alçak kapılarımızı gözleıiyle kıışattı. ()nlar yolları kestiler ve barik.ıtl.ır yaptılar. Parçalamak, alı paıçalamak ışığı! Insanı parçahulılar. Iiski kiliscleriıı ç.ınlaıı yıkımı çaldı. Nasıl ıi;i korkuyıırdıık, ark.ıdasjarım ve beıı.