Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Öyle büyük boş laflar vardır ki içlerinde tüm bir ulus esir tutulabilir/Stanislavv J.Lec MEDYA, DEVLET ve ULUS/Philip Schlesinger Siyasal Şiddel ve Kelektif Kîmlikler Medya, önemli oranda bağımsız davranma imkâmna sahip olmasına karşılık, belli güç odaklarıyla, özellikle devletle fazlaca iç içe geçmiş durumda. Kraldan çok kralcılığın, "gönüllü suç ortaklığının" bu denli uç boyutlarına başka ülkelerin medyasında rastlamak güç. Ama bu, diğer "demokratik" ülkelerde devlet ile medya arasındaki ilişkilerin ideal düzeye erişmiş olduğunu da göstermiyor. Schlesinger bu kitapta, Batı'da da, özellikle "ülke güvenliği ve düzeni" gerekçesinin arkasına sığınan benzer "işbiriiği" ve "otosansür" tavrının örnekleri olduğunu gösteriyor. Üç ana bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde "siyasal şiddet" ya da 1erörizm"in anlamı ve medyada temsil edilme biçimleri ele alınıyor. "iç ve dış düşmanlar", "kanun ve düzen", "devletin bekası" türünden retorik adlandırmalara ihtiyaç duyan devletlerin medyayı bu doğrultuda etkileme çabaları ve medyanın buna nasıl cevap verdiği yorumlanıyor. Ikinci bölümde Batı'da Soğuk Savaş ideolojisinin siyasal kültürün oluşumundaki etkisi, komünizmin ve Avrupa komünizminln popüler medyada ve siyaset biliminde temsil edilme tarzları inceleniyor. Üçüncü bölümde ise Gellner, Hobsbavvm, Anderson, Giddens ve benzeri kuramcıların çalışmaları eleştirel bir gözle değerlendirilerek, ulusal kimliklerin ve bir Avrupa kimliğinin oluşmasında devletin ve medyanın oynadığı ve oynayabileceği rol tartışılıyor. Medya, Ulus ve Devlet'i yayımlarken, hem benzer çalışmaların Türkiye için de yapılmastnın ne denli gerekli olduğuna, hem de medyanın "özgüriük, eşitlik, adalet" gibi insani ve toplumsallık içeren talepleri çoğaltma imkânı olmasına rağmen, bunu yapmayarak, statükocu bir tavrı benimsemesinin yarattığı "toplumsal tahribafa dikkat çekmek istiyoruz. MAHREMİYETİN DÖNÜŞÜMÜ/Anthony Giddens I Modern Toplumlcırda Cinsellik, Aşk ve Erotizm "Cinsel Özgüriük", bu ülkede yeterince değeriendirilmeden içi boşaltılan bir sürü terimden biri. Sol bunu hiç tartışmadı. Feminizmin sesi de bir türiü gürleşemedi. Oysa 80'lerden beri cinsel içerikli yayınlarda tam bir patlama yaşanıyor. Cinsellik hiç bu kadar söze dökülmemiş, bu kadar görünür hale gelmemişti. Sınırlı bir kesim "niceliksel özgürlük'ü bir 'yenilik' olarak yaşadı, yaşıyor. Ama ezici çoğunluğun cinselliği ve kişisel ilişkileri algılama ve yaşama biçiminde dikkate değer bir değişim yaşanmadı. Çünkü kişisel hayat Özgüriük, tahakkümden arınmışlık, sevgi gibi belli etik değerier doğrultusunda tanzim edilmesi gereken bir alan olarak politikleştirilmedi. Giddens bu kitabında kadınların modernlik sürecinde kişisel ilişkilerde gerçekleştirdikleri büyük değişimleri yorumluyor. Gündelik hayatta özgürlükçü değeriere dayanan ilişkiler geliştirilmesi ve kişisel hayatın demokratikleştirilmesini amaçlayan bir "yaşam politikası" perspektifinin imkânları değerlendiriliyor. Din, gelenek