Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Öykümüzün büyük ustasını 40. ölüm yıldönümünde saygıyla anıyoruz Sait Faîk ile... yenilik ve değişme üzerine 1 ürk öyküsüne getirdiği büyük yeniliğin yanında, kişiliğinde yine büyük bir alçakgönüllülüğün sıradanlığın ve evrensel hümanizmanın simgesini taşıyan Sait Faik'in 40. ölüm yılmda karşımıza birden fazla kalıt çıkmaktadır. Yapıtları yeniliğe olduğu kadar dünyaya, dışa açümanın da bir ifadesi olan Sait Faik, hiçbir milliyetçilik kaygısı taşımadan, öykülerinin çoğunda Istanbul'daki yabancı toplulukları konu edinmiştir. HALİL GÖKHAN "7 953 Martı'nda Cumhuriyet'te yayımlanan bir görüş' mede Yaşar Kemal şöyle gi• rer Sait Faik'in yoluna: "Akşamüstleri Tünel'den 1 aksım'e doğru sol kaldmmdan yürürseniz, gözünüze dalgın, siyah gözlüklü, yüzü kederli, ama müthiş kederli, yüzünüzdeki keder besbellidir, elle tutulacak gibi, yüzde donup kalmıştır pantolonu ütüsüz, ağarmış saçları kabarmış bir adam çarpar. Bu adamın, bu Beyoğlu kalabahğı içinde hali vardır ki (daha doğrusu her hali) size bu koskocaman şehirde yalnız, yapayalnızolduğunusöyler. (...) Bu adam hikâyeci Sait Faik'tir." Yine Yaşar Kemal'in ağzıyla daima iyiliği söyleyen bu hikâyeci Sait Faik, görüşmeden bir yıl sonra siroz hastahğından ölür. (11 Mayıs) Yaşar Kemal ve Sait Faik görüşmesinin asıl gerekçesi, aynı yıl içinde modern yazına yaptığı hizmetlerden dolayı Amerika'da bulunan Mark Tvvain Derneğı onur üyeliğine seçilmiş olmasıdır. Yaşar Kemal'in soru sormasına olanak tanımadan şöyle der Sait Faik: "Bana Mark Tvvain cemiyeti fahri üyeliği verıldı, dünya edebiyatına ettiğım hizmetten ötürü. Birçokları gibi bendeşaşırdım." Sözün ardından Yaşar Kemal ekler: " Senden önce bu cemiyetin ilk üyesiAtatürk'müş." şıyan Sait Faik'in 40. ölüm yılında karşımıza birden fazla kalıt çıkmaktadır. Yapıtları yeniliğe olduğu kadar dünyaya, dışa açılmanın da bir ifadesi* olan Sait Faik, hiçbir milliyetçilik kaygısı taşımadan, öykülerinin çoğunda Istanbul'daki yabancı toplulukları konu edinmiştir. Toplumun değişmesiyle birlikteyazınsalanlayıslarındadeğiştiğini ileri süren Sait Faik, aynı değişmenin ahlakta da oluştuğu savındadır. Bu bakımdan, köy gerçekçiliğinin getirdiği yerleşik düzyazı türünü altüst etmekle kalmamış, yeni bir ahlak anlayışının da öncülüğünü yapmıştır.** Bu anlayışla toplum karşısında yeni bir bakış açısının, yeni bir kavrayışın içindedir Sait Faik:" Yeni edebiyatın yerle beraber olmasını, hatta çamura bulanmasını istiyoruz. Ben mahdut bir zümre için değil büyük kütle için yazıyorum. Fikrimce sanatkâr cemiyetin ham insanlarıyla meşgul olmalıdır." Gerçekte bu ham insanlardan biri de Sait Faik'in kendisidir. Okuma ve yazmanın, farklı ama karşıt olmayan alanlarda dayanışmaya, ortaklığa koşturdukları insanın hamlığıdır, onun yerle beraber olmak dediği. Ham insan, okumakla, sevmekle yeniden başlayan, yeniden doğan insandır. Sanatsal, yazınsal uğraş ve ilgiyle dönüşmeye hazırlanan, kendirii dış dünyada görerek kuran insan. merhalenin roman olduğunu bilecekler ortaya çıkacaktır." Bir başka konuşmada, çocukluğunda ve ilk gençliğinde bir şey olmaya değil olmamaya karar verdiğini söylerken, meşhur olduğunu anımsatan konuşmacıyı kendi ağzıyla yalanlayarak, bu sözü tuttuğunu alçakgönüllülük içinde savunuyordu. Orhan Kemal, onun ölümünden bir ay sonra kaleme aldığı ve DoğuBatı'da yayımlanan bir anıda: "Ne isterdirhbilirmisiniz?" diyordu. "Kabil olsa da tekrar dirilse ve hakkında yazılanları gözden geçirse. Öyle sanıyorum ki, bu yazılardan bir kısmı için basardıgamatoyu." Son konuşmasında (ölümünden 20 gün önce Mavi dergisi adına...) saatine bakarak "Bana müsaade, bir randevum var da..." demişti Sait Faik. O randevudan dönmedi. • *Bozkırdakı Yabanct ( S. Fatk 'ın yapttlannda ' îstanbul Rum Topluluğu') S.34,35, Nedım Gürsel, 1994.YKY **agy EtU «tettyatm tozlan Dilin değışmesının edebıyata olan etkisini olağanüstü güzel bulur Sait Faik. Eski edebiyatın tozlarından ancak yeni dille silkinebileceğimizi söyler. " Eskiyle olan son bağl a rımızı ancak bu yeni dille koparabileceğımize kaniim. Yeni fikirler yeni kahplar içinde anlatılmalıdır. Yeni edebiyatımız için dil devrimini büyük bir şans ve kazanç sayıyorum." 1 Romana varmak Sanat yaşamında ne yapmak istiyordu Sait Faik? Bunun yanıtını birçok kez görüşmelerde ve konuşmalarında vermişti. Ilkin okumaktan söz ediyordu: Proust'u hazmetmek, Gide'i anlamak, Dostoyevski ile hembezm olmak, Thomas Mann kadar doymak istiyordu. Ardından şöyle ekliyordu: "Bugün ne yapalım ki, bizden evvelkiler kendılerinden bize bir şeyler bırakmamış bulunuyorlar. Onun için biz de Proust'u, Gide'i, Standhal'i okuyarak romana varmaya çalışacağız. (...) Garbın büyüklerinı okuyarak romana varmaya çalışacağız. Biz varamazsak muhakkak varılacak, varılması lazım gelen bir CUMHURİYET KİTAP SAYI 221 Evrensal hümanizmanın slmgesi Türk öyküsüne getirdiği büyük yeniliğin yanında, kişiliğinde yine büyük bir alçakgönüllülüğün sıradanlığın ve evrensel hümanizmanın simgesini ta S A Y F A 8