vs. gibi dışsal anlam kaynaklarının hızla gerilediği moderniik döneminde, insanların kendi ilişkilerine kendilerinin anlam vermesi gerekiiği açıktır ve bunda da bayrağı "modernliğin duygu devrimcileri" olan kadınlar taşımaktadır. Kadınlar üzerindeki kontrolleri azalan ve kadınların getirdiği, kendini ötekine tamamen açmaya ve aşk bilgisine dayanan, her türiü bağımlılığı dışlayan ve mutlaka cinsel doyum içermek zorunda olan eşitlikçi "saf ilişki" modeline ayak uydurmakta zorlanan erkekler ya şiddete başvurmak ya da kendi erkekliklerini yeniden tanımlamak zorunda kalmaktadırlar. Artık cinsellik doğa tarafından belirlenen bir şey değil, biçimlenmeye açık bir özki'mlik haline gelmiştir. Mahremiyetin Dönüşümü. Temel kaygısı ekonomik büyüme ve teknolojik denetim değil, duygusal doyum ve tinsel olgunluk olan bir uygarlık yaratmamız gerektiğini düşünenler için. ORIANDO/Virginia Woolf Virginia VVoolf'un romanları arasında Oriando, her türiü olabiliriiği ve gerçekliği dışlayan, fantastik öğelerle bezenmiş konusu, coşkulu, abartılı, mizah yüklü anlatımıyla özgün bir yere sahiptir. Ingiltere'nin en soylu ve nüfuzlu ailelerinden birinin tek mirasçısı olan olağanüstü güzel, duyarlı, şair ruhlu Oriando serüven dolu yaşantısına Kraliçe I. Elizabeth'in gözdesi ve Haznedar1! olarak başlar. Arayışlar içinde geçen inişli çıkışlı dört yüz yıllık yaşamımn orta yerinde büyük bir dönüşüme uğrar. Istanbul'da II. Charies'ın elçisi olarak bulunduğu sırada mucizevi bir biçimde kadın olur. Bir sure Bursa dolaylarında Çingeneler arasında doğayla iç içe yaşar. Yeni kimliğiyle Ingiltere'ye döndüğünde 18. yy. edebiyat çevrelerinin ünlü nüktedanları arasında can sıkıntısından patlar, 19. yy'ın kadınlara biçtiği rolün içinde boğulacak gibi olur. Ancak aykırı, enerjik, sorgulayan kişiliğinin yardımıyla tüm toplumsal değişimlerin ve kendi yaşamındaki büyük dönüşümün üstesinden gelmeyi başarır. Romanın sona erdiği 1928 yılında olanca boyun eğmez çağdaşlığıyla dimdik ayaktadır. Virginia VVoolf bu keyifli romanda bize yalnızca sıradışı bir kahramanın olağanüstü öyküsünü anlatmakla kalmaz, ince değinmelerle, keskin bir mizahla, çarpıcı simgelerle Ingiltere tarihinin son dört yüz yıl boyunca geçirdiği dönüşümleri ve bunlann Ingiliz yazınındaki yansımalarını iki yüz sayfalık bir metne şaşırtıcı bir ustalıkla sığdırır. ÇALI HOROZU/Michel Tournier Hİk*y*Ur "Veda Yemeği" ve "Cuma" yazarı Tournier'in "aykırı ilişkiler"i hikâye ve masal arasındaki ayrımı belitieyerek anlattığı en çarpıcı kitaplanndan biri... YAKINDA: TARİH VE TİN özgürlaame Fefsafesl Üzarlna Bir Denama/Joel Kovel; ÖZOÛRLÜĞÛN EKOLOJİSİHlyararalnin Ortaya Çıkışı va ÇAkOfO/Murray Bookchin; DEMOKRASİ VE SİVİL TOPLUM/John Keane; BİR VAROLUŞ ESTETİĞİ OLARAK ETİK/Michel Foucault; FRANSIZ TEÖMENİN KADINl/John Fovvies, TUHAF HAVASınırlar Çağında KültOr, Blllm va Taknolo|i/Andrew Ross; GÜÇLÛ DEMOKRASİYanl Bir Çağ İçin Katılımcı Slyaaat/Benjamln Barber Ptyer Lot) Cad. 17/2 34400 ÇembBriltâŞ/lstarbul Tel: (0 212) 518 76 19 Fuc (0 212) 516 45 77 ayrıntılar önemlidir!...